MustafaCİLASUN
Özel Üye
Emine
Henüz on iki yaşlarındaydı
Saf bir babası
İki analık elinde yetişmiş
Bir annesi vardı
Emine
Çok küçük yaşına rağmen
Evin her türlü
Temizliğinden sorumlu olan candı
Seçme hakkı hiç tanınmadı
Annesi
Kimi zaman
Evlere temizliğe giden
Yıllardır kahır çeken
Pek yüzü gülmeyen nisaydı
Kim ne derse
Doğru kabul eden
Muhakeme yetisini öteleyen
Şefkat ve hamiyete aç nefesti
Hep hançerlendi ama yetmedi
İki kızı vardı
Emine ve Hayriye isminde
Her ikisi de perdeler kapalı yaşadı
Korumak, muhafaza etmek
İsterken, gönüllerinde ki umudu karattı
Kızların
Hiçbir çaresi yoktu
Ya çok kötü bir dayak
Ya da aç susuz bırakılmak
Kime ve nereye sığınırdı
Henüz bilmeyen bir aciz kuldu
Bazı komşular
Annesini ikna ettiler
Yirmi yaş büyük bir taş ustasına
Emine’yi vermeye heveslendirdiler
Hiç değilse kızın kurtulur diyerek
Emine’nin kanına girmek için azmettiler
Adam
Belki yaşlı ve zavallı biriydi
Hiç evlenmemiş aciz bir nefesti
Kaba ve hiçbir cazibesi olmayan kederdi
Zavallı Emine kollarına teslim edilecekti
Şahit olan varlıklar beklide sevinecekti
Emine
Ne kadar ağlasa ve yırtınsa
Başını taşlara vurup haykırsa
Kimse duymuyor ve dikkat kesilmiyordu
Ne de olsa kurban edilmek için bekleniyordu
Emine intihara teşebbüs etti yine engellendi
O yıllar
Asayiş ve emniyet
Ne kadar güvenli ve dakikti
İnsan hakları bakir ormanlar içinde yaşayan
İnsan ve mahlûkun farkında lığında değildi
Annenin tahakkümü, komşunun azmi, babanın sessizliği
Emine’nin sonu oldu, ne sevinç ve umut hayallerini kuruttu
Mustafa CİLASUN