HASAN CAN
Active member
Neanderthal İnsan ve İlluminati
Dr. Noel Huntley
[Ana referans : Voyagers II, new edition, by Ashayana Deane.]
Bilimin, eğitimin ve medyanın arkasındaki otoriteler, insanın Neandertal'den tekamül ettiğine bizi ikna etmek için sürekli olarak gayret ediyorlar. İroni şu ki, gerçekte biz bu ilkel formdan tekamül etmemiş olmamıza rağmen, herhangi biri gezegenimizde çalışan/işleyen İlluminati'nin Neandertal'den tekamül ettiğini söyleyebilir!
Guardian'ın materyaline göre, eğer M.Ö. 150, 000 yıllarına geri dönersek, Anunnaki (Nibiru gezegeninden-12nci gezegenimiz) altın çıkarmak için köle ırk olarak Neandertal insanı yarattı. Onlar insanları kullanmaya niyetliydiler, ancak insanların çok zeki olduklarına karar verdiler. Anunnaki beyaz toz halindeki altının, bozulan DNA'ları üzerinde pozitif rejeneratif etkileri olduğunu keşfetti. Hatta bunu kendi atmosferlerine koydular. Ancak, en sonunda bunun uzun vadede DNA'larında ve bilinçliliklerinde daha büyük bozulma yaratmakta ciddi yan etkileri olduğunu keşfettiler. Bugün bireylerin bu beyaz tozu keşfetmiş olduğuna ve onun rejeneratif güçlerine inandıklarına dikkat edin.
Neandertal insan Anunnaki ve maymun genlerini içeren bir genom'a sahipti; ayrıca birkaç diğer küçük türler. Guardian (Koruyucu) ET'lerin, DNA'ların ıslah edilmesi için iyiliksever bir hibritleştirme (melezleştirme) araştırma programı vardı ve kendi taraflarından ayrılan düşmüş ET'lerin bazıları bu bioregenesis (bio- yeniden oluşum) programını istiyordu. Guardianlar Neandertal insanı kullanmaya karar verdiler, çünkü Neandertal insan zaten uyuşabilir genlere sahipti. Onlar, Guardianlar, Neandertalleri geliştirdiler, bunlar sonradan Lulcus, Luhari ya da Cro-Magnon-1 olarak biliniyordu. Sonra daha ileri gelişerek E-Luhli-Levi Cro-Magnon-2 ve daha da ileri gelişerek, birçok insan genlerini içeren ve şimdi insanlardan ayırt edilmesi olanaksız olan yeni bir beden formuna sahip homosapienler-1 oldu. Bioregenesis (Bio-yeniden-oluşum) bu düşmüş ET'lerin bu bedenlere enkarne olmalarına, DNA ipliklerini birleştirmelerine izin vermeye olanak sağladı ve deneyim ve yapıcı/olumlu yaşama vasıtası ile, onların mutasyona uğramış ve ters kodlanmış DNA'larını ıslah etti/iyileştirdi. İnsan-tipi bedenlerdeki bu insan-olmayan ruhlar Anu-Melchizedek Leviathan'lar olarak adlandırıldılar.
Ne yazık ki, asi, istilacı ET'ler bu fırsatı kendi dünyaya-hükmetme programlarını ilerletmek için gasp ettiler. Onlar bu bedenlerin/DNA'ların uyuşabilir genler içerdiğini ve Dünya üzerinde fiziksel olarak işlem görmek için enkarnasyonlar için kullanılabileceğini ve dünya işlerini daha direkt olarak kontrol edebileceklerini anladılar. Sonuç olarak sayısız Anunnaki, Drakonian'lar ve uyuşabilir hibridler bu insan bedenlerine doğdular, ama yetersiz duygusal yapı, merhamet eksikliğiyle ilgili olarak, fakat büyük zihinsel yetenekleri ile, insanlardan çok farklı bir bilinçlilikle bedenlendiler. Adlandırıldıkları gibi, aile soyları Atlantis'ten günümüze dek genişleyen bu Leviathan'lar İlluminati'yi oluşturdu. M.Ö. 10, 000 civarında Leviathan'ların sayısı önemli miktardaydı - DNA'nın restorasyonu ve gezegensel yeniden hizalanma misyonunda olanlardan sayıca daha fazlaydı. Leviathan'lar, hem direnme grubu hem de bioregenesis grubu, kendi dünya dışı daha iyi durumlarından (avantajlı mevkilerinden) düşmüş olan kişiler, kukla üstatlar tarafından çok kolayca yönlendirildiler. Böylece İlluminati, onların kim olduklarını ya da kendilerine sadece bilmeye gereksinim duydukları bilginin verildiğini bilmiyor. Bundan başka, ET ırklarının rekabet eden grupları/hizipleri olması gibi, bunlar İlluminati'nin aynı (karşılık gelen) gruplarıdır. İronik olarak, insanların Neandertal'den tekamül etmediğini, İlluminati'nin Neandertal'den tekamül ettiğini söyleyebiliriz. Ancak, buradaki önemli nokta bedenlere giren ruhların doğasıdır ve İlluminati'nin durumunda bu ruhlar insan-olmayan düşmüş ET ruhlarıdır. Dünya üzerinde, iki başlıca rakip, Anunnaki ve Drakonian'lar tarafından tesis edilen birçok aşılama network sistemleri (etkili/yürürlükte olarak yeraltında) vardır. Bir çok İlluminati'nin, insan ırkının köleleştirilmesinin istilacıların son gündemi olduğunu düşünmelerine rağmen, durum hiç de bu değildir. Anunnaki, ilk fırsatta, İç Dünyaya patlatma/tahrip ile portallar açmak için Dünya'da skalar-puls güç santralleri kurmaya niyet ediyor. Bu sadece gezegensel sistemin yönetimini ele geçirmeye değil, son hedefe, onların yüz milyonlarca yıldır planlamakta oldukları, zaman matrisinin (evrenin bir kesimi/bölümü) tam asimilasyonuna (sindirilmesine) doğru büyük bir adım olurdu. İçsel Dünya portalları zaman matrisimizin yüksek boyutlarına gider (açılır) ve onların yetersiz frekans modellerinden dolayı bu portallar boyunca fazla uzağa gidemezlerse bile, onlar hizalanmaları tersine çevirerek ve değiştirerek düşük seviyeleri korumak için gelen yüksek enerji kaynaklarını yine de önlemiş olurlardı, böylelikle Anunnaki en azından daha düşük boyutları sindirebilirdi. Onların yavaş karadelik bozulmalarını/çürümelerini durduracak olan basitçe gıdadır (enerji). Yükseliş ve portal erişimi için gezegensel ve yıldızlara ait hizalanma sadece her 26, 556 yıllık gezegensel zaman döngüsünde, daha düşük ve daha yüksek boyutlar geçici olarak birleştiğinde, gerçekleşir, bu hizalanma 2012-2017 ye kadar şimdi gerçekleşmektedir.[1]
Bugünlerde, hükümetlerde, bilimde, dinde ve eğitimde, istilacı ET'lerin kontrolü altında çalışan birçok İlluminati Anu-Melchizedek Leviathan'lar vardır. Ayrıca astral etiketlenmenin (aşıların) bir şeyden kuşkulanmayan kurbanları olan ya da psikotronik zihin kontrolüne hedef olan ve bilinçlilik/DNA süzülmesiyle uzlaşan (uyuşan) genelde iyi insanlar vardır. Mümkün olan yerlerde, insanın bazı obsesif (saplantılı) dinî dogmalara ya da Tanrı fikirlerine ya da inanç sistemlerine ve bilim ve siyaset vs ile ilgili motivasyonlara itildiği -gözde' kontrol dogmaları istismar edildi; başka bir deyişle, insanlar -kutsal olmayan- roller oynaması için kandırıldı.
Atlantis zamanında, ilgili kontrolcü ET'ler tarafından motive edilen farklı hizipler Dünya üzerinde değişik jeografik bölgelerin sahipliğini ele geçirdiler ve Dünyanın ızgara sistemine gömülmüş sivri uçlu çubuklar yerleştirdiler. Bunlar foto-sonik pulslar aracılığıyla dünyanın kabuğunun derinliklerine sokulan kristalin metallerden tohum aşılamalardır. Sivri uçlu çubuklar alıcı ve yayın yapıcı olarak işlev yapar. Bu, ızgara çivilenmesi olarak bilinir ve toplumu köleleştirmek için bir aşılama networkü (ağı) yaratmanın bir yöntemidir. Sivri uçlu çubuklar aktive edildiğinde, onlar Bermuda Üçgeninde büyük ana phoenix kurt yeniğine uzanan (giden); ayrıca Nibiru'ya, Wormwood'u (gezegen X) kontrol eden Anunnaki gezegenine uzanan çok sayıda mini-kurt yeniklerini yaratır. Gezegenimiz, elektromanyetik koridorları, portal sistemleri, önemli bir evrensel yıldız kapısı ve 6 değişik boyutsal kapılar içeren Amenti'nin Küresi (Cennetin İnci Kapıları) ve bir frekans değiştirme portalı olan Amenti'nin Asasıyla kalbura çevrilmiştir.
Yaklaşık M.Ö. 10, 000'den beri, hükümet binaları ve tapınak yerleri sivri uçlu çubukların üzerinde inşâ edilmiştir. Toplum, binlerce yıldır ET'ler tarafından kontrol edilen bu İlluminati Leviathan ailesi soyu tarafından işlendi /yetiştirildi.
Drakonian'lar aynı bölgede, Bermuda Üçgenindeki Kendi Falcon kurtyeniğiyle Phoenix kurtyeniğini -kopyaladı'. Sık sık Anunnaki Falcon'u kapadı (bloke etti) ve sonra Drakonian'lar onu uçurdu-sürekli savaşlar vardı. Bu kurtyenikleri, bu rekabet eden ET'lerin aşılama arabirim sistemlerinin parçasını oluşturdu ve ızgara sivri uçlu çubukları ve hatta HAARP hükümeti gibi diğer destek sistemleriyle birleşmesi için dizayn edildi.
Bu büyük aşılama network sistemleri, yükseliş döngüsü yıldızsal aktivasyonlar tarafından destek almaya gereksinim duyar, ancak onlar yeterli küresel örtülebilen sahayla sürekli bir bağlantı sistemine ihtiyaç duyuyorlar ve aktive edilmeleri gerekiyor. 1943'teki Philadelphia Deneyi, Falcon'u aktive ederek kendi arabirim sistemlerini tamamlamak için Zeta-Drakonian'lar tarafından tesis edildi. 1983'te Zeta'lar daha ileri bir deney için İlluminati'yi tekrar kontrol/idare ettiler ve Falcon'u, Necromiton networkuna bağladılar.
2000'de Phantom Matriks Anunnaki, Drakonianlar ve Necromitonlar bir birlik oluşturdular : UIR (Birleşik İstilacı Direnişi). İki kurtyeniği tüm gezegeni Phantom Matriksine çekecek yeterli gücü yaratacak son network'u artırmak için harmanlanacaktı. -Büyük' Anunnaki ve Drakonianlarin ayrı Wesa matrisinden geldiğine dikkat edin (Wesedak (Anunnaki); Wesedrak (Drakonian'lar). Bu -karanlık lordlar' inanılmaz -Canavar' teknoloji yarattılar.
Phoenix-Falcon -harmanı- deneyi, -- başlıca İndigolar ve yıldızsal yükseliş aktivasyonları vasıtasıyla --, 12-kod puls'un kritik bir kitlesini yaratan (yani, bir D12 akımı) gezegensel bilinçlilik nedeniyle çalışmadı; Guardianların 12-boyutsal akım olarak söz ettikleri, Kaynak ya da İlahi mavikopyayla tamamen hizaya geçmiş olan akım. UIR teknolojisi ve bilinçliliği D12'de işleyemez-onların DNA'ları, sadece 10 ve 11 ipliğe (boyutlara) gider ve herhangi bir durumda aslında ters kodlamada işler.
Anu-Melchizedeklerin çoğu, onların istilacılara karşı olmalarına neden olabilecek olan DNA'larında yükseliş-periyodu spontane değişiklikleri gerçekleşmeden önce istilacı ET'ler tarafından motivasyona -uyandırılmalıydı'. Zamana karşı bir yarış var. Bu ET'lerin daha ileri güçlü bir aletleri, saldırıya/incinmeye açık olan, auralarındaki kırmızı bir çizgi tanınan Anunnaki -Magenta (kırmızı)' ırkını yaratmak için kendi DNA'larını paylaşarak onların DNA'larını ıslah etmelerinde Nefilime (Anunnaki-insan hibridleri/melezleri) yardım etmeyi kabul eden İndigo tip 3'leri programlamaktır.
Montauk-Phoenix kurtyeniği ızgara-çivileme networku, 2001 de aktivasyon için uygundu. Bu, normalde, skalar sonik pulslar aracılığıyla başarılır. Bu sub-sonik pulsların tehlikeli bir yayılması olduğu bilinir. Sonuç olarak, ikiz kuleler ve Pentagon gibi başlıca sivri uçlu çubuklar üzerine kurulu olan önemli binaların çökmesi bekleniyordu. Bununla birlikte binaları yıkmak büyük planın parçasıydı ve terörist örtüsü, daha büyük ihtilafı/savaşı, kitlesel psikolojik korkuyu ve özellikle Anti-Terörizm Koalisyonu ile aynı tarafta olsun olmasın ülkeleri birbirine düşürerek başka bir savaşı harekete geçirmek amacına hizmet etmesi için düzenlendi. Bu sub-sonik skalar pulslar şunlar tarafından yaratılır :
1. Birbiriyle özel açılarla birleşmiş kalibre edilmiş elektromanyetik dalgalar,
2. Bunları, mionlar (protonlara karşılık gelen ve protonların temelini oluşturan 4 boyutlu parçacık) yaratan, özel bir elektrik yükü ile kıvılcımlandırmak
3. Mionlarin sonraki subspace sonik pulslarını hedefe yönlendirmek (bu ışından İncil'de borazan olarak söz edilir); ve
4. Rezonans kuvvetlendirilmeden önce hedefe bindirme ve form-kilitlenmesi, maddeyi küle çevirir.[SUP][2][/SUP] Neanderthal Man and Illuminati (English)
The authorities behind science, education and the media endeavor relentlessly to convince us that the human has evolved from the Neanderthal. The irony is that although we, 'in fact, did not evolve from this primitive form, one might say that the Illuminati running our planet did!
According to the Guardian's material, if we go back to around 150, 000 years BC, the Anunnaki (from planet Nibiru-our twelfth planet) created Neanderthal man as a slave race for mining gold. They intended to use humans but decided they were too intelligent. The Anunnaki discovered that gold, 'in its white powder form, has positive regenerative effects on their deteriorating DNA. They even put it'in their atmosphere. However, they ultimately discovered its serious long-term side effects'in creating greater distortion'in the DNA and their consciousness. Note that today individuals have discovered this white powder and are convinced of its regenerative powers.
Neanderthal man had a genome consisting of Anunnaki and ape genes; also a few other minor species. The Guardian ETs had a benevolent hybridization research programme for the rehabilitation of DNAs, and some of the fallen ETs who had defected to their side were requesting this bioregenesis programme. The Guardians decided to utilize Neanderthal man since it already possessed compatible genes.
They, the Guardians, upgraded the Neanderthal, known then as Lulcus, to Luhari or Cro-Magnon-1. Then further to E-Luhli-Levi Cro-Magnon-2 and further to homo-sapiens-1, containing many human genes and now a body form indistinguishable from humans. Bioregenesis involved permitting these fallen ETs to incarnate into these bodies, combining DNA strands and through experience and constructive living, rehabilitate their mutated and reverse-coded DNA. These non-human souls'in human-type bodies were called the Anu-Melchizedek Leviathans.
Unfortunately the rebellious, invader ETs seized this opportunity to further their world-domination programme They realized that these bodies/DNAs contained compatible genes and could be used for incarnations to thus operate physically on Earth and control world affairs more directly. As a result, countless Anunnaki, Drakonians, and hybrids who were compatible were born into these human bodies, but with a far different consciousness from humans regarding their deficient emotional structure, absence of compassion, but great mental abilities.
These Leviathans, as they were called, with their family lines extending from the Atlantis period to the present day, formed the Illuminati. By around 10, 000 BC the number of Leviathans were considerable-outnumbering those on mission for planetary realignment and restoration of the DNA. The Leviathans, both the resistance group and the bioregenesis group, were easily directed by their puppet masters, the fallen ones, from their extraterrestrial vantage point.
Thus the Illuminati don't necessarily know who they are or that they are given information only on a need-to-know basis. Moreover just as there are competing factions of ET races, there are corresponding factions of the Illuminati. Ironically, we could say that although humans didn't evolve from Neanderthal man the Illuminati did. However, the important point here is the nature of the souls that enter the bodies, and'in the case of the Illuminati these would be non-human fallen ET souls.
Many implant network systems (effectively underground) are present on Earth, set up mainly by the two principal competitors, the Anunnaki and the Drakonians. Although many Illuminati might think that enslavement of the human race is the final agenda of the invaders, this is not remotely the case. The Anunnaki, at the first opportunity, intend to install scalar-pulse power plants'in Earth to blast open the portals to Inner Earth. This would be a major step towards a take-over of not only the planetary system but the final goal, the complete assimilation of the time matrix (a sector of the universe), which they have been planning for hundreds of millions of years.
The Inner Earth portals lead to higher dimensions of our time matrix, and even if they can't get far through these portal systems due to their deficient frequency patterns they would nevertheless prevent higher sources of energy entering to protect the lower levels by altering and reversing alignments, thus enabling them at least to assimilate the lower dimensions. It is simply food (energy) to them to stop their slow black hole decay. The planetary and stellar alignments for ascension and portal access only occur every planetary time cycle, 26, 556 years, occurring now until 2012 to 2017 when lower and upper dimensions temporarily merge.
Currently, there are many Illuminati Anu-Melchizedek Leviathans under invader ET control running governments, science, religion and education. There are also good people'in general who are unsuspecting victims of astral tagging (implants) or targetted with psychotronic mind control, and compromised by consciousness/DNA infiltration. Where possible 'pet' control dogmas are exploited'in which the human is pushing some obsessive religious dogma or ideas of God, or belief systems and motivations related to science and politics, etc; 'in other words, humans tricked into playing 'unholy' roles.
During Atlantis, different factions, motivated by corresponding controlling ETs, attained possession of different geographical territories on Earth and installed spikes that are embedded'in the Earth's grid system. These are seed implants of crystalline metals inserted deep into the crust by means of photo-sonic pulses. The spikes act as receivers and broadcasters. This is known as grid spiking and is one method of creating an implant network for enslaving the society. When the spikes are activated they create a myriad of mini-wormholes which run to the large main phoenix wormhole'in the Bermuda Triangle; also to Nibiru, the Anunnaki planet controlling Wormwood (planet X). Note that our planet is riddled with electromagnetic corridors, portal systems, a principal universal star gate, and the Sphere of Amenti (Pearly Gates of Heaven), containing 6 different dimensional portals, and the Staff of Amenti, a frequency conversion portal.
Since around 10, 000 BC, government buildings and places of worship have been built over the spikes. Society has been cultivated by these ET-controlled Illuminati Leviathan family lines for thousands of years.
The Drakonians 'copied' the Phoenix wormhole with their Falcon wormhole'in the same area, Bermuda Triangle. Frequently the Anunnaki would cap (block) the Falcon, and then the Draks would blow it off-there was continuous warring. These wormholes formed part of the implant interface systems of these rivaling ETs and were designed to be merged with other support systems such as the grid spikes and even the government HAARP.
These large implant network systems need to be boosted by the ascension cycle stella activations, but they need a continuous linkage system with sufficient küresel coverage, and have to be activated. The Philadelphia experiment'in 1943 was set up by the Zeta-Draks to complete their interface system by activating the Falcon. In 1983 the Zetas again controlled the Illuminati for a further experiment and linked the Falcon to the Necromiton network.
In 2000 the Phantom Matrix Anunnaki, Draks and Necromitons formed an alliance: the UIR (United Invader Resistance). The two wormholes were to be blended to augment the final network, creating sufficient power to pull the whole planet into the Phantom Matrix. Note that the 'big' Anunnaki and Draks come from the separate Wesa matrix (consisting of Wesedak (Anunnak), and Wesedrak (Drakonians)). These 'dark lords' created the incredible 'Beast' technology-see cosmic map article.
The Phoenix-Falcon 'blend' experiment didn't work due to planetary consciousness-through Indigos mainly and stellar ascension activations-creating a critical mass of the 12-code pulse, that is, a D12 current; what the Guardians refer to as a 12-dimensional current fully aligned with the Source or Divine blueprint. The UIR technology and consciousness can't work at D12-their DNAs only go to 10 and 11 strands (dimensions), and'in any case are essentially operating on reverse coding.
Many of the Anu-Melchizedeks have to be 'awakened' into motivation by the invader ETs before the ascension-period spontaneous changes'in their DNA occur, which could cause them to turn against the invaders. There is a race against time. A further powerful tool of these ETs is the programming of Indigos type 3-who are vulnerable, having agreed to aid the Nephilim (Anunnaki-human hybrids)'in rehabilitating their DNA (by sharing it)-to create the Anunnaki 'Magenta' race; recognizable by a red streak'in the aura.
The Montauk-Phoenix wormhole grid-spiking network became due for activation'in 2001. This is normally accomplished by means of scalar sonic pulses. These sub-sonic pulses are known to have a dangerous spread. As a result, prominent buildings, such as the twin towers and the Pentagon which had primary spike sites under them would be expected to collapse. Nevertheless to destroy the buildings was all part of the greater plan and the cover of terrorists was set up to serve the purpose of stirring up further conflict, mass psychological fear, and another war, 'in particular, pitting countries against one another regarding whether they sided or not with the Anti-Terrorism Coalition. These sub-sonic scalar pulses are created by:
1. combining calibrated electromagnetic waves at specific angles to one another
2. sparking these with a special electrical charge, creating mions (the 4D particle corresponding and underlying protons)
3. directing the subsequent subspace sonic pulses of mions to the target (this beam is the trumpet referred to'in the Bible)
4. entrainment on the target and form-locked before resonance is amplified, turning matter into ashes
Dr. Noel Huntley
[Ana referans : Voyagers II, new edition, by Ashayana Deane.]
Bilimin, eğitimin ve medyanın arkasındaki otoriteler, insanın Neandertal'den tekamül ettiğine bizi ikna etmek için sürekli olarak gayret ediyorlar. İroni şu ki, gerçekte biz bu ilkel formdan tekamül etmemiş olmamıza rağmen, herhangi biri gezegenimizde çalışan/işleyen İlluminati'nin Neandertal'den tekamül ettiğini söyleyebilir!
Guardian'ın materyaline göre, eğer M.Ö. 150, 000 yıllarına geri dönersek, Anunnaki (Nibiru gezegeninden-12nci gezegenimiz) altın çıkarmak için köle ırk olarak Neandertal insanı yarattı. Onlar insanları kullanmaya niyetliydiler, ancak insanların çok zeki olduklarına karar verdiler. Anunnaki beyaz toz halindeki altının, bozulan DNA'ları üzerinde pozitif rejeneratif etkileri olduğunu keşfetti. Hatta bunu kendi atmosferlerine koydular. Ancak, en sonunda bunun uzun vadede DNA'larında ve bilinçliliklerinde daha büyük bozulma yaratmakta ciddi yan etkileri olduğunu keşfettiler. Bugün bireylerin bu beyaz tozu keşfetmiş olduğuna ve onun rejeneratif güçlerine inandıklarına dikkat edin.
Neandertal insan Anunnaki ve maymun genlerini içeren bir genom'a sahipti; ayrıca birkaç diğer küçük türler. Guardian (Koruyucu) ET'lerin, DNA'ların ıslah edilmesi için iyiliksever bir hibritleştirme (melezleştirme) araştırma programı vardı ve kendi taraflarından ayrılan düşmüş ET'lerin bazıları bu bioregenesis (bio- yeniden oluşum) programını istiyordu. Guardianlar Neandertal insanı kullanmaya karar verdiler, çünkü Neandertal insan zaten uyuşabilir genlere sahipti. Onlar, Guardianlar, Neandertalleri geliştirdiler, bunlar sonradan Lulcus, Luhari ya da Cro-Magnon-1 olarak biliniyordu. Sonra daha ileri gelişerek E-Luhli-Levi Cro-Magnon-2 ve daha da ileri gelişerek, birçok insan genlerini içeren ve şimdi insanlardan ayırt edilmesi olanaksız olan yeni bir beden formuna sahip homosapienler-1 oldu. Bioregenesis (Bio-yeniden-oluşum) bu düşmüş ET'lerin bu bedenlere enkarne olmalarına, DNA ipliklerini birleştirmelerine izin vermeye olanak sağladı ve deneyim ve yapıcı/olumlu yaşama vasıtası ile, onların mutasyona uğramış ve ters kodlanmış DNA'larını ıslah etti/iyileştirdi. İnsan-tipi bedenlerdeki bu insan-olmayan ruhlar Anu-Melchizedek Leviathan'lar olarak adlandırıldılar.
Ne yazık ki, asi, istilacı ET'ler bu fırsatı kendi dünyaya-hükmetme programlarını ilerletmek için gasp ettiler. Onlar bu bedenlerin/DNA'ların uyuşabilir genler içerdiğini ve Dünya üzerinde fiziksel olarak işlem görmek için enkarnasyonlar için kullanılabileceğini ve dünya işlerini daha direkt olarak kontrol edebileceklerini anladılar. Sonuç olarak sayısız Anunnaki, Drakonian'lar ve uyuşabilir hibridler bu insan bedenlerine doğdular, ama yetersiz duygusal yapı, merhamet eksikliğiyle ilgili olarak, fakat büyük zihinsel yetenekleri ile, insanlardan çok farklı bir bilinçlilikle bedenlendiler. Adlandırıldıkları gibi, aile soyları Atlantis'ten günümüze dek genişleyen bu Leviathan'lar İlluminati'yi oluşturdu. M.Ö. 10, 000 civarında Leviathan'ların sayısı önemli miktardaydı - DNA'nın restorasyonu ve gezegensel yeniden hizalanma misyonunda olanlardan sayıca daha fazlaydı. Leviathan'lar, hem direnme grubu hem de bioregenesis grubu, kendi dünya dışı daha iyi durumlarından (avantajlı mevkilerinden) düşmüş olan kişiler, kukla üstatlar tarafından çok kolayca yönlendirildiler. Böylece İlluminati, onların kim olduklarını ya da kendilerine sadece bilmeye gereksinim duydukları bilginin verildiğini bilmiyor. Bundan başka, ET ırklarının rekabet eden grupları/hizipleri olması gibi, bunlar İlluminati'nin aynı (karşılık gelen) gruplarıdır. İronik olarak, insanların Neandertal'den tekamül etmediğini, İlluminati'nin Neandertal'den tekamül ettiğini söyleyebiliriz. Ancak, buradaki önemli nokta bedenlere giren ruhların doğasıdır ve İlluminati'nin durumunda bu ruhlar insan-olmayan düşmüş ET ruhlarıdır. Dünya üzerinde, iki başlıca rakip, Anunnaki ve Drakonian'lar tarafından tesis edilen birçok aşılama network sistemleri (etkili/yürürlükte olarak yeraltında) vardır. Bir çok İlluminati'nin, insan ırkının köleleştirilmesinin istilacıların son gündemi olduğunu düşünmelerine rağmen, durum hiç de bu değildir. Anunnaki, ilk fırsatta, İç Dünyaya patlatma/tahrip ile portallar açmak için Dünya'da skalar-puls güç santralleri kurmaya niyet ediyor. Bu sadece gezegensel sistemin yönetimini ele geçirmeye değil, son hedefe, onların yüz milyonlarca yıldır planlamakta oldukları, zaman matrisinin (evrenin bir kesimi/bölümü) tam asimilasyonuna (sindirilmesine) doğru büyük bir adım olurdu. İçsel Dünya portalları zaman matrisimizin yüksek boyutlarına gider (açılır) ve onların yetersiz frekans modellerinden dolayı bu portallar boyunca fazla uzağa gidemezlerse bile, onlar hizalanmaları tersine çevirerek ve değiştirerek düşük seviyeleri korumak için gelen yüksek enerji kaynaklarını yine de önlemiş olurlardı, böylelikle Anunnaki en azından daha düşük boyutları sindirebilirdi. Onların yavaş karadelik bozulmalarını/çürümelerini durduracak olan basitçe gıdadır (enerji). Yükseliş ve portal erişimi için gezegensel ve yıldızlara ait hizalanma sadece her 26, 556 yıllık gezegensel zaman döngüsünde, daha düşük ve daha yüksek boyutlar geçici olarak birleştiğinde, gerçekleşir, bu hizalanma 2012-2017 ye kadar şimdi gerçekleşmektedir.[1]
Bugünlerde, hükümetlerde, bilimde, dinde ve eğitimde, istilacı ET'lerin kontrolü altında çalışan birçok İlluminati Anu-Melchizedek Leviathan'lar vardır. Ayrıca astral etiketlenmenin (aşıların) bir şeyden kuşkulanmayan kurbanları olan ya da psikotronik zihin kontrolüne hedef olan ve bilinçlilik/DNA süzülmesiyle uzlaşan (uyuşan) genelde iyi insanlar vardır. Mümkün olan yerlerde, insanın bazı obsesif (saplantılı) dinî dogmalara ya da Tanrı fikirlerine ya da inanç sistemlerine ve bilim ve siyaset vs ile ilgili motivasyonlara itildiği -gözde' kontrol dogmaları istismar edildi; başka bir deyişle, insanlar -kutsal olmayan- roller oynaması için kandırıldı.
Atlantis zamanında, ilgili kontrolcü ET'ler tarafından motive edilen farklı hizipler Dünya üzerinde değişik jeografik bölgelerin sahipliğini ele geçirdiler ve Dünyanın ızgara sistemine gömülmüş sivri uçlu çubuklar yerleştirdiler. Bunlar foto-sonik pulslar aracılığıyla dünyanın kabuğunun derinliklerine sokulan kristalin metallerden tohum aşılamalardır. Sivri uçlu çubuklar alıcı ve yayın yapıcı olarak işlev yapar. Bu, ızgara çivilenmesi olarak bilinir ve toplumu köleleştirmek için bir aşılama networkü (ağı) yaratmanın bir yöntemidir. Sivri uçlu çubuklar aktive edildiğinde, onlar Bermuda Üçgeninde büyük ana phoenix kurt yeniğine uzanan (giden); ayrıca Nibiru'ya, Wormwood'u (gezegen X) kontrol eden Anunnaki gezegenine uzanan çok sayıda mini-kurt yeniklerini yaratır. Gezegenimiz, elektromanyetik koridorları, portal sistemleri, önemli bir evrensel yıldız kapısı ve 6 değişik boyutsal kapılar içeren Amenti'nin Küresi (Cennetin İnci Kapıları) ve bir frekans değiştirme portalı olan Amenti'nin Asasıyla kalbura çevrilmiştir.
Yaklaşık M.Ö. 10, 000'den beri, hükümet binaları ve tapınak yerleri sivri uçlu çubukların üzerinde inşâ edilmiştir. Toplum, binlerce yıldır ET'ler tarafından kontrol edilen bu İlluminati Leviathan ailesi soyu tarafından işlendi /yetiştirildi.
Drakonian'lar aynı bölgede, Bermuda Üçgenindeki Kendi Falcon kurtyeniğiyle Phoenix kurtyeniğini -kopyaladı'. Sık sık Anunnaki Falcon'u kapadı (bloke etti) ve sonra Drakonian'lar onu uçurdu-sürekli savaşlar vardı. Bu kurtyenikleri, bu rekabet eden ET'lerin aşılama arabirim sistemlerinin parçasını oluşturdu ve ızgara sivri uçlu çubukları ve hatta HAARP hükümeti gibi diğer destek sistemleriyle birleşmesi için dizayn edildi.
Bu büyük aşılama network sistemleri, yükseliş döngüsü yıldızsal aktivasyonlar tarafından destek almaya gereksinim duyar, ancak onlar yeterli küresel örtülebilen sahayla sürekli bir bağlantı sistemine ihtiyaç duyuyorlar ve aktive edilmeleri gerekiyor. 1943'teki Philadelphia Deneyi, Falcon'u aktive ederek kendi arabirim sistemlerini tamamlamak için Zeta-Drakonian'lar tarafından tesis edildi. 1983'te Zeta'lar daha ileri bir deney için İlluminati'yi tekrar kontrol/idare ettiler ve Falcon'u, Necromiton networkuna bağladılar.
2000'de Phantom Matriks Anunnaki, Drakonianlar ve Necromitonlar bir birlik oluşturdular : UIR (Birleşik İstilacı Direnişi). İki kurtyeniği tüm gezegeni Phantom Matriksine çekecek yeterli gücü yaratacak son network'u artırmak için harmanlanacaktı. -Büyük' Anunnaki ve Drakonianlarin ayrı Wesa matrisinden geldiğine dikkat edin (Wesedak (Anunnaki); Wesedrak (Drakonian'lar). Bu -karanlık lordlar' inanılmaz -Canavar' teknoloji yarattılar.
Phoenix-Falcon -harmanı- deneyi, -- başlıca İndigolar ve yıldızsal yükseliş aktivasyonları vasıtasıyla --, 12-kod puls'un kritik bir kitlesini yaratan (yani, bir D12 akımı) gezegensel bilinçlilik nedeniyle çalışmadı; Guardianların 12-boyutsal akım olarak söz ettikleri, Kaynak ya da İlahi mavikopyayla tamamen hizaya geçmiş olan akım. UIR teknolojisi ve bilinçliliği D12'de işleyemez-onların DNA'ları, sadece 10 ve 11 ipliğe (boyutlara) gider ve herhangi bir durumda aslında ters kodlamada işler.
Anu-Melchizedeklerin çoğu, onların istilacılara karşı olmalarına neden olabilecek olan DNA'larında yükseliş-periyodu spontane değişiklikleri gerçekleşmeden önce istilacı ET'ler tarafından motivasyona -uyandırılmalıydı'. Zamana karşı bir yarış var. Bu ET'lerin daha ileri güçlü bir aletleri, saldırıya/incinmeye açık olan, auralarındaki kırmızı bir çizgi tanınan Anunnaki -Magenta (kırmızı)' ırkını yaratmak için kendi DNA'larını paylaşarak onların DNA'larını ıslah etmelerinde Nefilime (Anunnaki-insan hibridleri/melezleri) yardım etmeyi kabul eden İndigo tip 3'leri programlamaktır.
Montauk-Phoenix kurtyeniği ızgara-çivileme networku, 2001 de aktivasyon için uygundu. Bu, normalde, skalar sonik pulslar aracılığıyla başarılır. Bu sub-sonik pulsların tehlikeli bir yayılması olduğu bilinir. Sonuç olarak, ikiz kuleler ve Pentagon gibi başlıca sivri uçlu çubuklar üzerine kurulu olan önemli binaların çökmesi bekleniyordu. Bununla birlikte binaları yıkmak büyük planın parçasıydı ve terörist örtüsü, daha büyük ihtilafı/savaşı, kitlesel psikolojik korkuyu ve özellikle Anti-Terörizm Koalisyonu ile aynı tarafta olsun olmasın ülkeleri birbirine düşürerek başka bir savaşı harekete geçirmek amacına hizmet etmesi için düzenlendi. Bu sub-sonik skalar pulslar şunlar tarafından yaratılır :
1. Birbiriyle özel açılarla birleşmiş kalibre edilmiş elektromanyetik dalgalar,
2. Bunları, mionlar (protonlara karşılık gelen ve protonların temelini oluşturan 4 boyutlu parçacık) yaratan, özel bir elektrik yükü ile kıvılcımlandırmak
3. Mionlarin sonraki subspace sonik pulslarını hedefe yönlendirmek (bu ışından İncil'de borazan olarak söz edilir); ve
4. Rezonans kuvvetlendirilmeden önce hedefe bindirme ve form-kilitlenmesi, maddeyi küle çevirir.[SUP][2][/SUP] Neanderthal Man and Illuminati (English)
The authorities behind science, education and the media endeavor relentlessly to convince us that the human has evolved from the Neanderthal. The irony is that although we, 'in fact, did not evolve from this primitive form, one might say that the Illuminati running our planet did!
According to the Guardian's material, if we go back to around 150, 000 years BC, the Anunnaki (from planet Nibiru-our twelfth planet) created Neanderthal man as a slave race for mining gold. They intended to use humans but decided they were too intelligent. The Anunnaki discovered that gold, 'in its white powder form, has positive regenerative effects on their deteriorating DNA. They even put it'in their atmosphere. However, they ultimately discovered its serious long-term side effects'in creating greater distortion'in the DNA and their consciousness. Note that today individuals have discovered this white powder and are convinced of its regenerative powers.
Neanderthal man had a genome consisting of Anunnaki and ape genes; also a few other minor species. The Guardian ETs had a benevolent hybridization research programme for the rehabilitation of DNAs, and some of the fallen ETs who had defected to their side were requesting this bioregenesis programme. The Guardians decided to utilize Neanderthal man since it already possessed compatible genes.
They, the Guardians, upgraded the Neanderthal, known then as Lulcus, to Luhari or Cro-Magnon-1. Then further to E-Luhli-Levi Cro-Magnon-2 and further to homo-sapiens-1, containing many human genes and now a body form indistinguishable from humans. Bioregenesis involved permitting these fallen ETs to incarnate into these bodies, combining DNA strands and through experience and constructive living, rehabilitate their mutated and reverse-coded DNA. These non-human souls'in human-type bodies were called the Anu-Melchizedek Leviathans.
Unfortunately the rebellious, invader ETs seized this opportunity to further their world-domination programme They realized that these bodies/DNAs contained compatible genes and could be used for incarnations to thus operate physically on Earth and control world affairs more directly. As a result, countless Anunnaki, Drakonians, and hybrids who were compatible were born into these human bodies, but with a far different consciousness from humans regarding their deficient emotional structure, absence of compassion, but great mental abilities.
These Leviathans, as they were called, with their family lines extending from the Atlantis period to the present day, formed the Illuminati. By around 10, 000 BC the number of Leviathans were considerable-outnumbering those on mission for planetary realignment and restoration of the DNA. The Leviathans, both the resistance group and the bioregenesis group, were easily directed by their puppet masters, the fallen ones, from their extraterrestrial vantage point.
Thus the Illuminati don't necessarily know who they are or that they are given information only on a need-to-know basis. Moreover just as there are competing factions of ET races, there are corresponding factions of the Illuminati. Ironically, we could say that although humans didn't evolve from Neanderthal man the Illuminati did. However, the important point here is the nature of the souls that enter the bodies, and'in the case of the Illuminati these would be non-human fallen ET souls.
Many implant network systems (effectively underground) are present on Earth, set up mainly by the two principal competitors, the Anunnaki and the Drakonians. Although many Illuminati might think that enslavement of the human race is the final agenda of the invaders, this is not remotely the case. The Anunnaki, at the first opportunity, intend to install scalar-pulse power plants'in Earth to blast open the portals to Inner Earth. This would be a major step towards a take-over of not only the planetary system but the final goal, the complete assimilation of the time matrix (a sector of the universe), which they have been planning for hundreds of millions of years.
The Inner Earth portals lead to higher dimensions of our time matrix, and even if they can't get far through these portal systems due to their deficient frequency patterns they would nevertheless prevent higher sources of energy entering to protect the lower levels by altering and reversing alignments, thus enabling them at least to assimilate the lower dimensions. It is simply food (energy) to them to stop their slow black hole decay. The planetary and stellar alignments for ascension and portal access only occur every planetary time cycle, 26, 556 years, occurring now until 2012 to 2017 when lower and upper dimensions temporarily merge.
Currently, there are many Illuminati Anu-Melchizedek Leviathans under invader ET control running governments, science, religion and education. There are also good people'in general who are unsuspecting victims of astral tagging (implants) or targetted with psychotronic mind control, and compromised by consciousness/DNA infiltration. Where possible 'pet' control dogmas are exploited'in which the human is pushing some obsessive religious dogma or ideas of God, or belief systems and motivations related to science and politics, etc; 'in other words, humans tricked into playing 'unholy' roles.
During Atlantis, different factions, motivated by corresponding controlling ETs, attained possession of different geographical territories on Earth and installed spikes that are embedded'in the Earth's grid system. These are seed implants of crystalline metals inserted deep into the crust by means of photo-sonic pulses. The spikes act as receivers and broadcasters. This is known as grid spiking and is one method of creating an implant network for enslaving the society. When the spikes are activated they create a myriad of mini-wormholes which run to the large main phoenix wormhole'in the Bermuda Triangle; also to Nibiru, the Anunnaki planet controlling Wormwood (planet X). Note that our planet is riddled with electromagnetic corridors, portal systems, a principal universal star gate, and the Sphere of Amenti (Pearly Gates of Heaven), containing 6 different dimensional portals, and the Staff of Amenti, a frequency conversion portal.
Since around 10, 000 BC, government buildings and places of worship have been built over the spikes. Society has been cultivated by these ET-controlled Illuminati Leviathan family lines for thousands of years.
The Drakonians 'copied' the Phoenix wormhole with their Falcon wormhole'in the same area, Bermuda Triangle. Frequently the Anunnaki would cap (block) the Falcon, and then the Draks would blow it off-there was continuous warring. These wormholes formed part of the implant interface systems of these rivaling ETs and were designed to be merged with other support systems such as the grid spikes and even the government HAARP.
These large implant network systems need to be boosted by the ascension cycle stella activations, but they need a continuous linkage system with sufficient küresel coverage, and have to be activated. The Philadelphia experiment'in 1943 was set up by the Zeta-Draks to complete their interface system by activating the Falcon. In 1983 the Zetas again controlled the Illuminati for a further experiment and linked the Falcon to the Necromiton network.
In 2000 the Phantom Matrix Anunnaki, Draks and Necromitons formed an alliance: the UIR (United Invader Resistance). The two wormholes were to be blended to augment the final network, creating sufficient power to pull the whole planet into the Phantom Matrix. Note that the 'big' Anunnaki and Draks come from the separate Wesa matrix (consisting of Wesedak (Anunnak), and Wesedrak (Drakonians)). These 'dark lords' created the incredible 'Beast' technology-see cosmic map article.
The Phoenix-Falcon 'blend' experiment didn't work due to planetary consciousness-through Indigos mainly and stellar ascension activations-creating a critical mass of the 12-code pulse, that is, a D12 current; what the Guardians refer to as a 12-dimensional current fully aligned with the Source or Divine blueprint. The UIR technology and consciousness can't work at D12-their DNAs only go to 10 and 11 strands (dimensions), and'in any case are essentially operating on reverse coding.
Many of the Anu-Melchizedeks have to be 'awakened' into motivation by the invader ETs before the ascension-period spontaneous changes'in their DNA occur, which could cause them to turn against the invaders. There is a race against time. A further powerful tool of these ETs is the programming of Indigos type 3-who are vulnerable, having agreed to aid the Nephilim (Anunnaki-human hybrids)'in rehabilitating their DNA (by sharing it)-to create the Anunnaki 'Magenta' race; recognizable by a red streak'in the aura.
The Montauk-Phoenix wormhole grid-spiking network became due for activation'in 2001. This is normally accomplished by means of scalar sonic pulses. These sub-sonic pulses are known to have a dangerous spread. As a result, prominent buildings, such as the twin towers and the Pentagon which had primary spike sites under them would be expected to collapse. Nevertheless to destroy the buildings was all part of the greater plan and the cover of terrorists was set up to serve the purpose of stirring up further conflict, mass psychological fear, and another war, 'in particular, pitting countries against one another regarding whether they sided or not with the Anti-Terrorism Coalition. These sub-sonic scalar pulses are created by:
1. combining calibrated electromagnetic waves at specific angles to one another
2. sparking these with a special electrical charge, creating mions (the 4D particle corresponding and underlying protons)
3. directing the subsequent subspace sonic pulses of mions to the target (this beam is the trumpet referred to'in the Bible)
4. entrainment on the target and form-locked before resonance is amplified, turning matter into ashes