Niçin Allah'a İbadet Ediyoruz?
Çünkü yaratılış gayemiz bunu gerektirir.
Müslümanlar dünyada iki sebepten dolayı yaşar:
1. Allah'a ibadet etmek, Zariyat suresi 56. ayetin gereği olarak. '
2. Allah'a halifelik yapmak. Bakara suresi 30. ayetinin gereği olarak.
Bu iki sebep, dünyayı müslümana ibadethane olarak yapmıştır. Yani tüm kainat bir ibadethanedir. Rabbimiz kurtuluşu Kur'an'ın yaşanmasına, Resulünün örnek alınmasına bağlamıştır. Kur'an'ın yaşanmasını duvarlarla sınırlandırılmış camilerde yaşamak mümkün değildir. Belki camiler ibadet hayatimizin bir nevi sıçrama tahtası, gerilen yay, yakıt ikmal deposudur.
Eğer müslümanlar ibadethanelerini dünya olarak değil de, cami olarak arılarlarsa, bizim dünyada ve ahirette yerimiz olmaz. Çünkü dünyayı kaybedenlerin ahireti kazanmaları çok zordur.
Doğduğu ve ömrünün 50 senesini yaşadığı Mekke'den hicrete zorlanan sevgili Resulümüz, Medine'de otoriteyi ele alınca tarihi açıklamayı yapmıştır. "Bundan böyle Arabistanda iki din yoktur. Tek din vardır. O da İslamdır."
Allah'a kulluk, Allah'ın buyruklarını tekrarlamak değil söylediklerini yapmaktır:
Rabbimiz "Ebu Leheb'in eli kurusun" demiş, bizler tekrarlamışız.
Rabbimiz "Nefsinizi ve ehlinizi ateşten koruyun" buyurmuş, emri tekrarlamıştır.
Rabbimiz: "Allah'ın hükmüyle hükmedin "demiş, biz talimatı tekrarlamışız.
Rabbimiz: "Bazınız, bazınıza gıybet etmesin "emrini vermiş, biz sadece bu emri dinlemiş, ve başımıza koyup öpmüşüz.
Niçin? Çünkü küçüklüğümüzden beri bizlere klişe haline getirilmiş ayetler okunmuş ve bunun da gerçek manası öğretilmemiştir:
"Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım". Kabul ettik. İşittik ve itaat ettik. Ya diğeri? Yaratılışımızın ana sebeplerinden biri olan ya diğer ayet:
"Ben, yeryüzünde bir halife yaratacağım." (Bakara suresi: 30)
Allah adına iş yapacak, Allah'ın dediklerini harfiyyen uygulayacak bir otoriteyi niçin ilgi alanımıza çekmemişiz? Allah'a olan ibadetimizin, bazılarının edasında, icrasında o otoritenin varlığı söz konusu ise, bazı farz amellerin işlenmesinde otoritenin ihyasının da farz olduğu bildirilmişse, bunu nereye koyacağız?
"İşte ahiret yurdu.
Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz.
(En güzel) akibet-Sonuç, müttakilerindir-Takva sahiplerinindir." (Kasas suresi: 83)
Çünkü yaratılış gayemiz bunu gerektirir.
Müslümanlar dünyada iki sebepten dolayı yaşar:
1. Allah'a ibadet etmek, Zariyat suresi 56. ayetin gereği olarak. '
2. Allah'a halifelik yapmak. Bakara suresi 30. ayetinin gereği olarak.
Bu iki sebep, dünyayı müslümana ibadethane olarak yapmıştır. Yani tüm kainat bir ibadethanedir. Rabbimiz kurtuluşu Kur'an'ın yaşanmasına, Resulünün örnek alınmasına bağlamıştır. Kur'an'ın yaşanmasını duvarlarla sınırlandırılmış camilerde yaşamak mümkün değildir. Belki camiler ibadet hayatimizin bir nevi sıçrama tahtası, gerilen yay, yakıt ikmal deposudur.
Eğer müslümanlar ibadethanelerini dünya olarak değil de, cami olarak arılarlarsa, bizim dünyada ve ahirette yerimiz olmaz. Çünkü dünyayı kaybedenlerin ahireti kazanmaları çok zordur.
Doğduğu ve ömrünün 50 senesini yaşadığı Mekke'den hicrete zorlanan sevgili Resulümüz, Medine'de otoriteyi ele alınca tarihi açıklamayı yapmıştır. "Bundan böyle Arabistanda iki din yoktur. Tek din vardır. O da İslamdır."
Allah'a kulluk, Allah'ın buyruklarını tekrarlamak değil söylediklerini yapmaktır:
Rabbimiz "Ebu Leheb'in eli kurusun" demiş, bizler tekrarlamışız.
Rabbimiz "Nefsinizi ve ehlinizi ateşten koruyun" buyurmuş, emri tekrarlamıştır.
Rabbimiz: "Allah'ın hükmüyle hükmedin "demiş, biz talimatı tekrarlamışız.
Rabbimiz: "Bazınız, bazınıza gıybet etmesin "emrini vermiş, biz sadece bu emri dinlemiş, ve başımıza koyup öpmüşüz.
Niçin? Çünkü küçüklüğümüzden beri bizlere klişe haline getirilmiş ayetler okunmuş ve bunun da gerçek manası öğretilmemiştir:
"Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım". Kabul ettik. İşittik ve itaat ettik. Ya diğeri? Yaratılışımızın ana sebeplerinden biri olan ya diğer ayet:
"Ben, yeryüzünde bir halife yaratacağım." (Bakara suresi: 30)
Allah adına iş yapacak, Allah'ın dediklerini harfiyyen uygulayacak bir otoriteyi niçin ilgi alanımıza çekmemişiz? Allah'a olan ibadetimizin, bazılarının edasında, icrasında o otoritenin varlığı söz konusu ise, bazı farz amellerin işlenmesinde otoritenin ihyasının da farz olduğu bildirilmişse, bunu nereye koyacağız?
"İşte ahiret yurdu.
Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz.
(En güzel) akibet-Sonuç, müttakilerindir-Takva sahiplerinindir." (Kasas suresi: 83)