MURATS44
Özel Üye
http://2.bp.blogspot.com/-N0hsrGcETGw/Tr48XHPO5pI/AAAAAAAAACk/iIsOjNQpPbg/s1600/aile.jpgO gün insanın başkalarıyla, hatta kendi annesi, babası, eşi ve çocuklarıyla bile ilgilenmeye ne hali
ne fırsatı vardır. Mahşer gününün şiddeti ve olağanüstü korkusu herkesi kendi derdine düşürür. Allah, o
diriliş gününü şöyle tarif etmektedir:
Din gününü sana bildiren şey nedir? Ve yine din gününü sana bildiren şey nedir? Hiçbir
nefsin bir başka nefse herhangi bir şeye güç yetiremeyeceği gündür; o gün emir yalnızca
Allah’ındır. (İnfitar Suresi, 17-19)
Fakat ‘kulakları patlatırcasına olan o gürleme’ geldiği zaman, kişi o gün, kendi
kardeşinden kaçar; Annesinden ve babasından, eşinden ve çocuklarından. O gün, onlardan her
birisinin kendine yetecek bir işi vardır. (Abese Suresi, 33-37)
Dünya hayatında kişinin en çok değer verdiği put edindiği bağlar, böylece Allah’ın azabı
karşısında paramparça olur. Artık insanlar arasındaki dünyevi yakınlıkların, soy bağlarının hiçbir
anlamı kalmamıştır. Değeri olan tek şey, imandır:
Böylece Sur’a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar (veya soybağları) yoktur
ve (üstünlük unsuru olarak soyluluğu veya birbirlerine durumlarını) soruşturmazlar da. Artık
kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. Kimin tartısı hafif
gelirse, işte onlar da kendi nefislerini hüsrana uğratanlar, cehennemde de ebedi olarak kalacak
olanlardır.” (Müminun Suresi, 101-103)
Dünyadaki bağlar ve ilişkiler öyle bir parçalanır ki, sözde en çok sevilen oğullar, eşler, kardeşler,
hatta bütün soy, inkarcılar tarafından azaba karşılık fidye olarak teklif edilir:
(Böyle bir günde) Hiçbir yakın dost bir yakın dostu sormaz. Onlar birbirlerine gösterilirler.
Bir suçlu-günahkar, o günün azabına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek ister.
Kendi eşini ve kardeşini. Ve onu barındıran aşiretini de. Yeryüzünde bulunanların tümünü
(verse de); sonra bir kurtulsa. Hayır; (hiçbiri kabul edilmez). Doğrusu o (cehennem), cayır cayır
yanmakta olan ateştir. (Mearic Suresi, 10-15)
Mahşer günü yaşanacak olan bu “fidye teklifi”, dünya hayatının ne denli boş olduğunu da
gösterir. Dünya hayatında bazı insanlar küçük çıkarlar peşinde koşar. İyi bir iş, güzel bir ev, para,
makam mevki sahibi olmak uğruna bütün bir ömür çalışılır. Buna karşın, Kuran’da haber verildiği üzere
tek bir kadın veya erkek değil dünyadaki kadınların veya erkeklerin tümü, tek bir ev değil dünyadaki
bütün mülkler, yeryüzünün altın ve gümüş bütün hazineleri, hatta bütün dünya, mahşer gününün
azabından kurtulmak için fidye olarak verilmek istenecektir. Ama elbette bu umutsuz bir çabadır ve
insanı hiçbir şekilde kurtaramaz
ne fırsatı vardır. Mahşer gününün şiddeti ve olağanüstü korkusu herkesi kendi derdine düşürür. Allah, o
diriliş gününü şöyle tarif etmektedir:
Din gününü sana bildiren şey nedir? Ve yine din gününü sana bildiren şey nedir? Hiçbir
nefsin bir başka nefse herhangi bir şeye güç yetiremeyeceği gündür; o gün emir yalnızca
Allah’ındır. (İnfitar Suresi, 17-19)
Fakat ‘kulakları patlatırcasına olan o gürleme’ geldiği zaman, kişi o gün, kendi
kardeşinden kaçar; Annesinden ve babasından, eşinden ve çocuklarından. O gün, onlardan her
birisinin kendine yetecek bir işi vardır. (Abese Suresi, 33-37)
Dünya hayatında kişinin en çok değer verdiği put edindiği bağlar, böylece Allah’ın azabı
karşısında paramparça olur. Artık insanlar arasındaki dünyevi yakınlıkların, soy bağlarının hiçbir
anlamı kalmamıştır. Değeri olan tek şey, imandır:
Böylece Sur’a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar (veya soybağları) yoktur
ve (üstünlük unsuru olarak soyluluğu veya birbirlerine durumlarını) soruşturmazlar da. Artık
kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. Kimin tartısı hafif
gelirse, işte onlar da kendi nefislerini hüsrana uğratanlar, cehennemde de ebedi olarak kalacak
olanlardır.” (Müminun Suresi, 101-103)
Dünyadaki bağlar ve ilişkiler öyle bir parçalanır ki, sözde en çok sevilen oğullar, eşler, kardeşler,
hatta bütün soy, inkarcılar tarafından azaba karşılık fidye olarak teklif edilir:
(Böyle bir günde) Hiçbir yakın dost bir yakın dostu sormaz. Onlar birbirlerine gösterilirler.
Bir suçlu-günahkar, o günün azabına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek ister.
Kendi eşini ve kardeşini. Ve onu barındıran aşiretini de. Yeryüzünde bulunanların tümünü
(verse de); sonra bir kurtulsa. Hayır; (hiçbiri kabul edilmez). Doğrusu o (cehennem), cayır cayır
yanmakta olan ateştir. (Mearic Suresi, 10-15)
Mahşer günü yaşanacak olan bu “fidye teklifi”, dünya hayatının ne denli boş olduğunu da
gösterir. Dünya hayatında bazı insanlar küçük çıkarlar peşinde koşar. İyi bir iş, güzel bir ev, para,
makam mevki sahibi olmak uğruna bütün bir ömür çalışılır. Buna karşın, Kuran’da haber verildiği üzere
tek bir kadın veya erkek değil dünyadaki kadınların veya erkeklerin tümü, tek bir ev değil dünyadaki
bütün mülkler, yeryüzünün altın ve gümüş bütün hazineleri, hatta bütün dünya, mahşer gününün
azabından kurtulmak için fidye olarak verilmek istenecektir. Ama elbette bu umutsuz bir çabadır ve
insanı hiçbir şekilde kurtaramaz