Okyay
ÖZEL ÜYE
Oduncu ile Şeytan döğüşü (Hikâye)
Odunculuk yaparak hayatını kazanan
Bir zat vardı ki zâhit, Hak insanı bir adam.
Allah’a karşı kulluk vazifesini yapar,
Kimsenin ekşisine ne tatlısına bakar.
Bu zâtın bulunduğu, köyün pek yakınında,
Başka köy daha vardı, tuhaftı bi bakıma.
Onlar da dağdaki bir ağaca taparlardı,
Onu kutsal bilerek, bir medet umarlardı.
“Şunların Allah diye taptıkları ağacı,
Kesip odun edeyim, satayım da kazancı.
Ekmek parası olsun, Ve de sapık bir kavmi,
Allah’a isyan halden, hem kurtarırım belki.”
Bir gün böyle düşünür, karar verir oduncu,
İki hayırı birden yapmak olur amacı.
Dağa doğru giderken, karşısına acâyip,
Suratı çok pis biri çıkar dahi “Dur” deyip.
Nereye gittiğini sorunca, oduncu da;
Halkın Allah diyerek taptığı bir ağaca,
Balta vurup kesmeye gidiyorum deyince,
O adam oduncuya; “Ben şeytanım.. Ağacı,
Kesmene izin vermem”,deyip karşı gelince;
Zâhit oduncu o an, şeytan’a çok kızmıştı,
Ona hızla saldırıp ve yere yatırmıştı.
Onu öldürmek için üzerine oturdu,
Çünkü ona pes etmek, şeytan için zaferdi..
Şeytan Zâhit’e dedi “beni öldüremezsin,
Çünkü kıyâmete dek Allah’tan izinliyim.
Fakat gel beni dinle, sen o ağacı kesme,
Seninle bir anlaşma yapalım bu hususta.
Her gün için ben sana bir tek altın vereyim,
Sen de kesmekten vazgeç, ben bunu isteyeyim.
Hem sonra, el ağaca tapıyormuş sana ne,
Günaha giriyormuş bunlar senin neyine,
Her gün bir altını al, devam eyle işine.
Mutlak memnun kalırsın bu alış verişime.”
Uygun buldu ki adam, şeytanı bırakmıştı,
Şeytan adama dönüp şu şekilde konuştu,
Her gün akşam yatarsın, sabahleyin kalkarsın,
Ama sabah yastığın altına da bakarsın.”
Ve böylece anlaşıp oradan ayrıldılar,
Artık söyledikleri çıkacak mı bakmak var.?
O ağacı kesmekten, vazgeçmiş idi adam,
Evine de dönmüştü. Akşam olup yatıp da,
Sabahleyin kalkınca, yastığının altında.
Gerçekten de bir altın bulmuştu oracıkta.
Adam memnun olmuştu, velakin ertesi gün,
Hiçbir şeycikler yoktu, görünürde ne altın.
Çünkü şeytan altını koymamıştı bu defa,
Buna çok kızdı adam, şimşek çakmıştı kafa.
Öfkeyle baltasını aldı dağa yöneldi,
Ağacı kesecekti, aldandığını bildi.
Fakat yolda tekrardan, şeytanla karşılaştı,
Adam zaten şeytana oldukça da kızmıştı.
Üzerine saldırıp “Seni sahtekâr seni;
Nasıl inandım sana, kandırdın de mi beni?”
Velâkin evvelkinin aksine durum oldu,
Bu defa şeytan onu tutup altına aldı.
Ve adam şaşırmıştı, bu nasıl hâl der gibi,
Şeytan’ın suratına bakıp inceliyordu.
“hayret ettin değil mi?”dedi şeytan adama,
“Niçin bana yenildin söyleyeyim bak sana.
Dün sen Allah rızası içindi o niyetin,
Sapıklık kalksın diye ağacı kesecektin.
Seni yalnız ben değil, tüm şeytanlar birleşse,
Gene de yenemezdik, hele bir düşünsene.
Ama bu gidişinde Allah rızası yoktu,
Sâdece bana kızman ve altın sevgin çoktu.
İşte bu yüzdendir ki bana mağlup olmuşsun,
Artık müsaade etmem ağacı kesemezsin.
Şevket Okyay
Odunculuk yaparak hayatını kazanan
Bir zat vardı ki zâhit, Hak insanı bir adam.
Allah’a karşı kulluk vazifesini yapar,
Kimsenin ekşisine ne tatlısına bakar.
Bu zâtın bulunduğu, köyün pek yakınında,
Başka köy daha vardı, tuhaftı bi bakıma.
Onlar da dağdaki bir ağaca taparlardı,
Onu kutsal bilerek, bir medet umarlardı.
“Şunların Allah diye taptıkları ağacı,
Kesip odun edeyim, satayım da kazancı.
Ekmek parası olsun, Ve de sapık bir kavmi,
Allah’a isyan halden, hem kurtarırım belki.”
Bir gün böyle düşünür, karar verir oduncu,
İki hayırı birden yapmak olur amacı.
Dağa doğru giderken, karşısına acâyip,
Suratı çok pis biri çıkar dahi “Dur” deyip.
Nereye gittiğini sorunca, oduncu da;
Halkın Allah diyerek taptığı bir ağaca,
Balta vurup kesmeye gidiyorum deyince,
O adam oduncuya; “Ben şeytanım.. Ağacı,
Kesmene izin vermem”,deyip karşı gelince;
Zâhit oduncu o an, şeytan’a çok kızmıştı,
Ona hızla saldırıp ve yere yatırmıştı.
Onu öldürmek için üzerine oturdu,
Çünkü ona pes etmek, şeytan için zaferdi..
Şeytan Zâhit’e dedi “beni öldüremezsin,
Çünkü kıyâmete dek Allah’tan izinliyim.
Fakat gel beni dinle, sen o ağacı kesme,
Seninle bir anlaşma yapalım bu hususta.
Her gün için ben sana bir tek altın vereyim,
Sen de kesmekten vazgeç, ben bunu isteyeyim.
Hem sonra, el ağaca tapıyormuş sana ne,
Günaha giriyormuş bunlar senin neyine,
Her gün bir altını al, devam eyle işine.
Mutlak memnun kalırsın bu alış verişime.”
Uygun buldu ki adam, şeytanı bırakmıştı,
Şeytan adama dönüp şu şekilde konuştu,
Her gün akşam yatarsın, sabahleyin kalkarsın,
Ama sabah yastığın altına da bakarsın.”
Ve böylece anlaşıp oradan ayrıldılar,
Artık söyledikleri çıkacak mı bakmak var.?
O ağacı kesmekten, vazgeçmiş idi adam,
Evine de dönmüştü. Akşam olup yatıp da,
Sabahleyin kalkınca, yastığının altında.
Gerçekten de bir altın bulmuştu oracıkta.
Adam memnun olmuştu, velakin ertesi gün,
Hiçbir şeycikler yoktu, görünürde ne altın.
Çünkü şeytan altını koymamıştı bu defa,
Buna çok kızdı adam, şimşek çakmıştı kafa.
Öfkeyle baltasını aldı dağa yöneldi,
Ağacı kesecekti, aldandığını bildi.
Fakat yolda tekrardan, şeytanla karşılaştı,
Adam zaten şeytana oldukça da kızmıştı.
Üzerine saldırıp “Seni sahtekâr seni;
Nasıl inandım sana, kandırdın de mi beni?”
Velâkin evvelkinin aksine durum oldu,
Bu defa şeytan onu tutup altına aldı.
Ve adam şaşırmıştı, bu nasıl hâl der gibi,
Şeytan’ın suratına bakıp inceliyordu.
“hayret ettin değil mi?”dedi şeytan adama,
“Niçin bana yenildin söyleyeyim bak sana.
Dün sen Allah rızası içindi o niyetin,
Sapıklık kalksın diye ağacı kesecektin.
Seni yalnız ben değil, tüm şeytanlar birleşse,
Gene de yenemezdik, hele bir düşünsene.
Ama bu gidişinde Allah rızası yoktu,
Sâdece bana kızman ve altın sevgin çoktu.
İşte bu yüzdendir ki bana mağlup olmuşsun,
Artık müsaade etmem ağacı kesemezsin.
Şevket Okyay
KAYNAK
Dini Hikayeler.
Moderatör tarafında düzenlendi: