Öldükten Sonra Dirilen Şehid Nevfel R.a.

Nur Hanım

Aktif Üyemiz
Öldükten Sonra Dirilen Sahabe Nevfel (ra)


“Birgün Hz. Peygamber, Allah yolunda cihad etmenin faziletinden bahsediyordu. O kadar ki, o yolda şehit düşenlerin karşılaşacağı nimetler ve göreceği ikramlar dinleyenleri âdeta mestediyordu. İşte bu dinleyenlerin arasında Nevfel adında biriside vardı.

Silahını kuşanıp atına binip Hz. Peygamberin yanına geldiği zaman, anneciği de yanında idi.

Kadıncağız ağlayarak:

“Yâ Resûlallah! Benim gözümün yaşına acı. Benim hayatımda gören gözüm ve tutan elim bu oğlumdur. Bundan başka sığınacak kimsem yoktur. Çok garip ve fakirim. Oğlum da çok gençtir. Harb etmesini bilmez. Soğuğa sıcağa dayanamaz. Sonra ben yalnız kalır kötü durumlara düşerim. Kimse hâlimi bilmez” dedi.
Resûl-i Ekrem kadına acıdı ve Nevfel’e:
“Evladım ben sana kefil oluyorum. Cihâd sevabını aynen alacaksın. Şehid olma mertebesini de kazanacaksın. Yaşlı ve kederli annenin rızâsını al, göz yaşlarını akıtma. Bize şefâate gelmişken onu ayrılık ateşine yakma” buyurdular.
Nevfel:
“Yâ Resûlallah, beni cihâddan geri bırakmayınız. Bu arzumdan vazgeçmek elimde değil. Hak yoluna canımı ve başımı koymuşum. Anneme dua buyurunuz Rabbim ona çok sabırlar versin” dedi.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Nevfel’in annesine:
“Gel bu yiğiti hayırlı yoldan alıkoyma!” buyurdular.
Annesi Hz. Peygamberin ricası karşısında :
“Yâ Resûlallah, oğlum savaş hâllerini bilmez, ama onun her halini koruyup gözetmen için sana ısmarladım” dedi.

Hz. Peygember kadıncağızın bu dileğini kabûl ettiler.

Sefer bitti ve İslâm ordusu, pek çok ganimetle birlikte geri döndü. Ancak bazı sahabeler şehit olmuşlardı. Nevfel de onlardan biriydi.

Nevfel’in annesi Resûl-i Ekrem’in huzuruna varıp, oğlunu sordu. O Şefkâtli Nebî bu haberi annesine vermekle onun gönlünü incitmekten çekindi.

“Geride kaldı, gelenlerden sor!” buyurdu.

Kadıncağız, Hz. Ali yanına geldiğinde ona sordu. Hz. Ali:

“Resulullah’tan sordun mu?” dedi.

Kadıncağız:

“Evet sordum” deyince, Hz. Ali, Resûl-i Ekrem’in kadının kalbini incitmemek için böyle söylediğini anladı ve arkadakileri göstererek:

“Geriden gelene sor” dedi.

Kadıncağız geriden gelen Hz. Osman ve Hz. Ömer’e den de aynı cevabı aldı.

Yol bekleyen gözleri Hz. Ebu Bekir’i gördü. Nevfel’ini gelip, Hz. Ebu Bekir’den sordu. Resûl-i Ekrem’in mağara arkadaşı, mûbarek sakalını dudakları arasında sıkarak içinden:

“Ya Rabbî, bir gönül kırmaktan Habib-i Ekrem’in sakındı ve Ali ve Osman ve Ömer de kaçındı. Ben zor bir halde kaldım. Eğer Nevfel’in şehit olduğunu söylesem Hz. Peygambere muhalefet etmiş olurum. Eğer geride kaldı, geliyor desem, yalan söylemiş olurum. Doğru söylesem, bir gönlü yıkmış olurum. Yalan söylersem din yıkılır.

Sen bana bir söz ilham et. Bu annenin yanık yüreğini teselli edecek bir kolaylık ihsan eyle” diye dûa etti ve içten gelerek: “Yâ Allah!” dedi.

O anda okun yaydan çıktığı gibi Nevfel, elinde kılıç olduğu halde süratle geldi. Hz. Ebu Bekir’e selam verip:

“Beni mi çağırdın yâ Ebu Bekir, buradayım!” dedi. Hz. Ali’ye ve bütün ashab-ı Kirama selam verdi. Bütün sahabeler hayrete düştüler.

Zübeyr bin Avvâm diyor ki: Resûllullah (s.a.s.) seferden dönünce mescide gidip iki rekat namaz kılar idi. Bu sefer de Resûl-i Ekrem mescidde oturuyordu. Kapıda bir kalabalık toplandı. Nevfel’in içeri girip selam verdiğini gördüler. Resûl-i Ekrem Nevfel’i karşılayıp selamını aldı. Otururken:

“Bu, Allah’ın bir âyetidir, acaba kimin duasıyle meydâna gelmiştir?” dedikleri sırada, Cebrail (a.s) gelip:


“Ya Resûlallah! Şükür secdesi et! Cenab-ı Hak, ümmetinden Hz. İsa gibi ölüleri dirilten birini yaratmıştır. Allah selam ediyor, mağara arkadaşın Sıddık sakalı ağzında iken bir kere daha “Ya Allah” deseydi, İzzetim ve Celalim hakkı için bütün şehidleri diriltirdim. Ben, Ebu Bekir’den razıyım. O da benden razı mıdır? Onun sözünün üzerine Nevfel’i dirilttim. Çünkü o câhiliyet devrinde yalan söylememiştir,” buyurduğunu haber verdi.

Bunun üzerine Resûl-i Ekrem, Hz. Ebu Bekir’in sakalını öpüp Cebrail’ nin getirdiği müjdeyi haber verdikten sonra:

“Allah sana büyük bir ikram da bulunmuştur. Rabbim’e hamd olsun ki, ben dünyadan ayrılmadan önce ümmetimden Hz. İsa gibi Allah’ın izniyle ölüleri dirilten birini gösterdi” buyurdu.

Bu olaydan sonra Nevfel iki yıl daha yaşadı. Evvel ki oğullarından başka iki oğlu daha oldu. Sonra Yemâme cenginde şehit oldu.



 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt