TaHKaR
Aktif Üyemiz
Yazan: Emre Dorman
İnsanların büyük çoğunluğu ne yazık ki hayatı maddeden ve sadece dolu dolu yaşamaktan ibaret görmekteler. Yani varlığını ve varlığının sonunda ne olacağını bir kez olsun sorgulamadan bu dünyadan göçüp gitmiş sayısız insan yaşamıştır. Yaşamın amacı ne olabilir ki? Gezmek? Eğlenmek? Bolca tüketim? Alış veriş? Hırslar? Tutkular? Kariyer? Makam? Mevkii? Şan? Şöhret?… Sürekli olarak bunlar pompalanmakta insanımıza. Kitlesel iletişim araçlarıyla hissettirmeden enjekte edilmekte bu maddeci ve tüketim tutkunu zihniyet. Bu aralar oldukça moda oldu ölmeden önce gezilmesi görülmesi yaşanması gereken mekânlar, mutlaka izlenmesi gereken filimler, içine dalınması gereken maceralar. Çok şükür insanlar kaçınılmaz olan bir gerçeğin farkındalar: Ölüm. Ancak “İnsan bu dünyaya bir kere geliyor olabildiğince zevklenip eğlenmeye çalışmalı” şeklindeki söylemlere sıkça rastlanmakta. Çok cenazeye şahit olmuşsunuzdur hiç vefat etti keşke yaşarken ahreti için daha fazla şeyler yapsaydı ya şu günahlardan kaçınsaydı diyeni duydunuz mu? Mutlaka bu yaklaşımda olanlarda vardır ancak büyük bir çoğunluk tarafından seslendirilen şey vefat eden kişi kaç yaşında olursa olsun hatta çok yaşlı dahi olsa genç yaşta gittiği, hayata doyamadığı görmek istediği yerlerin bir kısmını göremediği, kariyerinde yeterince yükselemediği, torununun sünnetini göremediği ve benzeri şekillerden öteye gidememekte. Yani yine bu dünya yine bu dünya. Oysaki dünya hayatında yaptığı hatalar karşısına getirilen ve Allah’ın ayetlerini inkâr eden insan derin bir ah çeker ve ayette geçtiği şekliyle ‘keşke toprak olsaydım!’ der (78 Nebe Suresi Ayet 40).
Hayatın içinde belki birer renk olabilecek bir takım iş ve uğraşlar adeta hayatın amacı haline getirilmiş vaziyette. Yani insan oturup az da olsa düşünüp şunu bir sormalı acaba gerçekten ölmeden önce yapmam gereken şeyler neler? Görülmesi gereken 101 yer mi? yoksa izlenmesi gereken 1001 film mi? Yani acaba bu yerler görülmese ya da bu filmler izlenmese insanın kaybı ne olur. Ya da bu dünyadan sonra gittiği yerde gezdiklerinden mi yoksa izlediklerinden mi sorguya çekilecek insan? Ya kendisine gezip görülmesi gerekli yerlerden endişe ederken bunun yanında ahretteki durumun içinde endişe ettin mi hiç diye sorulacak olursa cevabı ne olacak?
Helal dairesi içinde insanın dünyevi bir takım güzelliklerden istifade etmesi gezip görmesi inceleme yapması Allah’ın sanatına ve yaratışındaki üstünlüklere şahit olması çok güzel bir eylemdir buna denilebilecek bir söz yok. Ancak bunu asıl amacından saptırarak hayatın merkezine oturtmak insanları gaflete düşürmektedir. Bu tip çalışmalar yapan araştırmacılar son derece iyi niyetli kişiler olabilirler zaten eleştirilmeye çalışılan insanların niyetleri değil bu ve benzeri zihniyetlerin oluşumu ve çeşitli çevrelerce desteklenmesidir. Allah için ya da ahretim için yapmam gereken bir şey var mı diye kendine sormayan yığınlarca insan ölmeden önce yapması gereken yüzlerce binlerce şeyi sorgulamakta ve denize atlarken ayağına bağladığı ağırlıklara ağırlık katmaktadır. Bu da onun daha da dibe daha da aşağılara inmesini beraberinde getirmekte ve hayatın amacını unutturmaktadır. Şu anımıza şu yaşımıza gelene kadar kendimiz için arzuladıklarımızı gerçekleştirdiklerimizi birde Allah için ya da ahretimiz için arzulayıp gerçekleştirdiklerimizi düşünüp bunların küçük bir muhasebe ve mukayesesini yaparsak ortaya içler acısı tablolar çıkacaktır. Alacağı bir sonraki nefesini dahi Yaratıcısına borçlu olan insan Allah’ın huzuruna borç hanesi kabarık bir şekilde geldiğinde hesabını silmeye ne dünyadaki serveti malı nede gezip gördüğü yerler yarayabilir. İnsana fayda sağlayacak tek şey beraberinde yaptığı hayırlar ve yerine getirdiği kulluk vazifeleridir.
Geç ve güç olmadan acilen ölmeden önce yapmam gereken gerçek şeyler nedir diye sormamız gerek kendimize. Allah’ın bizlere peşinen vermiş olduğu nimet ve imkânlar karşısında başımızı secdelerden kaldırmasak ellerimizi dualardan indirmesek dahi Allah’a olan minnettarlığımızın ihtiyaç ve borcumuzun bitmeyeceğini bilmeli Rahmet deryasından damla isteyene avuç avuç sunulacağını anlamalı az sonra değil hemen şu anda kararımızı vermeliyiz. Ben kendime nasıl bir hayat hazırlıyorum ve seçimlerin ahretimi nasıl etkiler. Ölmeden önce görmem gereken 101 yeri izlemem gerekli 1001 filmi anladım peki ahretim için yapmam gerekenler nedir? Buyurun soralım kendimize.
Bilin ki, şu iğreti dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden, bir süsten, aranızda bir övünmeden, mallarda ve evlatlarda çoğalma yarışından başka şey değildir. Bir yağmur misali ki, çıkardığı bitkiler çiftçilerin hoşuna gider. Ama biraz sonra o ot kurur, sapsarı kesildiğini görürsün. Nihayet bir ot ufantısı haline gelir. Ahirette şiddetli bir azap var, Allah’tan bir af ve hoşnutluk da var. Dünya hayatı bir aldanış/gurur aracından başka şey değildir (57 Hadid Suresi Ayet 20).
İnsanların büyük çoğunluğu ne yazık ki hayatı maddeden ve sadece dolu dolu yaşamaktan ibaret görmekteler. Yani varlığını ve varlığının sonunda ne olacağını bir kez olsun sorgulamadan bu dünyadan göçüp gitmiş sayısız insan yaşamıştır. Yaşamın amacı ne olabilir ki? Gezmek? Eğlenmek? Bolca tüketim? Alış veriş? Hırslar? Tutkular? Kariyer? Makam? Mevkii? Şan? Şöhret?… Sürekli olarak bunlar pompalanmakta insanımıza. Kitlesel iletişim araçlarıyla hissettirmeden enjekte edilmekte bu maddeci ve tüketim tutkunu zihniyet. Bu aralar oldukça moda oldu ölmeden önce gezilmesi görülmesi yaşanması gereken mekânlar, mutlaka izlenmesi gereken filimler, içine dalınması gereken maceralar. Çok şükür insanlar kaçınılmaz olan bir gerçeğin farkındalar: Ölüm. Ancak “İnsan bu dünyaya bir kere geliyor olabildiğince zevklenip eğlenmeye çalışmalı” şeklindeki söylemlere sıkça rastlanmakta. Çok cenazeye şahit olmuşsunuzdur hiç vefat etti keşke yaşarken ahreti için daha fazla şeyler yapsaydı ya şu günahlardan kaçınsaydı diyeni duydunuz mu? Mutlaka bu yaklaşımda olanlarda vardır ancak büyük bir çoğunluk tarafından seslendirilen şey vefat eden kişi kaç yaşında olursa olsun hatta çok yaşlı dahi olsa genç yaşta gittiği, hayata doyamadığı görmek istediği yerlerin bir kısmını göremediği, kariyerinde yeterince yükselemediği, torununun sünnetini göremediği ve benzeri şekillerden öteye gidememekte. Yani yine bu dünya yine bu dünya. Oysaki dünya hayatında yaptığı hatalar karşısına getirilen ve Allah’ın ayetlerini inkâr eden insan derin bir ah çeker ve ayette geçtiği şekliyle ‘keşke toprak olsaydım!’ der (78 Nebe Suresi Ayet 40).
Hayatın içinde belki birer renk olabilecek bir takım iş ve uğraşlar adeta hayatın amacı haline getirilmiş vaziyette. Yani insan oturup az da olsa düşünüp şunu bir sormalı acaba gerçekten ölmeden önce yapmam gereken şeyler neler? Görülmesi gereken 101 yer mi? yoksa izlenmesi gereken 1001 film mi? Yani acaba bu yerler görülmese ya da bu filmler izlenmese insanın kaybı ne olur. Ya da bu dünyadan sonra gittiği yerde gezdiklerinden mi yoksa izlediklerinden mi sorguya çekilecek insan? Ya kendisine gezip görülmesi gerekli yerlerden endişe ederken bunun yanında ahretteki durumun içinde endişe ettin mi hiç diye sorulacak olursa cevabı ne olacak?
Helal dairesi içinde insanın dünyevi bir takım güzelliklerden istifade etmesi gezip görmesi inceleme yapması Allah’ın sanatına ve yaratışındaki üstünlüklere şahit olması çok güzel bir eylemdir buna denilebilecek bir söz yok. Ancak bunu asıl amacından saptırarak hayatın merkezine oturtmak insanları gaflete düşürmektedir. Bu tip çalışmalar yapan araştırmacılar son derece iyi niyetli kişiler olabilirler zaten eleştirilmeye çalışılan insanların niyetleri değil bu ve benzeri zihniyetlerin oluşumu ve çeşitli çevrelerce desteklenmesidir. Allah için ya da ahretim için yapmam gereken bir şey var mı diye kendine sormayan yığınlarca insan ölmeden önce yapması gereken yüzlerce binlerce şeyi sorgulamakta ve denize atlarken ayağına bağladığı ağırlıklara ağırlık katmaktadır. Bu da onun daha da dibe daha da aşağılara inmesini beraberinde getirmekte ve hayatın amacını unutturmaktadır. Şu anımıza şu yaşımıza gelene kadar kendimiz için arzuladıklarımızı gerçekleştirdiklerimizi birde Allah için ya da ahretimiz için arzulayıp gerçekleştirdiklerimizi düşünüp bunların küçük bir muhasebe ve mukayesesini yaparsak ortaya içler acısı tablolar çıkacaktır. Alacağı bir sonraki nefesini dahi Yaratıcısına borçlu olan insan Allah’ın huzuruna borç hanesi kabarık bir şekilde geldiğinde hesabını silmeye ne dünyadaki serveti malı nede gezip gördüğü yerler yarayabilir. İnsana fayda sağlayacak tek şey beraberinde yaptığı hayırlar ve yerine getirdiği kulluk vazifeleridir.
Geç ve güç olmadan acilen ölmeden önce yapmam gereken gerçek şeyler nedir diye sormamız gerek kendimize. Allah’ın bizlere peşinen vermiş olduğu nimet ve imkânlar karşısında başımızı secdelerden kaldırmasak ellerimizi dualardan indirmesek dahi Allah’a olan minnettarlığımızın ihtiyaç ve borcumuzun bitmeyeceğini bilmeli Rahmet deryasından damla isteyene avuç avuç sunulacağını anlamalı az sonra değil hemen şu anda kararımızı vermeliyiz. Ben kendime nasıl bir hayat hazırlıyorum ve seçimlerin ahretimi nasıl etkiler. Ölmeden önce görmem gereken 101 yeri izlemem gerekli 1001 filmi anladım peki ahretim için yapmam gerekenler nedir? Buyurun soralım kendimize.
Bilin ki, şu iğreti dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden, bir süsten, aranızda bir övünmeden, mallarda ve evlatlarda çoğalma yarışından başka şey değildir. Bir yağmur misali ki, çıkardığı bitkiler çiftçilerin hoşuna gider. Ama biraz sonra o ot kurur, sapsarı kesildiğini görürsün. Nihayet bir ot ufantısı haline gelir. Ahirette şiddetli bir azap var, Allah’tan bir af ve hoşnutluk da var. Dünya hayatı bir aldanış/gurur aracından başka şey değildir (57 Hadid Suresi Ayet 20).