MURATS44
Özel Üye
Ölümle Birlikte Kişinin Varacağı Yeri Görmesi
Enes b. Malik'in rivayet ettiği bir hadiste Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Ölüm insan için bir kıyamettir. Kim ölmüşse onun kıyameti kopmuş demektir.”
Bir diğer hadislerinde, “Sizlerden biri öldüğü zaman ona sabah-akşam (her daim) kalacağı yer gösterilir; cennetlik ise cennetteki yeri, cehennemlik ise cehennemdeki yeri gösterilir ve ona: ‘İşte burası kıyamet koptuğu zaman senin götürüleceğin ve kalacağın mekânındır' denilir.”
Ölünün kabirdeyken ileride varacağı yerini görmesi, basiret sahipleri için hiç de kapalı olmayan bir durumdur.
Amr b. Âs'ın âzatlı kölesi Ebû Kays anlatıyor: “Alkame (r.a) ile beraber bir cenazedeydik, bana döndü ve, “Şu ölen adam var ya, işte onun kıyameti kopmuştur.” dedi.
Hz. Ali (k.v) der ki: “Kişinin, cennetlik mi yoksa cehennemlik mi olduğunu öğrenmeden dünyadan ayrılması haramdır.”
Ebû Hüreyre (r.a), Resûlullah'tan (s.a.v) şu hadisi rivayet eder.
“Hasta olarak ölen şehit olur ve kabrin tehlikelerinden korunur. Sabah akşam ona cennet rızkı gönderilir.”
ÂRİFLER VE SALİHLER ÖLÜM HAKKINDA NE DEDİLER?
Mesrûk b. Ecda' der ki: “Mezarında, kendini dünyanın kederlerinden kurtarmış ve Allah'ın azabından emin olmuş bir kimse gibi hiç kimseye imrenmem.”
Ya'lâ b. Velîd (rah) anlatıyor: “Ebû'd-Derdâ (r.a) ile beraber yürüyorduk. Ona:
—Sevdiğin biri için ne istersin, diye sordum:
—Ölümü! dedi.
—Ya ölmezse! dedim:
—O zaman çoluk çocuğunun ve malının az olmasını, dedi.
Ebû'd-Derdâ (r.a) ölümü tercih etti, çünkü ölümü yalnız müminler sever. Ölüm müminin bu dünya zindanından kurtuluşudur. Malın ve çoluk çocuğun azlığını tercih etmesinin nedeni ise onların birer imtihan ve dünyaya muhabbet sebebi olmasındandır. Kendinden ayrılığın kaçınılmaz olduğu şeylere aşırı muhabbet ise şakilerin hedefleri arasındadır. Allah ve O'nun zikrinin dışındaki ünsiyet edilen şeylerin tümü ölüm anında insandan ayrılacaktır.
Bunun için Abdullah b. Amr şöyle demiştir: “Ruhunu teslim eden müminin misali, senelerce hapiste kaldıktan sonra çıkartılan ve yeryüzünde gezip dolaşarak rahatlayan adam gibidir.”
Abdullah b. Amr'ın zikrettiği bu durum, kendisini dünyadan uzaklaştırıp Allah'ın zikrinden başka şeylerle ünsiyet etmeyen kimselerin halidir. Dünya meşgaleleri mümini sevgilisinden alıkoyuyor, şehvetleri ona eziyet veriyorsa; ölüm onun için bütün bu eziyetlerden kurtuluş ve sevgilisiyle baş başa kalmak demektir. Bundan daha büyük bir zevk ve lezzet düşünülebilir mi?
Şüphesiz lezzetlerin en mükemmelini, Allah yolunda şehit edilenler tatmıştır. Çünkü onlar, Allah rızasını kazanma arzusu ve O'na kavuşma iştiyakı içinde dünya ile olan bütün alâkalarını keserek savaşa katılmışlardır.
Enes b. Malik'in rivayet ettiği bir hadiste Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Ölüm insan için bir kıyamettir. Kim ölmüşse onun kıyameti kopmuş demektir.”
Bir diğer hadislerinde, “Sizlerden biri öldüğü zaman ona sabah-akşam (her daim) kalacağı yer gösterilir; cennetlik ise cennetteki yeri, cehennemlik ise cehennemdeki yeri gösterilir ve ona: ‘İşte burası kıyamet koptuğu zaman senin götürüleceğin ve kalacağın mekânındır' denilir.”
Ölünün kabirdeyken ileride varacağı yerini görmesi, basiret sahipleri için hiç de kapalı olmayan bir durumdur.
Amr b. Âs'ın âzatlı kölesi Ebû Kays anlatıyor: “Alkame (r.a) ile beraber bir cenazedeydik, bana döndü ve, “Şu ölen adam var ya, işte onun kıyameti kopmuştur.” dedi.
Hz. Ali (k.v) der ki: “Kişinin, cennetlik mi yoksa cehennemlik mi olduğunu öğrenmeden dünyadan ayrılması haramdır.”
Ebû Hüreyre (r.a), Resûlullah'tan (s.a.v) şu hadisi rivayet eder.
“Hasta olarak ölen şehit olur ve kabrin tehlikelerinden korunur. Sabah akşam ona cennet rızkı gönderilir.”
ÂRİFLER VE SALİHLER ÖLÜM HAKKINDA NE DEDİLER?
Mesrûk b. Ecda' der ki: “Mezarında, kendini dünyanın kederlerinden kurtarmış ve Allah'ın azabından emin olmuş bir kimse gibi hiç kimseye imrenmem.”
Ya'lâ b. Velîd (rah) anlatıyor: “Ebû'd-Derdâ (r.a) ile beraber yürüyorduk. Ona:
—Sevdiğin biri için ne istersin, diye sordum:
—Ölümü! dedi.
—Ya ölmezse! dedim:
—O zaman çoluk çocuğunun ve malının az olmasını, dedi.
Ebû'd-Derdâ (r.a) ölümü tercih etti, çünkü ölümü yalnız müminler sever. Ölüm müminin bu dünya zindanından kurtuluşudur. Malın ve çoluk çocuğun azlığını tercih etmesinin nedeni ise onların birer imtihan ve dünyaya muhabbet sebebi olmasındandır. Kendinden ayrılığın kaçınılmaz olduğu şeylere aşırı muhabbet ise şakilerin hedefleri arasındadır. Allah ve O'nun zikrinin dışındaki ünsiyet edilen şeylerin tümü ölüm anında insandan ayrılacaktır.
Bunun için Abdullah b. Amr şöyle demiştir: “Ruhunu teslim eden müminin misali, senelerce hapiste kaldıktan sonra çıkartılan ve yeryüzünde gezip dolaşarak rahatlayan adam gibidir.”
Abdullah b. Amr'ın zikrettiği bu durum, kendisini dünyadan uzaklaştırıp Allah'ın zikrinden başka şeylerle ünsiyet etmeyen kimselerin halidir. Dünya meşgaleleri mümini sevgilisinden alıkoyuyor, şehvetleri ona eziyet veriyorsa; ölüm onun için bütün bu eziyetlerden kurtuluş ve sevgilisiyle baş başa kalmak demektir. Bundan daha büyük bir zevk ve lezzet düşünülebilir mi?
Şüphesiz lezzetlerin en mükemmelini, Allah yolunda şehit edilenler tatmıştır. Çünkü onlar, Allah rızasını kazanma arzusu ve O'na kavuşma iştiyakı içinde dünya ile olan bütün alâkalarını keserek savaşa katılmışlardır.