NuSReT
Aktif Üyemiz
Ölümün çok işi var!
Gazze’nin sınırları tarafsızların plazma köşesi.. Kaç ekran ölüm.
Hd kalitesinde gayet net ölüyorlar der gibi yavşakça.. Gazze için secdede konuşacaklarımı bugün sizinle değil sadece Allah’la paylaşacağım.
Ölümü fazla mesaide buluyorsun di mi? Sana gelene kadar kaç kafa var, kaç sırt, bacak, sadece ölmede birinci olmak istemiyorsun .. Son nefesini pipetle verecekmiş gibi buz gibi yaşıyorsun. Olabilir.
Ceket, Tıka basa dünya dolu kollarının üzerinde kadifeden deri. Düğmelerini sıkılaştırdın birkaç gün daha iliğine sadık gezdirdin onları üzerinde. Sen sıkılaştırıyordun lakin Allah yavaş yavaş gevşetiyordu canını…
Sen sağlam bahanelerle dikiyordun yırtılmış dirseğini, lakin Allah yavaş yavaş söküyordu . Sen göğün esnerken ağzından kaçırdığı yüzlerce yağmur kıvılcımının ağırlığından korkup, şemsiye açıyordun ceketine. Lakin Allah seni dökeceği bir kap toprağın içinde yağmur kılacaktı.
Ceketin sen yaşarken dirinin ya da birinin ceketi diye çağrılırdı. Lakin ne zaman öldüğün duyulduysa işte o zaman askıdan irkilerek alındı, yediğin son yağmur ceketinin kolları üzerinden süzülürken Allah seni süzdü ve toprağa damladın.
Kimseye derdini anlatmazdın dert seni Allah'a anlatırdı.
Sessizliğin derisi yüzülürdü evinde. O kadar tek başınaydın ki yalnızlığının cesedini iki kişi kaldıramazdı.
Sır.. En çok aldığın ama hiç kimseye vermediğin sen yaşlarında evlattır sır, onu büyüttün öldüğünü kimseye söylemedin lakin herkes bildi.
İyi ölmek Azrail'in değil senin başarındır. Öyle bir öl ki toprağın aklını al, öyle bir öl ki Fatiha'nı cepten ye!
Birazdan ölebilirsin mesela, kravatını bağlayıp çektiğin kapı önünde canını çekiştiren meleğin elindeki şarj cihazına yalvararak bakabilirsin.
Asansöre binip zemin kat butonuna bastığında ruhunla, yolları ayırıp posası aşağı düşen can havli bey olabilirsin.
Vitrinde beğendiğin elbisenin darını, kabinde denediğinde, içinden çekilmiş olan candan sonra o elbisenin üzerinde ölümsüz geniş duruşuna şahit olabilirsin.
Ölüm oscarlık bir sessizliktir ki o sessizliğin çenesi düştüğünde senin kelimelerini Allah yutar! Kaybolur gidersin!
İşte bu yüzden azizim.. Allah insanı ölümle iyileştirir. Bu yüzden uğradığın ihanet, yüzüne kapanan kapı, sırtındaki insan ayağı.. Bunların hepsi çiğ toprağın içinde olgun ölmene sebep olacak küçük repliklerdir.
Allah iyileri biriktiriyor bunu biliyorum. Dünya lekesi onun rahmetiyle çıkar. Koltuklar ters çevrilince tabut, ceketler kolsuzlaştıkça kefendir.
Senin yarım bıraktığını Allah tamamlar,
Sen hiç Dünya'da tamamlanmış bir insan gördün mü?
Bu sözüm Gazze’den dışarı orada hep yarım kalıyorsun.
Gazze’nin sınırları tarafsızların plazma köşesi.. Kaç ekran ölüm.
Hd kalitesinde gayet net ölüyorlar der gibi yavşakça.. Gazze için secdede konuşacaklarımı bugün sizinle değil sadece Allah’la paylaşacağım.
Ölümü fazla mesaide buluyorsun di mi? Sana gelene kadar kaç kafa var, kaç sırt, bacak, sadece ölmede birinci olmak istemiyorsun .. Son nefesini pipetle verecekmiş gibi buz gibi yaşıyorsun. Olabilir.
Ceket, Tıka basa dünya dolu kollarının üzerinde kadifeden deri. Düğmelerini sıkılaştırdın birkaç gün daha iliğine sadık gezdirdin onları üzerinde. Sen sıkılaştırıyordun lakin Allah yavaş yavaş gevşetiyordu canını…
Sen sağlam bahanelerle dikiyordun yırtılmış dirseğini, lakin Allah yavaş yavaş söküyordu . Sen göğün esnerken ağzından kaçırdığı yüzlerce yağmur kıvılcımının ağırlığından korkup, şemsiye açıyordun ceketine. Lakin Allah seni dökeceği bir kap toprağın içinde yağmur kılacaktı.
Ceketin sen yaşarken dirinin ya da birinin ceketi diye çağrılırdı. Lakin ne zaman öldüğün duyulduysa işte o zaman askıdan irkilerek alındı, yediğin son yağmur ceketinin kolları üzerinden süzülürken Allah seni süzdü ve toprağa damladın.
Kimseye derdini anlatmazdın dert seni Allah'a anlatırdı.
Sessizliğin derisi yüzülürdü evinde. O kadar tek başınaydın ki yalnızlığının cesedini iki kişi kaldıramazdı.
Sır.. En çok aldığın ama hiç kimseye vermediğin sen yaşlarında evlattır sır, onu büyüttün öldüğünü kimseye söylemedin lakin herkes bildi.
İyi ölmek Azrail'in değil senin başarındır. Öyle bir öl ki toprağın aklını al, öyle bir öl ki Fatiha'nı cepten ye!
Birazdan ölebilirsin mesela, kravatını bağlayıp çektiğin kapı önünde canını çekiştiren meleğin elindeki şarj cihazına yalvararak bakabilirsin.
Asansöre binip zemin kat butonuna bastığında ruhunla, yolları ayırıp posası aşağı düşen can havli bey olabilirsin.
Vitrinde beğendiğin elbisenin darını, kabinde denediğinde, içinden çekilmiş olan candan sonra o elbisenin üzerinde ölümsüz geniş duruşuna şahit olabilirsin.
Ölüm oscarlık bir sessizliktir ki o sessizliğin çenesi düştüğünde senin kelimelerini Allah yutar! Kaybolur gidersin!
İşte bu yüzden azizim.. Allah insanı ölümle iyileştirir. Bu yüzden uğradığın ihanet, yüzüne kapanan kapı, sırtındaki insan ayağı.. Bunların hepsi çiğ toprağın içinde olgun ölmene sebep olacak küçük repliklerdir.
Allah iyileri biriktiriyor bunu biliyorum. Dünya lekesi onun rahmetiyle çıkar. Koltuklar ters çevrilince tabut, ceketler kolsuzlaştıkça kefendir.
Senin yarım bıraktığını Allah tamamlar,
Sen hiç Dünya'da tamamlanmış bir insan gördün mü?
Bu sözüm Gazze’den dışarı orada hep yarım kalıyorsun.
