Onbirinci Mukaddeme

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Kelâm-ı vahidde ahkâm-ı müteaddide olabilir. Bir sadef, çok cevahiri tazammun edebilir. Zevi’l-elbabca mukarrerdir: kaziye-i vahide, müteaddid kazâyâyı tazammun eder. O kaziyelerin her biri ayrı birer madenden çıktığı gibi, ayrı ayrı birer semere de verir. Biri birinden fark etmeyen haktan bîgane kalır. Meselâ: Hadiste denilmiş: 1Yani: Ben ve kıyamet bu iki parmak gibiyiz. Mabeynimizde tavassut edecek peygamber yoktur. Veya hadisin muradı ne ise haktır. Şimdi bu hadis üç kaziyeyi mutazammındır:
Birincisi: Bu kelâm Peygamberin kelâmıdır. Bu kaziye ise, tevatürün –eğer olsa– neticesidir.
1- Bu, içinde şüphe bulunmayan bir kitaptır. (Bakara Suresi: 2)
2- Bkz. Aclunî, Keşfü'l-Hafâ: 1/189.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
İkincisi: Kelâmın mana-yı muradı hak ve sadıktır. Bu kaziye ise, mucizelerden tevellüd eden bürhanın neticesidir. Bu ikisinde ittifak etmek gerektir. Fakat birincisini inkâr eden, mükâbir, kâzib olur. İkincisini inkâr eden adam dalâlete gider, zulmete düşer.
Üçüncü kaziye: Bu kelâmda murad budur. Ve bu sadefte olan cevher budur; ben gösteriyorum. Bu kaziye ise teşehhi ile değil, içtihad*ın neticesidir. Zaten müçtehid* olan başka müçtehidin taklidine mükellef değildir. Bu üçüncü kaziyede ihtilâfat feveran ederler. kaal u kıyl buna şahiddir. Bunu inkâr eden adam eğer içtihad ile olsa, ne mükâbirdir ve ne küfre gider. Zira âmm*, bir hâss*ın intifasıyla müntefi değildir. Binaenaleyh her eve kendi kapısıyla gitmek lâzımdır. Zira her evin bir kapısı var. Ve her kilidin bir anahtarı vardır...
Hatime: Bu üç kaziye hadiste cereyanı gibi ayette de cereyan eder. Zira umumîdir. Fakat kaziye-i ûlâda bir fark-ı dakik vardır. Ve bundan başka bir kelâmda çok ahkâm-ı zımniye bulunur, fakat hususîdir. Her biri ayrı bir asıl, ayrı bir semeresi olabilir.
Tenbih: İltizam-ı hilâf ve taassub-u bârid ve meylü’t-tefevvuk ve hiss-i tarafdarlık ve vehmini bir asla irca ile kendine özür göstermek, arzusuna muvafık olan zayıf şeyleri kavi görmek ve gayrın tenkisiyle kendi kemalini göstermek ve gayrı tekzib veya tadlil etmekle kendi sıdk ve istikametini ilân etmek gibi sefil ve süflî emirlerin menşei olan hubb-u nefs ile böyle makamlarda mugalâta ederek çok bahaneler bulabilir.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt