ceylannur
Yeni Üyemiz
ORUCUN BÜYÜK SEVABI VARDIR
Mü'minlerin iman ve ihlaslarının en büyük delili olan oruç, sevabı ve mükâfâtı çok büyük olan bir ibadettir. Her Müslüman, orucunu büyük bir samimiyetle ve yalnız ALLAH için tutarak, onun büyük sevabına erişmeye çalışmalıdır.
ALLAH Rasûlü (s.a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"ALLAH'ın müsâde ettiği durumlar haricinde, ramazanda bir gün orucunu bozan kimse, ömrü boyunca oruç tutsa, ramazanda tutmadığı o günü kaza edemez (ve onun sevabına ulaşamaz)."
Rasûlullah (s.a.s.): "Aziz ve Celil olan ALLAH Teâlâ şöyle buyurdu: Ademoğlunun her ameli kendisinindir. Yalnız oruç müstesna. O benim içindir. Onun mükâfâtını ben vereceğim. Oruç ateşe karşı bir siperdir. Sizden biriniz oruçlu bulunduğu günde kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Şâyet birisi ona söver veya ona çatıp çekişirse; "Ben oruçluyum" desin. Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde olan ALLAH'a yemin ederim ki; muhakkak oruçlunun ağız kokusu, ALLAH nezdinde, misk kokusundan daha hoştur. Oruç tutanın ferahlanacağı iki sevinç (vakti) vardır: Birisi iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla ALLAH'a kavuştuğu andır, buyurmuştur."
Müslim'in rivayetinde ise, şöyle buyurulmuştur: "Ademoğlunun her ameli (nin karşılığı) kat kat verilir. Bir iyilik on mislinden yediyüze kadar mükâfâtlandırılır. Yalnız oruç müstesna. Onun mükâfâtını ben veririm. Zira, yemesini ve nefsanî arzularını, sırf benim için terkediyor. Oruçlu için iki sevinç ânı vardır. Biri iftar ettiği, diğeri de ALLAH'a kavuştuğu vakittir. Ağzının kokusu da ALLAH katında misk kokusundan daha hoştur."
Görülüyor ki; oruç, sevabı büyük olan bir ibadettir. Her ibadetin belirli bir sevabı olduğu halde, orucun ecir ve sevabını ancak ALLAH Teâlâ bilmekte ve; "mükâfâtını ben veririm" buyurmaktadır.
Mü'minlerin iman ve ihlaslarının en büyük delili olan oruç, sevabı ve mükâfâtı çok büyük olan bir ibadettir. Her Müslüman, orucunu büyük bir samimiyetle ve yalnız ALLAH için tutarak, onun büyük sevabına erişmeye çalışmalıdır.
ALLAH Rasûlü (s.a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"ALLAH'ın müsâde ettiği durumlar haricinde, ramazanda bir gün orucunu bozan kimse, ömrü boyunca oruç tutsa, ramazanda tutmadığı o günü kaza edemez (ve onun sevabına ulaşamaz)."
Rasûlullah (s.a.s.): "Aziz ve Celil olan ALLAH Teâlâ şöyle buyurdu: Ademoğlunun her ameli kendisinindir. Yalnız oruç müstesna. O benim içindir. Onun mükâfâtını ben vereceğim. Oruç ateşe karşı bir siperdir. Sizden biriniz oruçlu bulunduğu günde kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Şâyet birisi ona söver veya ona çatıp çekişirse; "Ben oruçluyum" desin. Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde olan ALLAH'a yemin ederim ki; muhakkak oruçlunun ağız kokusu, ALLAH nezdinde, misk kokusundan daha hoştur. Oruç tutanın ferahlanacağı iki sevinç (vakti) vardır: Birisi iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla ALLAH'a kavuştuğu andır, buyurmuştur."
Müslim'in rivayetinde ise, şöyle buyurulmuştur: "Ademoğlunun her ameli (nin karşılığı) kat kat verilir. Bir iyilik on mislinden yediyüze kadar mükâfâtlandırılır. Yalnız oruç müstesna. Onun mükâfâtını ben veririm. Zira, yemesini ve nefsanî arzularını, sırf benim için terkediyor. Oruçlu için iki sevinç ânı vardır. Biri iftar ettiği, diğeri de ALLAH'a kavuştuğu vakittir. Ağzının kokusu da ALLAH katında misk kokusundan daha hoştur."
Görülüyor ki; oruç, sevabı büyük olan bir ibadettir. Her ibadetin belirli bir sevabı olduğu halde, orucun ecir ve sevabını ancak ALLAH Teâlâ bilmekte ve; "mükâfâtını ben veririm" buyurmaktadır.