Osmanlı pasaportu: Mürur Tezkeresi
Yurt dışına giderken yığınla evrak topladığınız pasaport ve vizeler bir zamanlar ülke içinde seyahat etmek ve İstanbul'a girebilmek için de isteniyordu.
Kolay mıydı öyle İstanbul’a gelmek… Osmanlı zamanında marifetti hatta. Sultan 2. Mahmut döneminde Balkanlardan ve Anadolu'dan gelecek kişilerin önce pasaport alması gerekiyordu. Seyahat belgelerinin hazırlanması da basit iş değildi.
OSMANLI’DA PASAPORT DEVRİ
Mürur Tezkeresi, Osmanlı Devleti'nde ülke içinde seyahat etmek ve İstanbul'a gitmek için alınan izin ve geçiş belgesi; bir nevi iç pasaporttu.
Bu uygulamanın amaçlarının başında nüfus artışına müdahale etmek, göçü engellemek ve devletin güvenliği geliyordu.
TEZKERENİN ÇIKIŞ NEDENİ ÜLKEYE SIZAN CASUSLARDI
Söylenenlere göre bu tezkirenin çıkış sebebi, Osmanlı topraklarında Müslüman kılığında gezen casuslardı. Yönetim bu tarz vakaların ardından bir güvenlik önlemi almış olmalı.
ALINMASININ BİRÇOK ŞARTI VARDI
Alındığından itibaren bir yıl için geçerli olan mürur tezkeresine kişinin tüm kimlik bilgileri, nereye ve niçin gittiği yazılırdı. İstanbul’a gelenlere iş buluncaya kadar, kentte hatırlı bir kişinin kendilerine kefil olması zorunluluğu da getirilmişti.
Yani sizin vize konsolosluğunu ikna ettiğiniz gibi, mahalli yöneticileri ikna ediyorlardı.
GÖÇ SORUNU
Göç sorunu Osmanlı’nın birçok dönemine damga vurmuştur. Buna engel olmak isteyen merkezi yönetim de zaman zaman çok sert yaptırımlar uygulamak zorunda kaldı.
ŞEHİRDEN ÇIKAN BİR DAHA ZOR DÖNÜYORDU
İzinsiz şekilde şehirden ayrılmak isteyenler daha sınır kapısında geri yollanıyordu.
Sadece izinsiz olanlar değil, izin almış vatandaşlar da nasibini almıştı. Bir yolunu bulup başka bir şehre gidenlerin dönmeleri neredeyse imkânsızdı. Ancak padişah razı gelirse yurda geri dönebilirlerdi.
ATILAN HER ADIM İÇİN İZİN ALINIRDI
Bugün elini kolunu sallayan İstanbul’a düşüyor. Nüfus aldı başını gidiyor. Kim derdi bir zamanlar İstanbul’a gelmek bu kadar zahmetliydi… Öyleydi ama; şehrin içinde bile atılan her adım için izin alınırdı. Çantasını alan yola düşemezdi.
II. MEŞRUTİYET İLE KALDIRILDI
Tabii ne oldu; II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinden (1908) sonra kişisel özgürlüğe aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırıldı. Daha sonra tekrar gündeme gelse de, kesin bir tasarı olmamakla birlikte günümüzde de hala tartışılan bir konu.
Yurt dışına giderken yığınla evrak topladığınız pasaport ve vizeler bir zamanlar ülke içinde seyahat etmek ve İstanbul'a girebilmek için de isteniyordu.
Kolay mıydı öyle İstanbul’a gelmek… Osmanlı zamanında marifetti hatta. Sultan 2. Mahmut döneminde Balkanlardan ve Anadolu'dan gelecek kişilerin önce pasaport alması gerekiyordu. Seyahat belgelerinin hazırlanması da basit iş değildi.
OSMANLI’DA PASAPORT DEVRİ
Mürur Tezkeresi, Osmanlı Devleti'nde ülke içinde seyahat etmek ve İstanbul'a gitmek için alınan izin ve geçiş belgesi; bir nevi iç pasaporttu.
Bu uygulamanın amaçlarının başında nüfus artışına müdahale etmek, göçü engellemek ve devletin güvenliği geliyordu.
TEZKERENİN ÇIKIŞ NEDENİ ÜLKEYE SIZAN CASUSLARDI
Söylenenlere göre bu tezkirenin çıkış sebebi, Osmanlı topraklarında Müslüman kılığında gezen casuslardı. Yönetim bu tarz vakaların ardından bir güvenlik önlemi almış olmalı.
ALINMASININ BİRÇOK ŞARTI VARDI
Alındığından itibaren bir yıl için geçerli olan mürur tezkeresine kişinin tüm kimlik bilgileri, nereye ve niçin gittiği yazılırdı. İstanbul’a gelenlere iş buluncaya kadar, kentte hatırlı bir kişinin kendilerine kefil olması zorunluluğu da getirilmişti.
Yani sizin vize konsolosluğunu ikna ettiğiniz gibi, mahalli yöneticileri ikna ediyorlardı.
GÖÇ SORUNU
Göç sorunu Osmanlı’nın birçok dönemine damga vurmuştur. Buna engel olmak isteyen merkezi yönetim de zaman zaman çok sert yaptırımlar uygulamak zorunda kaldı.
ŞEHİRDEN ÇIKAN BİR DAHA ZOR DÖNÜYORDU
İzinsiz şekilde şehirden ayrılmak isteyenler daha sınır kapısında geri yollanıyordu.
Sadece izinsiz olanlar değil, izin almış vatandaşlar da nasibini almıştı. Bir yolunu bulup başka bir şehre gidenlerin dönmeleri neredeyse imkânsızdı. Ancak padişah razı gelirse yurda geri dönebilirlerdi.
ATILAN HER ADIM İÇİN İZİN ALINIRDI
Bugün elini kolunu sallayan İstanbul’a düşüyor. Nüfus aldı başını gidiyor. Kim derdi bir zamanlar İstanbul’a gelmek bu kadar zahmetliydi… Öyleydi ama; şehrin içinde bile atılan her adım için izin alınırdı. Çantasını alan yola düşemezdi.
II. MEŞRUTİYET İLE KALDIRILDI
Tabii ne oldu; II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinden (1908) sonra kişisel özgürlüğe aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırıldı. Daha sonra tekrar gündeme gelse de, kesin bir tasarı olmamakla birlikte günümüzde de hala tartışılan bir konu.