ceylannur
Yeni Üyemiz
Otantizm" nedir diye bir soru ile başlayalım tartışmaya...
Peşinde koşulan büyülü ,mistik bir şey midir Budizmdeki "aydınlanma" benzeri..Eğer böyle ise otantik olmaktan değil otantizm peşinde koşmaktan bahsedilebilir belki...
Otantik yaşantının karmaşık ve büyüsel yan anlamlara sahip olmadığını,"doğal ,çıplak" yaşamsal bir gerçeğe karşılık geldiğini düşünüyorum..
Hayatımız ,özellikle de öve öve bitiremediğimiz "modern yaşam tarzı denilen" zorunlu olarak yapılması gerekenler ile dolu değil mi?
Günümüzde sıkça başvurulan "insanca bir yaşam,insanca yaşamak" söylemi "hak ve özgürlükler" temelli taleplere dayanıyor. Ancak diğer yanı karmaşık idari bir yapı tarafıından yönetilen "yükümlülükler" ile dolu..
Eski çağlarda insanlar az sayıda kişiye karşı (feodal bey, kral vb) sorumlu iken bu gün "toplum sözleşmesi" bağlamında tek bir birey olarak tüm topluma hatta insanlığa karşı kendimizi sorumlu hissediyoruz. Ürettiğimiz mal ve hizmetlerin yüksek kalite düzeyinin bedelini, on beş yirmi metrekarelik iç mekanlara hapsolup yaşam sahamızı daraltarak,doğadan koparak ve her saatimizi yapılması zorunlu, kendisini dayatan işlere adayarak geçirmek durumundayız.
Bu şekilde yaşamanın kendine özgü getirileri olduğu gibi götürüleri de var muhakkak.Önde gelen götürüsünün "olduğun gibi olmak,yaşamak" yerine "hoşlanılacak,sosyal anlamda arzu edilecek birisi olmak,öyle davranarak yaşamak" olduğu söylenebilir.
Halk arasında yaygın olarak kullanılan ve benim hiç hoşlanmadığım ifadelerden birisi "kafaya almak"tır. Düşünsenize eğer herkes birbirini gerçekten de kafaya almaya çalışıyorsa ve tabirin anlamı gereği bu durumun farkında değilsek halimiz nedir? Samimiyetsiz bir faydacılık içine düşmüş sayılmaz mıyız? Peki çevrenize bir bakın..Siyasi partiler,televizyon dizileri ,reklamlar, esnaf, bankalar ve hatta mesai arkadaşlarınız ile "sevgiliniz-eşiniz-çocuklarınız" sizi kafaya almaya çalışmıyor mu?
Bu akıl yürütme biçimini takip etmek sureti ile otantik yaşamın ne olduğunu anlaşılır bir dille ifade etmeye çalışırsak,"pragmatizm ve konformizm tuzağına düşmeden (isterseniz kafaya almadan ve alınmadan da diyebiliriz) ,kendine ve diğer insanlara karşı,dürüst,açık,samimi" bir yaşam sürmek olduğunu söyleyebiliriz.
Bir başka deyişle "düzgülü olmayan,kuralların asgari seviyede, spontan,içten gelen davranışların üst düzeyde olduğu" bir yaşam demektir otantik yaşam...
Bir başka anlamı daha var otantik yaşantının..Yukarıda anlatmaya çalıştığım sosyal düzeyin biraz daha derininde "içinde bulunduğu dünya ile ilişkileri bağlamında anlamı olan ölümlü bir varlık" ,Heidegger'in deyişi ile "Da sein" olduğunu kavradığında gerçek anlamda otantik yaşantı duygusu hissedebilir insan...Ölüm ,geldiğinde insanı yok eder belki ama henüz ortada yok iken bir olasılık olarak varlığına anlam kazandırır.
Yaşam heyecanını hissediyor,bir insan olarak eni konu kısa bir zaman dilimi arasında varlığınızı sürdüreceğinizi idrak ediyor,varlığınızı sürdürdüğünüz bu kısa zaman diliminde sizi siz yapan çizgileri başkalarının değil kendinizin çizmesine olanak tanıyor,insanı insan yapan şeyi yani "insani ilişkiyi" samimi,içtenlikli bir şekilde kurabiliyorsanız "otantik yaşama" yakınsınız demektir.
Peşinde koşulan büyülü ,mistik bir şey midir Budizmdeki "aydınlanma" benzeri..Eğer böyle ise otantik olmaktan değil otantizm peşinde koşmaktan bahsedilebilir belki...
Otantik yaşantının karmaşık ve büyüsel yan anlamlara sahip olmadığını,"doğal ,çıplak" yaşamsal bir gerçeğe karşılık geldiğini düşünüyorum..
Hayatımız ,özellikle de öve öve bitiremediğimiz "modern yaşam tarzı denilen" zorunlu olarak yapılması gerekenler ile dolu değil mi?
Günümüzde sıkça başvurulan "insanca bir yaşam,insanca yaşamak" söylemi "hak ve özgürlükler" temelli taleplere dayanıyor. Ancak diğer yanı karmaşık idari bir yapı tarafıından yönetilen "yükümlülükler" ile dolu..
Eski çağlarda insanlar az sayıda kişiye karşı (feodal bey, kral vb) sorumlu iken bu gün "toplum sözleşmesi" bağlamında tek bir birey olarak tüm topluma hatta insanlığa karşı kendimizi sorumlu hissediyoruz. Ürettiğimiz mal ve hizmetlerin yüksek kalite düzeyinin bedelini, on beş yirmi metrekarelik iç mekanlara hapsolup yaşam sahamızı daraltarak,doğadan koparak ve her saatimizi yapılması zorunlu, kendisini dayatan işlere adayarak geçirmek durumundayız.
Bu şekilde yaşamanın kendine özgü getirileri olduğu gibi götürüleri de var muhakkak.Önde gelen götürüsünün "olduğun gibi olmak,yaşamak" yerine "hoşlanılacak,sosyal anlamda arzu edilecek birisi olmak,öyle davranarak yaşamak" olduğu söylenebilir.
Halk arasında yaygın olarak kullanılan ve benim hiç hoşlanmadığım ifadelerden birisi "kafaya almak"tır. Düşünsenize eğer herkes birbirini gerçekten de kafaya almaya çalışıyorsa ve tabirin anlamı gereği bu durumun farkında değilsek halimiz nedir? Samimiyetsiz bir faydacılık içine düşmüş sayılmaz mıyız? Peki çevrenize bir bakın..Siyasi partiler,televizyon dizileri ,reklamlar, esnaf, bankalar ve hatta mesai arkadaşlarınız ile "sevgiliniz-eşiniz-çocuklarınız" sizi kafaya almaya çalışmıyor mu?
Bu akıl yürütme biçimini takip etmek sureti ile otantik yaşamın ne olduğunu anlaşılır bir dille ifade etmeye çalışırsak,"pragmatizm ve konformizm tuzağına düşmeden (isterseniz kafaya almadan ve alınmadan da diyebiliriz) ,kendine ve diğer insanlara karşı,dürüst,açık,samimi" bir yaşam sürmek olduğunu söyleyebiliriz.
Bir başka deyişle "düzgülü olmayan,kuralların asgari seviyede, spontan,içten gelen davranışların üst düzeyde olduğu" bir yaşam demektir otantik yaşam...
Bir başka anlamı daha var otantik yaşantının..Yukarıda anlatmaya çalıştığım sosyal düzeyin biraz daha derininde "içinde bulunduğu dünya ile ilişkileri bağlamında anlamı olan ölümlü bir varlık" ,Heidegger'in deyişi ile "Da sein" olduğunu kavradığında gerçek anlamda otantik yaşantı duygusu hissedebilir insan...Ölüm ,geldiğinde insanı yok eder belki ama henüz ortada yok iken bir olasılık olarak varlığına anlam kazandırır.
Yaşam heyecanını hissediyor,bir insan olarak eni konu kısa bir zaman dilimi arasında varlığınızı sürdüreceğinizi idrak ediyor,varlığınızı sürdürdüğünüz bu kısa zaman diliminde sizi siz yapan çizgileri başkalarının değil kendinizin çizmesine olanak tanıyor,insanı insan yapan şeyi yani "insani ilişkiyi" samimi,içtenlikli bir şekilde kurabiliyorsanız "otantik yaşama" yakınsınız demektir.
