Pahalı mezarlık mı mühim, yoksa götüreceğimiz amelimiz mi?

Ayyüzlüm

Yeni Üyemiz
Pahalı mezarlık mı mühim, yoksa götüreceğimiz amelimiz mi?


Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe yahut da cehennem çukurlarından bir çukur gibi karşılar misafirini.

Ancak, mezarın geleni böyle karşılaması, bulunduğu semtten, mekândan kaynaklanmaz. Gelen insanın yanında getirdiği kendi amelinden kaynaklanır bu türlü karşılayışlar. İnsanın kendi ameli kabrini, ya cennet bahçelerinden bir bahçe yahut da cehennem çukurlarından bir çukur durumuna dönüştürür. Bu kabir ister Eyüpsultan'da olsun, isterse kimsenin bilmediği bir dağ başında, sonuç değişmez. Bu yüzden kabrin falan mevkide olması, filanların yanında bulunması mühim sayılmaz. Çünkü kabre girenin kendi ameli etkili olur kendisine. Mezar komşularının kurtarıcılığı söz konusu olmaz kendi amelinin sonucundan. Hatta insanın ana babasının hoca, hacı olmaları da tam bir etkiye sahip olmaz. Çünkü 'İnsanı kendi ameli geriletirse, nesebi onu ilerletemez.' hadisinin hatırlatması vardır. Ayrıca Efendimiz (sas) Hazretleri biricik kızı Fatıma validemize, "-Kızım, sakın Peygamber kızıyım diye bir ihmale maruz kalmayasın. Kim olursa olsun kendi ameliyle muhakeme olacaktır âhirette.'' buyurmuş, tüm insanlığa da böyle ders vermiştir.

- Bu, niçin böyle? Neden insan mezarında kendi ameliyle baş başa kalır?

- Rabb'imiz âdildir de onun için. İnsanları kendi ameliyle muhakeme ve muhasebeye tabi tutar. Başkasının ne günahını yükletir kendisine, ne de sevabını. Herkes kendi günahının tutsağı, kendi sevabının sahibidir mezarında. Nitekim Rabb'imiz, "Her nefis kendi amelinin rehinesi, tutsağıdır." buyurmuştur âyetinde. İsterseniz irşad eserlerinde verilen bir misalle de bakalım konuya. İnsanın kendi ameli nasıl esastır, falan ve filan mevkideki mezarlara gömülmesi kendisini nasıl kurtarmaz bir görelim.

Hacı efendinin biri mutlaka Mekke'de kalmak niyetiyle gider hacca. Ne var ki, bütün hac erkân ve ibadetlerini yapıp bitirdiği halde bir türlü hastalanıp da orada kalma ihtimali belirmez. Bu defa aklına koyar ki, bir suç işleyip yakalansın da hapse atılsın, böylece orada kalma fırsatı bulmuş olsun. Belki de bu sıralarda ölüp oradaki bir mezara gömülmeyi sağlamış olsun. Düşündüğünü tatbik etmeye yönelir, birinin bir eşyasını çalıp götürürken yakalanır. Ne var ki, bir hacının böyle bir iş yapmasını normal bulmayan eşya sahibi, bu eşya çalmanın sebebini öğrenmek için ısrar edince bizim hacı efendi çözülür: Ben der, aslında burada kalmak için işledim bu suçu! Maksadım bu kutsal topraklardaki mezara gömülmek, böylece kurtuluşumu buradaki mezarlıkta sağlamaktır. Mal sahibi maneviyatı gelişmiş biriymiş anlaşılan. Şöyle bir akıl verir kendisine. Der ki:

-Sen bu gece yatağına abdestli olarak gir, 'Bu konuda bana doğruyu göster Ya Rabb!' diye dua ederek uyu. Bakalım ne göreceksin rüyanda, sabah gel bana da anlat.

Söyleneni aynen uygular. Gece gördüğü rüya ibretlidir. Develer üzerinde bir kısım cenazeler oradaki mezarlığa getiriliyor, bir kısım cenazeler de oradan çıkarılıp başka yerlere götürülüyor. Sabah gördüğünü aynen anlatır. Muhterem Zat rüyayı şöyle yorumlar:

- Gelen cenazeler memleketlerinde ölenler. Buraya layık bir amel ve ahlak içinde öldükleri için getiriliyorlar. Götürülenler de burada ölenler. Onlar da buraya layık amel ve ahlak içinde ölmedikleri için oraya götürülüyorlar. Şimdi anladın mı işin sırrını? Buradaki bir mezara konulmakla burada kalınmaz. Orada ölmekle de orada olunmaz. Herkes ameline göre muamele görür mezarında.

Bilmem, bu satırlar bir şeyler söyledi mi ille de pahalı mezarlıklarda yer bulmak için uğraşan soru sahiplerine? Esas olanın iyi mezarlık değil iyi amel olduğunu anlattı mı bizlere? Nerede ölürsek ölelim, amelimizle gideriz mezarımıza bilelim. Bu yüzden söylemiş Hazreti Ebu Bekir efendimiz şu tarihî sözünü:

-Kendinize mezar hazırlamayın; kendinizi mezara hazırlayın! Çünkü insanı hazırladığı mezarı değil, ömür boyu benimsediği ameli kurtarır!


AHMED ŞAHİN
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
ALLAH c.c razı olsun ayyüzlüm güzel bir paylaşım....

Rabbimiz âdildir onun için... İnsanları kendi ameliyle muhakeme ve muhasebeye tabi tutar... Başkasının ne günahını yükletir kendisine, ne de sevabını. Herkes kendi günahının tutsağı, kendi sevabının sahibidir mezarında....
 

Okyay

ÖZEL ÜYE



Çok güzel bir paylaşımdı.
Rabbim yazandan ve taşıyandan ve
emeği geçenlerden razı olsun.
 
Üst Alt