Pîrî Reis , Amerika'yı gösteren ilk dünya haritası ve Kitab-ı Bahriye isimli kitabı ile tanınan Türk denizci ve kartograf Pîrî Reis'in hayat hikayesi..
Ahmet Muhyiddin Pîrî'nin, 1465-70 yılları arasında doğduğu düşünülmektedir. Pîrî Reis, denizciliğe amcası Kemal Reis'in yanında başladı.1486 senesinde, Gırnata'da katliama uğrayan Müslümanlar Osmanlı Devleti'nden yardım isteyince o yıllarda deniz aşırı sefere çıkacak donanması bulunmayan Osmanlı Devleti, Kemal Reis'i Osmanlı Bayrağı altında İspanya'ya gönderdi. Pîrî Reis amcasıyla beraber bu sefere katıldı ve müslümanları İspanya'dan Kuzey Afrika'ya taşıdı.
Venedik üzerine sefer hazırlığına girişen II. Beyazid'in çağırması üzerine 1494 senesinde amcası ile birlikte İstanbul'da padişahın huzuruna çıktı ve birlikte donanmanın resmi hizmetine girdiler.
Osmanlı Donanması'nın, Venedik Donanması'na karşı sağlamaya çalıştığı deniz kontrolü mücadelesinde Osmanlı donanmasında gemi komutanı olarak yer aldı ve böylece ilk kez savaş kaptanı oldu.
Pîrî Reis'in yaptığı başarılı komutanlık neticesinde Venedikliler barış çağrısında bulundu ve iki devlet arasında bir barış anlaşması yapıldı. Pîrî Reis, birçok deniz muharebesine katıldı. Akdeniz'de yapmış olduğu seferleri, gördüğü yer ve yaşadığı olayları dünyaca ünlü "Kitab-ı Bahriye" isimli kitabında ayrıntılı bir şekilde anlattı. Ayrıca bu kitap, dünya denizciliğinin de ilk kılavuz kitabı olma özelliğini taşıyan kitaptır.
1511 senesinde amcasının ölümünden sonra Gelibolu'ya yerleşti. Barbaros Kardeşler'in idaresi altındaki donanma ile Akdeniz'de bazı seferlere çıkmışsa da, daha çok Gelibolu'da kalıp haritaları ve kitabı üzerinde çalıştı.
Bu haritalardan ve kendi gözlemlerinden yararlanarak 1513 tarihli ilk dünya haritasını çizdi. Atlas Okyanusu, İber Yarımadası, Afrika'nın batısı ile Amerika'nın doğu kıyılarını kapsayan üçte birlik parça, bu haritanın günümüzde elde bulunan bölümüdür. Bu haritayı dünya ölçeğinde önemli kılan özelliği ise, günümüze ulaşmamış olan, Kristof Kolomb'un Amerika haritasındaki bilgileri içeriyor olmasıdır.
Pîrî Reis, 1517 senesinde İstanbul'a geldi. Tekrar Osmanlı Donanması'nın hizmetine girdi ve Derya Beyi (Deniz Albayı) rütbesini aldı. Derya Beyi sıfatıyla "Mısır Seferine" gemi komutanı olarak katıldı. Buradan donanmanın bir bölümüyle Kahire'ye geçti ve burada Nil Irmağı'nı çizme fırsatı buldu.
Pîrî Reis, İskenderiye'nin ele geçirilmesinde büyük bir başarı gösterdi. Bunun üzerine padişahın övgüsünü kazandı ve sefer sırasında haritasını padişaha sundu.
Pîrî Reis bu önemli seferden sonra, tuttuğu notlardan Bahriye için bir kitap yazmak amacıyla Gelibolu'ya geri döndü. Derlediği denizcilik notlarını bir Denizcilik Kitabı (Seyir Kılavuzu) olan Kitab-ı Bahriye'de bir araya getirdi ve önceden taslak olan kitabını geliştirmeye başladı.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde tekrar Osmanlı Donanması'na katıldı. 1524 senesinde Mısır seyrinde kılavuzluğunu yaptığı sadrazam Pargalı Damat İbrahim Paşa'nın takdiri ve desteğini kazanınca, 1525'te gözden geçirdiği Kitab-ı Bahriye'sini İbrahim Paşa aracılığıyla Kanuni'ye sundu. 1528 senesinde ilkinden daha içerikli ikinci dünya haritasını çizdi.
Pîrî Reis, sonraki yıllarda, güney sularında Osmanlı Devleti için çalıştı. Barbaros'un 1546'da ölümünün ardından Mısır Kaptanlığı (Hint Denizleri Kaptanlığı da denilirdi) yaptı.
Osmanlı, Kanuni Sultan Süleyman devrinde sürekli Portekiz ile savaş halindeydi. 80 yaşında Aden'deki Arap isyanını bastırdı ve bu başarısından sonra yeni bir vazife aldı. Bu vazife, Süveyş'ten donanma ile Basra'ya gidip, buradaki 15.000 askeri ve diğer gemileri de yanına alarak, Hürmüz adasını ele geçirmesiydi. Bu görevi sırasında, adaya giderken mümkün olduğunca Portekizlilere bulaşmaması da ayrıca istenmişti.
Hint Okyanusu'na yaklaşık otuz gemi ile açılan Pîrî Reis, kendisinden sayıca fazla Portekiz gemisini burada yenmeyi başardı. Savaştan kurtulup kaçan bazı Portekizliler Hürmüz adasındaki kaleye sığındı. Kalenin etrafı sarıldıysa da, buradaki Portekiz birliği hazırlıklı olduğu için işgal edilemedi ve kuşatma kaldırıldı. Bazı kaynaklara göre, bölge halkı Portekizlilere yardım edince sinirlenen Pîrî Reis, bölgeyi yağmaladı. Bu yağmalama onun idam sürecini başlatan olaydır.
Basra valisi Ramazanoğlu Kubad Paşa'dan yardım istediyse de vali onu bu yağmadan dolayı tutuklamak ve mallarına el koymak istedi. Portekiz donanmasının geniş bir kuvvetle Basra körfezini kapatmak üzere yola çıktığını haber aldılar. Pîrî Reis'in donanması ise bakım ve onarım yaptırıyordu. Portekizlilerin ablukasına maruz kalmamak için askerlerini bırakarak 3 gemi ganimet ile Süveyş'teki donanma merkez tersanesine geri döndüğü söylenir.
Basra valisinin şikayeti Mısır valisine ulaştı ve Pîrî Reis tutuklandı. Mısır valisinden divana iletilen konuda Pîrî Reis kuşatmayı kaldırmak ve donanmayı bırakmak suçlarından yargılandı. Kanuni Sultan Süleyman'ın fermanı üzerine 1554 senesinde Kahire'de boynu vurularak idam edildi.
Ahmet Muhyiddin Pîrî'nin, 1465-70 yılları arasında doğduğu düşünülmektedir. Pîrî Reis, denizciliğe amcası Kemal Reis'in yanında başladı.1486 senesinde, Gırnata'da katliama uğrayan Müslümanlar Osmanlı Devleti'nden yardım isteyince o yıllarda deniz aşırı sefere çıkacak donanması bulunmayan Osmanlı Devleti, Kemal Reis'i Osmanlı Bayrağı altında İspanya'ya gönderdi. Pîrî Reis amcasıyla beraber bu sefere katıldı ve müslümanları İspanya'dan Kuzey Afrika'ya taşıdı.
Venedik üzerine sefer hazırlığına girişen II. Beyazid'in çağırması üzerine 1494 senesinde amcası ile birlikte İstanbul'da padişahın huzuruna çıktı ve birlikte donanmanın resmi hizmetine girdiler.
Osmanlı Donanması'nın, Venedik Donanması'na karşı sağlamaya çalıştığı deniz kontrolü mücadelesinde Osmanlı donanmasında gemi komutanı olarak yer aldı ve böylece ilk kez savaş kaptanı oldu.
Pîrî Reis'in yaptığı başarılı komutanlık neticesinde Venedikliler barış çağrısında bulundu ve iki devlet arasında bir barış anlaşması yapıldı. Pîrî Reis, birçok deniz muharebesine katıldı. Akdeniz'de yapmış olduğu seferleri, gördüğü yer ve yaşadığı olayları dünyaca ünlü "Kitab-ı Bahriye" isimli kitabında ayrıntılı bir şekilde anlattı. Ayrıca bu kitap, dünya denizciliğinin de ilk kılavuz kitabı olma özelliğini taşıyan kitaptır.
1511 senesinde amcasının ölümünden sonra Gelibolu'ya yerleşti. Barbaros Kardeşler'in idaresi altındaki donanma ile Akdeniz'de bazı seferlere çıkmışsa da, daha çok Gelibolu'da kalıp haritaları ve kitabı üzerinde çalıştı.
Bu haritalardan ve kendi gözlemlerinden yararlanarak 1513 tarihli ilk dünya haritasını çizdi. Atlas Okyanusu, İber Yarımadası, Afrika'nın batısı ile Amerika'nın doğu kıyılarını kapsayan üçte birlik parça, bu haritanın günümüzde elde bulunan bölümüdür. Bu haritayı dünya ölçeğinde önemli kılan özelliği ise, günümüze ulaşmamış olan, Kristof Kolomb'un Amerika haritasındaki bilgileri içeriyor olmasıdır.
Pîrî Reis, 1517 senesinde İstanbul'a geldi. Tekrar Osmanlı Donanması'nın hizmetine girdi ve Derya Beyi (Deniz Albayı) rütbesini aldı. Derya Beyi sıfatıyla "Mısır Seferine" gemi komutanı olarak katıldı. Buradan donanmanın bir bölümüyle Kahire'ye geçti ve burada Nil Irmağı'nı çizme fırsatı buldu.
Pîrî Reis, İskenderiye'nin ele geçirilmesinde büyük bir başarı gösterdi. Bunun üzerine padişahın övgüsünü kazandı ve sefer sırasında haritasını padişaha sundu.
Pîrî Reis bu önemli seferden sonra, tuttuğu notlardan Bahriye için bir kitap yazmak amacıyla Gelibolu'ya geri döndü. Derlediği denizcilik notlarını bir Denizcilik Kitabı (Seyir Kılavuzu) olan Kitab-ı Bahriye'de bir araya getirdi ve önceden taslak olan kitabını geliştirmeye başladı.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde tekrar Osmanlı Donanması'na katıldı. 1524 senesinde Mısır seyrinde kılavuzluğunu yaptığı sadrazam Pargalı Damat İbrahim Paşa'nın takdiri ve desteğini kazanınca, 1525'te gözden geçirdiği Kitab-ı Bahriye'sini İbrahim Paşa aracılığıyla Kanuni'ye sundu. 1528 senesinde ilkinden daha içerikli ikinci dünya haritasını çizdi.
Pîrî Reis, sonraki yıllarda, güney sularında Osmanlı Devleti için çalıştı. Barbaros'un 1546'da ölümünün ardından Mısır Kaptanlığı (Hint Denizleri Kaptanlığı da denilirdi) yaptı.
Osmanlı, Kanuni Sultan Süleyman devrinde sürekli Portekiz ile savaş halindeydi. 80 yaşında Aden'deki Arap isyanını bastırdı ve bu başarısından sonra yeni bir vazife aldı. Bu vazife, Süveyş'ten donanma ile Basra'ya gidip, buradaki 15.000 askeri ve diğer gemileri de yanına alarak, Hürmüz adasını ele geçirmesiydi. Bu görevi sırasında, adaya giderken mümkün olduğunca Portekizlilere bulaşmaması da ayrıca istenmişti.
Hint Okyanusu'na yaklaşık otuz gemi ile açılan Pîrî Reis, kendisinden sayıca fazla Portekiz gemisini burada yenmeyi başardı. Savaştan kurtulup kaçan bazı Portekizliler Hürmüz adasındaki kaleye sığındı. Kalenin etrafı sarıldıysa da, buradaki Portekiz birliği hazırlıklı olduğu için işgal edilemedi ve kuşatma kaldırıldı. Bazı kaynaklara göre, bölge halkı Portekizlilere yardım edince sinirlenen Pîrî Reis, bölgeyi yağmaladı. Bu yağmalama onun idam sürecini başlatan olaydır.
Basra valisi Ramazanoğlu Kubad Paşa'dan yardım istediyse de vali onu bu yağmadan dolayı tutuklamak ve mallarına el koymak istedi. Portekiz donanmasının geniş bir kuvvetle Basra körfezini kapatmak üzere yola çıktığını haber aldılar. Pîrî Reis'in donanması ise bakım ve onarım yaptırıyordu. Portekizlilerin ablukasına maruz kalmamak için askerlerini bırakarak 3 gemi ganimet ile Süveyş'teki donanma merkez tersanesine geri döndüğü söylenir.
Basra valisinin şikayeti Mısır valisine ulaştı ve Pîrî Reis tutuklandı. Mısır valisinden divana iletilen konuda Pîrî Reis kuşatmayı kaldırmak ve donanmayı bırakmak suçlarından yargılandı. Kanuni Sultan Süleyman'ın fermanı üzerine 1554 senesinde Kahire'de boynu vurularak idam edildi.