Ömer-28
Aktif Üyemiz
"PKK'ya orantılı müdahale edin"
AB'nin PKK'yı desteklemesini hor görmemek lazım!
AB komşuluk politikası ve genişleme müzakerelerinden sorumlu üyesi Johannes Hahn AB'nin PKK'ya karşı politikasını Volkan Bozkır'a şu sözlerle anlatıyor " PKK'ya karşı müdahaleniz orantılı olsun" Emredersiniz efendim! Bombalarımızın oranını 3'te 1 oranında azaltırız. Yerli İHA'ları imha ederek eski İsrail İHA'larını kullanır, ilk bilgiler önce Tel Aviv'e, ardından Kandil'e en son olarak Genelkurmay'a gelir böylelikle çok orantılı bir güç kullanılmış olur. Hatta dağı taşı döverek hiç müdahale etmemiş oluruz.AB böyle bir görüş beyan ederken aslında şunu diyor; " Nasıl olur da hem F16'ların hem de İHA'ların yazılımını millileştirirsiniz. Ne güzel işler yolunda gidiyordu. Her türlü kahpeliği, istediğimiz oyunu yapabiliyorduk eski ayarlarınıza geri dönün..."
AB'nin bu tutumunu hor görmemek lazım. Türkiye'nin içinde bulunduğu Şark'a bakışları bu! Buralar yanabilir, asker, polis şehit olabilir ama kendi topraklarında bir süpermarkete küçük bir saldırı olamaz olmamalı.
Kendi besledikleri terör örgütüne hiçbir zaman bir şey olmasını istememekte. ( Bir parçasından bahsediyorum. Çünkü etekli terörist grubu çok parçalı bir kukla)
Yeri geldiğinde uyuşturucularını taşıttıracakları bir kurye, yeri geldiğinde bir yerleri bombalatmak için kullandıkları alçak bir yapının elbet bitmesini istemezler. Tüm korkuları; kuruluşundan bu yana en ağır darbeyi yine örgütün silah bırakırken bir şebeğe dönmesi.
Silah bırakır gibi yapsınlar ama bellerinde her daim hazır olsun. Türkiye'ye karşı da tetikte olsunlar. Türkiye Cumhuriyet'i Devleti de tüm bu olanı biteni izlesin. Böyle düşünüyorlardı.
Tam tersi oldu. Devlet 3 yılda silahsızlanma çağrısı yaparken örgütün tüm kılcal damarlarına girdi. Gizli sığınakların, kampların, hatta Kuzey Irak'taki keskşn nişancı yetiştirme merkezi dahil her yer tespit edildi.
3 yılın sonunda köpek köpekliğiyle kaim olunca Devlet de Fatih'in gürzünü çıkardı ve Türkiye Cumhuriyet'i Devleti'yle oyun oynanmayacağını gösterdi.
İçerideki besleme basınıyla PKK güzellemesi netice itibariyle sonuç vermedi. "Yere izmarit bile atmayan cici çocuklar" manşetiyle çıkıp PKK'ya ağlayıp askere, polise üzülmeyen devşirme basının nasıl The Guardian'la ortak yayın yaptıkları ortadadır.
Tüm bu yaşananlar ışığında şehitlerimize düzenlenen alçakça pusularda sadece beli eteklilerin mi payı var? Seçim zamanı terör örgütünün ağzı keleş mermili saz çalan bozuntularını Meclis'e taşıyan sözde Atatürkçüler de, onların türevi Nişantaşılı beyaz Türkler de şehitlerimizi toğrağa düşüren hainliğin birer parçasıdır.
AB'nin PKK'yı desteklemesini hor görmemek lazım!
AB komşuluk politikası ve genişleme müzakerelerinden sorumlu üyesi Johannes Hahn AB'nin PKK'ya karşı politikasını Volkan Bozkır'a şu sözlerle anlatıyor " PKK'ya karşı müdahaleniz orantılı olsun" Emredersiniz efendim! Bombalarımızın oranını 3'te 1 oranında azaltırız. Yerli İHA'ları imha ederek eski İsrail İHA'larını kullanır, ilk bilgiler önce Tel Aviv'e, ardından Kandil'e en son olarak Genelkurmay'a gelir böylelikle çok orantılı bir güç kullanılmış olur. Hatta dağı taşı döverek hiç müdahale etmemiş oluruz.AB böyle bir görüş beyan ederken aslında şunu diyor; " Nasıl olur da hem F16'ların hem de İHA'ların yazılımını millileştirirsiniz. Ne güzel işler yolunda gidiyordu. Her türlü kahpeliği, istediğimiz oyunu yapabiliyorduk eski ayarlarınıza geri dönün..."
AB'nin bu tutumunu hor görmemek lazım. Türkiye'nin içinde bulunduğu Şark'a bakışları bu! Buralar yanabilir, asker, polis şehit olabilir ama kendi topraklarında bir süpermarkete küçük bir saldırı olamaz olmamalı.
Kendi besledikleri terör örgütüne hiçbir zaman bir şey olmasını istememekte. ( Bir parçasından bahsediyorum. Çünkü etekli terörist grubu çok parçalı bir kukla)
Yeri geldiğinde uyuşturucularını taşıttıracakları bir kurye, yeri geldiğinde bir yerleri bombalatmak için kullandıkları alçak bir yapının elbet bitmesini istemezler. Tüm korkuları; kuruluşundan bu yana en ağır darbeyi yine örgütün silah bırakırken bir şebeğe dönmesi.
Silah bırakır gibi yapsınlar ama bellerinde her daim hazır olsun. Türkiye'ye karşı da tetikte olsunlar. Türkiye Cumhuriyet'i Devleti de tüm bu olanı biteni izlesin. Böyle düşünüyorlardı.
Tam tersi oldu. Devlet 3 yılda silahsızlanma çağrısı yaparken örgütün tüm kılcal damarlarına girdi. Gizli sığınakların, kampların, hatta Kuzey Irak'taki keskşn nişancı yetiştirme merkezi dahil her yer tespit edildi.
3 yılın sonunda köpek köpekliğiyle kaim olunca Devlet de Fatih'in gürzünü çıkardı ve Türkiye Cumhuriyet'i Devleti'yle oyun oynanmayacağını gösterdi.
İçerideki besleme basınıyla PKK güzellemesi netice itibariyle sonuç vermedi. "Yere izmarit bile atmayan cici çocuklar" manşetiyle çıkıp PKK'ya ağlayıp askere, polise üzülmeyen devşirme basının nasıl The Guardian'la ortak yayın yaptıkları ortadadır.
Tüm bu yaşananlar ışığında şehitlerimize düzenlenen alçakça pusularda sadece beli eteklilerin mi payı var? Seçim zamanı terör örgütünün ağzı keleş mermili saz çalan bozuntularını Meclis'e taşıyan sözde Atatürkçüler de, onların türevi Nişantaşılı beyaz Türkler de şehitlerimizi toğrağa düşüren hainliğin birer parçasıdır.