ceylannur
Yeni Üyemiz
Ramazan Eğlence Haline getirilmemeli
Birileri tarafından sürekli yozlaştırılmak istenen değerlerimizi koruması gereken bizler maalesef bir çok konuda bu çabalara katkıda bulunmaktayız.
İhtiyaç sahiplerine sıcak bir iftar yemeği sunmak gayesi ile başlatılan ramazan programları her geçen gün hedefinden saparak tam bir eğlenceye dönüşmüş ve maalesef “Ramazan eğlenceleri” diye bir kavram literatürümüze girmiştir. Oysa Ramazan bir tefekkür¸ kendinle baş başa kalma¸ dua¸ Kur’an ve ibadet ayıdır. Yan yana yazıldığında en çok tezat oluşturup sırıtacak iki sözcük Ramazan ve eğlence sözcükleri olmasına rağmen bugün “Ramazan eğlencesi” adı altında şölenler düzenlenmekte ve buralarda her türlü olumsuzluklar sergilenmektedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) in Peygamber olmadan önce bile Hira Dağında tefekkürle geçirdiği Ramazan bedenlerin değil ruhların coşması gereken bir ay olmasına rağmen yerel yöneticiler tarafından organize edilen Ramazan eğlenceleri insanların ikincil yönlerine hitap etmekte ve onları bu mübarek ayın mehabetinden uzaklaştırmaktadır.
Mümin Ramazan geldi diye neşelenir ama bu neşe ruhundaki coşkudan¸ Kur’an ayına yeniden kavuşmanın mutluluğundan kaynaklanır. Mesnevide “Nefis ile savaşa girişen mücahidin¸ gönül maksadına ulaşma yolunda oruç¸ yüz binlerce yardımcı canın yaşayışından daha da iyidir” diyen Mevlana orucun nefsin isteklerine karşı nasıl bir direniş olduğunu anlatırken¸ bugün yapılanlar tamamen nefsin arzularına hizmet etmektedirler.
Kendimizi hesaba çekmeye bu kadar çok ihtiyacımız olduğu bir zamanda¸ eğlence değil ruhumuzu doyurmanın peşinde olmalıyız. Özellikle İstanbul Ramazan’da ziyaret edeceğimiz birçok yeri bünyesinde barındırırken insanlarımız sürekli eğlenceden eğlenceye koşmaya teşvik edilmektedir. İnsanların nefislerine hitap eden programlar Ramazan Eğlencesi adı altında sunulmakta ve bunların tarihten miras aldığımız bir değer olduğu yönünde yanlış bilgiler verilmektedir. Osmanlı devrinde Ramazan ayında eğlence tertip edildiğine dair hiçbir ilmi delil mevcut değilken değerlerimizi tahrip etmek isteyenlerin ortaya attıkları asılsız isnatlar sayesinde Ramazan tam bir eğlenme zamanı haline dönüştürüldü.
Şimdi Ramazan ve Oruç’a bildik anlamı kazandırmak için yeniden bir hareket gerekiyor. İnsan ruhu kendini tanımaya muhtaçtır. Özellikle gençleri tam bir ruhsal zenginliğe kavuşturmak için onlara kendileriyle baş başa kalma fikrini verebilmeliyiz.
Bütün Müslümanlara sesleniyoruz. Gelin bu Rahmet ve Bereket ayını tam bir iç huzuruyla¸ tam bir tefekkürle değerlendirip nasibimize düşeni alalım. Nasibimizi çoğaltmaya çalışalım. Gelin bu ayda Kur’an-i yine baş tacı yapalım. Kur’an ile huzur bulsun hanelerimiz.
Ve saygıdeğer yerel yöneticilerimize sesleniyoruz. Siz bu etkinlikleri insanlara faydalı olmak¸ hatta yolda kalmışların ve muhtaçların karınlarını doyurmak için yapıyor olabilirsiniz. Ama yöntem bu olmamalı. Ramazan Eğlence ayı haline getirilmeden çözümler üretilmeli. Üstelik fakir insanların karınlarını doyurmanın yolu onları ifşa etmeyi değil¸ bunu tam bir gizlilik içinde yapmayı gerektirir.
Şehrimizin her köşesine¸ ülkemizin her bucağına manevi sofralar kurup ruhlarımızı oralarda doyuralım bu ve bundan sonraki Ramazanlarda. Kurduğumuz bu manevi iklimlerden hem biz¸ hem başkaları nasiplensin.
Alıntı
Birileri tarafından sürekli yozlaştırılmak istenen değerlerimizi koruması gereken bizler maalesef bir çok konuda bu çabalara katkıda bulunmaktayız.
İhtiyaç sahiplerine sıcak bir iftar yemeği sunmak gayesi ile başlatılan ramazan programları her geçen gün hedefinden saparak tam bir eğlenceye dönüşmüş ve maalesef “Ramazan eğlenceleri” diye bir kavram literatürümüze girmiştir. Oysa Ramazan bir tefekkür¸ kendinle baş başa kalma¸ dua¸ Kur’an ve ibadet ayıdır. Yan yana yazıldığında en çok tezat oluşturup sırıtacak iki sözcük Ramazan ve eğlence sözcükleri olmasına rağmen bugün “Ramazan eğlencesi” adı altında şölenler düzenlenmekte ve buralarda her türlü olumsuzluklar sergilenmektedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) in Peygamber olmadan önce bile Hira Dağında tefekkürle geçirdiği Ramazan bedenlerin değil ruhların coşması gereken bir ay olmasına rağmen yerel yöneticiler tarafından organize edilen Ramazan eğlenceleri insanların ikincil yönlerine hitap etmekte ve onları bu mübarek ayın mehabetinden uzaklaştırmaktadır.
Mümin Ramazan geldi diye neşelenir ama bu neşe ruhundaki coşkudan¸ Kur’an ayına yeniden kavuşmanın mutluluğundan kaynaklanır. Mesnevide “Nefis ile savaşa girişen mücahidin¸ gönül maksadına ulaşma yolunda oruç¸ yüz binlerce yardımcı canın yaşayışından daha da iyidir” diyen Mevlana orucun nefsin isteklerine karşı nasıl bir direniş olduğunu anlatırken¸ bugün yapılanlar tamamen nefsin arzularına hizmet etmektedirler.
Kendimizi hesaba çekmeye bu kadar çok ihtiyacımız olduğu bir zamanda¸ eğlence değil ruhumuzu doyurmanın peşinde olmalıyız. Özellikle İstanbul Ramazan’da ziyaret edeceğimiz birçok yeri bünyesinde barındırırken insanlarımız sürekli eğlenceden eğlenceye koşmaya teşvik edilmektedir. İnsanların nefislerine hitap eden programlar Ramazan Eğlencesi adı altında sunulmakta ve bunların tarihten miras aldığımız bir değer olduğu yönünde yanlış bilgiler verilmektedir. Osmanlı devrinde Ramazan ayında eğlence tertip edildiğine dair hiçbir ilmi delil mevcut değilken değerlerimizi tahrip etmek isteyenlerin ortaya attıkları asılsız isnatlar sayesinde Ramazan tam bir eğlenme zamanı haline dönüştürüldü.
Şimdi Ramazan ve Oruç’a bildik anlamı kazandırmak için yeniden bir hareket gerekiyor. İnsan ruhu kendini tanımaya muhtaçtır. Özellikle gençleri tam bir ruhsal zenginliğe kavuşturmak için onlara kendileriyle baş başa kalma fikrini verebilmeliyiz.
Bütün Müslümanlara sesleniyoruz. Gelin bu Rahmet ve Bereket ayını tam bir iç huzuruyla¸ tam bir tefekkürle değerlendirip nasibimize düşeni alalım. Nasibimizi çoğaltmaya çalışalım. Gelin bu ayda Kur’an-i yine baş tacı yapalım. Kur’an ile huzur bulsun hanelerimiz.
Ve saygıdeğer yerel yöneticilerimize sesleniyoruz. Siz bu etkinlikleri insanlara faydalı olmak¸ hatta yolda kalmışların ve muhtaçların karınlarını doyurmak için yapıyor olabilirsiniz. Ama yöntem bu olmamalı. Ramazan Eğlence ayı haline getirilmeden çözümler üretilmeli. Üstelik fakir insanların karınlarını doyurmanın yolu onları ifşa etmeyi değil¸ bunu tam bir gizlilik içinde yapmayı gerektirir.
Şehrimizin her köşesine¸ ülkemizin her bucağına manevi sofralar kurup ruhlarımızı oralarda doyuralım bu ve bundan sonraki Ramazanlarda. Kurduğumuz bu manevi iklimlerden hem biz¸ hem başkaları nasiplensin.
Alıntı