MustafaCİLASUN
Özel Üye
Orjinal boyutu icin tiklayin 720x540px and 51KB.
Ne kadar
Sarih bir dili vardı
Tüm uzuvlarımı bir bir
etkileyerek kendi melalini hüzünle yaşattı
Sessiz ve derinden
hissettiğim tınılar vardı,
ötenin senasından bahsediyorlardı
Ruhum hiç
yabancılık yaşamadı, kalbim
yaşadığı şaşkınlığı üzerinden hiç atamadı
Her lahzasında feyiz sardı
Sualler sukut ettiren bir nazardı,
kalbim inşiraha nasıl adaydı
Neden bu hal
yıllar sonra halimin
fakirliğinde yaşanan en latif duygulardı
Sanki
umutlar kanatlanmış,
vecdim anbean artmış,
hiçbir esaretimde kalmamıştı
Bir başka
alemin içindeydim
Dile gelen terennümler için
ne kadar sefildim, neden bilgisizdim
Müddetin
ramında olan bir nefestim, nasıl
bir hesabı fark edemeden tükendim
Nedamet zamanıydı, hıçkırıklarım
durmuyor, medet etmek kifayet etmiyor dedim
İçimde
sakladığım nehiyler
Kalbime reva gördüğüm
lekeler, o an gün yüzüne çıkıyordu
Ne kadar
çırpınsam ve mahcup olsam da
halim buna kifayet etmeye erişemiyordu
Zaman zaman
sual ettim, acaba rüyada mıyım
dedim ve neden kendimden geçtim
Ahir zamandan bahsederler
İçinde yaşadığı vakti,
neden hakkıyla akledip bilemezler
Alıp götüren
zamana, hesap edilemeyen
feryada, ah ettiren hicrana ne söylerler
Vah etmekle,
keş keler güruhuna girmekle ve
böyle teselli olmayı da ihmal etmezler
Her nefesin aziz olduğunu
Hidayetin elbette ki bir vakti olduğun,
mağfiret edildiğini göremezler
Can çıkmadan,
tövbe kapısı kapanmadan
nihayete kal edilmez, ilkesini bilmezler
Ulu orta konuşmayı, hukuk adına yıllardır
yaptıkları katliamı, neden düşünmezler
Mustafa CİLASUN