Ey Allah (celle celâlühû)´ım, şahadet ederiz ki, Sen´den başka bir ilah ve ortağın yoktur; birsin; Sen âlemlerin Rabb´isin.
Biz, Senin kulların, gücümüz yettiği müddetçe Senin ahdin ve va´din üzereyiz. Yaptıklarımızın kötülüğünden Sana sığındık. Bize verdiğin nimetini anarken günahımızı da arz ederiz ki, bizi affet. Nefsimize haksızlık ettik, günahlarımızı itiraf ediyoruz. Bütün günahlarımızı affet, çünkü günahları ancak Sen bağışlar ve affedersin.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Tevhidin özünü ihlâs kıldın. Kalbimiz ona bağlansın. Aklımızın kavrayabilmesi için tevhit düşüncesini apaçık et.
Allah (celle celâlühû)´ım, Senden hakkıyla korkmayı ve ancak Müslüman olarak ölmeyi bize nasip kıl. Allah (celle celâlühû)´ım Senden gerçekten korkmayı başarabilmek için ilmimizi artır.
Ey yakaranlara cevap veren, ey imdat isteyenlerin imdadına koşan, Ey güven isteyenlere emniyet sağlayan, üstün yardımınla bizi kuvvetlendir. Kur´an-ı Kerim´de belirttiğin yardımla bize yardımda bulun. Fazilet ve rahmetinle nimetlere kavuşalım.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, nimetlerini artırarak bizleri şükretmeye çağırdın. Nimetlerin sayılmaz, şükrün eda edilmez ve ebedi oluşların idrak olunabilmeleri imkânsızdır.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, takdir ettiğin şeylerin her durumundan haberdarsın ve işlerin sonunu ve olayların akışını en güzel bilensin.
Allah (celle celâlühû)´ım emrini tamamlamak, kendi hükmünü geçerli ve kesin kılmak için Fahri Âlem Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimizi peygamber olarak gönderdin.
Şahadet ederiz ki, Fahri Âlem Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz, Sen´in kulun ve resulündür.
İnsanlar ve cinler Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimize iman ettiği gibi canlı ve cansız bütün eşyada iman etti.
Kıyamette diğer ümmetlere karşı Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimizi ihsan ederek kulluğumuzu artırdın. Nimetini bollaştırarak da bizden şükür etmeyi istedin.
Yaratmadan önce O´nu seçtin. Beşer olarak göndermeden beğenmiştin. Âlemleri yaratmadan önce yani mahlûklar gayb âleminde korkunç perdeler altında saklıyken ve yokluk sınırının eşiğinde bulunurken O´nu Ahmet (beğenilmiş) olarak isimlendirdin.
Bizlere Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimizi göndermeden önce ateş dolu bir uçurumun kenarında, taşın dibinde kalmış, hemen içilip tüketilecek olan bir yudum su; aç kişinin fırsat gözetmeden kapıp yiyeceği bir lokma; düşmanların ayakları altına düşmüş bir toplumduk. Güçlülerin belasına uğramış, azgınların elinde tutsak ve aşağılık bir hale düşmüş; insanların saldırıp yok etmesinden korkar olmuştuk.
Resûlüllâh (sallallâhü aleyhi ve sellem ve ala âlihi) peygamber gönderdiğinde, insanlar O´nu tanımalarına rağmen bilerek inkâr ettiler.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimizin nuruyla üzerimize çökmüş karanlıkları aydınlığa çevirdin. Kalplerimizdeki küfrün düğümlerini çözdün; gözlerimizden şaşkınlık perdelerini giderdin. Böylece Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz bizi sapıklıklardan kurtardı ve kör olan gözlerimizi açtı. Bizi sağlam dine davet etti ve hidayet eyledi.
Ne zaman ki, Allah (celle celâlühû)´ım Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimizi aramızdan alınca bizdeki nifak düğümlerimiz açığa çıktı; din gömleğimiz yıprandı. Hâlbuki hakikatler açık, hükümlerin nurlu ve belirgindir; sakındırdığın şeyler ortada ve emirlerin açıktır. Ama bizler onları düşünmeden arkamıza atık. Fakat bizler sırt çevirmeyi hiçbir zaman istememiştik.
Bu halimizi fırsat bilen şeytan başını kendi yuvasından çıkarıp, bizleri kendisine doğru çağırdı. Bizlerin de onun davetini kabullenmeye ve meyilli olduğumuzu gördüğünde; bizi tahrik edip; kışkırttı, yoldan çıkartmaya çalıştı.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz bizim sığınak yerimizdir. O´nun vasıtasıyla bizi kurtar.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, ilk yaratılışta O´nu yarattın. Gördüğümüz ve görmediğimiz nurun şah damarı Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimizi yaratılış hakikatinin mayası kıldın. Varlığından dolayı insanlık şeref buldu. Maddî ve manevî âlemler O´nunla var oldu. Fazilet hazinesini O´na teslim ettin. O da hazineyi yaratılmışlara kabiliyetleri miktarınca dağıttı.
Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) ezeli yurdundan isimler yurduna inen ilâhî emirlerin vasıtasıdır. Sana kavuşmanın mertebelerini O´nun yanındadır.
O Seni tanıtmak için yurdunu terk edip, beşer âlemine gelmiştir.
O öyle bir incidir ki, elmaslar, yakutlar, hareketler, durgunluklar ve bütün olaylar O´ndan çıkar. O, birlik ve birin arasındaki ince latif çizgidir.
İlâhi hitaplarından çıkan suretlere O´nu sebep kıldın. Beşeriyetin anlayışından saklanmış sırları Manevî levhalardaki kalemler, O´nun eliyle yazdılar.
Besmeleyi O´nsuz manaya getirmedin. O mana ki, her şeydir.
Ol dediğin şeyde ancak O´nunla oldu. Çünkü nisbetler ve maddenin sırları O´nunladır.
Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´i zahir ve batının çözüm anahtarları yaptın. Kulluk ve rabliğin sırlarını O´nda toplandın.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, vacib ve mümküne vakıf iken O´nu beşeriyet âleminde gösterdin. O´da kulluğu kendine şeref kabul etti. Kulluk şerefi de O´nunla açığa çıktı. Yaratılmışlar O´nunla kul olduklarını anlayıp ilahlık davalarından vazgeçtiler.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) ulaşılmaz manaların yüksek nurudur. Arşın hakikatlerinde ve doğru yolunun ulu kapısında şimşek gibi parlayan marifet güneşidir. İlâhi isimlerin tecelli ettiği kalbin, sıfatı noksanlık olan bu âlemin sırrını bilendir.
O´na büyük hilâfet elbiseni giydirdin. Vücuduna zamansızlık ve mekânsızlığı layık gördün.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım varlığın ancak sır olmaktan Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) ile açığa çıktı.
Sana kavuşma vasıtalarının kilitlerini O´nunla açtın.
Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) varlığın kemali, ezeli şeylerin başlangıcı, ebedi olan nesnelerin son mührüdür.
O, Sen´inle meşgul olup dünyayı terk eden, geçmiş ve geleceği bilendir. O´nun şeriatı ile mülk ayakta durabilmiş ve gizli âlemdeki rahmetini dünyaya çekmiştir.
Teveccühlerinin kıblesi yaptın da isimler ve sıfatlar elbiselerini giyebildiler. Sen´in cemalini celp etti de celâlin sakin oldu. Rütbeleri O´na tayin ettirdin.
Hak ve batılı birbirinden O´nunla ayırdın.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, O´nun imanı ve amelini bütün insanlığa kâfi kıldın.
O´nun kendine has ilmi yoktur. O´nun ilmi Sen´in ilmindir. Çünkü kendine ait ilmini terk etti.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, O´nun tek düşüncesi Sen oldun. Hiçbir sevgiyi kendine yar etmedi. O, Sen´de kendini buldu ve varlığını Sana feda etti. Çünkü vücuda benlik vermek en büyük günahtır. Günah işlemediği halde yüzlerce tövbe eder, Sen´in yüceliğini tasdik ederdi.
Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz, beşeri kayıtlardan korunmuştu. O´na verdiğin yakınlığı kullarına dahi Sen tarif etmek istemedin. Manevî katında olan yakınlığını ise saklı tutup açıkça anlatmadın. Çünkü o hali ancak Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´in kendi anlayabilir.
Sen O´nunla O Seninle; Sidre-i münteha O´na layık oldu. Fakat O´nun gözü Senin ne varlığına takıldı, nede ayrıldı ve karışmak istedi. Bu yakınlıktan dolayı sarhoş olup yanında kalmak arzusuna da düşmedi. Güzel sevgilin kulluğuna yönelip Sen´i tercih etti.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´i çok seversin. Çünkü O´nu öyle yarattın ki, kendisiyle düğümler çözülür, sıkıntı ve zahmetler kolaylaşır, ihtiyaçlar karşılanır, isteklere ve güzel sonuçlara ulaşılır. Kendisinin yüzü suyu hürmetine rahmet istenir.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Fahri Âlem Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz benzeri, ikincisi ve yokluğu olmayan mecburiyet ve gayendir.
Bütün ilimlerin icadı O´nunla oldu. Hakikatin ilmine kavuşmak isteyeni O´ndan almaya mecbur kıldın. Her sırrın sırrı, hakikatlerin zorunlu gerçeği ve İslam toplumunun sahibi ve efendisidir.
O, secde yerlerinin nurudur. Hayat yolunda kalplerin huzur bulduğu garipliğimizi gideren latif arkadaşımızdır.
Ya Rasûlallah (sallallâhü aleyhi ve sellem), Sana nasıl salât kılmayız.
Çünkü Sen Allah (celle celâlühû)´a layığı ve kemal ile çok hamd eden, ikincisi olmayan, övülmeye layık, günahları mahveden, cehennemden bizi çıkarabilecek en mükemmel insansın. Ayıplardan maddi ve manevi günah kirlerinden temiz, güzel kokulu, Efendimizsin.
Öncekileri ve sonrakileri, maddiyat ve maneviyatı, ümmetini sevgi ve kardeşlikte birleştiren, Ey son peygamber!
Yeri geldiğinde en büyük cengâver, güzel huyları kendisinde toplayan, güzelliğin baş tacı, kulluk kıyafetini giyen, devamlı ibadet eden, sırların kendisine saklı olmadığı, Allah (celle celâlühû)´ın kendisi ile bizzat görüştüğü, razı olduğu işleri en güzel bilen ve yapansın. Kurtuluşa sebep olan salih amelleri bilen ve sevdiren, doğruyu anlatmada sabrı azalmayan, kıyamette bizi başına toplayacak, mazlumların sahibisin.
Allah (celle celâlühû)´tan yardımı eksilmeyip devamlı olansın.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, sevdiğinle Sen´den istiyoruz. Çünkü O, kulların efendisi, tevhit ehlinin ve büyüyen dairelerin imamı, sırlar levhası, nurların nuru, sıkıntıda olanların sığınağı, en mükemmel bilgileri kendinde toplayan Kutbu Rabbanî, en üstün iman elbisesinin belirgin nişanesi, cömertlik ve iyiliğin kaynağı, semavî himmetler sahibi, ilahi ilimlere erişmiş olan, ezelî minberdeki hatip, insanlık âlemindeki ilâhi nur, celâl tacı, cemal cazibesi, kavuşma güneşi, ilahi yurdun izzet ve şerefi, vücut letafeti, her mevcudun hayatı, ilahi saltanatın en yücesi, ilahi kudret ve yüce sanatının açık misali, beğenilenin açık nişanesi, ilahi yakınlığa kavuşmuş olan has kişilerin özüdür.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Sen´in büyük sırrın; hakikî, kıymetli gerçek dostun; hareket eden şeydeki kuvvet, hakikati ayakta tutan, ilâhî emirleri yüklenici, kulluğun gerçeğini yaşayan, sultan, rahmetin babası, ilmin efendisi; kuruntuların, zulmetin ve şeytanın vesveselerini nuruyla silip kesen, keremli şefaatçi, temizliğin ve saflığın timsali, O´nunla yokluğu vücuda getirdiğin, zerreleri çıkardığın, kudretli Kâbe´n, akılların secde ettiği, yarattığın mükemmeliyet, kaza ve kaderi tespit eden, Sen´den Sana ve Sen´inle istediğimiz güneştir.
Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) Sen´inle dostluk kurmuş, “dünyalara sığmam kalbe sığarım” dediğin kalbin, “Bana kulluk edin” dediğin hitabın gerçek muhatabı da O olmuştur.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) ne güzeldir. Bizdeki lekeleri O´nun aynasına bakınca görebildik. O´ndan ne zaman yüz çevirirsek, muhakkak aslımızı bozardık.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, biliyoruz ki Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) Levh-i mahfuzu yazan kalemden dökülen nurlu harfleri yazan, mukaddes feyizlerini dağıtan, Sen´i sayılara ihtiyaç duymadan bir olarak bilen, âlemlerin birleştiricisi olan, İsm-i Azam kıldığın sevgilindir.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, O varlık âlemini yüzü suyu hürmetine yarattığın ve O´nun sebebiyle eşyaya var olma ruhsatı verdiğin, iyilik ve cömertlik sahibi, kutsadığın, yaratılışında harikalar görülen, ilimlerin ulaşamadığı, sırlarla korunmuş, mertebesine erişilmeyen, anlatılamayacak rabbanî güzellik, kemal sahibi, hakikatin doğduğu ve övülmesi mümkün olmayan, katında kıymetli olduğu bilinen bir kulundur.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´e olan nispet ve yakınlık ne güzel bir nispettir. O, bizi ve insanları azabından korkuttu. Müşriklerin yolundan yüz çevirtti. Şirkin belini kırıp, halkı hikmet ve güzel nasihatle Sen´in yoluna çağırdı; putları kırdı; küfrün önderlerini yüzüstü yere serdi.
Sonunda kâfirler topluluğu hüsrana uğrayarak üstünlüklerini kaybettiler.
Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) davasından geri dönmezdi. Zat-ın için zahmete katlanır, emrinde ciddiyet gösterendi. Her zaman kulluğun ışığını açık tutardı. Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz ile bulduğumuz nimetleri çevremiz görürken bizler hissetmedik.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım istiyoruz ki, kayıtlardan kurtulup Sana kavuşalım. Fakat her şey yine Sen´in takdirindir.
Allah (celle celâlühû)´ım varlığımız Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´e kıldığın salât iledir. Bu salâtın bizde can, kan ve ruh oldu. Küfrün karanlıklarını, sıkıntılarını bizden uzaklaştırdı. Fâni dünyada baki hayatın diriliğini verdi.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Fahri Âlem Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimizi ne güzel yarattın.
Mübarek vücudu çok temizdi. Teri nezih ve kokusu çok güzeldir ki, ne miske ne de ambere benzedi. O´nunla tokalaşan kimsenin, o gün elinden güzel kokusu gitmezdi. Mübarek elini hangi çocuğun başına sürse o çocuk diğer çocuklardan güzel kokusu ile fark edilirdi. Hiç bir koku onun terinden daha güzel kokmadığına her şey şahitti. Bir yoldan geçse, O´ndan sonra, o yoldan geçenler, Resûlüllâh (sallallâhü aleyhi ve sellem)´in oradan geçtiğini güzel kokusundan bilirlerdi. Has bir kokusu var idi. Hariçten bir koku sürünmüş değildi. Mübarek yüzüne değen mendili asla ateş yakmazdı. Mübarek gözleri çok kuvvetli görür ve önden gördüğü gibi, arkadan da görürdü. Ayrıca karanlıkta da görürdü.
O´nun hakikatini gece üzerine koydun, karardı; gündüz üzerine koydun, ağdı; semalara koydun, direksiz durdu; bütün kâinata koydun, hayat buldu.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, O´nun kıymetini ancak Sen bilebilirsin. Dua edenlerin duasını, O´nun ismini anmadan kabul etmezsin.
O Sen´in nurlarının denizi, sırlarının madeni, kulların ruhlarının ruhu, paha biçilmez inci, benzersiz güzel koku, mevcudatın aşk ve mayasıdır. O gizli âlemin özüdür.
O, kâmillerin ulaşmak istedikleri şeref yeridir.
O´nu gökte Ahmet yeryüzünde Muhammed diye andın. Ahmet isminde, Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´in bütün isimlerini topladın. Ahmet´in elifi ulûhiyet ve yüceliğe delâlet eder. Bu ismini göktekilere zikir olarak verdin.
Ahmet sırrı; ilahlık ve mahlûk sırlarının birleştiği mihraptır. Muhammed sırrı da batılı haktan ayırandır. İsminin M´si sırların H´sı rahmetlerin, ikinci M´si ilimlerin, D´si derecelerin kaynağıdır.
Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) ne güzel bir insandır. O´nun gibisi doğmadı ve doğrulmayacaktır. O kulların ihtiyaç kapısıdır.
Peygamberler içinde yaratılışı en mükemmel olandır. İnsanlığın irşadına vazifeli biricik önderdir. Sen´i bulmak O´nu bulmaya bağlanmıştır.
Her şey O´nun arkasından yürümekle şeref bulmuştur. O bir işareti ile ayı yardı da, gözünü yükseklere ağmadı.
Razı olduğun şefaatin sahibidir. İsteklerini ümmetine saklayandır. İnsanların şefaat için başvuracağı dermandır. Tek başına Makam-ı Mahmut´ta durabilendir.
O´nunla hikmetin, rahmetin, mülk ve melekler âleminin hazineleri açığa çıktı. Celâlin tecelli ettiği, Cemalin de baktığı güzellikler yakutudur.
İlâhi lütufların tecelli edebileceği asildir. Kutlu nefesler O´nun ruhundan bizlere akar. İmdat için gelecek yardım ancak O´ndan gelir.
Cömertlik ancak O´nunla ad bulur. O fertler içinde seçilmiş büyük ve sıfatına ulaşılmayacak biridir. Öyle ki, Fahri Âlem (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimizin kabrine dahi uğrayan âşıklarına Nübüvvet nuru kabrinden parlar, kalbine feyiz verir ve konuşur.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, yaratılışı benzersiz olan ve sırları toplayan Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) ile bizi yakınlığına ulaştır. Yakınlığın sırları Sen´den O´nun nefsine, oradan cesedine, oradan kalbine ve bizlerin üzerine indir.
Bu âleme teşrif buyurması rahmet olan Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´e, başlangıçları ve sonları olmayan; okundukça artan, tükenmeyen; mahlûkatından geçenler ve kalanlar, ister mümin, ister kâfir olsun; Sana belli olan şeyler; sayıcınca, gözümüz açıp kapayınca, nefes alış ve verişteki her anımızda sayıların sonsuzluğu, sınırları ve boyutları kaplayan salât ile salât ve selam ederiz.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, sırların kendisinden fışkırdığı, nurların kendisinden infilak ettiği; hakikatlerin kendisine yükselip, gerçeğini bulduğu; ilimlerinin kendisine inip de O´nun karşısında mahlûkatın aciz kaldığı; O´nun karşısında anlayışların zayıf kalıp bizden önce ne geçmiş, ne de gelecek hiçbir kimsenin kendisini idrak edemediği; melekler âleminin bahçeleri O´nun cemalinin çiçekleri ile güzelleştiği; Ceberut âleminin havuzları O´nun nurlarının feyzi ile dolup taştığı; her şeyin O´na bağlı olduğu; huzurunda durabilen, birliğini, sayıların bir sayısına ihtiyaç duymadan gören ve bilen; O´nu mahlûkattan ayıran Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´in soyuna bizi ilhak eyle. O´nun sahip olduğu şerefi bize layık kıl.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, huzuruna giden yolda, yardımınla kuşatılmış olarak, Hz. Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimizin yolu ile bize yardım et ve bize öyle tanıt ki, cehalet kanallarından kurtulup selâmet bulalım. Fazilet pınarından kana kana içelim.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, en büyük sırlar sahibi olan Hz. Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimizi ruhumun, hayatı kıl. Ruhunu, hakikatimin sırrı eyle. Hakikatini Hakk´ın gerçekleşmesi ile âlemleri kuşatan kıl.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Hz. Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz ile beni batılın tepesine öyle indir ki, beynini dağıtayım. Tevhidin hallerinden süratle geçir, birliğin deryalarına al ve kaynağına gark et ki; nereye baktıksa Sen´i, O´nunla bulalım. Uzaklığımız, O´nunla üzerimizden soyulsun. O´nunla biz hidayetten haberdar olalım.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, zati sıfatının nurları Sen´den O´na, O´ndan bize dağılsın. O´nunla görelim, O´nunla işitelim, O´nunla bulalım, O´nunla hissedelim.
İlâhlığın hakkı için, böyle olduğunu, bize göster. O´nu tanımayana da marifet kapısını kapat.
O´nun gibi yaratılmışlar içinde sırları konuşan olmadığı gibi, benzeyeni de olmadı ve olmayacaktır. O´nun yolunda olanlardan ve halifelerinden razı ol.
Sen´in birliğinin toplayıcı kudreti ile Âdemi (yokluk) mihrabında, meleklerin ruhları O´na bakarak secde ettiler. “Âdem suretimde yaratıldı” diye Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem)´den bahsettin. Yoksa bizim gibiler için değil. Melekler, bu hakikatin sırrına şahittir.
Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) bütün işlerde açık hüküm sahibi, ruhu ile batını, ferdiyeti ile cismâniyeti, verdiği hükümlerde Allah (celle celâlühû)´ın muradını arayan gözetleme yeridir.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Görülen âlemde derecelerin sahibi kıldın. Yardımını üzerimize gönder. Kutlu nefesi üzerimizde olsun, ruhumuz hayat bulup, olaylar üzerine kuvvetimiz ve silahımız olsun. O´ndan bizi ayıracak bir şey istemiyoruz. O olmasa idi Sen bizi, yok ederdin. O bizi Sen´den koruyan perdedir.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Zamanı, O´nun emrine verdin. Çünkü O´nunla emniyet vardır. Böylelikle nefsimizin ve hakikatin sırları bize açılsın. Evvelin, ahirin, zahirin ve batının suretlerini ve şekillerin belirmesini görelimde suretlerimiz Sen´in istediğin şekle dönüşsün. Varlığımız aslında önemli bir şey olmadığı gibi, neticesinin de bir manası yoktur. Bütün kuvvet ve kudretimiz ise O´dur. Her işimizde efendimiz, O olsun ki menfaat bulalım.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, salât ve selâmın yaratılmışların en mükemmeli, yerlerin ve göğün Efendisi, hazinelerin sırrına ulaşılması için gerekli şifre, varlığın özü, âlemlerin devamına sebep olan sırrın Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem)´ in üzerine olsun.
“Muhakkak ki, Allah (celle celâlühû) ve melekleri Peygamber üzerine salâtta bulunurlar. Ey iman etmiş kimseler O´nun üzerine salâtta, teslimiyetle selamda bulunun.” (Ahzab 56)
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) ile imanı bizler için şirkten temizlenme vesilesi kıldın.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimize salât ve selâm etmemizi bize emir buyurdun. Bizde emrine itaat ettik. Ne var ki, O´nun şanına layık bir salât ve selâm etmeye gücümüz yoktur. Aciz olduğumuzdan tarafından yardımını talep ederiz. Bizzat Sen, şanına layık salât ve selâm kıl. Bizler işlerini Zat-ı Âli´ne ısmarlamakla huzur bulmuşuz. Salât ve selâm işimizi dahi Sana ısmarlıyoruz.
Allah (celle celâlühû)´ım, biz Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz ile Sana tevessül ediyoruz. O´nu aydınlık bir vasıta, Yüce makam sahibi ve yüksek bir aracı kıldın. Onun vasıtasıyla Sen´den şefaat etme ihsanını bekliyoruz. O büyük şefaat sahibidir ve en saygıdeğer vesilenin ta kendisidir. O, “Kâbe kavseyni ev edna” sırrına ulaşmıştır.
Bizi O´nun vasıtasıyla zat, sıfat ve fiillerinin; isim ve yapıtlarının hakikatine eriştir. Ta ki, Senden başkasını görmeyelim, işitmeyelim, hissetmeyelim ve âlemde Senden başkasını bulmayalım.
O´na vesile ve fazilet makamlarını ver, şeref ve yüce dereceler ihsan kıl. Onu, vaat ettiğin Makam-ı Mahmud´a eriştir. Onun sancağı altında bizi toplayıp, Makam-ı Mahmud´unda yükselen izzet ve şerefine gark eyle.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem)´e öyle bir salât et ki, mahlûkat yaratılmazdan önce zatının yalnızlığında O´na kıldığın, Sen´in yanında bulunup bize tarif ettiğin mertebelerinde, hislere açık, delile ihtiyaç olmayan olsun.
Ferdi varlığının devamı müddetince salâtının devamını istiyoruz.
Allah (celle celâlühû)´ım fazilet ve rahmetinle bizi Resûlüllâh (sallallâhü aleyhi ve sellem)´in şahsiyetine kavuştur, bizim şahsiyetimizi O´nunkiyle aynı kıl. Yaratılışımızın başlangıcında da, sonunda da bizi O´na yakın et. Dostluğunun sevgisine, muhabbetinin saflığına, basiretinin nur kapılarına, iç âleminin sırları toplayıcı özelliğine, merhametinin acıyıp koruyuculuğuna ve nimetlerine eriştir.
Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz ezelden ebede insaniyetin aslıdır ve kıyamete kadar da baki kıldın.
Şahsî rahmetini müşahede ederek kulluk makamında yüksek dereceleri aşarak birliğine ulaştı. Kendi isteği ile O´nu bu dünyadan aldın kendine götürdün. Böylece bu dünyanın zorluklarından kurtulup yüksek meleklerin eşliğinde Sen´in rızanla kuşatıldı ve yüce civarına yerleşti.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, O´na öyle bir salât ve selâm kıl ki, Sen´i hoşnut ettiği gibi, O´nu´da hoşnut etsin. Bizden hoşnut olmaya sebep olsun. Devamınla devam etsin, bekanla baki kalsın. Sen´in ilmin hariç, salât ve selâm için bir son olmasın. Sayılarla sayılmasın, hesabı yapılmasın ve tükenmede olmasın. Devamlı ve peş peşe bağlanarak gitsin. Zerrelerimize işlesin de aklımız, ruhumuz ve cesedimiz O´nda fena bulsun.
Böyle olacağına da imanımız vardır.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) ile emniyette olup, yaşamakta zorlanmayalım. İslâm´ın ve aşkın kapıları bize açılsın. Lâilâhe illallah kalesine O´nunla girebileceğimiz gibi, Sana açılan kapı ve yolda O´dur. Başka bir yolda yoktur. Seninle buluşmakta ancak O´nunla olabilir. Yaratılmışların noksanlıklarından ve kusurlardan, varlığına ait olgun sıfatları, O´nunla arıtırız. O´nun şeref ve izzeti de noksanlıklardan ve olumsuz şeylerden yücedir.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım Sen´i tespih, tazim, yüceltme, ululama ve büyüklemeyi, ezelden ebede kadar ancak Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) yapabilir. Cemal ve celal sıfatını bir bakışla ancak O görebilir.
Salât ve selâmın; ebedi yüzük taşı olan Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´in ebedi olan açık lisanı üzerine olsun. O, işitenlerin işitme, hareket edenlerin hareket, sakin olanların sükûnet, oturanların oturma, ayakta duranların durma sebebidir.
Allah (celle celâlühû)´ım, Muhakkak ki O; Sen´in, Sana delâlet eden en cami sırrındır. O´nunla, O´ndan, O´na; ezelle ebed arasını dolduracak ölçüde; sayı kapsamına girmeden; belirli bir zamana sığmadan bir göz açıp-kapama; şimşek çakması gibi bir zamanda; her nefeste; Sence bilinen mahlûkat sayısınca; sayısal mertebelerdeki sonsuz sayılarla; bildiğin şeyler sayısınca; Sen´den O´na, Sen´in şanına yakışır ve O´nun da layık olduğu bir salât ve selâm olsun.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, O´nu Melekler bahçesinde ezelî lisan söylemiş; yüce makamlarda en güzel şekilde tekrarlamış, keder ve sıkıntıları gidermek için niyazda bulunulmuş ve çözümü zor hususların defedilme çaresi olan salât ve selâmın, Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´e olsun ki; O´na nice ihsanlar ve nimetler verdin, yardım ettin, elinden tuttun, kendine yaklaştırdın, feyizlerle suladın, saygı gösterilmiş ve üstün tuttun, ahlâkın en tatlısı, Sen´in apaçık nurun, ezelî kulun, en sağlam urganın, sağlam kalen, hikmetli celâlin, keremli cemalindir.
Bu salât, öyle bir makamda söylendi ki, orada mekân ve zaman, “nereye”, “ne yere”, “nasıl”, “nice” gibi sorular yok. Her şeyin, Allah (celle celâlühû) ile baki kaldığı; Allah (celle celâlühû)´tan geldiği ve Allah (celle celâlühû)´a döndüğü, Allah (celle celâlühû) ile beraber olduğu yerdeki bir salât ve selâmdır.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım Sen´den uzaklaştırıp meşgul eden, gönlümüze gelen vesveseden sıyrılmak ve sevmediğin her şeyden muhafaza olunmamızı talep ediyoruz. Başarımız, ancak Sen´in iledir. Ancak Sana dayanırız ve Sen´den yardımını bekleriz. Bizi, kendinle meşgul eyle. Bize öyle bir bağışta bulun ki, O´nda Sen´den başkasının karışması bulunmasın. Bu bağışın, ilahi ilimlerinle, Rabbanî sıfatlarınla ve Muhammedî ahlâk ile dolmuş ve gelişmiş bir halde olsun. Ey Allah (celle celâlühû) ´ım, bize güzel bir zan ver. Şüphesi olmayan bir inanç ihsan et. Hal ve durumumuzu yardımınla doğrult, durumlarımızı düzelt. Affımızı talep edince kabul buyur. Sonumuzu hakikate eriştir.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, salât ve selâmın O´na olsun ki; O´nunla düğümler çözülür, üzüntü ve kederler, yorgunluk ve sıkıntılar giderilir. İhtiyaçlar O´nunla yerine getirilir.
Ey Kendi Zatıyla kaim olup varlığı Kendinden olan, hiçbir şeye muhtaç bulunmayan, Senin lütuf ve faziletlerini istiyoruz.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım Sen´i hakkıyla bilen ancak Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´dir. Bizde O´na salât ve selam ederek sıkıntılarımızın giderilmesini istiyoruz. Bizleri kutsal zat-ı etrafında toplayarak ayrılıktan kurtar ve beraberliğine kavuştur. Birliğin saflığına ulaşalım. Yoksa yüce zatına nasıl yol buluruz.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, bizler O´nun minnet denizinde korumasıyla korunmuş, nimetiyle gark olmuş, iyiliklerinden haz duymuş ve O´nun kılıcıyla yardım görmek istiyoruz.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, O´na olan yakınlığımız günahlarımızı siler, iyiler yurduna ulaştırır, büyükler ve küçükler rahmete kavuşur, bu dünyada ve ahirette nimetleniriz.
Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´in zatı, peygamberlerin cesetlerini, nefislerini ve kalplerinin sırlarını toplamıştır. O´nun nurlarını ve rahmet rüzgârlarını kesintisiz ve nihayetsiz üzerimize gönder. Hakikatler bize açılsın. Gecelerin ve gündüzlerin ne getireceğini bilemeyiz.
Allah (celle celâlühû)´ım, Fahri Âlem Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimizin makam ve mertebesi hürmetine Senden mağfiret, hoşnutluk ve tastamam bir kabul olunma istiyoruz. Bizi bu hususta bir an olsun kendi nefsimizle baş başa bırakma.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) ile eksiklerimizi tamamla, aslımıza kavuştur Ayrılık aramızdan gitsin de zatımız zatı ile sıfatımız sıfatı ile fiilimiz fiilleri birleşsin.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, bizi Sen´in rızan yolunda O´nunla destekle ve yardım et. Sen´in yolunda gitmek için, O´nunla destek istiyoruz. Bizimle O´nun arasını birleştir. Bizimle, O´ndan başkalarının arasına gir. Tarafından bize rahmet ihsan eyle, işlerimizde kurtuluş yolları hazırla.
Biliyoruz ki; Peygamberimiz Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem)´i severek ölen, imanını kurtararak ölür. Kabrini melekler ziyaretgâh edinirler. Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´i bulmadan ölenler için “Allah (celle celâlühû)´ın rahmetinden umutsuzdur” yazısını, iki gözünün arasına yazıp, umutsuz yaratırsın.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, âlemler kutbu olan Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´in etrafında nihayetsiz dönüşün sevdasından kendimizi alamayıp, bakışlarına hayran bir şekilde sarhoş olmuşuz.
Ey kerem sahibi, korunmuş kitabın muhatabı olan Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) ile Sana yüz tuttuk.
Ey kullarının isteğine en güzel cevap veren! Gerçekten Senin rahmetinin eseri olarak Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) güvenilir bir aracı olarak varlık âlemine gelmiştir.
Resûlüllâh (sallallâhü aleyhi ve sellem) miraca çıktığında, mutlu bir şeye kavuştuğunda, cennete girdiğinde arkasında bizi arzulayandır. Sen´in yanında feryadını yalnız bizim için yükseltendir. Bir ihtiyaç için ellerini semaya kaldırdığında, Ümmetim… Diye lisanın hareket ettirendir. O bizi unutmaz, Sen´de bizi unutma, Ey Allah (celle celâlühû)´ım,
Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) ile zamanın ve mekânın; ayrılık ve uzaklığın; yönlerin, hallerin, istikrarın kalmadığı yerde, fani varlığımız sebebiyle bizden çıkan günahlarımızı sil.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, biz O´nun ümmetinden olduğumuzu bildiğimizden üzüntü diye bir şeyi düşünmeyiz. Bize ihsanın o kadar fazla oldu ki, biz ancak yaptıklarımızdan ve yapacaklarımızdan utanıyoruz. Bize O´ndan daha yakın kim olabilir. Ey Allah (celle celâlühû)´ım, bizi O´ndan uzak kılma.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, ne zaman ki, kalbimiz kararır, canımız sıkılır, onu bizden Sen alırsın. Günahlarımız büyür, affımızın Sen´den yetişeceğini umarız. Minnetimizi o kadar artır ki, ifadeye kelimeler yeterli olmasın. Nankörlüğümüzü gördüğünde, O´nun ümmetinin zayıflarından de, halimizi gizle ve düzeltiver.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım Kur´an-ı Kerim´in inceliklerini, saklanmış ilimlerin manalarını O´nunla istiyoruz. O, insanın ve gözün nurudur. O´nun sıfatlarını bize giydir. Susuzluğumuzu O´nun marifet şarabı ile sulandır.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, yaratılışta ve ihsanda güzel ve ayrıcalıklı kıldığın gibi, O´nu sevmede bir tane olalım. O´na yakın olmanın hususî özelliklerini bizlere ihsan et. Böylece ancak O´na varis olabiliriz. O´nun cisminde fena bulup hakikate ulaşalım. Biliyoruz ki, bunu ancak O´nunla başarabiliriz.
Ey yardımcısı olmayanların yardımcısı, senedi olmayanların senedi; ey azığı olmayanların azığı; ey her garibin sahibi; ey her yalnızın gönüldaşı! Senden başka ilah yoktur. Hem dünyada, hem ahirette Seni tenzih ve tespih ederiz.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, celâlinin izzeti ve izzetinin cemaliyle, saltanatının kudreti ve kudretinin merhametiyle, peygamberin Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´in sevgi ve muhabbetiyle; merhametsizlikten, kötü, şehevî söz ve davranışlardan Sana sığınıyoruz.
Bizi nefsanî düşüncelerden kurtar, şeytanî şehvetlerden koru, beşerî pisliklerden temizle, gerçek muhabbet ile bizleri sadeleştirip arındır. Gaflet ve bilgisizlik kuruntularından uzak bulundur. Ta ki Sen´in toplayıcı, bir araya getirici birliğinin huzurunda çokluğun yok olması gibi, şeklimiz ve benliğimizin yok olmasıyla kaybolup gitsin; insanî hırs ve arzularımız eriyip bitsin.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, en güzel bildiğin şeylerle tutunmayı, yaramaz olan şeylerden kaçınmayı, yeteri kadar rızık, züht, şüpheli şeylerden kaçınmayı, öfke ve rıza halinde merhametini, zenginlik ve fakirlikte kanaat, işlerimizde tevazu ve doğruluk, Sen´inle ve halkın arasındaki günahlarımızı affetmeni ve Sana muhtaç olmayı istiyoruz.
İmanımızı peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin nimetlere eriştirdiğin bahtiyarların istikamet yolu üzerinde sağlamlaştır. Bizi öyle bir koruyuşla koru ki, tüm halkın şerrinden emin ve ömrümüzün sonuna kadar kurtulmuş olalım.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, rağbetimiz Sanadır. Ancak Sen´den korkarız.
Amelemiz yok ki, ona güvenelim. Şerefimiz yok ki, önümüze koyalım. Bir senet olarak “Muhammed Ümmetiyiz” (sallallâhü aleyhi ve sellem) demekten başka çaremiz yoktur. Çünkü günahlarımız çok, emellerimiz uzun, itaatte tembel, niyetlerimiz emrinin dışındadır.
Şüphesiz ki, biz zalimlerden olduk. Bizim dost ve yârimiz Sen´sin. Müslüman olduğumuz halde canımızı al. Bizleri salih kulların zümresine ulaştır. Soy ve evlatlarımızı bizler için ıslah eyle. Hakikat biz Sana tövbe ediyoruz ve biz Müslümanlardanız.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, yardım ve merhamet dilendik, kime derdimizi açtıksa yüzümüze bakmadılar. Sana sevgilin Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz ile yüz tuttuk, boş çevirmeyeceğine inanıyoruz. O kalplerimizin devası, bedenlerimizin afiyeti, gözlerimizin nurudur.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, bizi O´nun cemaatinde haşret, sünneti üzere amel işlet, yolu üzerinde öldür. O´nu görmeden iman ettiğimiz için bizi, Sen´in ve O´nun cemalini bu dünyada ve ahirette görmekle, bize ikramda bulun.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım nefesini üzerimize gönder, kokusu ile hayat bulalım. Nefsimizin hakikatini görüp hakikatine ulaşalım da evveli, ahiri, zahirî ve batını toplayalım. Uzaklar ve yakınlar kalksın, bir olalım.
Biliyoruz ki; O, beşer suretinde gönderdiğin bir hakikatindir. O´nun makamına ulaşamayacağımız gibi, O´nsuz da yaşayamayız. Biz aciz kullarını, Güzel ve müstecâb isimlerinle O´na kavuştur. İstiyoruz ki son sözümüz ise Lâilâhe illallah, Muhammed´ür Rasûlallah olsun.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, yakınlıktan doğan sarhoşluğumuzun sözlerinden ve fiillerinden Sana sığınıp, O´nun layık olduğuna yönelmeyi istiyoruz. Çünkü O, bizi helâk olmaktan koruyandır.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, Resûlüllâh (sallallâhü aleyhi ve sellem)´i sevdiğimiz gibi çocuklarını ve ehl-i beytini de severiz. Şu sözüne iman etmişizdir.
“Gerçekten Fatıma (radiyallahü anha) kamil olarak iffetini korudu ve bu yüzden Allah (celle celâlühû) onu ve evlatlarını, cennete dahil etti.”
“Rabb´im; Ehl-i beytimden, sülâlemden birliğine iman edip ve Benim peygamberliğimi kabul edene azap etmeyeceğini, vaat etti”
Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) ve çocukları Efendilerimizdir. Biz O´nu kendimizden, evlatlarımızdan ve her şeyimizden çok severiz. Canımızı isterlerse Onlara feda ederiz. Çünkü “kısasta hayat vardır.” Canını davası uğruna pazara çıkarana, elbette Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´den büyük ihsanlar olacaktır.
Ey merhamet edenlerin, en çok merhamet edeni olan Allah (celle celâlühû)´ım, Aziz kitabın Kur´an-ı Kerim´inle, Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´in kerem dolu nübüvveti ve şerefiyle, babası İbrahim (aleyhisselâm) ve İsmail (aleyhisselâm) ile, arkadaşları Ebubekir (radiyallahü anh), Ömer (radiyallahü anh) ve Osman (radiyallahü anh) ile, kızı Fatıma (radiyallahü anha), Ali (radiyallahü anh) ve oğulları Hasan (radiyallahü anh) ve Hüseyin (radiyallahü anh) ile, amcası Hamza (radiyallahü anh) ve Abbas (radiyallahü anh) ile, zevcesi Hatice (radiyallahü anha) ve Aişe (radiyallahü anha) ile ve diğer temiz zevceleri ile Sana tevessül edip yöneliyoruz. Senden Onların hürmetine ihtiyaçlarımızı istiyoruz.
Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem), onları rahmetle andı. Onlar, O´nun halifeleridir. Dinini ayakta tuttukları gibi ilmine varis oldular, O´nun yolunda gittiler.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, âline, zürriyetine, Ehl-i Beytine ve onların dostlarına; içinde güzel bir mükâfat ve edaya lâyık görülmüş hoşnutluğuna yol açmış salât ve selâmın olsun.
İbrahim (aleyhisselâm)´a ve hanedanına da salâtını indir. Şüphesiz ki Sen övülmeye lâyıksın, şan ve şeref sahibisin.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, bizi onların sırlarının hakikatine eriştir, marifet basamaklarında yükselerek hakikatleri anlama imkânını lütfeyle.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, O´nun dostlarından, kendisine uyanlardan ve takip edenlerden razı ol. Hakikat yolunda ona uyan Ashab-ı Kiram ve âlimlerden, iman ehli ve irfan sahiplerinden hoşnut ol. Bizi de o bahtiyarlara kat.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, salât ve selâmını; ruhlar arasında bulunan Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´in ruhuna, bedenler arasında bulunan Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´in bedenine; kabirler arasında bulunan Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)´in kabri üzerine indir.
Bu salât ve sebep olacağı feyizler, O´nun azametli şan ve şerefine uygun düşsün. Kendilerini hürmetle andığımız Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimizin, atalarının, hanedan ve dostlarının değerine uygun, soylu makam ve mertebelerine münasip düşecek bir salât ve selâm olsun.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım Zat-ı´nın O´na devamlı durmaksızın ettiğin salâtın ile salât ve selam ederiz.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım Fahr-i Âlem (sallallâhü aleyhi ve sellem ve ala âlihî) Efendimizi çok seviyoruz. Ne kadar üzerine salâvat getirsek, o kadar özümüzü ihya etmiş oluruz. O´na yakın olmak ne büyük şereftir.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım, O´nu öven Sen´sin. Biz nasıl O´nu methederiz. Fakat övülmeye layık olmayan nice şeylere övgü dizen bize, Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimize layık olmayan bu övgüyü nasip kıldığın için binlerce şükürler olsun.
Ey merhamet edenlerin en çok merhamet edeni Rabb´imiz, şüphesiz ki Sen, her şeyi lâyıkıyla duyar ve bilirsin. Duamızı; bizden kabul buyur. Bizlere yararlı bir marifet ihsan et. Şüphesiz ki Senin her şeye gücün yeter. Tövbemizi de, kabul buyur. Muhakkak ki, Sen, tövbeleri çokça kabul eden Rahîmsin.
Ey Allah (celle celâlühû)´ım canımızdan daha sevimli, nefsimizden ve aile fertlerimizden daha aziz olan Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem ve ala âlihî)´ye salât ve selam ederiz.
يآ اَكـــْرَمَ الْـخَــلْــقِ مٰاليﹺ مَـنْ اَلــُوذُ بِــهِ
سِــوَاكَ عِـنْــدَ حُــلُــولِ الْحـَادِثِ الْــعَـمِـمِ
“Ey bütün yaratılmışların en üstünü ve en cömerdi olan Yüce Efendim (sallallâhü aleyhi ve sellem) son nefesimde, sığınacağım senden başka kimse yoktur” (Kaside-i Bürde)
Hamdolsun Kâinatın Rabbi Allah (celle celâlühû)´a.
Âmin.
“Bu insanlara ne oluyor ki;
Benim işlediğim şeyden kaçınıyorlar.
Allah (celle celâlühû)´a yemin ederim ki;
Ben onların içinde,
Allah (celle celâlühû)´ı en fazla bilen
ve Allah (celle celâlühû)´tan
en çok korkanım”
(Buhari)
Allâh ve melekleri Peygamber'e çokça salât ederler. Ey mü'minler! Siz de O'na çokça salât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin." (el-Ahzâb, 56)
"Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âl-i Muhammed, kemâ salleyte alâ âl-i ibrahim ve bârik alâ Muhammedin ve alâ âl-i Muhammed, kemâ bârekte alâ âl-i İbrahim, inneke hamîdun mecîd". (Allâh'ım! İbrahim'in âline rahmet ettiğin gibi Muhammed'e ve âline de rahmet et. Allâh'ım! İbrahim'in âline hayır ve bereket lutfettiğin gibi Muhammed'e ve âline de hayır ve bereket ihsân et. Şüphesiz Sen övülmeye lâyık ve yücesin.)
Salavat-ı Şerif Getirmenin 42 Faydası
1. Allah ( c.c. ) ' ın emrine uymak ( Çünkü Allah ( c.c. ) Salavat - ı Şerife Getirmeyi Emrediyor. )
2. Allah ( c.c. ) ' ın yaptığını yapmak ( Çünkü Allah ( c.c. ) ' da Habibine Salavat getiriyor ve Rahmet Okuyor.)
3. Meleklere Uygunluk. ( Çünkü Meleklerde Salavat - ı Şerife Getiriyor. )
4. Allah ( c.c. ) ' dan 10 rahmet kazanmak.
5. 10 Derecesi yükseltilmek
6. 10 Sevap kazanmak
7. 10 günahın silinmesi.
8. Duasının kabulunun ümit edilmesi.
9. Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın sefaatine kavuşma sebebi.
10. Kulun günahlarının affedilmesi ve ayıplarının örtülmesine vesile.
11. Kulun sıkıntılarının giderilmesine vesile..
12. Allah ( c.c. ) ! a yaklaşma vesilesi.
13. Sadaka vermek yerine geçer.
14. Kulun ne muradı varsa Allah ( c.c. ) ' dan dileği , onun yerine getirilmesi.
15. Ruhun ve Kalbinin temizlenmesi.
16. Kulun ölmeden Cennet ' le müjdelenmesi.
17. Kıyamet gününün siddetlerinden ve deshsetlerinden kurtulma vesilesi.
18. Resullüllah ( s.a.v. ) ' ın selamına cevap vermesi.
19. Unutulduğunu hatırlamak vesilesi.
20. Meclislerin güzel kokması sebebi.
21. Kıyamet günü oturduğu kalktığı meclislerde Salavat - ı Şerife okuduğu için o toplantılardan pişmanlığa düşmemesi.
22. Fakirliğin neyhi.Salavat - ı Şerife ' ye devam eden fakir olmaz.
23. Cimrilik vasıfından kurtulma vesilesi.
24. Resulüllah ( s.a.v. ) ' in ismi anıldığında Salavat getirmeyene yapılan beddualardan kurtulma vesilesi.
25. Sahibine Cennet yolunu göstermesi , terk edenede cehennem yolunu göstermesi.
26. Allah ( c.c. ) ve Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın isimlerinin anılmadığı meclisdeki piş kokusundan , leş kokusundan kurtulması.
27. Hangi kelama , hangi işe hamd ve Salavat ' ı Şerife ile başlanırsa , onun tamama ermesi.
28. Kulun Sırat ' tan geçebilmesi.
29. Allah ( c.c. ) ve Resulüllah ( s.a.v. ) ' a cefa yapmaktan kurtulur , getirmeyen insan sie Resulüllah ( s.a.v. ) ' a eziyet etmiş olur.
30. Allah ( c.c. ) ' ın Salavat ' ı Şerife getirene güzel övgüler yağdırmasına vesile.
31. Allah ( c.c. ) ' ın merhametinin rahmetinin sebebi.
32. Bereketlerin bollukların sebebi.
33. Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın muhabbetinin devamının ve ziyadasinin ve katlanarak artmasının sebebi.
34. Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın Salavat ' ı getireni sevmesinin sebebi.
35. Kulun hidayetinin ve kalbinin , hayatının , ruhani hayatının ve kalbinin dirilmesinin sebebi.
36. Salavat ' ı Şerife getirenin isminin babasının isminin ve sülalesi ile soyunun Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın yanında anılması.
37. Sırat ' ta mahşerde ayağının kaymaması islam yolunda ayağının sabit kalması.
38. Resulüllah ( s.a.v. ) ' ınüzerinde bulunan haklarından çok az bir hakkının ödenmesinin vesilesi.
39. Allah ( c.c. ) ' ın zikri , şükrü ve iyiliğini bilmek.
40. Kulun Rabbinden suali , duası bu arada kendi isteklerinin de Mevla tarafından görülmesine , Resulüllah ( s.a.v. ) a yaptığı duayı aracı kılması.
41. Salavat ' ı Şerife rabıta üzerine okunursa Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın mübarek suretinin akla yerleşmesi ve mübarek rabıtanın kolaylaşması
42. Şeyh bulamayanların ve şeyhi olmayanın sırf Salavat ' ı Şerifeye davam ederek manen yetişmesinin garantisi.
Alıntıdır.
Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; "Cennette bir ağaç vardır ve ismi Mahbube' dir.
Ak meyvesi olur, nardan küçük elmadan büyük, sütten ak, baldan tatlı ve kaymaktan yumuşaktır.
O meyveden ancak bu salavata devam edenler yer."
Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve ala âli seyyidinâ Muhammedin vesellim...