ceylannur
Yeni Üyemiz
SANA VEDA ETMEK
Tüm şarkıların ağıt niyetine içime yerleştiği bir gecede
Seni uğulduyor kulaklarım ve sağırlaşıyor tüm intizarlarım.
Aşklarının Gazel türkülerini mırıldanıyor kent
Kaldırımlarda kalıntı nakaratlar uyukluyor
Tenha sokaklardaki ,karanlıklardan günceme ayırdığım en kanatanını ve en ısısızını düşüyorum
Küllenmiş dalgalar bedenimi örtüp ruhumu sardı sarhoş duygulardan küflü düşüncelere firarı bir yitik benliğim
Şair arıyorum kaç zamandır gözlerinin şiirine sahip çıkması için bin yıllık acıyla ve bir anlık kırgınlıkla seni yazıyorum yazdığım seni sevdiğim için
Ara Bir vakitten kayıplara karışmış kandırılışlarıma sesleniyorum
Seyirlik güzelliklerde demlenip ömürlük kederlerle yol alıyorum
Çöl yüklü turnalar yaşlı gözlerimde boğuluyor
Koynumda sabahlayan gece sensizlikten kararıyor an boyu
Yalın ayak bir bedene girme telaşıyla çalar saatlerine yeniliyorum
Sesinin saçma yanılgılar arasında bakışlarında aralanan uçurumlara sürükleniyorum
Her an sana düşüyor her an seni düşlüyorum
Benzemesini istemediğim her sevgili teninde seni gezdiriyor değerli değerlerinde
Bana hep yakılası mektuplar kalıyor
Bilmediğim bir dilde hiç bilmediğim gelişine yazıyorum
Yitik düşün dinle bu kez sensiz yazdığım seni
Seni sevmek küçücük bir yürekle kimsesiz sokaklarda militan olmak gibi büyük bir yangın ortasında susuz kalmak gibi
seni sevmek annemin hayatımın duvarlarına yazdığı meryem dilsizliği her seferinde uğurladığım dilenci dualarımda beklemek ağrısız seni sevmek
annem sütünü yasak ettiğinden beri adına yasaklandım sevgilim
seni sevmek için günahsız bedenime anne sevgimi yasakladım
seni sevmek için özlemeyi bilmek gerekir oysa ben gelmeyişlerine eyüp olduktan beri özlemeyi unutup özlemek oldum
seni özlemek aşkın mahşerine karınca şahadeti gibi ölüme diriliş müjdesi bahara kış öfkesi gibi seni sevmek her intizarda içli bir vuruş vuslatsız yarınlara sevdanın tenhalığına kutsal bir armağan ve eklemeli geceler ıssızlığı seni özlemek her gece umuda uyuyup karanlıklara uyanmak ve yabancı dillerde figüran roller oynamak seni sensiz sevmek yağmurun türküsünden baskın çıktı yaşlarının iniltileri şimdi metris den bozma odanda leyladan kalma acılar türetiyorum aklıma düştükçe ellerin geceyi en kahpe yanından en kör vakitte vuruyorum
ah yağmur sonrası aklıma düşen ellerin geceyi en kahpe yanımdan vuruyor.
rüzgar yıkıntılarımın ganimetleri için esiyor bu kentte ben hep savaşlardan yorgun dönüyorum silahsız gözlerini görmemekten bir kez bile
söylesene senin gözlerin mi çok derin yoksa benliğim gözlerinde derinleşen senin ellerin mi ulaşılmaz yoksa ulaşılmazlığın mı ellerinde seni beklemek hicret ettiğin tüm duyuşlara isyan cümlelere eklemek gibi
beni bekleyen annemin umut türküsüne nakarat olmak gibi başak olgunlaşmaya gözlerim gözlemeye yükümlü tabutuma koymak için cümleler biriktiriyorum lale kıvamında
seni beklerken seslenmek istiyorum beynimin karanlıklarından satır sonuna sığmayan ve yarım kalan sevdana şimdi beklemiyorum ya tükendi bekleyişler seni sevmeyi bilmeden önceydi aşka sunulan yeminler bu son seslenişim inan
inan bu son ismini soluyuşum artık karanlık kutsallıklarda gözlerine yasaklanmış bir kudüsüm inan
sana veda etmek ellerimde büyüyen bir özlem kalbimde küçülen bir benek sana veda etmek üşüdükçe söktüğüm bir hırkayı sökmek gibi sana veda etmek bir ülkeden çıkmak gibi
Kopan herşeyin resmi sana benziyor şimdi
Harften bölünmüş bir kelime kırık bir dal
Parçalanmaya hazır gül kurusu
İkiye ayrılan kitap
-ki bir yarısını anlatır diğer yarısı-
sana veda etmek bir yaprağın düşerkenki türküsü
anlatmakla tükenmez bir sevda vardı bende.
bir damlanın koptuğu buluttan aldıkları gibi
bir cümleye sığabilirse her şey yine de
içimde birikenleri al şimdi
bildiğim en güzel şiir gözlerindi
sana veda etmek bir şiiri unutmak gibi
sana veda etmek bir şiiri unutmak gibi
Mustafa DUMAN
Tüm şarkıların ağıt niyetine içime yerleştiği bir gecede
Seni uğulduyor kulaklarım ve sağırlaşıyor tüm intizarlarım.
Aşklarının Gazel türkülerini mırıldanıyor kent
Kaldırımlarda kalıntı nakaratlar uyukluyor
Tenha sokaklardaki ,karanlıklardan günceme ayırdığım en kanatanını ve en ısısızını düşüyorum
Küllenmiş dalgalar bedenimi örtüp ruhumu sardı sarhoş duygulardan küflü düşüncelere firarı bir yitik benliğim
Şair arıyorum kaç zamandır gözlerinin şiirine sahip çıkması için bin yıllık acıyla ve bir anlık kırgınlıkla seni yazıyorum yazdığım seni sevdiğim için
Ara Bir vakitten kayıplara karışmış kandırılışlarıma sesleniyorum
Seyirlik güzelliklerde demlenip ömürlük kederlerle yol alıyorum
Çöl yüklü turnalar yaşlı gözlerimde boğuluyor
Koynumda sabahlayan gece sensizlikten kararıyor an boyu
Yalın ayak bir bedene girme telaşıyla çalar saatlerine yeniliyorum
Sesinin saçma yanılgılar arasında bakışlarında aralanan uçurumlara sürükleniyorum
Her an sana düşüyor her an seni düşlüyorum
Benzemesini istemediğim her sevgili teninde seni gezdiriyor değerli değerlerinde
Bana hep yakılası mektuplar kalıyor
Bilmediğim bir dilde hiç bilmediğim gelişine yazıyorum
Yitik düşün dinle bu kez sensiz yazdığım seni
Seni sevmek küçücük bir yürekle kimsesiz sokaklarda militan olmak gibi büyük bir yangın ortasında susuz kalmak gibi
seni sevmek annemin hayatımın duvarlarına yazdığı meryem dilsizliği her seferinde uğurladığım dilenci dualarımda beklemek ağrısız seni sevmek
annem sütünü yasak ettiğinden beri adına yasaklandım sevgilim
seni sevmek için günahsız bedenime anne sevgimi yasakladım
seni sevmek için özlemeyi bilmek gerekir oysa ben gelmeyişlerine eyüp olduktan beri özlemeyi unutup özlemek oldum
seni özlemek aşkın mahşerine karınca şahadeti gibi ölüme diriliş müjdesi bahara kış öfkesi gibi seni sevmek her intizarda içli bir vuruş vuslatsız yarınlara sevdanın tenhalığına kutsal bir armağan ve eklemeli geceler ıssızlığı seni özlemek her gece umuda uyuyup karanlıklara uyanmak ve yabancı dillerde figüran roller oynamak seni sensiz sevmek yağmurun türküsünden baskın çıktı yaşlarının iniltileri şimdi metris den bozma odanda leyladan kalma acılar türetiyorum aklıma düştükçe ellerin geceyi en kahpe yanından en kör vakitte vuruyorum
ah yağmur sonrası aklıma düşen ellerin geceyi en kahpe yanımdan vuruyor.
rüzgar yıkıntılarımın ganimetleri için esiyor bu kentte ben hep savaşlardan yorgun dönüyorum silahsız gözlerini görmemekten bir kez bile
söylesene senin gözlerin mi çok derin yoksa benliğim gözlerinde derinleşen senin ellerin mi ulaşılmaz yoksa ulaşılmazlığın mı ellerinde seni beklemek hicret ettiğin tüm duyuşlara isyan cümlelere eklemek gibi
beni bekleyen annemin umut türküsüne nakarat olmak gibi başak olgunlaşmaya gözlerim gözlemeye yükümlü tabutuma koymak için cümleler biriktiriyorum lale kıvamında
seni beklerken seslenmek istiyorum beynimin karanlıklarından satır sonuna sığmayan ve yarım kalan sevdana şimdi beklemiyorum ya tükendi bekleyişler seni sevmeyi bilmeden önceydi aşka sunulan yeminler bu son seslenişim inan
inan bu son ismini soluyuşum artık karanlık kutsallıklarda gözlerine yasaklanmış bir kudüsüm inan
sana veda etmek ellerimde büyüyen bir özlem kalbimde küçülen bir benek sana veda etmek üşüdükçe söktüğüm bir hırkayı sökmek gibi sana veda etmek bir ülkeden çıkmak gibi
Kopan herşeyin resmi sana benziyor şimdi
Harften bölünmüş bir kelime kırık bir dal
Parçalanmaya hazır gül kurusu
İkiye ayrılan kitap
-ki bir yarısını anlatır diğer yarısı-
sana veda etmek bir yaprağın düşerkenki türküsü
anlatmakla tükenmez bir sevda vardı bende.
bir damlanın koptuğu buluttan aldıkları gibi
bir cümleye sığabilirse her şey yine de
içimde birikenleri al şimdi
bildiğim en güzel şiir gözlerindi
sana veda etmek bir şiiri unutmak gibi
sana veda etmek bir şiiri unutmak gibi
Mustafa DUMAN
Moderatör tarafında düzenlendi: