MURATS44
Özel Üye
Saranın ve Cinli Hastaların Hakikatı ve İlacı
BÖLÜM 3 3. Taha: 69,
Bazen cin "Senin kerametin olarak çıkıyorum. Senin gibi bir insan görmedik" der. O zaman cine "Ben Allah (c.c.)'ın zaif bir kuluyum. Allah (c.c.)'a ve Rasulü (s.a.v.)'e itaat edici olduğun halde çık" denir.
Bazen cin hastayı okuyanı tehdit eder veya ona söver. Tedavi eden nefsi için kızmayacak. Bu hal fazlalaşırsa hastaya birkaç tane vurabilir. Allah (c.c.)'ın izni ile sakinleşir. O zaman şu ayet okunur. "Muhakkak şeytanın hilesi zaiftir." (Nisa: 76)
Bazen cin çıkmak ister, fakat küçük olması ve tecrübesiz olması dolayısıyla çıkamaz. Tedavi edenden Yasin veya başka bir sûre okumasını ister yahut da ezan okumasını isterse istediği yapılır.
Bazen hastanın altın yüzük takmasını, kendisine horoz, tavuk kesilmesini veya buna benzer şeyler isterse kabul edilmez.
Ramazan ayında bir insana cin musallat olursa bu cin Müslüman’dır. "Ramazan ayında rahmet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır." (Müslim)
Cin Çarpmış Hastayı Tedavi ve İçindeki Cin'ni Çıkarma Konusundaki Tecrübelerim 1- Şu bir gerçektir ki, Cin çarpmış, ona musallat olmuş veya içine girmiş olan hastayı, cinlerin tasallutundan kurtarmakta en te'sirli yol ve dua Ayetel Kürsi'dir. Bu defalarca tecrübe edilmiştir.
سورة البقرة (2) ص 42
"اللّهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ {255}"
Ayetel Kürsi'yi hangi Müslüman samimi olarak okursa muhakkak tesirini görür. Okuyanın "iman, takva, yakin ve İslam'ı yaşama seviyesine göre" bazen, insan 1 defa okuyunca hemen te'sir müşahade edilir. Bazen 7, bazen 17 bazen daha fazla, ihlası ve samimiyeti en düşük olan insan, cin musallat olan bir hastaya 313 defa Ayetel Kürsi okusa muhakkak ve muhakkak te'sir eder. Eğer hastada bir değişme olmamış ise Ayetel Kürsi'yi okuyan insan ya yanlış okuyordur yahut o hasta cinli değildir. Aksi takdirde muhakkak tesiri görülecektir.
Acizane tecrübelerimden biri de şudur ki, 1 tane Ayetel Kürsi okunur. Ayetin sonu ise 70 defa tekrarlanır. Bu minval üzere okumaya devam edilir. Te'sir bunda daha süratlidir.
Hastalar üzerinde yapılmış çok tecrübeler var ki burada misal vermeyi uygun görmedim. Önemli olan okuma usulünü ve şeklini bilmektir.
- Cin çarpmış olan hastanın alametlerini vermiştim. Bir hastada cin çarpmasında olan alametlerin tamamı var ise 313 defa Ayetel Kürsi mütaddid defalar da ayetin sonu okundu ise ve buna rağmen hastada değişme yok ise hasta Müslüman bir doktora gösterilir. Nasıl ki bir insanda şeker hastalığındaki belirtilerin tamamı olmasına rağmen hastalığı değişik olabilirse, cin çarpmış olan hastadaki tüm alametler olduğu halde hastalık sebebi başka olabilir. "Hazinetül Esrar" isimli kitaptan menkuldür ki; Hacı İbrahim Efendi bir kış günü arkadaşları ile beraber sefere çıkarlar. Kar yağar ve şiddetli rüzgar eser, yolu kaybederler ve yürümekten aciz kalırlar, İbrahim Efendi arkadaşlarına 1 Ayetel-Kürsi ve ayetin sonunu 70 defa tekrarlamaları için emir verir. Arkadaşları da bu minval üzere okumaya devam ederler. Her defasında ayetin sonuna gelince 70 defa tekrarlarlar arkadaşlarından birisi hadiseyi şöyle anlatıyor:
"Allah (c.c.)'ın yardımı ile kar ve fırtına olduğu halde güneş açtı etrafımıza yağıyor üzerimize düşmüyor ne zaman ki köye vasıl olduk. Köylü bizi görünce şaşırdı. Karlı ve fırtınalı bir havada uzak mesafeden geldiğimiz halde üzerimizde ıslaklık yok."
Şeyh Efendi (Hz.) şöyle dedi:
Herhangi bir isteğinizin husulü veya herhangi bir şerrin defi hakkında aciz kaldığınız zaman bu minval üzere Ayetel Kürsi okuyun o zaman matlup hasıl olur.
Bu verdiğim sayılar insanın ihlas ve samimiyeti nisbetinde te'siri muhakkaktır.
1 defa çok ihlas sahip olanlara mahsustur. 17 defa, 170 defa sıradan bir mü'min bu ayeti okursa muhakkak te'sirini görür. 313 defa Allah'ın izni ile kesindir bilhassa 3 gün bu sayıya dikkat edilerek fazla noksan olmadan devam edilirse yüzde yüz tesir gözükür...
Ayetel Kürsi'yi yazmak ta te'sirlidir. Fakat okumak gibi elbette olmaz. Bir temiz kâğıda temiz mürekkeb ile 50 defa yazılırsa te'siri gözükür.
2- Cin üzerinde te'sirini müşahade ettiğim bir başka nokta sûre başlarındaki kesik harflerdir ki 29 yerde vardır. Sırası ile okunur. Elif, Lam, Mim'den başlanır. Nün da bitirilir. Nun'a gelince tekrar, tekrar okunur. Eğer hastada cin varsa muhakkak tesiri gözükür. Kendini belli edecek bir alamet gösterir.
3- Hastaya musallat olan Çin'in hastanın üzerine gelmesi ve helak olması hususunda Sure-i Cin de de kafi tesir gözükmektedir. Şu sayılara göre okunursa te'sirin gözükmemesi imkansızdır. 41, 82, 103 Bu sayılar mücerrabatımızdandır.
(12)
4- Sure-i Mü'minûn'un son üç ayeti de sar'alının veya cinli herhangi bir hastanın cinninin helaki hususunda çok te'sirlidir. Hastaya bir saat tekrar, tekrar bu ayetler okunur ve biiznillah Cin helak olur. Abdullah b. Mesud (r.a.) saralı bir hastaya bu ayetleri okudu. Hasta kendine geldi. Efendimiz (s.a.v.) ne okudun diye sorunca Sure-i Mü'minûn'un son ayetlerini diye cevap verdi. Efendimiz (s.a.v.), "Bir insan şüphesiz inanarak bu ayetleri bir dağa okusa dağ parçalanır" buyurdu.
5- Sûre-i Zilzal.
Bu sûrenin bir mahaldeki cinni ve hasta üzerindeki cinni uzaklaştırma ve helak hususunda te'siri azim'dir.
Kafuru buhur yapıp hastaya koklatarak ve bu sure-i suratla okuyarak cin çıkarılır. Bir defa okumakla maksad hasıl olmazsa tekrarlanır.
Bir hastanın içine cin girmiş Hoca Efendi cinnin çıkmasını rica ederse de cin "müslüman bir cinnim beni düşmanlarım kovaladılar, ben onlardan korktuğum için bunun içine girdim" demiş.
Hoca Cinne sormuş.
"Bir insanın içine cin girse o cinni çıkarmak için ne yapmak lazımdır?"
Cin cevap vermiş; kafur buhur yapılır ve Sure-i Zilzal süratle okunur, o zaman cin tehammül edemez ve kaçar."
Hoca kafur buhur ederek bu hasta üzerinde denemiş ve o cin içinden kaçıp gitmiş. Bu da tecrübe ettiklerimizdendir.
6- Yasin-i Şerif okunması, tabağa yazılıp suyunun içilmesi ve yazılarak taşınması da tesirlidir. 41 defa okunursa muhakkak te'sir gözükür.
7- Es-Saffat suresinin de cinnin yanması hususundaki te'siri büyüktür, ilk on ayeti okunur. Ve 70 defa tekrarlanır, ilk gün hasta iyi olmazsa 3 gün devam edilir.
8- Sûre-i Buruc da yine cinnin yanması hususunda tesirlidir. Tamamı 21 defa okunur.
9- Tilkinin ödü, sar'ası tutup yatmakta olan bir kimsenin burnuna üfürülse daimi olarak hastalığı geçer. (Hayat-ül hayvan)
10- Tavuğun kursağından çıkan taş, sar'alı bir kimsenin üzerine asılsa hasta şifa bulur. (Hayat-ül hayvan) Bu ikisi tarafımdan tecrübe edilmedi.
10. Hastayı Tedavi Ettikten Sonra Yapılacak İşlemler 1. Hastanın içinden cin çıktıktan sonra hastaya elden geldiği kadar dini bilgiler verilir. Allah (c.c.)'dan korkması tavsiye edilir.
2. Cinin bir müddet sonra hastanın üzerine dönmesi muhtemel olduğu için dikkatli olması gerekmektedir.
3. Beş vakit namaz kılması ve Kur'an okuması tavsiye edilir.
4. Yatmadan evvel abdestli olarak, Ayet-el Kürsi, Sûre-i Bakara'nın sonu ve Yasin okuması, okuma bilmiyorsa bilenden dinlemesi istenir.
5. Evinde canlı resmi bulundurmaması ikaz edilir.
6. Sabah namazından sonra, Yasin, Duhan ve Mearic sûrelerini okuması istenir.
7. Hasta kadın ise şer'i bir şekilde örtünmeye çok dikkat etmesi, giyebilirse çarşaf giymesi tavsiye edilir, çünkü çarşaf örtülerin en güzelidir.
8. Her işte besmele çekmelidir.
9. Sahih haberlerde gelen duaları da ihmal etmemelidir.
10. Kötü meclislerden ve kötü arkadaşlardan uzak durmalı.
11. Tek başına evde yatmamalıdır.
12. Sabah namazından sonra
"لا إلهَ إِلاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ لا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ المُلْكُ وَلَهُ الحَمْدُ وَهُوَ على كُلّ شَيْءٍ قَدِيرٌ"
(100 defa) okuması istenir.
Hastanın tam bir şekilde Allah (c.c.)'a yönelmesi ve verilen tavsiyeleri yerine getirmesi lazımdır.
Önemli bir husus ise, cinli olan hastaya düşmanı olan cine karşı bir silah bir de o tetiği çekecek el lazımdır. Bunlar ise bir tanesi olmazsa maksat hasıl olmaz. Silah Rasulüllah (s.a.v.)den gelen dualardır. El, hastayı tedavi eden şahsın vasıflarını geride saydığımız insan olması lazımdır. İnsanın Cinlerden Kendini Koruması 1. Her zaman Allah (c.c.)'a sığınıp, Allah'a yönelmek, özellikle helaya, hamama ve benzeri yerlere girince "besmele" çekmek (cinlerin hasedinden korunmada geçecek)
2. Yılan, akrep, siyah köpek ve siyah kediye zarar vermemek. (Yılan, akrep, siyah köpek öldürülebilir, yaralı bırakmamak lazımdır.)
3. Kırlarda deliklere işememek.
4, Herde gelecek olan şer'i okuma usulleri ile insanın manevi kalenin içine girmesi.
Şeyhim Mahmud Efendi hazretlerinin bu fakire, hasta okumakta izin verirken söylemiş olduğu söz de, cinlerden korunmak, onların hile ve çarpmalarından emin olmak için temel esastır ki, o söz de şudur: "Sen İslam’ı muhafaza edersen İslam’da seni muhafaza eder."
Layık olmadığım halde efendimin yardımı ve bereketi ile Allah'u Teâlâ muhafaza etti ve ediyor. Allah (c.c.)'a sonsuz hamd'ü senalar olsun. Ayağımı ve bütün Müslümanların ayağını İslam yolunda sabit kılsın. (Amin)
Hasta Tedavi Eden ile İlgili Meseleler 1- Hasta tedavi eden insan İslam’ı bilir ve yaşar ise cin ona zarar veremez. Cinlere tazim ederek arkadaşlık kurmuş olup kendisine tedavi için gelen hastaların cinini öldürtüp veya cinlere hapsettirip eziyet edince, o cin veya annesi veya babası veya akrabası muhakkak ondan intikam almak isteyeceklerdir.
İslam’ı bilip o çizgide hareket edenlere gelince onların maksadı ne cin öldürmek ne de onlara eziyet verip zulmetmektir. Onların maksadı hastayı tedavidir. Hastayı tedavi ise Rasulüllah (s.a.v.)'ın sünnetlerindendir. Bu sebepledir ki, cinler bu tür insanlara zarar veremezler. Onlar bilir ki o insan adildir. Yahut da o insana zarar vermekten acizdirler.
İslâmî ölçülerde olmayıp, hastayı tedavi edene cinlerin verdikleri zarar, bazen anlaşılmaz. Gören ona cinlerin zarar vermediğini zanneder. Çünkü onda bir delilik yoktur, cin çarpmış insana da benzemez.Cinlerin onların dinine verdiği zarar aklına verdiği zarardan daha mühimdir. Cinler bu tür insanların ekserisini küfre, bir takımını da günah bataklığına sürüklemişlerdir. Onlardaki para ve şöhret sevgisi bu bataklıktan çıkmalarına mani olmaktadır. Cinler ifritlerden olup karşısındaki zayıf olunca ona eziyet edebilirler. O zaman tam bir tevazu ile Allah (c.c.)'a yönelip günahlardan tevbe ederek, Ayet-el Kürsi, İhlas, Felak ve Nas Sûreleri okuyarak Allah (c.c.)'a dua edip, Allah (c.c.)'dan yardım istenir. Bu da bir cihaddır. Hatta büyük bir cihad. Çünkü kardeşini Allah (c.c.)'ın düşmanlarının zulmünden kurtarıyorsun. Uğraşman sonucu yine de başarı sağlanamıyorsa Allah (c.c.) kimseye gücünün yetmeyeceği yükü yüklemez.
2- Cini hastadan uzaklaştırmak ve o rahatsızlıktan kurtarmak için hastaya vurmak caizdir. Hadisi şerifte de anlatıldığı gibi Rasulüllah (s.a.v.) efendimiz bir hastaya şiddetli şekilde üç defa vurmuştur. Bu vuruşun cinler üzerinde çok tesiri görülmektedir. Hatta bazı alimler cin çıkmazsa ayaklarına üçyüz, dörtyüz defa vurulur demişlerdir. Vuranın vurma usulünü iyi bilmesi lazımdır. Hatta cin içinde mi, cine mi vuruyor, yoksa insana mı eziyet ediyor, onu iyi bilmesi lazım. Aksi takdirde insana eziyet etmiş olur. Cin insanın içinden çıktığında bu hastalar hiçbir ağrı ve sancı duymazlar.
Hasköy'den yaşlı bir kadın geldi, içinde cin vardı, içinden çıkmasını istediğim halde çıkmadı. Onu dövdüm, hasta kendine geldiğinde ağrı ve sancı gibi bir şey hatırlamıyordu.
3- Cinlerden ölenler de olsa, kendisini cinler çarpmış olan adamı cinlerin o zararından kurtarmak caizdir. Cinler hastanın içinden tehdit ile veya nasihat ile çıkarsa çıkarlar, çıkmazlarsa o hastaya zulmetmiş olurlar, insanın o mazlumu cinlerin zulmünden kurtarması müstehabtır. Allah (c.c.)'ın ve Rasulünün gösterdiği ölçüler dahilinde okumak veya tabağa yazarak suyunu içirmek sonucu cinler ölseler de bu yapılır. Sebepsiz yere cinler vasıtasıyla cinleri öldürtmek caiz değildir. Cinlere tazim gösterenlerin yaptığı gibi. Bu cin ister Müslüman ister kafir olsun, kişinin cinlerin öleceğini bilse bile kendini müdafaa edip meşru okumayı ya kendisi yapıp yada başkasına yaptırması lazımdır. Efendimiz (s.a.v.) "Kim malı, canı veya dini için öldürülürse, o şehittir" buyurmuştur. Malı uğruna ölen şehid olursa, aklı ve dini uğrunda o cin ile uğraşmak bunun gibidir, insan elinden geldiği kadarıyla bu konuda gayret gösterecektir.
4- Cin çarpmış olan insanı o tasalluttan kurtarmak, farz'ı kifayedir. insanın gücü yettiği kadarıyla nasıl "bu meşru mudur" denilebilir? Hatta bazıları "meşayıh böyle işlerle uğraşmaz" diyorlar. Bu söz hatadır. Hem de cahilane bir hata. Hiç ilim sahibi olan bir insan bu sözü söyler mi? insan Müslüman kardeşini aklı gitmiş mecnun olduğu halde nasıl yalnız bırakabilir? Hem de Allah (c.c.)'ın düşmanı olan şeytanın eline.
Efendimiz (s.a.v.) sahih bir hadiste, "Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Onu düşmanına teslim etmez, ona zulüm de etmez" buyurmuştur. Eğer bu işten aciz ise veya yapamıyorsa ehil olan başka bir insana gönderir veya götürür. Eğer onu tedavi etmeye gücü yetiyorsa, onun için ondan daha mühim bir iş yoktur. Bu iş meşru mudur? Bu amellerin en faziletlisidir, hatta enbiyanın ve evliyaullah'ın işidir. Îsa (a.s.) ve Efendimiz (s.a.v.)'in hastaları tedavi ettiği gibi.
-ı Kerîm ile İlaç (Allah (c.c.) şöyle buyuruyor.
De ki: "O, (Kur'an) inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuz ve
(göğüslerdeki hastalıklara) şifadır." (Fussilet: 44)
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Biz Kur'an'dan müminlere şifa ve rahmet olan şeyler indiriyoruz."
(İsra: 82)
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur;
"ilaçların en hayırlısı Kur'an'dır." (İbni Mace).
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur;
"Sizin için iki şeyde şifa vardır. Onlar da Kur'an ve baldır." (İbni Mace).)
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor, "Biz Kur'an'dan mü'minlere şifa ve rahmet olan şeyler indiriyoruz." Kur'an-ı Kerim bütün dertlere ve hastalıklara devadır, ilaçtır. Bu hastalık ister kalbî, ister bedenî olsun bütün dünya ve ahiret hastalıklarının ve dertlerin devası ve ilacıdır. Hasta olan insan tedaviye niyet ettiği zaman tam bir kabul, sıdk-u sadakat ve Kur'an'ın kendisine şifa vereceğine ve tesirli olacağına inanarak tedaviye başlayacaktır.
Allah-u Teâlâ (c.c.), Kur'an-ı Kerim'inde: "Biz Kur'an-ı bir dağa indirseydik, onu baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün" buyurmaktadır. Kimin maddî ve manevî bir hastalığı varsa, o hastalıktan kurtulması, şifası veya hasta olmaması için Kur'an ona yol göstermiş, onu doğruya delalet etmiştir. "Kime Kur'an şifa olmadıysa (!) onun için şifa yoktur.
Hastanın tam itikad ile Kur'an ve Rasulüllah (s.a.v.)'den gelen duaların Allah (c.c.)'ın izni ile kendisine faide sağlayacağına ve şifa göreceğine inanması lazımdır. Okuyan ve okunan şunu iyi bilecek ki, okunan Kur'an ve dualar birer sebeptir. Şafie şifayı yaratan Allah'tır. Kur'an nurdur, kalplere şifadır, mü'minlerin hayatta ve kabirde olanlarına rahmettir. Allah (c.c.) manalarını hakkı ile anlamayı, emirlerine sımsıkı sarılmayı ve yasaklarından kaçmayı hepimize nasib etsin.
Kur'an'ın şifa olduğunu hemen hemen bütün Müslümanlar biliyor. Çoğu da Kur'an'ın şifasına şahid olmuşlardır
Cinin İnsanı Çarpması ve İçine Girmesinin Sebepleri 1- Cin insanlardan herhangi bir erkek veya kadına aşık olmuştur.
2- İnsan cine eziyet etmiştir. Ya bilmeyerek onların üzerine işemiştir, yahut sıcak su ile bir şekilde eziyet etmiştir.
3- Cinlerin zalimliğindendir. Hiç sebepsiz yere insanda şu zayıf halleri görünce musallat olurlar.
Sihrin Tedavisi Öncelikle belirtmek gerekir ki, sihrin tedavisi caiz, hatta sevaptır. Sahih-i Buhari'de Katade (r.a.) buyuruyor ki: Said b. Museyyib'e "adamın birine sihir yapılmış, hanımı ile birlikte olamıyor, buna ilaç caiz midir?" diye sordum. "Bunda bir sakınca yok, siz iyi bir iş yapmak istiyorsunuz" dedi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'e sihir yapıldığında, Felak ve Nas sûrelerinin nazil olması ve Cebrail'in (a.s.) Rasulullah'a okuması da, sihrin okunarak tedavi edrileceğinin delilidir.
Okumanın da mutlaka Kur'an-ı Kerim'den veya Rasulullah (s.a.v.)'den mervi dualarla olması gerekir. Ayrıca, bu duaların temiz bir mürekkep ile tabağa yazılıp suyunun içilmesi de caizdir. Nitekim, Said b. Cübeyr, Ibni Abbas'dan rivayet ediyor; "Bir kadın doğumda zorluk çekiyorsa, şu duayı yazarak içirilmelidir.
"بِسْمِ اللهِ الحَلِيمُ الكَرِيمُ سُبْحانَ اللَّهِ رَبِّ العَرْشِ العَظِيمِ، الحَمْدُ لِلَّهِ رَبّ العالَمِين"
سورة النازعات (79) ص 584.
كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا {46}
سورة الأحقاف (46) ص 506.
فَاصْبِرْ كَمَا صَبَرَ أُوْلُوا الْعَزْمِ مِنَ الرُّسُلِ وَلَا تَسْتَعْجِل لَّهُمْ كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَ مَا يُوعَدُونَ لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا سَاعَةً مِّن نَّهَارٍ بَلَاغٌ فَهَلْ يُهْلَكُ إِلَّا الْقَوْمُ الْفَاسِقُونَ {35}
Sihrin tedavisi için okunacak 19 FARKLI tertip aşağıya alınmıştır. Bunların herhangi biri ile tedavi, biiznillah mümkündür.
1) Hastaya 21 Yasin okunur. Her "mübin"de Yunus Sûresi'nin 81. ayeti okunur nefes edilir.
2) Fatiha, Ayet-el Kürsi, İhlas, Felak ve Nas Sûreleri 70 adet okunur. Gerekirse buna üç gün devam olunur.
3) Tarık Sûresi tabağa yazılıp suyu içirilir.
4) Bir bardak suya 7 Fatiha, 7 Ayet-el Kürsi, 11 İhlas sûresi, 11 Felak, 11 Nas okunur. Hastaya içirilir.
5) Hasta üzerine 7 Fatiha, 7 Ayet-el Kürsi, 7 kere Tevbe Sûresinin 126 ve 129. ayetleri, 7 kere Yunus Sûresi'nin 81. ayeti, 7 kere Kureyş Sûresi okunur.
6) Yunus Sûresinin 81. ayeti 70 kere hasta üzerine okunur. Defne yaprağı buhur edilir. Gerekirse birkaç defa tekrarlanır.
7) İhlas, Felak, Nas Sûreleri bir tabağa yazılır. Bu yazı, yağmur suyu ile silinip hastaya içirilir.
8 ) Defne yaprağı birkaç gün tütsü olarak kullanılır. Bu şekilde de sihrin çözüldüğü vakidir.
9) 41 karabiber alınır, her biri üzerine 7 İhlas sûresi okunur. Bu biberler hastaya tütsülenir.
10) Çözülmesinden aciz kalınmış sihirler için, büyük bir sahana Yasin temiz bir mürekkep ile yazılır. Şöyle ki;
12) Hasta üzerine 33 defa Fetih Sûresi okunur.
13) 7 Adet defne yaprağı alınıp, her birinin üzerine 1 Yasin okunur. Bu yapraklar bir bardak suda bir gün bekletilip hastaya içirilir.
14) Bir adet Yasin okunur. Her mübin'den sonra başa dönülerek ikmal edilir. Bu işlem 9 defa yapılıp hastaya nefes edilir.
15) Bir avuç üzerlik tohumu alınıp, suda iyice kaynatılır. Su süzülür. Bir tabağa Ayet-el Kürsi ile Felak ve Nas Sûreleri yazılır. Yazı bu su ile silinip hastaya içirilir.
16) Bir avuç nohut suya konularak 24 saat bekletilir. Büyük bir tabağa 25 Fatiha ve 25 Kadir Sûresi yazılır. Yazılar, bu su ile silinir, hastaya içirilir.
17) Bakara Sûresi'nin tamamı hastaya 1 veya 3 defa okunur.
18 ) Ayet-el Kürsi ile İhlas, Felak ve Nas Sûreleri bir tabağa yazılır. Bu yazı sedef otunun yeşilinin suyu ile silinir ve hastaya içirilir.
19) Bunların hiçbirinden fayda bulmayan hasta için, 10 tane Kuran-ı Kerîm'i iyi okuyan çocuk bulunur. Şu ayetleri ve sûreleri aralarında paylaşarak hasta üzerine ve bir miktar suya okurlar. Bu hastaya içirilirse, sür biiznillah çözülür, cin de helak olur.
789 kere Besmele,
70 kere Fatiha,
41 kere Yasin,
2200-kere Felak ve Nas,
41 kere Cin Sûresi,
1 kere Fetih Sûresi,
1 kere Taha Sûresi.
BÖLÜM 3 3. Taha: 69,
Bazen cin "Senin kerametin olarak çıkıyorum. Senin gibi bir insan görmedik" der. O zaman cine "Ben Allah (c.c.)'ın zaif bir kuluyum. Allah (c.c.)'a ve Rasulü (s.a.v.)'e itaat edici olduğun halde çık" denir.
Bazen cin hastayı okuyanı tehdit eder veya ona söver. Tedavi eden nefsi için kızmayacak. Bu hal fazlalaşırsa hastaya birkaç tane vurabilir. Allah (c.c.)'ın izni ile sakinleşir. O zaman şu ayet okunur. "Muhakkak şeytanın hilesi zaiftir." (Nisa: 76)
Bazen cin çıkmak ister, fakat küçük olması ve tecrübesiz olması dolayısıyla çıkamaz. Tedavi edenden Yasin veya başka bir sûre okumasını ister yahut da ezan okumasını isterse istediği yapılır.
Bazen hastanın altın yüzük takmasını, kendisine horoz, tavuk kesilmesini veya buna benzer şeyler isterse kabul edilmez.
Ramazan ayında bir insana cin musallat olursa bu cin Müslüman’dır. "Ramazan ayında rahmet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır." (Müslim)
Cin Çarpmış Hastayı Tedavi ve İçindeki Cin'ni Çıkarma Konusundaki Tecrübelerim 1- Şu bir gerçektir ki, Cin çarpmış, ona musallat olmuş veya içine girmiş olan hastayı, cinlerin tasallutundan kurtarmakta en te'sirli yol ve dua Ayetel Kürsi'dir. Bu defalarca tecrübe edilmiştir.
سورة البقرة (2) ص 42
"اللّهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ {255}"
Ayetel Kürsi'yi hangi Müslüman samimi olarak okursa muhakkak tesirini görür. Okuyanın "iman, takva, yakin ve İslam'ı yaşama seviyesine göre" bazen, insan 1 defa okuyunca hemen te'sir müşahade edilir. Bazen 7, bazen 17 bazen daha fazla, ihlası ve samimiyeti en düşük olan insan, cin musallat olan bir hastaya 313 defa Ayetel Kürsi okusa muhakkak ve muhakkak te'sir eder. Eğer hastada bir değişme olmamış ise Ayetel Kürsi'yi okuyan insan ya yanlış okuyordur yahut o hasta cinli değildir. Aksi takdirde muhakkak tesiri görülecektir.
Acizane tecrübelerimden biri de şudur ki, 1 tane Ayetel Kürsi okunur. Ayetin sonu ise 70 defa tekrarlanır. Bu minval üzere okumaya devam edilir. Te'sir bunda daha süratlidir.
Hastalar üzerinde yapılmış çok tecrübeler var ki burada misal vermeyi uygun görmedim. Önemli olan okuma usulünü ve şeklini bilmektir.
- Cin çarpmış olan hastanın alametlerini vermiştim. Bir hastada cin çarpmasında olan alametlerin tamamı var ise 313 defa Ayetel Kürsi mütaddid defalar da ayetin sonu okundu ise ve buna rağmen hastada değişme yok ise hasta Müslüman bir doktora gösterilir. Nasıl ki bir insanda şeker hastalığındaki belirtilerin tamamı olmasına rağmen hastalığı değişik olabilirse, cin çarpmış olan hastadaki tüm alametler olduğu halde hastalık sebebi başka olabilir. "Hazinetül Esrar" isimli kitaptan menkuldür ki; Hacı İbrahim Efendi bir kış günü arkadaşları ile beraber sefere çıkarlar. Kar yağar ve şiddetli rüzgar eser, yolu kaybederler ve yürümekten aciz kalırlar, İbrahim Efendi arkadaşlarına 1 Ayetel-Kürsi ve ayetin sonunu 70 defa tekrarlamaları için emir verir. Arkadaşları da bu minval üzere okumaya devam ederler. Her defasında ayetin sonuna gelince 70 defa tekrarlarlar arkadaşlarından birisi hadiseyi şöyle anlatıyor:
"Allah (c.c.)'ın yardımı ile kar ve fırtına olduğu halde güneş açtı etrafımıza yağıyor üzerimize düşmüyor ne zaman ki köye vasıl olduk. Köylü bizi görünce şaşırdı. Karlı ve fırtınalı bir havada uzak mesafeden geldiğimiz halde üzerimizde ıslaklık yok."
Şeyh Efendi (Hz.) şöyle dedi:
Herhangi bir isteğinizin husulü veya herhangi bir şerrin defi hakkında aciz kaldığınız zaman bu minval üzere Ayetel Kürsi okuyun o zaman matlup hasıl olur.
Bu verdiğim sayılar insanın ihlas ve samimiyeti nisbetinde te'siri muhakkaktır.
1 defa çok ihlas sahip olanlara mahsustur. 17 defa, 170 defa sıradan bir mü'min bu ayeti okursa muhakkak te'sirini görür. 313 defa Allah'ın izni ile kesindir bilhassa 3 gün bu sayıya dikkat edilerek fazla noksan olmadan devam edilirse yüzde yüz tesir gözükür...
Ayetel Kürsi'yi yazmak ta te'sirlidir. Fakat okumak gibi elbette olmaz. Bir temiz kâğıda temiz mürekkeb ile 50 defa yazılırsa te'siri gözükür.
2- Cin üzerinde te'sirini müşahade ettiğim bir başka nokta sûre başlarındaki kesik harflerdir ki 29 yerde vardır. Sırası ile okunur. Elif, Lam, Mim'den başlanır. Nün da bitirilir. Nun'a gelince tekrar, tekrar okunur. Eğer hastada cin varsa muhakkak tesiri gözükür. Kendini belli edecek bir alamet gösterir.
3- Hastaya musallat olan Çin'in hastanın üzerine gelmesi ve helak olması hususunda Sure-i Cin de de kafi tesir gözükmektedir. Şu sayılara göre okunursa te'sirin gözükmemesi imkansızdır. 41, 82, 103 Bu sayılar mücerrabatımızdandır.
(12)
4- Sure-i Mü'minûn'un son üç ayeti de sar'alının veya cinli herhangi bir hastanın cinninin helaki hususunda çok te'sirlidir. Hastaya bir saat tekrar, tekrar bu ayetler okunur ve biiznillah Cin helak olur. Abdullah b. Mesud (r.a.) saralı bir hastaya bu ayetleri okudu. Hasta kendine geldi. Efendimiz (s.a.v.) ne okudun diye sorunca Sure-i Mü'minûn'un son ayetlerini diye cevap verdi. Efendimiz (s.a.v.), "Bir insan şüphesiz inanarak bu ayetleri bir dağa okusa dağ parçalanır" buyurdu.
5- Sûre-i Zilzal.
Bu sûrenin bir mahaldeki cinni ve hasta üzerindeki cinni uzaklaştırma ve helak hususunda te'siri azim'dir.
Kafuru buhur yapıp hastaya koklatarak ve bu sure-i suratla okuyarak cin çıkarılır. Bir defa okumakla maksad hasıl olmazsa tekrarlanır.
Bir hastanın içine cin girmiş Hoca Efendi cinnin çıkmasını rica ederse de cin "müslüman bir cinnim beni düşmanlarım kovaladılar, ben onlardan korktuğum için bunun içine girdim" demiş.
Hoca Cinne sormuş.
"Bir insanın içine cin girse o cinni çıkarmak için ne yapmak lazımdır?"
Cin cevap vermiş; kafur buhur yapılır ve Sure-i Zilzal süratle okunur, o zaman cin tehammül edemez ve kaçar."
Hoca kafur buhur ederek bu hasta üzerinde denemiş ve o cin içinden kaçıp gitmiş. Bu da tecrübe ettiklerimizdendir.
6- Yasin-i Şerif okunması, tabağa yazılıp suyunun içilmesi ve yazılarak taşınması da tesirlidir. 41 defa okunursa muhakkak te'sir gözükür.
7- Es-Saffat suresinin de cinnin yanması hususundaki te'siri büyüktür, ilk on ayeti okunur. Ve 70 defa tekrarlanır, ilk gün hasta iyi olmazsa 3 gün devam edilir.
8- Sûre-i Buruc da yine cinnin yanması hususunda tesirlidir. Tamamı 21 defa okunur.
9- Tilkinin ödü, sar'ası tutup yatmakta olan bir kimsenin burnuna üfürülse daimi olarak hastalığı geçer. (Hayat-ül hayvan)
10- Tavuğun kursağından çıkan taş, sar'alı bir kimsenin üzerine asılsa hasta şifa bulur. (Hayat-ül hayvan) Bu ikisi tarafımdan tecrübe edilmedi.
10. Hastayı Tedavi Ettikten Sonra Yapılacak İşlemler 1. Hastanın içinden cin çıktıktan sonra hastaya elden geldiği kadar dini bilgiler verilir. Allah (c.c.)'dan korkması tavsiye edilir.
2. Cinin bir müddet sonra hastanın üzerine dönmesi muhtemel olduğu için dikkatli olması gerekmektedir.
3. Beş vakit namaz kılması ve Kur'an okuması tavsiye edilir.
4. Yatmadan evvel abdestli olarak, Ayet-el Kürsi, Sûre-i Bakara'nın sonu ve Yasin okuması, okuma bilmiyorsa bilenden dinlemesi istenir.
5. Evinde canlı resmi bulundurmaması ikaz edilir.
6. Sabah namazından sonra, Yasin, Duhan ve Mearic sûrelerini okuması istenir.
7. Hasta kadın ise şer'i bir şekilde örtünmeye çok dikkat etmesi, giyebilirse çarşaf giymesi tavsiye edilir, çünkü çarşaf örtülerin en güzelidir.
8. Her işte besmele çekmelidir.
9. Sahih haberlerde gelen duaları da ihmal etmemelidir.
10. Kötü meclislerden ve kötü arkadaşlardan uzak durmalı.
11. Tek başına evde yatmamalıdır.
12. Sabah namazından sonra
"لا إلهَ إِلاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ لا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ المُلْكُ وَلَهُ الحَمْدُ وَهُوَ على كُلّ شَيْءٍ قَدِيرٌ"
(100 defa) okuması istenir.
Hastanın tam bir şekilde Allah (c.c.)'a yönelmesi ve verilen tavsiyeleri yerine getirmesi lazımdır.
Önemli bir husus ise, cinli olan hastaya düşmanı olan cine karşı bir silah bir de o tetiği çekecek el lazımdır. Bunlar ise bir tanesi olmazsa maksat hasıl olmaz. Silah Rasulüllah (s.a.v.)den gelen dualardır. El, hastayı tedavi eden şahsın vasıflarını geride saydığımız insan olması lazımdır. İnsanın Cinlerden Kendini Koruması 1. Her zaman Allah (c.c.)'a sığınıp, Allah'a yönelmek, özellikle helaya, hamama ve benzeri yerlere girince "besmele" çekmek (cinlerin hasedinden korunmada geçecek)
2. Yılan, akrep, siyah köpek ve siyah kediye zarar vermemek. (Yılan, akrep, siyah köpek öldürülebilir, yaralı bırakmamak lazımdır.)
3. Kırlarda deliklere işememek.
4, Herde gelecek olan şer'i okuma usulleri ile insanın manevi kalenin içine girmesi.
Şeyhim Mahmud Efendi hazretlerinin bu fakire, hasta okumakta izin verirken söylemiş olduğu söz de, cinlerden korunmak, onların hile ve çarpmalarından emin olmak için temel esastır ki, o söz de şudur: "Sen İslam’ı muhafaza edersen İslam’da seni muhafaza eder."
Layık olmadığım halde efendimin yardımı ve bereketi ile Allah'u Teâlâ muhafaza etti ve ediyor. Allah (c.c.)'a sonsuz hamd'ü senalar olsun. Ayağımı ve bütün Müslümanların ayağını İslam yolunda sabit kılsın. (Amin)
Hasta Tedavi Eden ile İlgili Meseleler 1- Hasta tedavi eden insan İslam’ı bilir ve yaşar ise cin ona zarar veremez. Cinlere tazim ederek arkadaşlık kurmuş olup kendisine tedavi için gelen hastaların cinini öldürtüp veya cinlere hapsettirip eziyet edince, o cin veya annesi veya babası veya akrabası muhakkak ondan intikam almak isteyeceklerdir.
İslam’ı bilip o çizgide hareket edenlere gelince onların maksadı ne cin öldürmek ne de onlara eziyet verip zulmetmektir. Onların maksadı hastayı tedavidir. Hastayı tedavi ise Rasulüllah (s.a.v.)'ın sünnetlerindendir. Bu sebepledir ki, cinler bu tür insanlara zarar veremezler. Onlar bilir ki o insan adildir. Yahut da o insana zarar vermekten acizdirler.
İslâmî ölçülerde olmayıp, hastayı tedavi edene cinlerin verdikleri zarar, bazen anlaşılmaz. Gören ona cinlerin zarar vermediğini zanneder. Çünkü onda bir delilik yoktur, cin çarpmış insana da benzemez.Cinlerin onların dinine verdiği zarar aklına verdiği zarardan daha mühimdir. Cinler bu tür insanların ekserisini küfre, bir takımını da günah bataklığına sürüklemişlerdir. Onlardaki para ve şöhret sevgisi bu bataklıktan çıkmalarına mani olmaktadır. Cinler ifritlerden olup karşısındaki zayıf olunca ona eziyet edebilirler. O zaman tam bir tevazu ile Allah (c.c.)'a yönelip günahlardan tevbe ederek, Ayet-el Kürsi, İhlas, Felak ve Nas Sûreleri okuyarak Allah (c.c.)'a dua edip, Allah (c.c.)'dan yardım istenir. Bu da bir cihaddır. Hatta büyük bir cihad. Çünkü kardeşini Allah (c.c.)'ın düşmanlarının zulmünden kurtarıyorsun. Uğraşman sonucu yine de başarı sağlanamıyorsa Allah (c.c.) kimseye gücünün yetmeyeceği yükü yüklemez.
2- Cini hastadan uzaklaştırmak ve o rahatsızlıktan kurtarmak için hastaya vurmak caizdir. Hadisi şerifte de anlatıldığı gibi Rasulüllah (s.a.v.) efendimiz bir hastaya şiddetli şekilde üç defa vurmuştur. Bu vuruşun cinler üzerinde çok tesiri görülmektedir. Hatta bazı alimler cin çıkmazsa ayaklarına üçyüz, dörtyüz defa vurulur demişlerdir. Vuranın vurma usulünü iyi bilmesi lazımdır. Hatta cin içinde mi, cine mi vuruyor, yoksa insana mı eziyet ediyor, onu iyi bilmesi lazım. Aksi takdirde insana eziyet etmiş olur. Cin insanın içinden çıktığında bu hastalar hiçbir ağrı ve sancı duymazlar.
Hasköy'den yaşlı bir kadın geldi, içinde cin vardı, içinden çıkmasını istediğim halde çıkmadı. Onu dövdüm, hasta kendine geldiğinde ağrı ve sancı gibi bir şey hatırlamıyordu.
3- Cinlerden ölenler de olsa, kendisini cinler çarpmış olan adamı cinlerin o zararından kurtarmak caizdir. Cinler hastanın içinden tehdit ile veya nasihat ile çıkarsa çıkarlar, çıkmazlarsa o hastaya zulmetmiş olurlar, insanın o mazlumu cinlerin zulmünden kurtarması müstehabtır. Allah (c.c.)'ın ve Rasulünün gösterdiği ölçüler dahilinde okumak veya tabağa yazarak suyunu içirmek sonucu cinler ölseler de bu yapılır. Sebepsiz yere cinler vasıtasıyla cinleri öldürtmek caiz değildir. Cinlere tazim gösterenlerin yaptığı gibi. Bu cin ister Müslüman ister kafir olsun, kişinin cinlerin öleceğini bilse bile kendini müdafaa edip meşru okumayı ya kendisi yapıp yada başkasına yaptırması lazımdır. Efendimiz (s.a.v.) "Kim malı, canı veya dini için öldürülürse, o şehittir" buyurmuştur. Malı uğruna ölen şehid olursa, aklı ve dini uğrunda o cin ile uğraşmak bunun gibidir, insan elinden geldiği kadarıyla bu konuda gayret gösterecektir.
4- Cin çarpmış olan insanı o tasalluttan kurtarmak, farz'ı kifayedir. insanın gücü yettiği kadarıyla nasıl "bu meşru mudur" denilebilir? Hatta bazıları "meşayıh böyle işlerle uğraşmaz" diyorlar. Bu söz hatadır. Hem de cahilane bir hata. Hiç ilim sahibi olan bir insan bu sözü söyler mi? insan Müslüman kardeşini aklı gitmiş mecnun olduğu halde nasıl yalnız bırakabilir? Hem de Allah (c.c.)'ın düşmanı olan şeytanın eline.
Efendimiz (s.a.v.) sahih bir hadiste, "Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Onu düşmanına teslim etmez, ona zulüm de etmez" buyurmuştur. Eğer bu işten aciz ise veya yapamıyorsa ehil olan başka bir insana gönderir veya götürür. Eğer onu tedavi etmeye gücü yetiyorsa, onun için ondan daha mühim bir iş yoktur. Bu iş meşru mudur? Bu amellerin en faziletlisidir, hatta enbiyanın ve evliyaullah'ın işidir. Îsa (a.s.) ve Efendimiz (s.a.v.)'in hastaları tedavi ettiği gibi.
-ı Kerîm ile İlaç (Allah (c.c.) şöyle buyuruyor.
De ki: "O, (Kur'an) inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuz ve
(göğüslerdeki hastalıklara) şifadır." (Fussilet: 44)
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Biz Kur'an'dan müminlere şifa ve rahmet olan şeyler indiriyoruz."
(İsra: 82)
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur;
"ilaçların en hayırlısı Kur'an'dır." (İbni Mace).
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur;
"Sizin için iki şeyde şifa vardır. Onlar da Kur'an ve baldır." (İbni Mace).)
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor, "Biz Kur'an'dan mü'minlere şifa ve rahmet olan şeyler indiriyoruz." Kur'an-ı Kerim bütün dertlere ve hastalıklara devadır, ilaçtır. Bu hastalık ister kalbî, ister bedenî olsun bütün dünya ve ahiret hastalıklarının ve dertlerin devası ve ilacıdır. Hasta olan insan tedaviye niyet ettiği zaman tam bir kabul, sıdk-u sadakat ve Kur'an'ın kendisine şifa vereceğine ve tesirli olacağına inanarak tedaviye başlayacaktır.
Allah-u Teâlâ (c.c.), Kur'an-ı Kerim'inde: "Biz Kur'an-ı bir dağa indirseydik, onu baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün" buyurmaktadır. Kimin maddî ve manevî bir hastalığı varsa, o hastalıktan kurtulması, şifası veya hasta olmaması için Kur'an ona yol göstermiş, onu doğruya delalet etmiştir. "Kime Kur'an şifa olmadıysa (!) onun için şifa yoktur.
Hastanın tam itikad ile Kur'an ve Rasulüllah (s.a.v.)'den gelen duaların Allah (c.c.)'ın izni ile kendisine faide sağlayacağına ve şifa göreceğine inanması lazımdır. Okuyan ve okunan şunu iyi bilecek ki, okunan Kur'an ve dualar birer sebeptir. Şafie şifayı yaratan Allah'tır. Kur'an nurdur, kalplere şifadır, mü'minlerin hayatta ve kabirde olanlarına rahmettir. Allah (c.c.) manalarını hakkı ile anlamayı, emirlerine sımsıkı sarılmayı ve yasaklarından kaçmayı hepimize nasib etsin.
Kur'an'ın şifa olduğunu hemen hemen bütün Müslümanlar biliyor. Çoğu da Kur'an'ın şifasına şahid olmuşlardır
Cinin İnsanı Çarpması ve İçine Girmesinin Sebepleri 1- Cin insanlardan herhangi bir erkek veya kadına aşık olmuştur.
2- İnsan cine eziyet etmiştir. Ya bilmeyerek onların üzerine işemiştir, yahut sıcak su ile bir şekilde eziyet etmiştir.
3- Cinlerin zalimliğindendir. Hiç sebepsiz yere insanda şu zayıf halleri görünce musallat olurlar.
a) Çok şiddetli bir şekilde kızmak.
b) Çok şiddetli bir şekilde korkmak.
c) Çok şiddetli bir şeklide Allah (c.c.)'dan gafil olmak.
d) Çok şehvetli olmak.
Cin, İnsanın Bedenine Nasıl Girer ve Neresinde Durur? İbni Abbas (r.a.) "Cinler ateşin duman tarafından yaratılmışlardır" buyuruyor. Duman da insanın vücuduna rahatlıkla girebilmektedir. Sigara dumanının girdiği gibi. Ekseriyetle beyinde karar kılarlar ve oradan diğer uzuvlara kolay etki edebilir. Hastanın dilinden konuşan bazı cinler de beyinde olduklarını haber verirler. Beyne girip yerleştiği gibi, vücudun herhangi bir yerine de girip yerleşebilirler. Ağrı ve sancı yapabilirler. Bu ağrı ve sancı tıbbî de olabilir, cinnî de.b) Çok şiddetli bir şekilde korkmak.
c) Çok şiddetli bir şeklide Allah (c.c.)'dan gafil olmak.
d) Çok şehvetli olmak.
Sihrin Tedavisi Öncelikle belirtmek gerekir ki, sihrin tedavisi caiz, hatta sevaptır. Sahih-i Buhari'de Katade (r.a.) buyuruyor ki: Said b. Museyyib'e "adamın birine sihir yapılmış, hanımı ile birlikte olamıyor, buna ilaç caiz midir?" diye sordum. "Bunda bir sakınca yok, siz iyi bir iş yapmak istiyorsunuz" dedi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'e sihir yapıldığında, Felak ve Nas sûrelerinin nazil olması ve Cebrail'in (a.s.) Rasulullah'a okuması da, sihrin okunarak tedavi edrileceğinin delilidir.
Okumanın da mutlaka Kur'an-ı Kerim'den veya Rasulullah (s.a.v.)'den mervi dualarla olması gerekir. Ayrıca, bu duaların temiz bir mürekkep ile tabağa yazılıp suyunun içilmesi de caizdir. Nitekim, Said b. Cübeyr, Ibni Abbas'dan rivayet ediyor; "Bir kadın doğumda zorluk çekiyorsa, şu duayı yazarak içirilmelidir.
"بِسْمِ اللهِ الحَلِيمُ الكَرِيمُ سُبْحانَ اللَّهِ رَبِّ العَرْشِ العَظِيمِ، الحَمْدُ لِلَّهِ رَبّ العالَمِين"
سورة النازعات (79) ص 584.
كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا {46}
سورة الأحقاف (46) ص 506.
فَاصْبِرْ كَمَا صَبَرَ أُوْلُوا الْعَزْمِ مِنَ الرُّسُلِ وَلَا تَسْتَعْجِل لَّهُمْ كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَ مَا يُوعَدُونَ لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا سَاعَةً مِّن نَّهَارٍ بَلَاغٌ فَهَلْ يُهْلَكُ إِلَّا الْقَوْمُ الْفَاسِقُونَ {35}
Sihrin tedavisi için okunacak 19 FARKLI tertip aşağıya alınmıştır. Bunların herhangi biri ile tedavi, biiznillah mümkündür.
1) Hastaya 21 Yasin okunur. Her "mübin"de Yunus Sûresi'nin 81. ayeti okunur nefes edilir.
2) Fatiha, Ayet-el Kürsi, İhlas, Felak ve Nas Sûreleri 70 adet okunur. Gerekirse buna üç gün devam olunur.
3) Tarık Sûresi tabağa yazılıp suyu içirilir.
4) Bir bardak suya 7 Fatiha, 7 Ayet-el Kürsi, 11 İhlas sûresi, 11 Felak, 11 Nas okunur. Hastaya içirilir.
5) Hasta üzerine 7 Fatiha, 7 Ayet-el Kürsi, 7 kere Tevbe Sûresinin 126 ve 129. ayetleri, 7 kere Yunus Sûresi'nin 81. ayeti, 7 kere Kureyş Sûresi okunur.
6) Yunus Sûresinin 81. ayeti 70 kere hasta üzerine okunur. Defne yaprağı buhur edilir. Gerekirse birkaç defa tekrarlanır.
7) İhlas, Felak, Nas Sûreleri bir tabağa yazılır. Bu yazı, yağmur suyu ile silinip hastaya içirilir.
8 ) Defne yaprağı birkaç gün tütsü olarak kullanılır. Bu şekilde de sihrin çözüldüğü vakidir.
9) 41 karabiber alınır, her biri üzerine 7 İhlas sûresi okunur. Bu biberler hastaya tütsülenir.
10) Çözülmesinden aciz kalınmış sihirler için, büyük bir sahana Yasin temiz bir mürekkep ile yazılır. Şöyle ki;
a) Mübin'den sonra Fatiha
b) Mübin'den sonra Ayet-el Kürsi
c) Mübin'den sonra Hüvellahüllezi la ilahe illa hû, alimül gaybi veş-şehadeti
d) Mübin'den sonra Kâfirun Sûresi
e) Mübin'den sonra İhlas Sûresi
f) Mübin'den sonra Felak Sûresi
g) Mübin'den sonra Nas sûresi, eklenecektir. Bu yazı bol miktarda su ile silinir. Hasta üç yudum içip gerisi ile banyo yapar. Sihir yedi yıllık olsa da bozulur.
11) Beyyine Sûresi tabağa yazılıp, suyu içilir. b) Mübin'den sonra Ayet-el Kürsi
c) Mübin'den sonra Hüvellahüllezi la ilahe illa hû, alimül gaybi veş-şehadeti
d) Mübin'den sonra Kâfirun Sûresi
e) Mübin'den sonra İhlas Sûresi
f) Mübin'den sonra Felak Sûresi
g) Mübin'den sonra Nas sûresi, eklenecektir. Bu yazı bol miktarda su ile silinir. Hasta üç yudum içip gerisi ile banyo yapar. Sihir yedi yıllık olsa da bozulur.
12) Hasta üzerine 33 defa Fetih Sûresi okunur.
13) 7 Adet defne yaprağı alınıp, her birinin üzerine 1 Yasin okunur. Bu yapraklar bir bardak suda bir gün bekletilip hastaya içirilir.
14) Bir adet Yasin okunur. Her mübin'den sonra başa dönülerek ikmal edilir. Bu işlem 9 defa yapılıp hastaya nefes edilir.
15) Bir avuç üzerlik tohumu alınıp, suda iyice kaynatılır. Su süzülür. Bir tabağa Ayet-el Kürsi ile Felak ve Nas Sûreleri yazılır. Yazı bu su ile silinip hastaya içirilir.
16) Bir avuç nohut suya konularak 24 saat bekletilir. Büyük bir tabağa 25 Fatiha ve 25 Kadir Sûresi yazılır. Yazılar, bu su ile silinir, hastaya içirilir.
17) Bakara Sûresi'nin tamamı hastaya 1 veya 3 defa okunur.
18 ) Ayet-el Kürsi ile İhlas, Felak ve Nas Sûreleri bir tabağa yazılır. Bu yazı sedef otunun yeşilinin suyu ile silinir ve hastaya içirilir.
19) Bunların hiçbirinden fayda bulmayan hasta için, 10 tane Kuran-ı Kerîm'i iyi okuyan çocuk bulunur. Şu ayetleri ve sûreleri aralarında paylaşarak hasta üzerine ve bir miktar suya okurlar. Bu hastaya içirilirse, sür biiznillah çözülür, cin de helak olur.
789 kere Besmele,
70 kere Fatiha,
41 kere Yasin,
2200-kere Felak ve Nas,
41 kere Cin Sûresi,
1 kere Fetih Sûresi,
1 kere Taha Sûresi.