Satır Arası Hüzün..
HAYAT İÇİNE SAVRULMUŞ milyonlarca tohum var.
Kimisi neşe, kimisi bereket, kimisi hüzün.
Şimdi sonbahar ya belki de o yüzden sonbaharın diğer adı hüzün.
Oysa sonbaharlardaki renk bereketini seviyorum ben, sonra sonbaharın yağmurlarını birde en çok.
Bazen yağmuru aratmayan göz yaşlarına şahit oluyor yüreğim, bazen şahit olunan oluyor gözlerim..
Her şey iç içe yaşam içinde.
Kötü varsa ancak iyinin olduğunun farkına varıyoruz.
Güzellik çirkinin varlığına borçlu makamını nasıl ki zengin fakire borçluysa servetini.
Mutluluk ise hüzne borçlu mahiyetini.
Tezatsız dengelenemiyoruz dünyada! Siyah yoksa beyaz yok.
Kötü yoksa iyi..
O yüzden arada akmalı gözden yaşlar ve var olmalı hüzün hayatımızda gerektiği kadar.
Kıvamında bir hüzünde gerekli ruhlara mutluluk ve huzurun kıymeti için.
Bazen keyifle okunan bir kitabın satır aralarındaki baskı hatası nasıl kaçırsa da kitaba dair iştiyakımızı, satır arası hüzünler asla bozmamalı yaşam anlayışımızı..
Var olan ve başa gelen her şeye tevekkül edebilmek asıl olan..
O öyle bir Rabbki gereksiz ve hedefsiz tek bir zerreyi dahi yaratmayan ve bir yerden bir yere sevk etmeyen.
O yüzden Ey Rabbim!
Senden ne gelecekse gelsin!
Sen ki, rahmetinle de, kahrınla da güzelsin! diyebilmek tüm kalple..
Beklenmedik satır arası hüzünleri tevekkül ile karşılamak, sabredebilmek.
Her şeyi bir hediye hükmünde görebilmek.
Bilinçli bir tercih aslında huzur ve mutluluk.
Etrafa saçılan her türlü tohum aslında kişinin kendi tercihine bağlı olarak şekil alıyor zannımca.
Hüznü dahi sevebiliyorsak eğer belli bir süre sonra mutluluk olarak geri dönüşümünü alabiliyoruz aslında.
O yüzden yaratılmış her şeyi sevmek gerek Yaradandan ötürü.
O yüzden şefkatle kucaklayabilmek gerek kainattaki tüm zerrecikleri ve tüm yürekleri.
Zengin borcunu ödemeli fakire ki, hak etsin iki cihan servetini .
Zahmet vermeli biraz rahmete kavuşmak için.
Merhamet etmeli kainata, merhamete mahzar olmak için..
Yaşayabilmek gerek her şeye rağmen, yaşata bilmek için .
Hüznü de yaşamak gerek, mutluluğun kıymetini daha iyi bilebilmek için Var olmak gerek her şeye rağmen, var kılmak için.
Olmak gerek, en başta küskünlüğe mani olmak için.
Satır arası kadar kısa ve dar alanlara sıkıştı artık yaşamlarımız.
Yine bu satır aralarında yaşanıyor hüzünlerimiz yada mutluluklarımız..
Satır arası alınan nefesler kadar hayatımız ve satır araları kadar da kısa artık yaşantılarımız.
Bu kısacak zaman dilimlerini bereketlendirmek adına hep güzelden ve iyiden yana atsın nabızlarımız..
Bir okuma molasıdır belki satır arası yaşanılan bir hüzün.
Kıymetini bilmek lazım, iyinin, hüznün ve güzün..
Öznur Çolakoğlu
HAYAT İÇİNE SAVRULMUŞ milyonlarca tohum var.
Kimisi neşe, kimisi bereket, kimisi hüzün.
Şimdi sonbahar ya belki de o yüzden sonbaharın diğer adı hüzün.
Oysa sonbaharlardaki renk bereketini seviyorum ben, sonra sonbaharın yağmurlarını birde en çok.
Bazen yağmuru aratmayan göz yaşlarına şahit oluyor yüreğim, bazen şahit olunan oluyor gözlerim..
Her şey iç içe yaşam içinde.
Kötü varsa ancak iyinin olduğunun farkına varıyoruz.
Güzellik çirkinin varlığına borçlu makamını nasıl ki zengin fakire borçluysa servetini.
Mutluluk ise hüzne borçlu mahiyetini.
Tezatsız dengelenemiyoruz dünyada! Siyah yoksa beyaz yok.
Kötü yoksa iyi..
O yüzden arada akmalı gözden yaşlar ve var olmalı hüzün hayatımızda gerektiği kadar.
Kıvamında bir hüzünde gerekli ruhlara mutluluk ve huzurun kıymeti için.
Bazen keyifle okunan bir kitabın satır aralarındaki baskı hatası nasıl kaçırsa da kitaba dair iştiyakımızı, satır arası hüzünler asla bozmamalı yaşam anlayışımızı..
Var olan ve başa gelen her şeye tevekkül edebilmek asıl olan..
O öyle bir Rabbki gereksiz ve hedefsiz tek bir zerreyi dahi yaratmayan ve bir yerden bir yere sevk etmeyen.
O yüzden Ey Rabbim!
Senden ne gelecekse gelsin!
Sen ki, rahmetinle de, kahrınla da güzelsin! diyebilmek tüm kalple..
Beklenmedik satır arası hüzünleri tevekkül ile karşılamak, sabredebilmek.
Her şeyi bir hediye hükmünde görebilmek.
Bilinçli bir tercih aslında huzur ve mutluluk.
Etrafa saçılan her türlü tohum aslında kişinin kendi tercihine bağlı olarak şekil alıyor zannımca.
Hüznü dahi sevebiliyorsak eğer belli bir süre sonra mutluluk olarak geri dönüşümünü alabiliyoruz aslında.
O yüzden yaratılmış her şeyi sevmek gerek Yaradandan ötürü.
O yüzden şefkatle kucaklayabilmek gerek kainattaki tüm zerrecikleri ve tüm yürekleri.
Zengin borcunu ödemeli fakire ki, hak etsin iki cihan servetini .
Zahmet vermeli biraz rahmete kavuşmak için.
Merhamet etmeli kainata, merhamete mahzar olmak için..
Yaşayabilmek gerek her şeye rağmen, yaşata bilmek için .
Hüznü de yaşamak gerek, mutluluğun kıymetini daha iyi bilebilmek için Var olmak gerek her şeye rağmen, var kılmak için.
Olmak gerek, en başta küskünlüğe mani olmak için.
Satır arası kadar kısa ve dar alanlara sıkıştı artık yaşamlarımız.
Yine bu satır aralarında yaşanıyor hüzünlerimiz yada mutluluklarımız..
Satır arası alınan nefesler kadar hayatımız ve satır araları kadar da kısa artık yaşantılarımız.
Bu kısacak zaman dilimlerini bereketlendirmek adına hep güzelden ve iyiden yana atsın nabızlarımız..
Bir okuma molasıdır belki satır arası yaşanılan bir hüzün.
Kıymetini bilmek lazım, iyinin, hüznün ve güzün..
Öznur Çolakoğlu