ceylannur
Yeni Üyemiz
Şek Günü Orucu:
Soru: Şayet bu Hz. Peyğamber'in (s.a.) sünneti ise şu sahabî ve tâbiîler O'na nasıl muhalefet edebilmişlerdir? Ömer İbnü'l-Hattâb, Ali b. Ebu Tâlib, Abdullah b. Ömer, Enes b. Mâlik, Ebu Hureyre, Muâviye, Amr b. Âs, Hakem b. Eyyub el-Gıfarî, Ebu Bekir'in kızları Âişe ve Esma; Salim b. Abdullah, Mücâhid, Tavus, Ebu Osman en-Nehdî, Mutarrif b. Şıh-hîr, Meymûn b. Mihrân, Bekir b. Abdullah el-Müzenî. Hadis ve sünnet ehlinin imamı Ahmed b. Hanbel nasıl Hz. Peygamber'e (s.a.) muhalefet etmiş olabilir? Bütün bu zâtların görüşlerini kesiksiz (müsned) senedlerle ortaya koyabiliriz:
1- Ömer İbnü'l-Hattâb'in (r.a.) rivayeti: Velid b. Müslim — Sevbân — babası — Mekhûl senediyle rivayet edildiğine göre Ömer İbnü'l-Hattâb o gece gökyüzü bulutlu olduğu zaman oruç tutar ve "Bu öne geçmek ve önce başlamak değildir. Bu bir araştırmadır." derdi.[108]
2- Hz. Ali'den (r.a.) gelen rivayet: Şafiî'nin Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdî — Muhammed b. Abdullah b. Amr b. Osman — onun annesi Hüseyin'in kızı Fâtıma senediyle rivayetine göre Ali b. Ebu Tâlib: "Şa-ban'dan bir gün oruç tutmam bana göre Ramazan'dan bir gün oruç yememden daha iyidir." demiştir[109]
3- İbn Ömer'den gelen rivayet: Abdürrezzak'ın kitabında, Ma'mer — Eyyub senediyle rivayet edildiğine göre İbn Ömer, (şek gününde) havada bulut olduğu vakit oruç tutardı, bulut olmadığı zaman oruç tutmazdı.[110]
Sahihayn'da İbn Ömer'den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.): "Hilâli gördüğünüz zaman oruç tutun ve (öteki) hilâli gördüğünüz zaman orucu bozun. Şayet hava kapalı olursa takdir yapın." buyurmuştur.[111] îmam Ahmed (r.h.) sahih bir senedle Nâfi'in şöyle dediğini ilâve eder: Şaban ayının yirmi dokuzu olunca Abdullah (İbn Ömer) hilâli gözetlemesi için adam gönderir, şayet adam hilâli görürse oruca başlardı. Hilâli göre-mezse ve gökyüzünde görüşünü engelleyecek bir bulut veya sis bulunmazsa oruç tutmazdı. Eğer gökyüzünde görüşünü engelleyecek bir bulut veya sis bulunursa oruç tutardı[112]
4- Enes'ten gelen rivayet: İmam Ahmed'in, İsmail b. İbrahim'den rivayetine göre Yahya b. Ebu İshak anlatıyor: Öğle vakti yahut ona yakın bir vakitte hilâli gördüm. İnsanlardan bir kısmı orucu bozdu. Enes b. Mâ-lik'e gidip ona hilâlin görüldüğünü ve bir kısım insanların orucu bozduğunu haber verdik. Dedi ki: Bugün benim için tam otuz bir gün oluyor. Zira Hakem b. Eyyub, insanlar oruca başlamadan önce bana, "Ben yarın oruç tutacağım." diye haber gönderdi. Ben de ona muhalefet etmek istemedim, oruç tuttum. Ben bugünümü geceye tamamlayacağım.
5- Muâviye'den gelen rivayet: Ahmed'in, Mugîre — Saîd b. Abdülaziz
— Mekhûl ve Yunus b. Meysera b. Halbes senediyle rivayetine göre Muâ-viye b. Ebu Süfyan: "Şaban'dan bir gün oruç tutmam bana, Ramazan'dan bir gün yememden daha iyidir." derdi.[113]
6- Amr b. Âs'tan gelen rivayet: Ahmed'in, Zeyd b. Habbâb — İbn Lehîa — Abdullah b. Hübeyre senediyle rivayetine göre Amr b. Âs, Ramazan olup olmadığında şüphe edilen günde oruç tutardı.
7- Ebu Hureyre'den gelen rivayet: (Ahmed'in) Abdurrahman b. Meh-dî — Muâviye b. Salih — Ebu Hureyre'nin kölesi Ebu Meryem senediyle rivayetine göre Ebu Hureyre demiştir ki: Acele edip Ramazan orucuna bir gün Önce başlamam bana göre geri kalmamdan daha iyidir. Çünkü acele ettiğimde kaçırdığım gün olmaz. Geri kaldığımda kaçırdığım gün olur.
8- Hz. Âişe'den gelen rivayet: Saîd b. Mansur, Ebu Avâne — Yezid b. Humeyr senediyle Ramazan olup olmadığında şüphe edilen günde Hz. Aişe'ye sormak için giden haberciden Hz. Âişe'nin şöyle dediğini aktarır: Şaban'dan bir gün oruç tutmam bana göre Ramazan'dan bir gün yememden daha iyidir.
9- Hz. Ebu Bekir'in kızı Esmâ'dan —ALLAH her ikisinden de razı olsun— gelen rivayet: Yine Saîd'in, Yakub b. Abdurrahman — Hişam b. Urve— Münzir'in kızı Fâtıma senediyle rivayetine göre, Ramazan hilâli, hava kapah olduğu için görülmediği vakit Esma mutlaka bir gün önce oruca başlar ve böyle yapılmasını emrederdi.
Ahmed'in, Ravh b. Abbâd — Hammâd b. Seleme — Hişam b. Urve— Fâtıma senediyle rivayetine göre Esma, Ramazan olup olmadığı şüpheli olan günde oruç tutardı.
Ahmed'den akladığımız bütün rivayetler Fazl b. Ziyad'ın ondan derlediği MesâiF dendir.
Esrem'in rivayetine göre Ahmed: "Gökyüzünde bir bulut yahut görüşü engelleyen bir durum olursa oruç tutar; gökyüzünde görüşü engelleyen bir durum olmazsa oruç tutmaz." demiştir. îki oğlu Salih ile Abdullah, el-Mervezî, Fazl b. Ziyad ve daha başkaları ondan aynı görüşü aktarmışlardır.
Cevap: Birkaç yönden cevap verilecektir:
1- Sahabeden yaptığınız .nakiller arasında o günün orucunun farz olduğunu açıkça ifade eden münasip bir rivayet mevcut değil ki, onların yaptıkları ALLAH Rasûlü'nün (s.a.) sünnetine aykırı olsun. Nihayet onlardan gelen nakiller olsa olsa o gün ihtiyaten oruç tutmayı ifade etmektedirler. Enes, emirlere (ümerâ) muhalefet etmek istemediğinden o gün oruç tuttuğunu açıkça belirtmiştir. Bu yüzden bir rivayete göre İmam Ahmed: "Halk, oruca başlama ve orucu bozma konusunda devlet başkanına bağımlıdır." demiştir. ALLAH Rasûlü'nden (s.a.) gerek fiil gerek söz olarak aktardığımız naslar yalnızca hava kapalı olduğu gün oruç tutmanın farz olmadığım gösterir, haram olduğunu göstermezler. Öyleyse o gün oruç tutmayanlar caiz olanı yapmış, oruç tutanlar ise ihtiyatlı davranmış olurlar.
2- Sahabenin bir kısmı sizin aktardığınız gibi o gün oruç tutar, bir kısmı ise tutmazdı. O gün oruç tuttuğu en sahih ve en açık şekilde rivayet edilen Abdullah îbn Ömer'dir. İbn Abdilber diyor ki: Tavus el-Yemanî ve Ahmed b. Hanbel de onun görüşündedir. Bunun benzeri Hz. Ebu Bekir'in kızları Âişe ve Esmâ'dan da rivayet edilmiştir. Bunlardan başka İbn Ömer'in görüşünü paylaşan kimse bilmiyorum. Şu sahabîlerden şek günü (Ramazan olup olmadığı bilinmeyen günde) oruç tutmanın mekruh olduğu rivayet edilmiştir: Ömer İbnü'l-Hattâb, Ali b. Ebu Tâlib, İbn Mes'ûd, Hu-zeyfe, İbn Abbas, Ebu Hureyre ve Enes b. Mâlik, ALLAH onlardan razı olsun.
Ben derim ki: Ali, Ömer, Ammar, Huzeyfe ve îbn Mes'ûd'tan Şa-ban'm son günü nafile oruç tutmanın yasak olduğu nakledilmiştir. Bu konuda Ammar: "Kim şek gününde oruç tutarsa muhakkak Ebu'l-Kasım'a (Hz. Muhammed'e, s.a.) isyan etmiş olur." demiştir.[114]
Hava kapalı olduğu gün, ihtiyaten, eğer bugün Ramazan ise farz oruç yerine geçer, değilse nafile oruç olur düşüncesiyle tutulan oruca gelince; sahabeden gelen rivayetler bunun caizliğini icabettirir. İbn Ömer ve Âişe'-nin yaptığı da budur. Maafnafih Âişe, "Hz. Peygamber (s.a.) hava kapalı olduğundan Şaban'ın hilâli görülmezse otuz gün sayar, sonra oruç tutardı." diye rivayette bulunmuştur. Onun bu hadisi "Şayet sahih olsa Âişe, ona muhalefet etmezdi." denilerek reddedilmiş ve onun oruç tutması hadiste bir illet sayılmıştır. Ama iş öyle değildir. Çünkü Âişe o günün orucunu farz saymamış, yalnız ihtiyaten tutmuştur. Hz. Peygamber'in (s.a.) fiil ve emrinden orucun, sayı tamamlanıncaya kadar farz olmayacağını anlamıştır. Gerek Âişe, gerekse İbn Ömer bu orucun caiz olmadığım anlamamıştır.
Bu konudaki en doğru ve yerinde görüş budur. Hadisler ile sahabe söz ve davranışları bu sayede birbirleriyle uzlaşmış olurlar. Nitekim şu rivayet de bunu ortaya koymaktadır: Ma'mer — Eyyub — Nâfi' — İbn Ömer senediyle rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.) Ramazan hilâli konusunda: "Onu gördüğünüz zaman oruç tutun. (Şevval) hilâlini gördüğünüz zaman orucu bozun. Şayet hava kapalı olursa otuz gün takdir edin." buyurdu. İbn Ebî Ravvâd, bu hadisi Nâfi' yoluyla İbn Örner'den: "...Şayet hava kapalı olursa sayıyı otuza tamamlayın." şeklinde rivayet ediyor.
Mâlik ve Ubeydullah, Nâfi' yoluyla hadisi İbn Ömer'den:, "...takdir edin." şeklinde rivayet ediyorlar. Bu da gösterir ki, İbn Ömer hadisten otuza tamamlamanın farz olduğunu değil, caiz olduğunu anlamıştır. Artık o, otuzuncu gün oruç tuttuğu vakit ihtiyaten iki caizden birini yerine getirmiş olmaktadır. Bunun bir delili de şudur: İbn Ömer (r.a.) şayet şek günü oruç tutmanın farz olduğunu savunanların dedikleri gibi Hz. Peygamber'in (s.a.) sözünü "Ayı yirmi dokuz olarak takdir edin, sonra oruç tutun." şeklinde anlasaydı muhakkak bunu hem ailesine, hem başkalarına emreder, o gün özellikle sırf kendisi oruç tutmakla yetinmez, bunu başkalarına emretmemezlik yapmaz ve bu gün oruç tutmanın insanlara farz olduğunu elbet açıklardı.
İbn Abbas (r.a.) şek günü oruç tutmaz ve şu hadisi delil gösterirdi: "Hilâli görünceye kadar oruç tutmayın. Yine (öteki) hilâli görünceye kadar orucu bozmayın. Şayet hava kapalı olursa sayıyı otuza tamamlayın."
Mâlik bu hadisi, Mwvö//a'ında, sanki İbn Ömer hadisini ve Hz. Peygamber'in (s.a.) "takdir edin" sözünü tefsir edici sayarcasına İbn Ömer hadisinin hemen peşinden kaydetmiştir.
îbn Abbas derdi ki: Aya bir yahut iki gün önce başlayana şaşarım. Oysa ALLAH Rasûlü (s.a.): "Ramazan'a bir yahut iki gün önce başlamayın." buyurdu. Herhalde İbn Abbas bu sözleriyle İbn Ömer'e karşı gel-* inektedir.
İşte böyle bu iki büyük sahabîden biri şiddet tarafına meyletse, diğeri , kolaylaştırma tarafına meylederdi. Bu durum birçok meselede kendini göstermektedir. Abdullah îbn Ömer, birtakım konularda zorlaştırma yolunu tutmuştur ki, o konularda sahabe kendisine muvafakat göstermemiştir. İbn Ömer, abdestte gözlerinin içini de yıkardı. Hatta bu yüzden kör oldu. Başını meshettiği zaman, kulaklarını yeni su almak suretiyle ayrıca yıkardı. Hamama girmeyi menederdi. Girdiği zaman bundan dolayı guslederdi. İbn Abbas ise hamama girerdi. İbn Ömer, biri yüz için diğeri dirseklere kadar eller için olmak üzere iki kere ellerini yere vurmak suretiyle teyemmüm alır, bir tek vuruşla ve yalnız avuçlar üzerine meshetmekle yetinmezdi. İbn Abbas ise ona muhalefet eder ve, "Teyemmüm, yüz ve avuçlar için elleri bir kere yere vurmaktır." derdi. İbn Ömer, karısını öptüğünden dolayı abdest alır ve bu şekilde fetva verirdi; çocuklarını öptüğü zaman ağzını su ile çalkalar, sonra namaz kılardı. İbn Abbas ise, "Ha karımı öpmüşüm, ha fesleğen koklamışım, farketmez." derdi.
îbn Ömer, bir kimse bir başka namaz kılarken üzerinde bir kaza namazı borcu olduğunu hatırlarsa o kimsenin,*kıldığı namazı tamamlayıp hatırladığı kaza namazım kılmasını, sonra da kılmakta olduğu o namazı yeniden kılmasını emrederdi. Ebu Ya'Iâ el-Mavsılî bu konuda Müsned'inde Hz. Peygamber'den (s.a.) bir hadis rivayet etmekteyse de, doğrusu bu rivayet İbn Ömer'e ait olup mevkuftur. Beyhakî diyor ki: îbn Ömer'den merfû hadis olarak rivayet edilmişse de sahih değildir. îbn Abbas'tan da merfû olarak rivayet edilmiş, ancak bu da sahih değildir.
Sözün özü: Abdullah İbn Ömer zorlaştırma ve ihtiyat yolunu tutardı. Ma'mer — Eyyub — Nâfi senediyle rivayet edildiğine göre İbn Ömer, imamın kıldırdığı namazın bir rekâtına yetiştiği vakit o rekâta başka bir rekât daha ilâve eder, namazını bitirince iki sehiv secdesi yapardı. Zührî: "Bunu ondan başka hiç kimsenin yaptığını bilmiyorum." diyor.
Ben derim ki: Her halde bu secde —oturuşun yeri çift rekâtı müteakip olduğu halde— onun bir rekâtı müteakip oturmuş olmasındandır.
Sahabenin, "Şabandan bir gün oruç tutmamız bize göre Ramazan'dan bir gün yememizden daha iyidir." demeleri, bu günün orucunu farz oruç diye tutmadıklarını göstermektedir. Şayet bu gün onlara göre kesinlikle Ramazan'dan olsaydı muhakkak "Bu gün Ramazan'dandır, oruç tutmamamız caiz değlidir." derlerdi.
Caiz olduğunu göstermek amacıyla şek günü oruç tutmadıklarını ifade eden rivayetler de onların bu orucu müstehap ve daha uygun olduğu düşüncesiyle tuttuklarını gösterir, işte İbn Ömer... Hanbel, MesâiFinde, Ah-med b. Hanbel — Vekî — Süfyân — Abdülaziz b. Hakim el-Hadramî senediyle İbn Ömer'in: "Şayet bütün sene oruç tutsam muhakkak Ramazan olup olmadığı şüpheK olan günde oruç tutmazdım." dediğini rivayet eder.[115]
Hanbel'in, Ahmed b. Hanbel — Ubeyde b. Humeyd — Abdülaziz b. Hakîm senediyle rivayetine göre ibn Ömer'e: "Hiçbir günün orucunu kaçırmamak için Ramazan'dan önce oruca başlayabilir miyiz?" diye sordular, o da: "Of, of!.. Cemaatle birlikte oruç tutun." dedi. İbn Ömer'in: "Herhangi biriniz ayın asla önüne geçmesin." dediği sahihtir. Hz. Pey-gamber'in (s,a.) de: "Hilâli görünce oruç tutun ve (öteki) hilâli görünce orucu bozun. Şayet hava kapalı olursa ayı otuz gün sayın." buyurduğu sahihtir.
Ali b. Ebu Tâlib (r.a.) aynı tarzda şöyle demiştir: Hilâli gördüğünüz zaman onu görmüş olduğunuzdan dolayı oruç tutun. (Öteki) hilâli gördüğünüz zaman orucu bozun. Şayet hava kapalı olursa sayıyı tamamlayın.
İbn Mes'ûd (r.a.) da: "Şayet hava kapalı olursa ayı otuz gün sayın." demiştir.
Bu sahabe söz ve davranışlarının (=âsâr) şayet kendilerinden o günde oruç tutma konusunda rivayet gelen sahabenin söz ve davranışlarıyla çatıştıkları düşünülürse bu sahabe söz ve davranışlarının gerek söz, gerekse anlam bakımından merfû hadislere muvafakat etmelerinden dolayı bunları esas almak daha uygundur. Şayet aralarında bir çelişki bulunmadığı düşünülürse o zaman iki uzlaştırma yolu vardır:
1- Şek gününde oruç tutulmayacağını ifade eden sahabe söz ve davranışlarının, hava kapalı olmadığı zamana yahut o gün oruç tutmayı farz sayanların yaptıkları gibi ayın sonunda havanın kapalı olmasına yorumlamak.
2- Kendilerinden şek gününde oruç tuttukları rivayet edilen sahabenin söz ve davranışlarım farz olarak değil, müstehap olarak daha uygun olanı yapmaya ve ihtiyatlı davranmaya yorumlamak. Bu sahabe söz ve davranışları bu orucun farz olmadığı konusunda açıktır. Bu yol naslara ve şeriat kaidelerine muvafakata daha yakındır. Şek konusunda eşit iki gün arasını ayırt etmekten de bu yol sayesinde selâmete erişilmiş olur. Böylece birisi şek günü ve ikincisi —onda da kesinlikle şek bulunduğu halde— yakîn (kesinlik) günü sayılır. Ramazan mı, değil mi diye şüphe ettiği halde o günün kesinlikle Ramazan'dan olduğuna inanmasını kula teklif etmek, güç yetirilemeyecek bir şeyi teklif ve birbirine denk iki şey arasını ayırt etmek demektir. En iyi bilen ALLAH'tır. [116]
[108] Mekhûl, Hz. Ömer'e yetişmemiş olduğu için haber munkatı'dir.
[109] Şafiî, 1/251. Senedi munkati'dır.
[110] Abdürrezzak, Musannef, 7323. Senedi sahihtir.
[111] Yukarıda geçti.
[112] Ahmed, 2/5; Ebu Davud, 2320.
[113] Rivayet munkatı'dır. Amr b. Âs rivayeti de munkatı'dır. Senedinde zayıf bir râvi olan îbn L^hîa vardır. Ebu Hüreyre rivayeti farziyete delil olmaz, yalnız ihtiyat ve müstehap-lık ifade eder.
[114] Ebu Davud, 2334; Tirmizî, 686; Nesâî, 4/153;İbn Mâce, 1645; Dârimî, 2/2. Buharı (30/11)kesinlik ifade edecek bir şekilde muallak olarak rivayet etmiştir, ibn Huzeyme (1914), İbn Hibbân (878) ve Hâkim (1/423, 424) rivayetin sahih olduğunu söylemişlerdir.
[115] Hem bu rivayetin, hem de ondan sonrakinin senedi sahihtir.
[116] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/56-63.
Soru: Şayet bu Hz. Peyğamber'in (s.a.) sünneti ise şu sahabî ve tâbiîler O'na nasıl muhalefet edebilmişlerdir? Ömer İbnü'l-Hattâb, Ali b. Ebu Tâlib, Abdullah b. Ömer, Enes b. Mâlik, Ebu Hureyre, Muâviye, Amr b. Âs, Hakem b. Eyyub el-Gıfarî, Ebu Bekir'in kızları Âişe ve Esma; Salim b. Abdullah, Mücâhid, Tavus, Ebu Osman en-Nehdî, Mutarrif b. Şıh-hîr, Meymûn b. Mihrân, Bekir b. Abdullah el-Müzenî. Hadis ve sünnet ehlinin imamı Ahmed b. Hanbel nasıl Hz. Peygamber'e (s.a.) muhalefet etmiş olabilir? Bütün bu zâtların görüşlerini kesiksiz (müsned) senedlerle ortaya koyabiliriz:
1- Ömer İbnü'l-Hattâb'in (r.a.) rivayeti: Velid b. Müslim — Sevbân — babası — Mekhûl senediyle rivayet edildiğine göre Ömer İbnü'l-Hattâb o gece gökyüzü bulutlu olduğu zaman oruç tutar ve "Bu öne geçmek ve önce başlamak değildir. Bu bir araştırmadır." derdi.[108]
2- Hz. Ali'den (r.a.) gelen rivayet: Şafiî'nin Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdî — Muhammed b. Abdullah b. Amr b. Osman — onun annesi Hüseyin'in kızı Fâtıma senediyle rivayetine göre Ali b. Ebu Tâlib: "Şa-ban'dan bir gün oruç tutmam bana göre Ramazan'dan bir gün oruç yememden daha iyidir." demiştir[109]
3- İbn Ömer'den gelen rivayet: Abdürrezzak'ın kitabında, Ma'mer — Eyyub senediyle rivayet edildiğine göre İbn Ömer, (şek gününde) havada bulut olduğu vakit oruç tutardı, bulut olmadığı zaman oruç tutmazdı.[110]
Sahihayn'da İbn Ömer'den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.): "Hilâli gördüğünüz zaman oruç tutun ve (öteki) hilâli gördüğünüz zaman orucu bozun. Şayet hava kapalı olursa takdir yapın." buyurmuştur.[111] îmam Ahmed (r.h.) sahih bir senedle Nâfi'in şöyle dediğini ilâve eder: Şaban ayının yirmi dokuzu olunca Abdullah (İbn Ömer) hilâli gözetlemesi için adam gönderir, şayet adam hilâli görürse oruca başlardı. Hilâli göre-mezse ve gökyüzünde görüşünü engelleyecek bir bulut veya sis bulunmazsa oruç tutmazdı. Eğer gökyüzünde görüşünü engelleyecek bir bulut veya sis bulunursa oruç tutardı[112]
4- Enes'ten gelen rivayet: İmam Ahmed'in, İsmail b. İbrahim'den rivayetine göre Yahya b. Ebu İshak anlatıyor: Öğle vakti yahut ona yakın bir vakitte hilâli gördüm. İnsanlardan bir kısmı orucu bozdu. Enes b. Mâ-lik'e gidip ona hilâlin görüldüğünü ve bir kısım insanların orucu bozduğunu haber verdik. Dedi ki: Bugün benim için tam otuz bir gün oluyor. Zira Hakem b. Eyyub, insanlar oruca başlamadan önce bana, "Ben yarın oruç tutacağım." diye haber gönderdi. Ben de ona muhalefet etmek istemedim, oruç tuttum. Ben bugünümü geceye tamamlayacağım.
5- Muâviye'den gelen rivayet: Ahmed'in, Mugîre — Saîd b. Abdülaziz
— Mekhûl ve Yunus b. Meysera b. Halbes senediyle rivayetine göre Muâ-viye b. Ebu Süfyan: "Şaban'dan bir gün oruç tutmam bana, Ramazan'dan bir gün yememden daha iyidir." derdi.[113]
6- Amr b. Âs'tan gelen rivayet: Ahmed'in, Zeyd b. Habbâb — İbn Lehîa — Abdullah b. Hübeyre senediyle rivayetine göre Amr b. Âs, Ramazan olup olmadığında şüphe edilen günde oruç tutardı.
7- Ebu Hureyre'den gelen rivayet: (Ahmed'in) Abdurrahman b. Meh-dî — Muâviye b. Salih — Ebu Hureyre'nin kölesi Ebu Meryem senediyle rivayetine göre Ebu Hureyre demiştir ki: Acele edip Ramazan orucuna bir gün Önce başlamam bana göre geri kalmamdan daha iyidir. Çünkü acele ettiğimde kaçırdığım gün olmaz. Geri kaldığımda kaçırdığım gün olur.
8- Hz. Âişe'den gelen rivayet: Saîd b. Mansur, Ebu Avâne — Yezid b. Humeyr senediyle Ramazan olup olmadığında şüphe edilen günde Hz. Aişe'ye sormak için giden haberciden Hz. Âişe'nin şöyle dediğini aktarır: Şaban'dan bir gün oruç tutmam bana göre Ramazan'dan bir gün yememden daha iyidir.
9- Hz. Ebu Bekir'in kızı Esmâ'dan —ALLAH her ikisinden de razı olsun— gelen rivayet: Yine Saîd'in, Yakub b. Abdurrahman — Hişam b. Urve— Münzir'in kızı Fâtıma senediyle rivayetine göre, Ramazan hilâli, hava kapah olduğu için görülmediği vakit Esma mutlaka bir gün önce oruca başlar ve böyle yapılmasını emrederdi.
Ahmed'in, Ravh b. Abbâd — Hammâd b. Seleme — Hişam b. Urve— Fâtıma senediyle rivayetine göre Esma, Ramazan olup olmadığı şüpheli olan günde oruç tutardı.
Ahmed'den akladığımız bütün rivayetler Fazl b. Ziyad'ın ondan derlediği MesâiF dendir.
Esrem'in rivayetine göre Ahmed: "Gökyüzünde bir bulut yahut görüşü engelleyen bir durum olursa oruç tutar; gökyüzünde görüşü engelleyen bir durum olmazsa oruç tutmaz." demiştir. îki oğlu Salih ile Abdullah, el-Mervezî, Fazl b. Ziyad ve daha başkaları ondan aynı görüşü aktarmışlardır.
Cevap: Birkaç yönden cevap verilecektir:
1- Sahabeden yaptığınız .nakiller arasında o günün orucunun farz olduğunu açıkça ifade eden münasip bir rivayet mevcut değil ki, onların yaptıkları ALLAH Rasûlü'nün (s.a.) sünnetine aykırı olsun. Nihayet onlardan gelen nakiller olsa olsa o gün ihtiyaten oruç tutmayı ifade etmektedirler. Enes, emirlere (ümerâ) muhalefet etmek istemediğinden o gün oruç tuttuğunu açıkça belirtmiştir. Bu yüzden bir rivayete göre İmam Ahmed: "Halk, oruca başlama ve orucu bozma konusunda devlet başkanına bağımlıdır." demiştir. ALLAH Rasûlü'nden (s.a.) gerek fiil gerek söz olarak aktardığımız naslar yalnızca hava kapalı olduğu gün oruç tutmanın farz olmadığım gösterir, haram olduğunu göstermezler. Öyleyse o gün oruç tutmayanlar caiz olanı yapmış, oruç tutanlar ise ihtiyatlı davranmış olurlar.
2- Sahabenin bir kısmı sizin aktardığınız gibi o gün oruç tutar, bir kısmı ise tutmazdı. O gün oruç tuttuğu en sahih ve en açık şekilde rivayet edilen Abdullah îbn Ömer'dir. İbn Abdilber diyor ki: Tavus el-Yemanî ve Ahmed b. Hanbel de onun görüşündedir. Bunun benzeri Hz. Ebu Bekir'in kızları Âişe ve Esmâ'dan da rivayet edilmiştir. Bunlardan başka İbn Ömer'in görüşünü paylaşan kimse bilmiyorum. Şu sahabîlerden şek günü (Ramazan olup olmadığı bilinmeyen günde) oruç tutmanın mekruh olduğu rivayet edilmiştir: Ömer İbnü'l-Hattâb, Ali b. Ebu Tâlib, İbn Mes'ûd, Hu-zeyfe, İbn Abbas, Ebu Hureyre ve Enes b. Mâlik, ALLAH onlardan razı olsun.
Ben derim ki: Ali, Ömer, Ammar, Huzeyfe ve îbn Mes'ûd'tan Şa-ban'm son günü nafile oruç tutmanın yasak olduğu nakledilmiştir. Bu konuda Ammar: "Kim şek gününde oruç tutarsa muhakkak Ebu'l-Kasım'a (Hz. Muhammed'e, s.a.) isyan etmiş olur." demiştir.[114]
Hava kapalı olduğu gün, ihtiyaten, eğer bugün Ramazan ise farz oruç yerine geçer, değilse nafile oruç olur düşüncesiyle tutulan oruca gelince; sahabeden gelen rivayetler bunun caizliğini icabettirir. İbn Ömer ve Âişe'-nin yaptığı da budur. Maafnafih Âişe, "Hz. Peygamber (s.a.) hava kapalı olduğundan Şaban'ın hilâli görülmezse otuz gün sayar, sonra oruç tutardı." diye rivayette bulunmuştur. Onun bu hadisi "Şayet sahih olsa Âişe, ona muhalefet etmezdi." denilerek reddedilmiş ve onun oruç tutması hadiste bir illet sayılmıştır. Ama iş öyle değildir. Çünkü Âişe o günün orucunu farz saymamış, yalnız ihtiyaten tutmuştur. Hz. Peygamber'in (s.a.) fiil ve emrinden orucun, sayı tamamlanıncaya kadar farz olmayacağını anlamıştır. Gerek Âişe, gerekse İbn Ömer bu orucun caiz olmadığım anlamamıştır.
Bu konudaki en doğru ve yerinde görüş budur. Hadisler ile sahabe söz ve davranışları bu sayede birbirleriyle uzlaşmış olurlar. Nitekim şu rivayet de bunu ortaya koymaktadır: Ma'mer — Eyyub — Nâfi' — İbn Ömer senediyle rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.) Ramazan hilâli konusunda: "Onu gördüğünüz zaman oruç tutun. (Şevval) hilâlini gördüğünüz zaman orucu bozun. Şayet hava kapalı olursa otuz gün takdir edin." buyurdu. İbn Ebî Ravvâd, bu hadisi Nâfi' yoluyla İbn Örner'den: "...Şayet hava kapalı olursa sayıyı otuza tamamlayın." şeklinde rivayet ediyor.
Mâlik ve Ubeydullah, Nâfi' yoluyla hadisi İbn Ömer'den:, "...takdir edin." şeklinde rivayet ediyorlar. Bu da gösterir ki, İbn Ömer hadisten otuza tamamlamanın farz olduğunu değil, caiz olduğunu anlamıştır. Artık o, otuzuncu gün oruç tuttuğu vakit ihtiyaten iki caizden birini yerine getirmiş olmaktadır. Bunun bir delili de şudur: İbn Ömer (r.a.) şayet şek günü oruç tutmanın farz olduğunu savunanların dedikleri gibi Hz. Peygamber'in (s.a.) sözünü "Ayı yirmi dokuz olarak takdir edin, sonra oruç tutun." şeklinde anlasaydı muhakkak bunu hem ailesine, hem başkalarına emreder, o gün özellikle sırf kendisi oruç tutmakla yetinmez, bunu başkalarına emretmemezlik yapmaz ve bu gün oruç tutmanın insanlara farz olduğunu elbet açıklardı.
İbn Abbas (r.a.) şek günü oruç tutmaz ve şu hadisi delil gösterirdi: "Hilâli görünceye kadar oruç tutmayın. Yine (öteki) hilâli görünceye kadar orucu bozmayın. Şayet hava kapalı olursa sayıyı otuza tamamlayın."
Mâlik bu hadisi, Mwvö//a'ında, sanki İbn Ömer hadisini ve Hz. Peygamber'in (s.a.) "takdir edin" sözünü tefsir edici sayarcasına İbn Ömer hadisinin hemen peşinden kaydetmiştir.
îbn Abbas derdi ki: Aya bir yahut iki gün önce başlayana şaşarım. Oysa ALLAH Rasûlü (s.a.): "Ramazan'a bir yahut iki gün önce başlamayın." buyurdu. Herhalde İbn Abbas bu sözleriyle İbn Ömer'e karşı gel-* inektedir.
İşte böyle bu iki büyük sahabîden biri şiddet tarafına meyletse, diğeri , kolaylaştırma tarafına meylederdi. Bu durum birçok meselede kendini göstermektedir. Abdullah îbn Ömer, birtakım konularda zorlaştırma yolunu tutmuştur ki, o konularda sahabe kendisine muvafakat göstermemiştir. İbn Ömer, abdestte gözlerinin içini de yıkardı. Hatta bu yüzden kör oldu. Başını meshettiği zaman, kulaklarını yeni su almak suretiyle ayrıca yıkardı. Hamama girmeyi menederdi. Girdiği zaman bundan dolayı guslederdi. İbn Abbas ise hamama girerdi. İbn Ömer, biri yüz için diğeri dirseklere kadar eller için olmak üzere iki kere ellerini yere vurmak suretiyle teyemmüm alır, bir tek vuruşla ve yalnız avuçlar üzerine meshetmekle yetinmezdi. İbn Abbas ise ona muhalefet eder ve, "Teyemmüm, yüz ve avuçlar için elleri bir kere yere vurmaktır." derdi. İbn Ömer, karısını öptüğünden dolayı abdest alır ve bu şekilde fetva verirdi; çocuklarını öptüğü zaman ağzını su ile çalkalar, sonra namaz kılardı. İbn Abbas ise, "Ha karımı öpmüşüm, ha fesleğen koklamışım, farketmez." derdi.
îbn Ömer, bir kimse bir başka namaz kılarken üzerinde bir kaza namazı borcu olduğunu hatırlarsa o kimsenin,*kıldığı namazı tamamlayıp hatırladığı kaza namazım kılmasını, sonra da kılmakta olduğu o namazı yeniden kılmasını emrederdi. Ebu Ya'Iâ el-Mavsılî bu konuda Müsned'inde Hz. Peygamber'den (s.a.) bir hadis rivayet etmekteyse de, doğrusu bu rivayet İbn Ömer'e ait olup mevkuftur. Beyhakî diyor ki: îbn Ömer'den merfû hadis olarak rivayet edilmişse de sahih değildir. îbn Abbas'tan da merfû olarak rivayet edilmiş, ancak bu da sahih değildir.
Sözün özü: Abdullah İbn Ömer zorlaştırma ve ihtiyat yolunu tutardı. Ma'mer — Eyyub — Nâfi senediyle rivayet edildiğine göre İbn Ömer, imamın kıldırdığı namazın bir rekâtına yetiştiği vakit o rekâta başka bir rekât daha ilâve eder, namazını bitirince iki sehiv secdesi yapardı. Zührî: "Bunu ondan başka hiç kimsenin yaptığını bilmiyorum." diyor.
Ben derim ki: Her halde bu secde —oturuşun yeri çift rekâtı müteakip olduğu halde— onun bir rekâtı müteakip oturmuş olmasındandır.
Sahabenin, "Şabandan bir gün oruç tutmamız bize göre Ramazan'dan bir gün yememizden daha iyidir." demeleri, bu günün orucunu farz oruç diye tutmadıklarını göstermektedir. Şayet bu gün onlara göre kesinlikle Ramazan'dan olsaydı muhakkak "Bu gün Ramazan'dandır, oruç tutmamamız caiz değlidir." derlerdi.
Caiz olduğunu göstermek amacıyla şek günü oruç tutmadıklarını ifade eden rivayetler de onların bu orucu müstehap ve daha uygun olduğu düşüncesiyle tuttuklarını gösterir, işte İbn Ömer... Hanbel, MesâiFinde, Ah-med b. Hanbel — Vekî — Süfyân — Abdülaziz b. Hakim el-Hadramî senediyle İbn Ömer'in: "Şayet bütün sene oruç tutsam muhakkak Ramazan olup olmadığı şüpheK olan günde oruç tutmazdım." dediğini rivayet eder.[115]
Hanbel'in, Ahmed b. Hanbel — Ubeyde b. Humeyd — Abdülaziz b. Hakîm senediyle rivayetine göre ibn Ömer'e: "Hiçbir günün orucunu kaçırmamak için Ramazan'dan önce oruca başlayabilir miyiz?" diye sordular, o da: "Of, of!.. Cemaatle birlikte oruç tutun." dedi. İbn Ömer'in: "Herhangi biriniz ayın asla önüne geçmesin." dediği sahihtir. Hz. Pey-gamber'in (s,a.) de: "Hilâli görünce oruç tutun ve (öteki) hilâli görünce orucu bozun. Şayet hava kapalı olursa ayı otuz gün sayın." buyurduğu sahihtir.
Ali b. Ebu Tâlib (r.a.) aynı tarzda şöyle demiştir: Hilâli gördüğünüz zaman onu görmüş olduğunuzdan dolayı oruç tutun. (Öteki) hilâli gördüğünüz zaman orucu bozun. Şayet hava kapalı olursa sayıyı tamamlayın.
İbn Mes'ûd (r.a.) da: "Şayet hava kapalı olursa ayı otuz gün sayın." demiştir.
Bu sahabe söz ve davranışlarının (=âsâr) şayet kendilerinden o günde oruç tutma konusunda rivayet gelen sahabenin söz ve davranışlarıyla çatıştıkları düşünülürse bu sahabe söz ve davranışlarının gerek söz, gerekse anlam bakımından merfû hadislere muvafakat etmelerinden dolayı bunları esas almak daha uygundur. Şayet aralarında bir çelişki bulunmadığı düşünülürse o zaman iki uzlaştırma yolu vardır:
1- Şek gününde oruç tutulmayacağını ifade eden sahabe söz ve davranışlarının, hava kapalı olmadığı zamana yahut o gün oruç tutmayı farz sayanların yaptıkları gibi ayın sonunda havanın kapalı olmasına yorumlamak.
2- Kendilerinden şek gününde oruç tuttukları rivayet edilen sahabenin söz ve davranışlarım farz olarak değil, müstehap olarak daha uygun olanı yapmaya ve ihtiyatlı davranmaya yorumlamak. Bu sahabe söz ve davranışları bu orucun farz olmadığı konusunda açıktır. Bu yol naslara ve şeriat kaidelerine muvafakata daha yakındır. Şek konusunda eşit iki gün arasını ayırt etmekten de bu yol sayesinde selâmete erişilmiş olur. Böylece birisi şek günü ve ikincisi —onda da kesinlikle şek bulunduğu halde— yakîn (kesinlik) günü sayılır. Ramazan mı, değil mi diye şüphe ettiği halde o günün kesinlikle Ramazan'dan olduğuna inanmasını kula teklif etmek, güç yetirilemeyecek bir şeyi teklif ve birbirine denk iki şey arasını ayırt etmek demektir. En iyi bilen ALLAH'tır. [116]
[108] Mekhûl, Hz. Ömer'e yetişmemiş olduğu için haber munkatı'dir.
[109] Şafiî, 1/251. Senedi munkati'dır.
[110] Abdürrezzak, Musannef, 7323. Senedi sahihtir.
[111] Yukarıda geçti.
[112] Ahmed, 2/5; Ebu Davud, 2320.
[113] Rivayet munkatı'dır. Amr b. Âs rivayeti de munkatı'dır. Senedinde zayıf bir râvi olan îbn L^hîa vardır. Ebu Hüreyre rivayeti farziyete delil olmaz, yalnız ihtiyat ve müstehap-lık ifade eder.
[114] Ebu Davud, 2334; Tirmizî, 686; Nesâî, 4/153;İbn Mâce, 1645; Dârimî, 2/2. Buharı (30/11)kesinlik ifade edecek bir şekilde muallak olarak rivayet etmiştir, ibn Huzeyme (1914), İbn Hibbân (878) ve Hâkim (1/423, 424) rivayetin sahih olduğunu söylemişlerdir.
[115] Hem bu rivayetin, hem de ondan sonrakinin senedi sahihtir.
[116] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/56-63.