MURATS44
Özel Üye
Esselâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berakâtuhû biadedi dekâiki eyyami’l-firak
Efendim! Bir türlü giriş cümlesi bulamıyorum Sen’i anlatacak satırlara. Hâlâ yarım yamalak sana adadığım cümlelerim. Hep acz içinde, Sen’i anlatamayacak olmanın burukluğuyla bir araya geliyor kelimeler. Çoğu zaman gönüldeki esintileri ifade etmeye gücü yetmez kelimelerin. Kalp muhabbetle dolu iken dil suskun kalır, kalemler yazmaz olur. Anlatamadığı zaman kâğıt kaleme sığınan yüreğim, şimdi onu da yapamamanın burukluğunda...
Bugün Mevlid-i Şerif, Kutlu Doğum, bugün mutlu doğum... Sen geldin, gül kokun kapladı kıyamete dek zamanı. Zamanın yüzü güldü EFENDİM. Kız çocuklarının varlığı Sen’in gelişinle hayat buldu. Babalarından ufacık bir gülümseme görebilmek için Sen’in yolunu gözlediler hep. Babalar Sen’in gözlerindeki şefkat, merhamet denizine dalınca duyabildiler, diri diri gömdükleri kızlarının ''babacığım'' çığlıklarını.
O güzel ellerinin değdiği her göz aydınlığa kavuştu. Elinin değdiği bir göze bin canım feda GÜZEL GÖZLÜM!..
Sen’i görebilmek için yıldızlar arştan arza eğildiler salkım salkım. Nurundan onlar da nurlandı doğduğun gece.
Doğar doğmaz ''ümmetim'' dedin, EY VEFALI SEVGİLİ! Doğduğun gün bile unutmadın bizi, Miraç'ta unutmadın, vefat ettiğin gün de unutmadın. Mahşerde de unutmayacaksın, biliyoruz...
Sakal-ı Şerif'ini kokladım bugün ilk defa. Bu koku cennet kokusu muydu acaba? Öylesine içime işledi ki kokun, her nefeste Sen’i kokluyorum sanki. Utanıyorum GÜL KOKULUM, çok utanıyorum, Sen’in bastığın toprağı koklamayı hak etmemişken, Sen’den bir parçaya dokunmayı, koklamayı lütfetti Rabbim elhamdülillah... Kokladım, ağladım, acınacak hâllerime ağladım, Sen’i hak edemeyişime kan ağlasam yeridir dedim, ağladım...
''Benim bildiklerimi bilseniz çok ağlar, az gülerdiniz'' buyuruyorsun. Sen’in bildiklerini bilmeye güç yetiremeyiz ama ağlamadan da edemiyoruz işte Efendim. Gecelerce bizim hâllerimize Rabbimden mağfiret dileyip ''ümmetim ümmetim'' diye döktüğün incileri, yakarışlarını bilip de nasıl gülelim SULTANIM..
''Ben kimsesizlerin kimsesiyim. Yetimlerin velisiyim'' buyuruyorsun. Allah'tan başka kimsesi olmayanların kalplerini ne teselli edebilir ki varlığından gayrı. Benim yetimliğim, kimsesizliğim de yalnız Sen’in yanında, Sen’in varlığında teselli buluyor. Benim dertlerime tek çare Sen’sin. Sana ulaşmak için çıktığım bu hayat yolunda kimsem yok yanımda.
Yalnız yürüyeceğim vuslat yolunda. Sürünmekse de sürüneceğim bu yol beni sana kavuşturacaksa. Dünyadan, dünyalıklardan uzak yalnız AŞKINLA...
Sana ulaşmak için tek şey aşk! Âşığınım, müptelânım GÜL YÜZLÜM! Benim sevdam yanışlarımın ateşi, benim sevdam yakarışlarımın sesi, benim sevdam yüreğimde büyüyen hüznün ismi... Sevdana düşenlerin yüreklerinde n’olur ki hüzünden başka? Hiç bitmiyor hüzün mevsimi gönüllerimizde. Kâinatta yüreğini hüzün tutmayan var mı ki Efendim?..
‘Sen’i çok seviyorum’ desem ''bu söz ne haddine'' der misin, kızar mısın bana? Bu sevda gönlümde ebedi bitmez desem, ''ne yaptın ki sevgimi hak edecek'' der misin? Hiç bir şeyim yok belki NÛR-I AYNİM... Dünya denen şu koskoca boşlukta ufacık bir nokta kadar bile değerim yok belki; ama SENİ SEVMEKTEN BAŞKA MAHARETİM DE YOK Kİ BENİM!..
Kapına gelip günlerce gecelerce ağlasam, inlesem ''ne olur bir kez olsun şu garibe de aç kapını'' diye. Sonra Sen hâlime acıyıp açsan kapını bana. O aşk kapısında yüreğim kanatlanıp uçmaz mı? Sen’in huzurunda dünya kelâmı dönmez dilimde. Yalnız bil diye ''YÂ RASÛLALLAH, SEN’İ ÇOK SEVİYORUM!'' diyebilsem yeter, sonra da ayaklarına kapanıp ağlasam...
Sen de beni sever misin, sevgiyi öğretir misin bana? Isıtır mısın pişmanlık dolu kalbimi? Söküp atar mısın gönül bahçemde büyüyen ayrık otlarını? Şehadet parmağınla benim kalbimi de böler misin? Sonra bir tarafına Rabbim'in, diğer tarafına da Sen’in sevgi tohumlarını ekip yeniden insan eyler misin beni?..
Sevgi ancak Sen’i yaşamakla, Sen’i anlamakla, yolundan gitmekle daim olur gönüllerde. Sen’in bize öğrettiklerin olmasa dünyaya çok meyledecektik şüphesiz. Sünnetlerin öyle önemli ki hayatımızda, ''Ahir zamanda unutulmuş bir sünnetimi yapana yüz şehit sevabı vardır'' buyuruyorsun. Bu sevgi yolunda ancak sünnetlerine sımsıkı sarılarak ayakta kalabiliriz. Oturmayı, kalkmayı, gülmeyi, ağlamayı, konuşmayı, susmayı hatta başımızı yastığa koymayı bile Sen’den öğrendik. Âişe annemiz Sen’in ahlâkının KUR'AN olduğunu söylüyor. Bizler de birazcık olsun sana benzemek, Sen’in ahlâkınla ahlâklanabilmek için sünnetlerini yaşamaya çalışıyoruz…
Sen’in hayatına yön veren, vahiydi. Rabbim KUR'AN'ı işlemiş ya Sen’in mübarek nurdan kalbine nakış nakış, şimdi o kelâmı hıfz etmeye talibim ben de… Sen’in ahlâkınla yaşamaya talibim.
EY GÖNLÜMÜN GÜLÜ! Öyle korkuyorum ki mahşer günü Sen’den mahrum kalmaktan. O gül yüzünü bir kez olsun görememekten öyle korkuyorum ki; o gün milyonlarca âşığın peşinde pervane olurken, Sen beni tanıyıp da gülümser misin?..
Sana asırlar evvelinden selâm gönderen, uğruna canlarını veren, anasını babasını karşısına alan, ateşle dağlanan, her gece Sen’in özleminle seccadelerini gözyaşlarıyla ıslatan âşıkların varken, şu küçücük yüreğe her şeyden daha yüce bir sevdayı sığdırmaya çalışan bu acize de nasip olur mu?..
Dünyada göremedim, cennette görebilir miyim ki cemalini? Göremeyeceksem Sen’i, cenneti istemem EFENDİM! Sen’siz olan cenneti ben neyleyim?..
Çok özledim Sen’i EY GÜZELLER İNCİSİ! Aşk şehri, saadet şehri Medine'ni çok özledim. Belki bir kâfile daha yaklaşıyor sana doğru, vuslat yolunda. Kim bilir belki birazdan yemyeşil bir kubbenin ışığı düşecek gözlerine. Ah keşke o güzel Ravzânı bir kez daha görebilseydim. Kadem-i Şerifine yüzümü sürebilseydim. Aşkı, muhabbeti Sen’den alsaydım. Benim yüreğimde hasretin, gözlerimde ışıl ışıl o kutlu şehrin hayali, bütün umutlarımı sana gönderiyorum her mevsim. Dualarımı, hüzünlerimi, sevdamı, gözyaşımı gönderiyorum, kabul eder misin SEVGİLİ?..
İçim her ne kadar yokluğunun, Sen’den uzak kalışımın acısıyla kavrulsa da Sen’i bilmek, Sen’i sevmek tüm güzelliklerden daha güzel. Ya hiç olmasaydın hayatımda CANIMIN CANI! Ya Sen’i hiç tanımamış olsaydım! Şükürler olsun Rabbime aşkının ateşinde yanmayı, Sen’i özlemeyi, hasretinin sancısından gözümden yaşlar akıtmayı nasip ettiği için…
Bu da benim sana dilekçem nûr-i aynim... Güneş dürülüp ışığını kaybettiği vakit tüm sevenlerini yanına çağırırken, bu âcizi de unutma! Sevgini diliyorum Rabbimden. Sevginle yaşayanlardan, sevginle yoğrulanlardan eylesin
Efendim! Bir türlü giriş cümlesi bulamıyorum Sen’i anlatacak satırlara. Hâlâ yarım yamalak sana adadığım cümlelerim. Hep acz içinde, Sen’i anlatamayacak olmanın burukluğuyla bir araya geliyor kelimeler. Çoğu zaman gönüldeki esintileri ifade etmeye gücü yetmez kelimelerin. Kalp muhabbetle dolu iken dil suskun kalır, kalemler yazmaz olur. Anlatamadığı zaman kâğıt kaleme sığınan yüreğim, şimdi onu da yapamamanın burukluğunda...
Bugün Mevlid-i Şerif, Kutlu Doğum, bugün mutlu doğum... Sen geldin, gül kokun kapladı kıyamete dek zamanı. Zamanın yüzü güldü EFENDİM. Kız çocuklarının varlığı Sen’in gelişinle hayat buldu. Babalarından ufacık bir gülümseme görebilmek için Sen’in yolunu gözlediler hep. Babalar Sen’in gözlerindeki şefkat, merhamet denizine dalınca duyabildiler, diri diri gömdükleri kızlarının ''babacığım'' çığlıklarını.
O güzel ellerinin değdiği her göz aydınlığa kavuştu. Elinin değdiği bir göze bin canım feda GÜZEL GÖZLÜM!..
Sen’i görebilmek için yıldızlar arştan arza eğildiler salkım salkım. Nurundan onlar da nurlandı doğduğun gece.
Doğar doğmaz ''ümmetim'' dedin, EY VEFALI SEVGİLİ! Doğduğun gün bile unutmadın bizi, Miraç'ta unutmadın, vefat ettiğin gün de unutmadın. Mahşerde de unutmayacaksın, biliyoruz...
Sakal-ı Şerif'ini kokladım bugün ilk defa. Bu koku cennet kokusu muydu acaba? Öylesine içime işledi ki kokun, her nefeste Sen’i kokluyorum sanki. Utanıyorum GÜL KOKULUM, çok utanıyorum, Sen’in bastığın toprağı koklamayı hak etmemişken, Sen’den bir parçaya dokunmayı, koklamayı lütfetti Rabbim elhamdülillah... Kokladım, ağladım, acınacak hâllerime ağladım, Sen’i hak edemeyişime kan ağlasam yeridir dedim, ağladım...
''Benim bildiklerimi bilseniz çok ağlar, az gülerdiniz'' buyuruyorsun. Sen’in bildiklerini bilmeye güç yetiremeyiz ama ağlamadan da edemiyoruz işte Efendim. Gecelerce bizim hâllerimize Rabbimden mağfiret dileyip ''ümmetim ümmetim'' diye döktüğün incileri, yakarışlarını bilip de nasıl gülelim SULTANIM..
''Ben kimsesizlerin kimsesiyim. Yetimlerin velisiyim'' buyuruyorsun. Allah'tan başka kimsesi olmayanların kalplerini ne teselli edebilir ki varlığından gayrı. Benim yetimliğim, kimsesizliğim de yalnız Sen’in yanında, Sen’in varlığında teselli buluyor. Benim dertlerime tek çare Sen’sin. Sana ulaşmak için çıktığım bu hayat yolunda kimsem yok yanımda.
Yalnız yürüyeceğim vuslat yolunda. Sürünmekse de sürüneceğim bu yol beni sana kavuşturacaksa. Dünyadan, dünyalıklardan uzak yalnız AŞKINLA...
Sana ulaşmak için tek şey aşk! Âşığınım, müptelânım GÜL YÜZLÜM! Benim sevdam yanışlarımın ateşi, benim sevdam yakarışlarımın sesi, benim sevdam yüreğimde büyüyen hüznün ismi... Sevdana düşenlerin yüreklerinde n’olur ki hüzünden başka? Hiç bitmiyor hüzün mevsimi gönüllerimizde. Kâinatta yüreğini hüzün tutmayan var mı ki Efendim?..
‘Sen’i çok seviyorum’ desem ''bu söz ne haddine'' der misin, kızar mısın bana? Bu sevda gönlümde ebedi bitmez desem, ''ne yaptın ki sevgimi hak edecek'' der misin? Hiç bir şeyim yok belki NÛR-I AYNİM... Dünya denen şu koskoca boşlukta ufacık bir nokta kadar bile değerim yok belki; ama SENİ SEVMEKTEN BAŞKA MAHARETİM DE YOK Kİ BENİM!..
Kapına gelip günlerce gecelerce ağlasam, inlesem ''ne olur bir kez olsun şu garibe de aç kapını'' diye. Sonra Sen hâlime acıyıp açsan kapını bana. O aşk kapısında yüreğim kanatlanıp uçmaz mı? Sen’in huzurunda dünya kelâmı dönmez dilimde. Yalnız bil diye ''YÂ RASÛLALLAH, SEN’İ ÇOK SEVİYORUM!'' diyebilsem yeter, sonra da ayaklarına kapanıp ağlasam...
Sen de beni sever misin, sevgiyi öğretir misin bana? Isıtır mısın pişmanlık dolu kalbimi? Söküp atar mısın gönül bahçemde büyüyen ayrık otlarını? Şehadet parmağınla benim kalbimi de böler misin? Sonra bir tarafına Rabbim'in, diğer tarafına da Sen’in sevgi tohumlarını ekip yeniden insan eyler misin beni?..
Sevgi ancak Sen’i yaşamakla, Sen’i anlamakla, yolundan gitmekle daim olur gönüllerde. Sen’in bize öğrettiklerin olmasa dünyaya çok meyledecektik şüphesiz. Sünnetlerin öyle önemli ki hayatımızda, ''Ahir zamanda unutulmuş bir sünnetimi yapana yüz şehit sevabı vardır'' buyuruyorsun. Bu sevgi yolunda ancak sünnetlerine sımsıkı sarılarak ayakta kalabiliriz. Oturmayı, kalkmayı, gülmeyi, ağlamayı, konuşmayı, susmayı hatta başımızı yastığa koymayı bile Sen’den öğrendik. Âişe annemiz Sen’in ahlâkının KUR'AN olduğunu söylüyor. Bizler de birazcık olsun sana benzemek, Sen’in ahlâkınla ahlâklanabilmek için sünnetlerini yaşamaya çalışıyoruz…
Sen’in hayatına yön veren, vahiydi. Rabbim KUR'AN'ı işlemiş ya Sen’in mübarek nurdan kalbine nakış nakış, şimdi o kelâmı hıfz etmeye talibim ben de… Sen’in ahlâkınla yaşamaya talibim.
EY GÖNLÜMÜN GÜLÜ! Öyle korkuyorum ki mahşer günü Sen’den mahrum kalmaktan. O gül yüzünü bir kez olsun görememekten öyle korkuyorum ki; o gün milyonlarca âşığın peşinde pervane olurken, Sen beni tanıyıp da gülümser misin?..
Sana asırlar evvelinden selâm gönderen, uğruna canlarını veren, anasını babasını karşısına alan, ateşle dağlanan, her gece Sen’in özleminle seccadelerini gözyaşlarıyla ıslatan âşıkların varken, şu küçücük yüreğe her şeyden daha yüce bir sevdayı sığdırmaya çalışan bu acize de nasip olur mu?..
Dünyada göremedim, cennette görebilir miyim ki cemalini? Göremeyeceksem Sen’i, cenneti istemem EFENDİM! Sen’siz olan cenneti ben neyleyim?..
Çok özledim Sen’i EY GÜZELLER İNCİSİ! Aşk şehri, saadet şehri Medine'ni çok özledim. Belki bir kâfile daha yaklaşıyor sana doğru, vuslat yolunda. Kim bilir belki birazdan yemyeşil bir kubbenin ışığı düşecek gözlerine. Ah keşke o güzel Ravzânı bir kez daha görebilseydim. Kadem-i Şerifine yüzümü sürebilseydim. Aşkı, muhabbeti Sen’den alsaydım. Benim yüreğimde hasretin, gözlerimde ışıl ışıl o kutlu şehrin hayali, bütün umutlarımı sana gönderiyorum her mevsim. Dualarımı, hüzünlerimi, sevdamı, gözyaşımı gönderiyorum, kabul eder misin SEVGİLİ?..
İçim her ne kadar yokluğunun, Sen’den uzak kalışımın acısıyla kavrulsa da Sen’i bilmek, Sen’i sevmek tüm güzelliklerden daha güzel. Ya hiç olmasaydın hayatımda CANIMIN CANI! Ya Sen’i hiç tanımamış olsaydım! Şükürler olsun Rabbime aşkının ateşinde yanmayı, Sen’i özlemeyi, hasretinin sancısından gözümden yaşlar akıtmayı nasip ettiği için…
Bu da benim sana dilekçem nûr-i aynim... Güneş dürülüp ışığını kaybettiği vakit tüm sevenlerini yanına çağırırken, bu âcizi de unutma! Sevgini diliyorum Rabbimden. Sevginle yaşayanlardan, sevginle yoğrulanlardan eylesin