Senin adına sevindim…
Ne çok duyar olduk, başta televizyonlar olmak üzere, bu sözü son günlerde. Belki bir çeviri hatası, belki yaşanan değişimin başka türlü ifade edilemeyen tercümesi olarak girdi hayatımıza.
Hüzünlü bir ses, zoraki gülümseyen bir yüz ve hafif öne eğilmiş başla söyledi oyuncular bu cümleyi. Sevinme duygusunu yalanlayan bir görüntü çekti kameralar.
“Senin adına sevindim”; “Sevincini paylaşıyorum”dan da, “Seninle beraber ben de aynı sevinci yaşıyorum”dan da farklı besbelli.
Oysa başkasının sevincini yaşamak her zaman kolay değildir. Çalışmadığın yerden çıkan bir sınav sorusu ya da elektriğin kesik olduğu günün sabahı yapılan sözlü gibi.
Senin cebinde beş kuruş yokken, arkadaşının kabarık cüzdanına sevinmek…
Hayallerindeki o bölüme sen girememişken, onun kazanmasına sevinmek…
Çok istediğin, ama kabul edilmediğin işe arkadaşın girdiği için sevinmek…
Sen tıklım tıklım otobüste bir yerlere yetişmeye çalışırken, senin yanından onun hızla özel otomobiliyle geçmesine sevinmek…
Sen anne/baba olmak için doktor doktor gezerken, onun ikinci evladını kucağına almasına sevinmek…
Senin kalbin kırılmışken, onun içinin sevinçten kıpır kıpır olmasına sevinmek…
Sen düşerken onun yükselişine, sen kaybederken onun kazanmasına, sen yarı yolda bırakılırken onun elinden tutulmasına sevinmek…
Acıları paylaşmak daha zor gibi gelir insana çoğu zaman. Oysa acılarda kendini başkasının yerine koymak o kadar da zor değildir. Ama sevinci paylaşmak söz konusuysa, kıskançlık girer araya, haset girer. İşte öyle bir “Sevinmeliyim, ama” durumunda dökülür ağızdan, “Senin adına sevindim” cümlesi.
İçten içe insanı yiyip bitiren ise, başka bir cümledir: Neden ben değil?
“Ben”… Uzayda bir nokta bile olmayan dünyada bir nokta bile olmayan ben…
İşsiz arkadaşımı düşünürken aklıma gelmeyen…
Aç uyuyan komşum dururken unuttuğum…
Evladını kefene saran dostuma başsağlığı dilerken bir türlü hatırlayamadığım… “ben”.
Hep yükseklere bakıp “Neden ben?” diye sorarken, aşağıları unutan ve yenemediği o kıskançlıkla başını eğip, zoraki “Senin adına sevindim” diyen ben…
Murat çetin
Ne çok duyar olduk, başta televizyonlar olmak üzere, bu sözü son günlerde. Belki bir çeviri hatası, belki yaşanan değişimin başka türlü ifade edilemeyen tercümesi olarak girdi hayatımıza.
Hüzünlü bir ses, zoraki gülümseyen bir yüz ve hafif öne eğilmiş başla söyledi oyuncular bu cümleyi. Sevinme duygusunu yalanlayan bir görüntü çekti kameralar.
“Senin adına sevindim”; “Sevincini paylaşıyorum”dan da, “Seninle beraber ben de aynı sevinci yaşıyorum”dan da farklı besbelli.
Oysa başkasının sevincini yaşamak her zaman kolay değildir. Çalışmadığın yerden çıkan bir sınav sorusu ya da elektriğin kesik olduğu günün sabahı yapılan sözlü gibi.
Senin cebinde beş kuruş yokken, arkadaşının kabarık cüzdanına sevinmek…
Hayallerindeki o bölüme sen girememişken, onun kazanmasına sevinmek…
Çok istediğin, ama kabul edilmediğin işe arkadaşın girdiği için sevinmek…
Sen tıklım tıklım otobüste bir yerlere yetişmeye çalışırken, senin yanından onun hızla özel otomobiliyle geçmesine sevinmek…
Sen anne/baba olmak için doktor doktor gezerken, onun ikinci evladını kucağına almasına sevinmek…
Senin kalbin kırılmışken, onun içinin sevinçten kıpır kıpır olmasına sevinmek…
Sen düşerken onun yükselişine, sen kaybederken onun kazanmasına, sen yarı yolda bırakılırken onun elinden tutulmasına sevinmek…
Acıları paylaşmak daha zor gibi gelir insana çoğu zaman. Oysa acılarda kendini başkasının yerine koymak o kadar da zor değildir. Ama sevinci paylaşmak söz konusuysa, kıskançlık girer araya, haset girer. İşte öyle bir “Sevinmeliyim, ama” durumunda dökülür ağızdan, “Senin adına sevindim” cümlesi.
İçten içe insanı yiyip bitiren ise, başka bir cümledir: Neden ben değil?
“Ben”… Uzayda bir nokta bile olmayan dünyada bir nokta bile olmayan ben…
İşsiz arkadaşımı düşünürken aklıma gelmeyen…
Aç uyuyan komşum dururken unuttuğum…
Evladını kefene saran dostuma başsağlığı dilerken bir türlü hatırlayamadığım… “ben”.
Hep yükseklere bakıp “Neden ben?” diye sorarken, aşağıları unutan ve yenemediği o kıskançlıkla başını eğip, zoraki “Senin adına sevindim” diyen ben…
Murat çetin