hüzün çiçegi
Aktif Üyemiz
Sevmek, sevgiyle yasayabilmek; omrumuz boyunca sahib oldugumuz cevherlerdir. Sevgi etrafindakiler icin aydinlatan bir isik, yikayip arindiran bir Rahmet, besleyip buyuten bir gida, kazandirip zengin eden bir sermaye demektir. Sevgi; ilahi bir tilsimdir. Girdigi her yere inanmayi, guvenmeyi, yardim etmeyi ve hosgoruyu getirir. Sevgiyle yola cikan her yolcu; engelleri asar. Menzillere ulasir. Aradigini bulur. Sevgi; butun guzelliklerin tohumudur. Bizler sevgi dolu yureklerle, tebessumlerle cevremize sevgi isiklari sacarsak bizim bir sevgimiz bin sevgilere gebe kalir insaAllah. Sevgi fidanlari buyuyup muhabbet cinarlari yetisir. Koku sevgiyle beslenmis govdesi muhabbetle sulanmis bu cinarlar ise kolay kolay devrilmez toplumlar olusturur. Ilahi vuslatlara ererler.
Sevmek gonul isidir, sevmek her kisinin degil, er kisinin hakkidir. Seven kisi her olaya sevgiyle, merhametle bakar. Her seyde sevilebilecek bir guzellik gorur. Hatta en cetin imtihanlar en zorlu kisilerde bile bunu "Vedud olan Rabbim yaratti. O sevgi kaynaginin yarattigi varlik nasil kotu olabilir? Nasil sevilemez" diye merhamet eder. Ve her seyi sever. Sevdigi icin de Hz. Hamza'nin cigerini vahsice parcalayan Vahsi gibi tevbe edip birer sevgili olmaya and icen yurekler cogalir.
Sevmeyenler ise yasamayanlardir. Onlar olu kalplerdir. Hayati anlamsiz ve tatsiz duygularla bitkisel hayatta yasarlar. Gonullerinde sevgi yerine menfaat, kin, hirs, nefret beslerler. Bunun icin de bulunduklari ortamlarda anarsiye ve bunalima duserler. Etrafindaki en yakin insanlarla bile catisma icindedirler. Yurekleri sevgiden mahrum olduklari icin de hic bir zaman guzellikleri goremezler. Nimetlere ulasamazlar. Devamli kisir dunyalarinda egoistce yasarlar.
Sevgiyle yasayarak, birer sevgi insani olabilmek en cok ozlenen seyler.
Herkesi ama Rabbimin yarattigi herkesi istisnasiz sevmeli, tanidiklarimiza 'Seni seviyorum', bunun icin de ariyorum, onem verip ziyaretine geliyorum, seviyorum, sevdigim icin de seccademde oturup Ganiyy olan Rabbimden isterken senin icin de istiyorum" desek, hastalandiginda biz de onunla agri ceksek, isleri bir ucundan biz de tutsak. Mutlu oldugunda tebessumumuzle katkida bulunsak, zor anlarinda yemegimizi onlarla bolussek herhalde hayat bir baska olurdu.
Hz. Ali gibi sevdigimiz icin olum doseklerine yatabiliyor muyuz? Hz. Ebu Bekir gibi yilan deliklerini ayagimizla tikayabiliyor muyuz? Ensar gibi kardeslerimiz icin evimizin yarisini, asimizin tamamini verebiliyor muyuz? Yunus'un deyimiyle "Ol dost icin agulari seker gibi yutabiliyor muyuz?" Varimizi yogumuzu bir gonul karsiliginda kiyabiliyor muyuz? Yoksa sevgi magdurlari olarak sevgisiz, asksiz, muhabbetsiz, "Bunlar olamaz mi" diyoruz? Ama buyuk bir yitigimiz de var.. Sevgi, muhabbet, samimiyet. Sevginin tadini doyasiya yasamis Mevlanamiz da oyle soylemiyor mu?
"Altin ne oluyor? Can ne oluyor? Inci mercan da nedir? Bir sevgiye harcanmadiktan, bir Sevgiliye feda edilmedikten sonra..."
Niye herkesi gonulden sevip, sevginin yollarina dokmuyoruz her seyleri... Hele bir verelim sadakalari tebessumlerle...
Niye Efendimiz (sav) israrla "Sevdigini sevdigine soyle" diye nasihat etmis. Belki de sevgiler ortalara dokulsun, konusulsun. Caglayanlar gibi cossun, diye
Allah de Seninle... Allah hep Seninle
Sevmek gonul isidir, sevmek her kisinin degil, er kisinin hakkidir. Seven kisi her olaya sevgiyle, merhametle bakar. Her seyde sevilebilecek bir guzellik gorur. Hatta en cetin imtihanlar en zorlu kisilerde bile bunu "Vedud olan Rabbim yaratti. O sevgi kaynaginin yarattigi varlik nasil kotu olabilir? Nasil sevilemez" diye merhamet eder. Ve her seyi sever. Sevdigi icin de Hz. Hamza'nin cigerini vahsice parcalayan Vahsi gibi tevbe edip birer sevgili olmaya and icen yurekler cogalir.
Sevmeyenler ise yasamayanlardir. Onlar olu kalplerdir. Hayati anlamsiz ve tatsiz duygularla bitkisel hayatta yasarlar. Gonullerinde sevgi yerine menfaat, kin, hirs, nefret beslerler. Bunun icin de bulunduklari ortamlarda anarsiye ve bunalima duserler. Etrafindaki en yakin insanlarla bile catisma icindedirler. Yurekleri sevgiden mahrum olduklari icin de hic bir zaman guzellikleri goremezler. Nimetlere ulasamazlar. Devamli kisir dunyalarinda egoistce yasarlar.
Sevgiyle yasayarak, birer sevgi insani olabilmek en cok ozlenen seyler.
Herkesi ama Rabbimin yarattigi herkesi istisnasiz sevmeli, tanidiklarimiza 'Seni seviyorum', bunun icin de ariyorum, onem verip ziyaretine geliyorum, seviyorum, sevdigim icin de seccademde oturup Ganiyy olan Rabbimden isterken senin icin de istiyorum" desek, hastalandiginda biz de onunla agri ceksek, isleri bir ucundan biz de tutsak. Mutlu oldugunda tebessumumuzle katkida bulunsak, zor anlarinda yemegimizi onlarla bolussek herhalde hayat bir baska olurdu.
Hz. Ali gibi sevdigimiz icin olum doseklerine yatabiliyor muyuz? Hz. Ebu Bekir gibi yilan deliklerini ayagimizla tikayabiliyor muyuz? Ensar gibi kardeslerimiz icin evimizin yarisini, asimizin tamamini verebiliyor muyuz? Yunus'un deyimiyle "Ol dost icin agulari seker gibi yutabiliyor muyuz?" Varimizi yogumuzu bir gonul karsiliginda kiyabiliyor muyuz? Yoksa sevgi magdurlari olarak sevgisiz, asksiz, muhabbetsiz, "Bunlar olamaz mi" diyoruz? Ama buyuk bir yitigimiz de var.. Sevgi, muhabbet, samimiyet. Sevginin tadini doyasiya yasamis Mevlanamiz da oyle soylemiyor mu?
"Altin ne oluyor? Can ne oluyor? Inci mercan da nedir? Bir sevgiye harcanmadiktan, bir Sevgiliye feda edilmedikten sonra..."
Niye herkesi gonulden sevip, sevginin yollarina dokmuyoruz her seyleri... Hele bir verelim sadakalari tebessumlerle...
Niye Efendimiz (sav) israrla "Sevdigini sevdigine soyle" diye nasihat etmis. Belki de sevgiler ortalara dokulsun, konusulsun. Caglayanlar gibi cossun, diye
Allah de Seninle... Allah hep Seninle