Sırat köprüsünden esenlikle geçmek

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
“Sırat Köprüsü üzerinde durur musunuz? Sırat Köprüsü nedir? Nasıl bir köprüdür? Nasıl geçilir?”


Sırat Köprüsü, Cehennemin dehşetli alevleri üzerinde kurulmuş, ‘kıldan ince, kılıçtan keskin’ ifadeleriyle anlatılan, üzerinden geçenlerin mahşerde verilen hükme göre muamele göreceği, mahşerde cehenneme hükmedilenlerin buradan cehenneme düşeceği, cennete hükmedilenlerin ise buradan cennete uçacağı, peygamberlerin cennete varıncaya kadar, üzerinde, “Allahümme sellim, sellim!”1 (=Allah’ım kurtar, Allah’ım selamet ver!” diye ümmetleri için dua edeceği bir köprüdür. Buradan herkes geçecektir. Çünkü Cennetin yolu Sırat Köprüsünden geçer. Cennete giden de, Cehenneme düşen de bu köprüye uğrar. Bu köprüden geçerken günahkârlar ve kâfirler ayakları sürçerek dehşetli ateşe düşerler. Mü’minler ise amellerine göre belirli hızlarda bu tehlikeli köprüyü geçerler. Peygamber Efendimiz’in (asm) bildirdiğine göre bu köprüden ilk geçecek olanlar Peygamber Efendimiz (asm) ve ümmeti olacaktır. Sonra diğer ümmetler, salih amelleri çerçevesinde sırat köprüsünü sür’atle geçeceklerdir.2

Üstad Bedîüzzaman Hazretleri insanın bir yolcu olduğunu beyan eder ve “Sırat”ı yolculuğun zorunlu geçit yerlerinden birisi olarak zikreder. Bedîüzzaman, insanoğlunun, âlem-i ervahtan, rahm-ı maderden, sabâvetten, ihtiyarlıktan, dünyadan, kabirden, berzahtan, haşirden, Sırattan geçer bir uzun sefer-i imtihanda hiç durmadan yürüyen bir yolcu olduğunu kaydediyor.3

Bediüzzaman Hazretleri bir rüya-yı sadıkada Sırat Köprüsü üstünde Peygamber Efendimiz (asm) ile buluşmuş, ondan ilim istemiş; Peygamber Efendimiz (asm) de ona “Ümmetimden sual sormamak şartıyla sana ilm-i Kur’ân verilecektir.” Müjdesinde bulunmuştur.4 Bilahare bu ilm-i Kur’ân’ın, Risale-i Nur Külliyatı şeklinde ihsan edildiğini görmekteyiz.

Bu bağlamda şunu ifade etmek artık zor olmayacaktır: Risale-i Nur Külliyatı, Sırat Köprüsü üzerinde verilen sözün kendisinde gerçekliğe dönüştüğü; Sırat Köprüsünün rüzgârını üzerinde, ruhunu içinde, şiddetini davasında, ciddiyetini satırlarında taşıyan; kendisini okuyanın –Allah’ın izniyle- Sırat Köprüsünü hiç sıkıntısız geçeceği eser; başka bir ifadeyle Sırat Köprüsünün bu asırdaki habercisi; bir diğer ifadeyle -inşallah- Sırat Köprüsünde bu asır insanının en büyük gücü ve kuvveti olacaktır.

Bu durumda Sırat Köprüsü, üzerinde Bediüzzaman Hazretlerinin Peygamber Efendimiz (asm) ile ümmetin kurtuluşu için yine buluşacağı ve Peygamber Efendimiz’in (asm) de delaletiyle kendisine verilen ilm-i Kur’ân olan Risale-i Nur hakikatlerinin şefaatinde ümmetin son iki asır efradını kendi dehşetinden sahil-i selamete çıkaracağı zor bir geçittir.

Ashab-ı Kiram da Peygamber Efendimiz’i (asm) önce Sırat Köprüsü üzerinde bulacaklardır. Nitekim Hz. Enes (ra) anlatıyor: “(Bir gün), ey Allah’ın Resulü! Kıyamet günü bana şefaat edin!” dedim.

“İnşaallah yapacağım!” buyurdular. Ben tekrar: “Sizi nerede arayıp bulayım?” dedim.

“Beni ilk aradığın zaman Sırat Köprüsü üzerinde ara!” buyurdular.

“Size (orada) rastlayamazsam?” dedim.

“Mizan’ın yanında beni ara!” buyurdular.

“Orada da size rastlayamazsam?” dedim.

“Öyeyse beni havzın yanında ara! Zira ben üç mevkiin dışına çıkmam!” buyurdular.”5

*Hz. Aişe (ra) anlatıyor: “Ateşi hatırlayıp ağladım. Resulullah (asm):”Niye ağlıyorsun?” buyurdu.

“Ya Resulallah! Cehennemi hatırladım da onun için ağladım! Siz, kıyamet günü, ailenizi hatırlayacak mısınız?” dedim. Peygamber Efendimiz (asm):

“Üç yerde kimse kimseyi hatırlamaz: 1-Mizan yanında: Tartısı ağır mı geldi, hafif mi; öğreninceye kadar, 2-Sahifeler uçuştuğu zaman: Kendi defteri nereye düşecek, öğreninceye kadar: Sağına mı, soluna mı, yoksa arkasına mı? 3-Sıratın yanında: Sırat Cehennemin iki yakası ortasına kurulduğunda, bunu geçinceye kadar kimse kimseyi hatırlamaz.”6

Dipnotlar:

1 Buhârî, 2/450;

2 İbn-i Mâce, Zühd, 33;

3 Sözler, s. 35;

4 Tarihçe-i Hayat: 30;

5 Tirmizî, Kıyamet 10, (2435);

6 Ebu Davud, Sünen 28, (4755)
 
Üst Alt