Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Gün boyunca arabalardan çıkan egzoz gazları, evlerin bacalarından çıkan dumanlar, rüzgarla uçuşan tozlar, fabrikalardan yayılan kimyasal gazlar… Soluduğumuz hava dış etkenlerden dolayı sürekli olarak kirlenir. Fakat biz hiçbir zaman havasızlıktan ölmeyiz. Soluduğumuz hava her zaman temizdir. Peki bütün gün çeşitli nedenlerle kirlenen hava nasıl temizlenir? Bilim adamlarının uzun yıllar süren çalışmalarına rağmen kaynağını açıklayamadıkları temizleyiciler nelerdir?
Soluduğumuz hava, % 77 azot, % 21 oksijen ve %1 oranında karbondioksit ve argon gibi gazların karışımından oluşan son derece hassas dengelere sahiptir. Ancak bu son derece hassas dengeler üzerine kurulu dünya atmosferi, hidrokarbonlar adı verilen kimyasallar tarafından kirletilir. Bunlar ağaç ve fosil yakıtlar gibi maddelerin yanmasıyla ortaya çıkar. Ancak havada oluşan bu kirleticiler, Yüce Allah'ın yarattığı özel yöntemlerle temizlenir.
Atmosferdeki Su Damlacıklarının Havayı Temizlemesi
Atmosfere yayılan kükürt dioksit ve azot dioksit gazları çeşitli kimyasal dönüşümlerden geçtikten sonra bulutlardaki su damlacıkları tarafından emilir. Daha sonra bu damlacıklar yeryüzüne yağmur, kar gibi yollarla düşerek tekrar toprağa karışırlar. Ancak bu işlem sırasında havayı da temizlemiş olurlar. Yağmur yağdıktan sonra havanın tertemiz ve taptaze kokmasının nedeni de işte budur. Yağmur tanelerinin havadaki tüm tozları tutması ve toprağa indirmesi….
Güneş Enerjisinin Havayı Temizlemesi
Bazı doğal kimyasallar, güneş ışığı ile reaksiyona girerek birtakım maddeler üretirler. Bu maddeler havayı sisten ve kirletici parçacıklardan temizler. Güneş'ten enerji emen bu kimyevi maddeler, sis ve diğer kirletici partikülleri parçalayıp onları zararsız moleküller haline getirerek, havayı temizler. Burada ilginç olan nokta güneş ışınlarının sadece canlıların nefes almasını zorlaştıran zararlı parçacıkları moleküllere ayırarak parçalaması, yararlı kimyasallara ise hiçbir zarar vermemesidir. Kuşkusuz bu durum üstün akıl sahibi Yüce Allah'ın insanlara bahşettiği nimetlerden sadece biridir.
“Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür.” (İbrahim Suresi, 34)
Hidroksil İyonunun (OH) Havayı Temizlemesi
OH radikalleri atmosferde doğal yollardan oluşan kimyasalların güneş ışığını emmesi ve yayması sırasında oluşurlar. Atmosferin deterjanları da denilen OH iyonları, hidrokarbon radikalleri kimyasal olarak zararsız parçalar haline getirerek hava kirini parçalar ve zehirli atmosfer gazlarının oluşmasını engellerler. Bilim adamları sürekli olarak üretilen ve yaklaşık bir saniye yaşayabilen OH radikallerini üreten kaynakların neler olduğunu ise henüz bulamamışlardır.
Bizler atmosferimizi temizleyen radikallerin nasıl üretildiklerini dahi henüz bilmezken Yüce Allah'ın kurduğu mükemmel düzen bu radikalleri üretmekte ve havanın temizlenmesini sağlamaktadır. Yüce Allah yaratma sanatını bir ayette şöyle haber vermiştir:
“Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir.” (Furkan Suresi, 2)
Bitkilerin Fotosentez İşlemi Sırasında Havayı Temizlemesi
Yaşamın temeli olan bütün biyokimyasal süreçler için enerji gereklidir. Bu enerjinin kaynağı hücrelerde depolanmış olan besinlerin yanması, yani oksijenle birleşerek parçalanmasıdır. Bu parçalanma sırasında besin molekülleri arasındaki kimyasal enerji serbest kalarak açığa çıkar. İşte bitkiler topraktan aldıkları suyu, havadan aldıkları karbondioksit ile birleştirerek, şeker ve nişasta benzeri karbonhidratlara ve oksijene dönüştürür. Fotosentez denen bu süreçte oluşan yüksek enerjili besinler dokularda depolanırken, oksijen dışarı atılır. İşte "nefes almamızın" şartı olan oksijen, fotosentez olayı ile ışığın olduğu gündüz vaktinde bitkiler tarafından dışarı verilmeye başlar ve soluduğumuz havayı temizler. Sabahları soluduğumuz havanın çok temiz olması Yüce Allah'ın kurduğu bu mükemmel sistem sayesinde mümkün olur. Yüce Allah "nefes alma" ve "sabah vakti" arasındaki bağlantının bu mucizevi özelliğini bir Kuran ayetinde şöyle bildirmiştir:
Ve nefes almaya başladığı zaman, sabaha... (Tekvir Suresi, 18)
Nefes Almanın Büyük Bir Mucize Olduğunu Hiç Düşünmüş müydünüz?
Her canlı doğduğu andan ölene kadar hiç durmadan nefes alır. Ancak nefes almak sadece havayı içine çekmek ve sonra nefes vererek dışarı bırakmaktan ibaret değildir. Bu nedenle insanın yaşamasına neden olan havanın nasıl olup da tükenmediği, bozulmadığı, kirlenmediği ve sürekli olarak tazelendiği, üzerinde düşünülmesi gereken mucizelerdir. Çünkü;
Hiçbir canlının nefes almak için en ufak bir çaba göstermesine gerek yoktur. İnsanın hem dış çevresindeki hem de bedenindeki bütün şartlar rahat nefes alabileceği şekilde yaratılmıştır.
Solunan hava, Yüce Allah'ın yarattığı her yönden mükemmel bir düzen sayesinde korunur.
Eğer bu düzende ufak bir değişiklik olsa tüm canlılığın yok olmasına kadar varabilen tehlikeli sonuçlar ortaya çıkabilir. Çünkü atmosfer yaşam için gerekli son derece özel şartlar bir araya getirilerek yaratılmış olağanüstü bir karışımdır ve kusursuz işlemektedir.
Soluduğumuz havayı temizleyici özel sistemler de atmosferdeki kusursuz düzenin bir parçasıdır. Eğer bu temizleyici sistemler olmasaydı canlılar nefes almalarına rağmen "zehirlenerek" toplu halde ölmeye başlardı. Ancak güneş ışınları, yağmur suları, OH iyonu ve bitkilerin fotosentezi gibi her biri kendi içinde kusursuz olan sistemler dünya atmosferini canlı yaşamı için özel olarak temizler.
Kuşkusuz sadece bu özellik bile dünyanın ve tüm kainatın tesadüfler sonucu ortaya çıkmış başıboş bir mekan olmadığını ispatlar. Kainat, içinde yaşadığımız dünya, dünyada canlılığı sağlayan tüm sistemler, bitkiler, hayvanlar ve insanlar her detayıyla, üstün güç sahibi olan Yüce Allah tarafından yaratılmıştır.
“Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.” (Bakara Suresi, 164)
Canlıların yaşamını olanaklı kılan hava, atmosferi oluşturan gazların karışımından oluşmaktadır. Hava, tüm canlılar gibi günde ortalama 14 kg havaya gereksinim duyan insanın yaşaması için de hayati bir önem taşır.
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)
Kuran'da Bildirilen Yağmur Suları
Yüce Allah birçok Kuran ayetinde yağmurun diriltici özelliğine işaret eder. Kuşkusuz yağmur sularının yeryüzünün ihtiyacı olan suyun sağlanmasında hayati önemi ve diriltici bir özelliği vardır. Ancak yağmur suları havanın temizlenmesi üzerinde üstlendikleri rol ile nefes almamızı sağlayarak bir başka açıdan diriltici bir etki oluştururlar. Ayetlerde bu diriltici etkiye de işaret ediliyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir)
“Oysa onlar, bundan önce (yağmurun) üzerine inmesinden evvel umutlarını kesmişlerdi. Şimdi Allah'ın rahmetinin eserlerine bak; ölümünden sonra yeryüzünü nasıl diriltmektedir? Şüphesiz O, ölüleri de gerçekten diriltecektir. O, her şeye güç yetirendir.” (Rum Suresi, 49-50)
Soluduğumuz hava, % 77 azot, % 21 oksijen ve %1 oranında karbondioksit ve argon gibi gazların karışımından oluşan son derece hassas dengelere sahiptir. Ancak bu son derece hassas dengeler üzerine kurulu dünya atmosferi, hidrokarbonlar adı verilen kimyasallar tarafından kirletilir. Bunlar ağaç ve fosil yakıtlar gibi maddelerin yanmasıyla ortaya çıkar. Ancak havada oluşan bu kirleticiler, Yüce Allah'ın yarattığı özel yöntemlerle temizlenir.
Atmosferdeki Su Damlacıklarının Havayı Temizlemesi
Atmosfere yayılan kükürt dioksit ve azot dioksit gazları çeşitli kimyasal dönüşümlerden geçtikten sonra bulutlardaki su damlacıkları tarafından emilir. Daha sonra bu damlacıklar yeryüzüne yağmur, kar gibi yollarla düşerek tekrar toprağa karışırlar. Ancak bu işlem sırasında havayı da temizlemiş olurlar. Yağmur yağdıktan sonra havanın tertemiz ve taptaze kokmasının nedeni de işte budur. Yağmur tanelerinin havadaki tüm tozları tutması ve toprağa indirmesi….
Güneş Enerjisinin Havayı Temizlemesi
Bazı doğal kimyasallar, güneş ışığı ile reaksiyona girerek birtakım maddeler üretirler. Bu maddeler havayı sisten ve kirletici parçacıklardan temizler. Güneş'ten enerji emen bu kimyevi maddeler, sis ve diğer kirletici partikülleri parçalayıp onları zararsız moleküller haline getirerek, havayı temizler. Burada ilginç olan nokta güneş ışınlarının sadece canlıların nefes almasını zorlaştıran zararlı parçacıkları moleküllere ayırarak parçalaması, yararlı kimyasallara ise hiçbir zarar vermemesidir. Kuşkusuz bu durum üstün akıl sahibi Yüce Allah'ın insanlara bahşettiği nimetlerden sadece biridir.
“Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür.” (İbrahim Suresi, 34)
Hidroksil İyonunun (OH) Havayı Temizlemesi
OH radikalleri atmosferde doğal yollardan oluşan kimyasalların güneş ışığını emmesi ve yayması sırasında oluşurlar. Atmosferin deterjanları da denilen OH iyonları, hidrokarbon radikalleri kimyasal olarak zararsız parçalar haline getirerek hava kirini parçalar ve zehirli atmosfer gazlarının oluşmasını engellerler. Bilim adamları sürekli olarak üretilen ve yaklaşık bir saniye yaşayabilen OH radikallerini üreten kaynakların neler olduğunu ise henüz bulamamışlardır.
Bizler atmosferimizi temizleyen radikallerin nasıl üretildiklerini dahi henüz bilmezken Yüce Allah'ın kurduğu mükemmel düzen bu radikalleri üretmekte ve havanın temizlenmesini sağlamaktadır. Yüce Allah yaratma sanatını bir ayette şöyle haber vermiştir:
“Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir.” (Furkan Suresi, 2)
Bitkilerin Fotosentez İşlemi Sırasında Havayı Temizlemesi
Yaşamın temeli olan bütün biyokimyasal süreçler için enerji gereklidir. Bu enerjinin kaynağı hücrelerde depolanmış olan besinlerin yanması, yani oksijenle birleşerek parçalanmasıdır. Bu parçalanma sırasında besin molekülleri arasındaki kimyasal enerji serbest kalarak açığa çıkar. İşte bitkiler topraktan aldıkları suyu, havadan aldıkları karbondioksit ile birleştirerek, şeker ve nişasta benzeri karbonhidratlara ve oksijene dönüştürür. Fotosentez denen bu süreçte oluşan yüksek enerjili besinler dokularda depolanırken, oksijen dışarı atılır. İşte "nefes almamızın" şartı olan oksijen, fotosentez olayı ile ışığın olduğu gündüz vaktinde bitkiler tarafından dışarı verilmeye başlar ve soluduğumuz havayı temizler. Sabahları soluduğumuz havanın çok temiz olması Yüce Allah'ın kurduğu bu mükemmel sistem sayesinde mümkün olur. Yüce Allah "nefes alma" ve "sabah vakti" arasındaki bağlantının bu mucizevi özelliğini bir Kuran ayetinde şöyle bildirmiştir:
Ve nefes almaya başladığı zaman, sabaha... (Tekvir Suresi, 18)
Nefes Almanın Büyük Bir Mucize Olduğunu Hiç Düşünmüş müydünüz?
Her canlı doğduğu andan ölene kadar hiç durmadan nefes alır. Ancak nefes almak sadece havayı içine çekmek ve sonra nefes vererek dışarı bırakmaktan ibaret değildir. Bu nedenle insanın yaşamasına neden olan havanın nasıl olup da tükenmediği, bozulmadığı, kirlenmediği ve sürekli olarak tazelendiği, üzerinde düşünülmesi gereken mucizelerdir. Çünkü;
Hiçbir canlının nefes almak için en ufak bir çaba göstermesine gerek yoktur. İnsanın hem dış çevresindeki hem de bedenindeki bütün şartlar rahat nefes alabileceği şekilde yaratılmıştır.
Solunan hava, Yüce Allah'ın yarattığı her yönden mükemmel bir düzen sayesinde korunur.
Eğer bu düzende ufak bir değişiklik olsa tüm canlılığın yok olmasına kadar varabilen tehlikeli sonuçlar ortaya çıkabilir. Çünkü atmosfer yaşam için gerekli son derece özel şartlar bir araya getirilerek yaratılmış olağanüstü bir karışımdır ve kusursuz işlemektedir.
Soluduğumuz havayı temizleyici özel sistemler de atmosferdeki kusursuz düzenin bir parçasıdır. Eğer bu temizleyici sistemler olmasaydı canlılar nefes almalarına rağmen "zehirlenerek" toplu halde ölmeye başlardı. Ancak güneş ışınları, yağmur suları, OH iyonu ve bitkilerin fotosentezi gibi her biri kendi içinde kusursuz olan sistemler dünya atmosferini canlı yaşamı için özel olarak temizler.
Kuşkusuz sadece bu özellik bile dünyanın ve tüm kainatın tesadüfler sonucu ortaya çıkmış başıboş bir mekan olmadığını ispatlar. Kainat, içinde yaşadığımız dünya, dünyada canlılığı sağlayan tüm sistemler, bitkiler, hayvanlar ve insanlar her detayıyla, üstün güç sahibi olan Yüce Allah tarafından yaratılmıştır.
“Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.” (Bakara Suresi, 164)
Canlıların yaşamını olanaklı kılan hava, atmosferi oluşturan gazların karışımından oluşmaktadır. Hava, tüm canlılar gibi günde ortalama 14 kg havaya gereksinim duyan insanın yaşaması için de hayati bir önem taşır.
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)
Kuran'da Bildirilen Yağmur Suları
Yüce Allah birçok Kuran ayetinde yağmurun diriltici özelliğine işaret eder. Kuşkusuz yağmur sularının yeryüzünün ihtiyacı olan suyun sağlanmasında hayati önemi ve diriltici bir özelliği vardır. Ancak yağmur suları havanın temizlenmesi üzerinde üstlendikleri rol ile nefes almamızı sağlayarak bir başka açıdan diriltici bir etki oluştururlar. Ayetlerde bu diriltici etkiye de işaret ediliyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir)
“Oysa onlar, bundan önce (yağmurun) üzerine inmesinden evvel umutlarını kesmişlerdi. Şimdi Allah'ın rahmetinin eserlerine bak; ölümünden sonra yeryüzünü nasıl diriltmektedir? Şüphesiz O, ölüleri de gerçekten diriltecektir. O, her şeye güç yetirendir.” (Rum Suresi, 49-50)
Moderatör tarafında düzenlendi: