ceylannur
Yeni Üyemiz
Sus! Hâl' in Konuşsun...
Sus! Hâl' in Konuşsun
Şimdi cebimdeki tüm buruşmuş kağıt parçalarını çıkartıyorum
Unuttuğum, unutmak istemediğim, okumak istemediğim, kaybolmasın diye cebime iliştirdiğim, daha ne zaman elime aldığımı bilmediğim kağıtları güzelce düzeltip sonra okuyorum ağır ağır
Nede çok kalem değmiş bu kağıtlara
Satırlar nede çok
Her birinde bir önceki satırdan kalan eksik sıkıştırılmış sözcükler
Dünya'yı anlamayı kolaylaştıracak sözlermiş oysa
Bir kaç sözle mümkün müydü anlamak dünyayı ya da başka bir varlığı?
Bilinmez mi bildikçe bilgisizliğin tavan yaptığı gerçekliği?
Yazmak belki okumaktan daha kolay ya da okumak…
Yazmaktan
Kelam etmek, akla ne gelirse dile vurmak yerli yersiz
Hani denir ya “Dilin kemiği yok” Herkes bilir ve söyler aklınca
Ama birileri vardır, sözü, özü, bedeni bir tek kelam eder
O kimse ki dili sussa hâli konuşur yalnızca
Zaten arif olan anlar o sussa da
Kimi sözler vardır hayran bırakır kendine insanı
Oysa hâli kendinden bihaber
Onu da anlar arif olan
“Boş kelamdır bakılmaz” der, selam eder, geçer yanından sessizce
Sessizlik bazen edep, bazen isyandandır
Buruşmuş sayfanın son satırında yazan kelam bu gök kubbe altında söylenmiş ne ilk ne son söz olsa da kalbinize Kur'an kasesinden sunulan bir yudum olsun:
“Onlar, iman etmiş ve kalbleri ALLAH zikriyle yatışmış olanlardır
Evet, iyi bilin ki, kalbler ALLAH'ın zikri ile yatışır
” (Rad/28)
Zeliha Kaya
Sus! Hâl' in Konuşsun
Şimdi cebimdeki tüm buruşmuş kağıt parçalarını çıkartıyorum
Nede çok kalem değmiş bu kağıtlara
Bilinmez mi bildikçe bilgisizliğin tavan yaptığı gerçekliği?
Yazmak belki okumaktan daha kolay ya da okumak…
Yazmaktan
Ama birileri vardır, sözü, özü, bedeni bir tek kelam eder
O kimse ki dili sussa hâli konuşur yalnızca
Kimi sözler vardır hayran bırakır kendine insanı
“Onlar, iman etmiş ve kalbleri ALLAH zikriyle yatışmış olanlardır
Zeliha Kaya