Sus, sakın konuşma, sadece dinle!

MustafaCİLASUN

Özel Üye
472412.jpg














Böyle söylüyordu nazaında okuduğum mısralar
Yıllara sari içine attığın sancılar, ayan olmayan figanlar ve yaşlar
Ne kadar şaırmıştım, nasıl bir ihmalkarlığın sofrasındaydım, dayanamadım
Gözlerimi kapattım, sinemin derinliğine daldım, gelen yaşları o anbean bıraktım


Elbette ki haklıydın, ne müthiş bir sızıydın
Teslimiyet ve sadakat adına mı adanmıştın, neden hakkını hiç aramadın
Suskun bakışlarınla yıllarca anlattın ve fakat idrakimi söyle neden ayıltmadın
Mütemadiyen mi fedakar olmalıydın, adeta gönüllü köleliği hiç yaşamamalıydın


Sabrı ve iradi olmayı kalbime koymalıydın
Siyim siyim akan gözyaşlarınla burkan ruhi ukteelerini yüzüme vurmalıydın
Hak ve hukuk adına cengaver gibi savaşmalıydın, mürebbi olmayı bırakmalıydın
Ötelerin vecdinden, lahzanın gelecek zamanın ikliminden sol yanımı uyarmalıydın


Yırlardır akıp gitmişti o gözyaşların
Sessizlik içinde yazdığın, kimseye okutmaya kıyamadığın ve kaygılandığın
Acabaalar içinde kimi zaman kıvrandığın, huzur ve sükün adına bir yol aldığın
Sabrın ve kanaatin muhakkak ki bir neticesi olacaktır diyerek inşiraha adandığın


Söyler misin ben nasıl farkına varırdım
Keyfiyeti ve hevesinin peşinden sürüklenen bir adamdım, neden suskun kaldın
Nasıl bir Allah’a inanırdım, ne kadar farkındaydım, güya iman üzere bir candım
Peki, o vakit niçin senin halini anlaamaktan fevkalade uzaktım,nerde yanılmıştım


Refikim ol, evet, yok başkada bir yol
Kol kanat gerdin, onca ezalara sabır içinde direnerek kalbi ihsanına eriştin
Asla lafazanlık etmedin, edebinden bir taviz vermedin, hizmetinden vazgeçmedin
Nasıl bir kalbin ve ruhun sahibiydin, kırıp dökmeden bu halimi tefekküre eriştirdin


Mustafa CİLASUN
 
Üst Alt