ceylannur
Yeni Üyemiz
Sütçü İmam bugün yaşasaydı ve bugünleri görseydi ne yapardı diye düşünmekten kendini alamıyor insan. İsminin verildiği Sütçü İmam Üniversitesi’nde daha kapıdan içeri girmeden kızların başından örtülerinin çekilip alındığını duysaydı ne yapardı acaba?..
Sütçü İmam’ı anlamak lazım...
Geçimini süt satarak sağladığı için adına Sütçü İmam demişler.
1878 yılında Kahramanmaraş’ta doğmuş Sütçü İmam, hayatının tamamını burada geçirmiş. Anadolu’yu işgal eden Fransız askerleri ve onlarla işbirliği yapan Ermeni çetelere ilk kurşunu sıkan kişidir.
Sütçü İmam’ın silahına davranması ve ateşlemesi aniden gelişen birtakım olayların ardından gerçekleşmiştir. Bize gelen bilgiler şu şekilde: 31 Ekim 1919 cuma günü Uzunoluk Hamamı’ndan çıkan üç kadın ve eşyalarını taşıyan bir erkek çocuğunu gören Fransız-Ermeni devriyesinden bir asker; “Burası artık Müslüman memleketi değildir. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez!” diyerek kadınların peçesini zorla açmak istemiştir. Kadınlar ise bağırıp, feryat ederek yakındaki Kel Hacı isimli birinin kahvehanesinden yardım ister. Olay yerine ilk müdahale eden Çakmakçı Said adlı kişi “Gâvur oğulları! Dokunmayın bacılarıma!” diyerek Fransız-Ermeni Lejyonerlerinin üzerine yürür. Üzerinde silah olmayan Çakmakçı Said, açılan ateş sonucu ağır yaralanır. Bu sırada adı İmam olan ve geçimini temin etmek için süt satan ve Sütçü İmam olarak tanınan kişi, yanında bulunan silahı ile ateş eder ve bir Fransız-Ermeni Lejyoner askerini öldürür, bir diğerini de yaralar.
Daha sonra bu olayda Çakmakçı Said olay yerinde şehit olurken, yaralı olan Fransız-Ermeni Lejyoner askeri de ölür. Sütçü İmam olay yerinden bir at bularak hızla uzaklaşır. İşgalci askerler, Sütçü İmam’ı uzun süre aramalarına rağmen bulamazlar. Ve ardından Anadolu’da işgalci askerlerine karşı direnişler başlar.
Örtü, yani Müslüman kadının tesettürü tarihin seyrini değiştirmiştir. İşgal edilen Anadolu topraklarında direnişi filizlemiş ve dalga dalga yayılmasını sağlamıştır.
Daha sonra Sütçü imam, bir top atışı sırasında topun erken ateş alması sonucunda ağır yaralanmış ve iki gün sonra yani 25 Kasım 1922’de vefat etmiştir. Sütçü İmam’ın kabri Kahramanmaraş’ta Çınarlı Camii mezarlığındadır.
Sütçü İmam bugün yaşasaydı ve bugünleri görseydi ne yapardı diye düşünmekten kendini alamıyor insan. İsminin verildiği Sütçü İmam Üniversitesi’nde daha kapıdan içeri girmeden kızların başından örtülerinin çekilip alındığını duysaydı ne yapardı acaba?..
Hükümet yetkilerine, bu yasağı kaldırın diye telgraf mı çekerdi?
Ya da şehrin en işlek caddesinde imza kampanyası mı başlatırdı?
Cuma namazı çıkışı protesto gösterisi mi yapardı?
Ya da mevcut düzen içinde demokratik yollarla bu yasağın kalkacağına mı inanırdı?
Üniversitelerin, Fransızlar tarafından işgal edildiğini düşünerek “Bırakın bacımın örtüsünü gâvurlar” diyerek direniş mi başlatırdı?
Ya da şehrin meydanında kendisini sembolize eden o koskoca heykeli, eline bir balta alıp Hz. İbrahim’in putları kırması gibi alaşağı edip paramparça mı ederdi?
Kahramanmaraş meydanındaki bu heykelde Sütçü İmam, Müslüman kadının başörtüsünü eliyle çeken Fransız askerine silahıyla ateş ediyor.
Sahi, ne yapardı Sütçü İmam?..
Bu toplumun, ithal Fransız kanunlarıyla yönetildiğini bilseydi, kendi geçmişine, tarihine ve kültürüne zamanla Fransız kaldığını görseydi?
Kendisinden sonra; neo menkıbecilerin, Kur’an ziyafetçilerinin, Kurtuluş Savaşı, Çanakkale destanı ve Kemalizm tüccarlarının türediğini görseydi ne derdi?
Eşi başörtülü olduğu için ordudan ihraç edilen subayları, kışla kapısından içeri alınmayan asker eşlerini ve annelerini görseydi nasıl bir ruh haline girerdi?
Şehitlik edebiyatı ve ajitasyonu yapan medyayı, yetmiyormuş gibi Cennet’ten köşkler dağıtan hoca efendileri görse ne düşünürdü Sütçü İmam?
Ağlayarak vatanlarını terk eden, ailelerinden uzaklaşıp üniversite okumak için uzak diyarlara giden kızları görseydi ne yapardı?..
Bu çetrefil, bu çarpık ve agresif zamanda, artık olup bitenleri algılama zorluğu içinde, “Ne olmuş bu memlekete” diye, şaşkınlık içinde sokaklarda avare şekilde dolaşır mıydı?
Siz düşünün…
-alıntı-
Sütçü İmam’ı anlamak lazım...
Geçimini süt satarak sağladığı için adına Sütçü İmam demişler.
1878 yılında Kahramanmaraş’ta doğmuş Sütçü İmam, hayatının tamamını burada geçirmiş. Anadolu’yu işgal eden Fransız askerleri ve onlarla işbirliği yapan Ermeni çetelere ilk kurşunu sıkan kişidir.
Sütçü İmam’ın silahına davranması ve ateşlemesi aniden gelişen birtakım olayların ardından gerçekleşmiştir. Bize gelen bilgiler şu şekilde: 31 Ekim 1919 cuma günü Uzunoluk Hamamı’ndan çıkan üç kadın ve eşyalarını taşıyan bir erkek çocuğunu gören Fransız-Ermeni devriyesinden bir asker; “Burası artık Müslüman memleketi değildir. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez!” diyerek kadınların peçesini zorla açmak istemiştir. Kadınlar ise bağırıp, feryat ederek yakındaki Kel Hacı isimli birinin kahvehanesinden yardım ister. Olay yerine ilk müdahale eden Çakmakçı Said adlı kişi “Gâvur oğulları! Dokunmayın bacılarıma!” diyerek Fransız-Ermeni Lejyonerlerinin üzerine yürür. Üzerinde silah olmayan Çakmakçı Said, açılan ateş sonucu ağır yaralanır. Bu sırada adı İmam olan ve geçimini temin etmek için süt satan ve Sütçü İmam olarak tanınan kişi, yanında bulunan silahı ile ateş eder ve bir Fransız-Ermeni Lejyoner askerini öldürür, bir diğerini de yaralar.
Daha sonra bu olayda Çakmakçı Said olay yerinde şehit olurken, yaralı olan Fransız-Ermeni Lejyoner askeri de ölür. Sütçü İmam olay yerinden bir at bularak hızla uzaklaşır. İşgalci askerler, Sütçü İmam’ı uzun süre aramalarına rağmen bulamazlar. Ve ardından Anadolu’da işgalci askerlerine karşı direnişler başlar.
Örtü, yani Müslüman kadının tesettürü tarihin seyrini değiştirmiştir. İşgal edilen Anadolu topraklarında direnişi filizlemiş ve dalga dalga yayılmasını sağlamıştır.
Daha sonra Sütçü imam, bir top atışı sırasında topun erken ateş alması sonucunda ağır yaralanmış ve iki gün sonra yani 25 Kasım 1922’de vefat etmiştir. Sütçü İmam’ın kabri Kahramanmaraş’ta Çınarlı Camii mezarlığındadır.
Sütçü İmam bugün yaşasaydı ve bugünleri görseydi ne yapardı diye düşünmekten kendini alamıyor insan. İsminin verildiği Sütçü İmam Üniversitesi’nde daha kapıdan içeri girmeden kızların başından örtülerinin çekilip alındığını duysaydı ne yapardı acaba?..
Hükümet yetkilerine, bu yasağı kaldırın diye telgraf mı çekerdi?
Ya da şehrin en işlek caddesinde imza kampanyası mı başlatırdı?
Cuma namazı çıkışı protesto gösterisi mi yapardı?
Ya da mevcut düzen içinde demokratik yollarla bu yasağın kalkacağına mı inanırdı?
Üniversitelerin, Fransızlar tarafından işgal edildiğini düşünerek “Bırakın bacımın örtüsünü gâvurlar” diyerek direniş mi başlatırdı?
Ya da şehrin meydanında kendisini sembolize eden o koskoca heykeli, eline bir balta alıp Hz. İbrahim’in putları kırması gibi alaşağı edip paramparça mı ederdi?
Kahramanmaraş meydanındaki bu heykelde Sütçü İmam, Müslüman kadının başörtüsünü eliyle çeken Fransız askerine silahıyla ateş ediyor.
Sahi, ne yapardı Sütçü İmam?..
Bu toplumun, ithal Fransız kanunlarıyla yönetildiğini bilseydi, kendi geçmişine, tarihine ve kültürüne zamanla Fransız kaldığını görseydi?
Kendisinden sonra; neo menkıbecilerin, Kur’an ziyafetçilerinin, Kurtuluş Savaşı, Çanakkale destanı ve Kemalizm tüccarlarının türediğini görseydi ne derdi?
Eşi başörtülü olduğu için ordudan ihraç edilen subayları, kışla kapısından içeri alınmayan asker eşlerini ve annelerini görseydi nasıl bir ruh haline girerdi?
Şehitlik edebiyatı ve ajitasyonu yapan medyayı, yetmiyormuş gibi Cennet’ten köşkler dağıtan hoca efendileri görse ne düşünürdü Sütçü İmam?
Ağlayarak vatanlarını terk eden, ailelerinden uzaklaşıp üniversite okumak için uzak diyarlara giden kızları görseydi ne yapardı?..
Bu çetrefil, bu çarpık ve agresif zamanda, artık olup bitenleri algılama zorluğu içinde, “Ne olmuş bu memlekete” diye, şaşkınlık içinde sokaklarda avare şekilde dolaşır mıydı?
Siz düşünün…
-alıntı-