Okyay
ÖZEL ÜYE
Takvâ
Asıl korkusu cehennem değil,
Cennetten ötürü sevmek de değil,
Rabbin rızâsına mazhar olmakta,
O’nun sevgisinde saklıdır takvâ.
İnsan yarattığı için ilk önce,
İmânla mücehhez İslâm olunca,
Bu mazhariyete şükür en başta,
İşte buradan başlıyor takvâ.
Böyle bir diyarla şeref yab olmak,
Müslüman anadan- babadan doğmak,
Allah’tan bir ihsan, lütuf olmakta,
Ne güzel temeldir, tatbikte takvâ.
Yeryüzü ve bunda, bütün varlıklar,
Hepsi insan için yaratılmışlar.
Bu üstün değeri ikram tutmakla
Mevlâ’nın indinde yeşerir takvâ.
Bunlar dünyalıklar, hele cenneti,
Ebedi hayâtı, bunca nimeti,
Bu ayrıcalığa, değer katmakla,
Bir minnet kapısı oluşur takvâ.
Daha nice sebep, nedenler dolu,
Küçücük aklımız yetmez olmalı,
Allah’ı sevmeyi mecbur kılmakta,
Acze teslim olmak gibidir takvâ.
Bir fincan kahvenin, kırk yıl hatrı var,
Bunca ikramlara, acep ne kadar,
Sakın nankör olup, aklından atma,
Hem minnet borcudur aslında takvâ.
Peki nasıl olsun, derseniz takvâ?
Bizi sevdiğini bilmiş olmakla.
O’nu bir an dahi unutmamakla,
İşte böyle başlar hakiki takvâ.
Nefes alışından, haberdar bilcen;
Açık ve gizliyi biliyor olcan,
Görünür-görünmez malûmdur Hakk’a,
Ha bu tasavvurun özüdür takvâ.
Yaprak kımıldamaz, izni olmadan,
Hiç bir şey yok olmaz, vade dolmadan,
Nefes sayısıyla yaşamak hatta,
Buna inandıkça güçlüdür takva.
Kendini dâima ekranda zannet,
Her bir hareketin oluyor zimmet,
İnsan her işinde, bu histe olsa,
Allah sevgisine namzettir takvâ.
Rabbinin önünde dururcasına,
Namazı kılarsın görürcesine,
Hata işlemeden, bir virgül-nokta,
İçini titretir o halde takva.
Takvâ sahipleri o yüzden güleç,
Çünkü müttakî olmaya ilaç,
Rabbin sevgilisi olmak hesapta,
Sevinçtir, umuttur böylece takvâ.
Kimsenin sırrını kimseye açmaz,
Emânet olanı zerrece saçmaz,
Kesinkes sorulur o kıyamette,
İşte muhafızdır, kalkandır takvâ.
Her türlü sa’yini eler, aşınır,
Allah gücenir mi diye düşünür,
Bilir ki görevli melek yazmakta,
Doğruyu gösterir o anda takvâ.
İnsan annesini ne için sever?
Ne için yüceltir saygıyla över?
Çünkü karnındayken sevgisi çokça,
Minnet borcundandır burada takvâ.
Peki Yaradan’ın şefkati n’ola,
Şefkat deryasından bir damla ana,
En büyük sevgimiz olmalı Hakk’a,
Ana da içinde böylesi takvâ.
Haydi Rabbinizin mağfiretine,
Müttakî kullara hazırlanan o,
Genişliği yerle gök arası olan,
Cennetine koşun (yarışcasına
Allah’ın va’di bu, kimseye bakma,
Sözünden caymaz O, felahtır takvâ)
Şevket Okyay
Asıl korkusu cehennem değil,
Cennetten ötürü sevmek de değil,
Rabbin rızâsına mazhar olmakta,
O’nun sevgisinde saklıdır takvâ.
İnsan yarattığı için ilk önce,
İmânla mücehhez İslâm olunca,
Bu mazhariyete şükür en başta,
İşte buradan başlıyor takvâ.
Böyle bir diyarla şeref yab olmak,
Müslüman anadan- babadan doğmak,
Allah’tan bir ihsan, lütuf olmakta,
Ne güzel temeldir, tatbikte takvâ.
Yeryüzü ve bunda, bütün varlıklar,
Hepsi insan için yaratılmışlar.
Bu üstün değeri ikram tutmakla
Mevlâ’nın indinde yeşerir takvâ.
Bunlar dünyalıklar, hele cenneti,
Ebedi hayâtı, bunca nimeti,
Bu ayrıcalığa, değer katmakla,
Bir minnet kapısı oluşur takvâ.
Daha nice sebep, nedenler dolu,
Küçücük aklımız yetmez olmalı,
Allah’ı sevmeyi mecbur kılmakta,
Acze teslim olmak gibidir takvâ.
Bir fincan kahvenin, kırk yıl hatrı var,
Bunca ikramlara, acep ne kadar,
Sakın nankör olup, aklından atma,
Hem minnet borcudur aslında takvâ.
Peki nasıl olsun, derseniz takvâ?
Bizi sevdiğini bilmiş olmakla.
O’nu bir an dahi unutmamakla,
İşte böyle başlar hakiki takvâ.
Nefes alışından, haberdar bilcen;
Açık ve gizliyi biliyor olcan,
Görünür-görünmez malûmdur Hakk’a,
Ha bu tasavvurun özüdür takvâ.
Yaprak kımıldamaz, izni olmadan,
Hiç bir şey yok olmaz, vade dolmadan,
Nefes sayısıyla yaşamak hatta,
Buna inandıkça güçlüdür takva.
Kendini dâima ekranda zannet,
Her bir hareketin oluyor zimmet,
İnsan her işinde, bu histe olsa,
Allah sevgisine namzettir takvâ.
Rabbinin önünde dururcasına,
Namazı kılarsın görürcesine,
Hata işlemeden, bir virgül-nokta,
İçini titretir o halde takva.
Takvâ sahipleri o yüzden güleç,
Çünkü müttakî olmaya ilaç,
Rabbin sevgilisi olmak hesapta,
Sevinçtir, umuttur böylece takvâ.
Kimsenin sırrını kimseye açmaz,
Emânet olanı zerrece saçmaz,
Kesinkes sorulur o kıyamette,
İşte muhafızdır, kalkandır takvâ.
Her türlü sa’yini eler, aşınır,
Allah gücenir mi diye düşünür,
Bilir ki görevli melek yazmakta,
Doğruyu gösterir o anda takvâ.
İnsan annesini ne için sever?
Ne için yüceltir saygıyla över?
Çünkü karnındayken sevgisi çokça,
Minnet borcundandır burada takvâ.
Peki Yaradan’ın şefkati n’ola,
Şefkat deryasından bir damla ana,
En büyük sevgimiz olmalı Hakk’a,
Ana da içinde böylesi takvâ.
Haydi Rabbinizin mağfiretine,
Müttakî kullara hazırlanan o,
Genişliği yerle gök arası olan,
Cennetine koşun (yarışcasına
Allah’ın va’di bu, kimseye bakma,
Sözünden caymaz O, felahtır takvâ)
Şevket Okyay
Moderatör tarafında düzenlendi: