'Terör;baskı, cebir ve şiddet korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle anayasada belirtilen cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzenini değiştirmek, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk devletinin ve cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak ve yıkmak veya ele geçirmek temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte (burada örgüt terimi iki veya daha fazla kimsenin aynı amaç etrafında birleşmesiyle, teşekkül, cemiyet, silahlı cemiyet, çete veya silahlı çeteyi kapsamaktadır) mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemlerdir'
Hedefe ulaşmada her yolu meşru sayan terörizm insanlık tarihi kadar eski bir olgudur,Dolayısıyla terörün amaç ve stratejisi zamanla teknolojik gelişim ve sosyo-ekonomik yapıya paralel olarak gelişmiş, tahrip ettiği toplumların dini-ırki-ekonomik ve sosyal yapısını ideolojisi doğrultusunda araç olarak kullanmış ve bu suretle kendisine finans kaynağı yaratmıştır. Sağladığı bu büyük miktardaki finans kaynakları ile dar bölge sınırlarını aşarak sınırlar ve kıtalararası boyut kazanmıştır. Bugün dünyamız; ekonomik-siyasal-askeri ve sosyal menfaatler etrafında birleşen ülkelerin oluşturduğu bloklar ve paktlara bölünmüştür.
Bu oluşumlar ekonomik ve siyasal çıkar kavgalarını hızlandırmış, böl parçala yönet veya kendi çıkarlarına zarar veremeyecek azami limitler arasında tut ilkesinden hareket eden bazı blok veya ülkeler, farklı dini-ırkı-etnik unsurları, sosyo-ekonomik az gelişmişliği terörizme malzeme olarak sağlamış ve var olar terör örgütlerine bu şekilde katkıda bulunarak amaçları doğrultusunda taşeronluk görevi yüklemişlerdir. Günümüzde terörün bütün dünyada ortaya çıkış sebepleri sosyal ve ekonomik olgulara dayanmaktadır.
Terörün bazı ülkeler tarafından muhalif ülkeye yönelik olarak desteklenmesi konusunda da hazırlık aşaması hedef ülkenin, başta sosyal zaafları sonra ekonomik zaafları (gelir gurupları arasındaki uçurum) ve vatandaşların devletine karşı hoşnutsuzlukları etüt edilerek planlanmaktadır ki maşa olarak kullanılacak bir kitle oluşturulabilsin. Bu sebeple, teröre muhatap olan ülkenin terörle mücadelesinin sadece polisiye tedbirlerle başarıya ulaşamayacağı kesindir. Bilinçli bir toplumun terörizme karşı topyekün mücadele vermesi, huzur ve güven ortamının sağlanması açısından zorunludur. Zira, istikbalde bir milletin geleceği sayılan yeni nesil aynı ülkede müspet hürriyetin sunduğu güven ve huzurla yaşama arzusunda olmalı, bu geleceği sağlamanın yolu da tüm şer odaklarıyla topyekün mücadele ederek sağlayabiliriz.
Terörizmin doğuşundaki esas dayanak sosyal çelişkilerdir. Terörizm, hedef aldığı kitlenin hoşnut olmadığı veya elde etmek istediği çıkarı umut olarak vaat etmektedir.Bu umut ve vaat kişileri bir arada toplayan ideolojiyi oluşturmaktadır. İdeoloji etrafında toplanan insanlar kendilerine göre bir sistem oluşturmaktadır. Sistem içerisinde örgütlenmeler yapılarak terörizmin alt yapısı oluşturulmaktadır.
Teröristin kendi anlayışı içerisinde kutsal bir amacı vardır. Amacını gerçekleştirmek için, kendisine engel teşkil eden veya daha doğrusu öyle gösterilen veya engel olarak algılaması sağlanan unsurları ortadan kaldırmak azmindedir. Bu nedenledir ki ideoloji, örgütlenmenin en önemli unsurunu teşkil etmekte, ideoloji nedeniyle terörist kolayca ölümü göze alabilmekte, her türlü yoksunluğa karşı hareketine sadık kalmakta, yerine göre çok olumsuz şartlara karşı koyabilme gücüne sahip olabilmektedir.
Terörün en önemli yönü ise, şiddet içermesidir. İdeolojik koşullar; örgütün, hedeflerine ulaşabilmesi için şiddete başvurulmasını dayatmaktadır. Bulunduğu ülkedeki rejimi yıkmayı hedefleyen örgüt, "silahlı mücadele" adı verilen şiddet uygulamalarıyla kendini göstermekte, şiddet yoğunlaştıkça, korku içinde örgüte yaklaşan insanların sayısı artmaktadır. Şiddet hareketleri, örgütün propaganda malzemelerinin en önemlilerindendir. Burada anlatılan şiddet, örgüt tarafından, halk adına yapıldığı iddia edilen zalimce eylemlerdir. Buna karşın terörist kendisini "devrimci, eylemci, özgürlük savaşçısı, halk gücü" gibi bir takım unvanlarla taltif etmektedir. Yakın geçmişimizde terör örgütlerinin özellikle, legal kuruluşlar olan bazı dernek, sendika ve siyasi partileri de kullanarak, metropoller başta olmak üzere semt, mahalle ve sokak bazında hakimiyet tesis etmeye çalıştıkları bilinmektedir.
Böylece örgüt kendi tabanını da, zor ve tehdide dayalı bir tarz sergileyerek oluşturmakta, hakimiyet tesis edilebilen yörelerdeki vatandaşlarımız için örgüt mensupluğu bir zorunluluk haline gelmektedir. Sistemli ve organize şiddet, vatandaşımıza, hayatı dayanılmaz hale getirme gayretindedir. Şiddetin amaçlarından biri kamuoyuna kendini duyurma olduğundan, kitle iletişim araçlarından faydalanarak ilgi alanı içerisine girilmeye çalışılır. İnsan hayatını ve dolayısıyla toplumsal güven ve huzuru hedef alan eylemler kamuoyunda çok fazla yankı uyandırdığı için şiddet eylemleri vazgeçilmez bir reklam aracı olarak görülmektedir.
Terör örgütlerinin, şiddet eylemleri sonrasında basın kuruluşlarını arayarak eylemi üstlenmeleri bu nedene dayanmaktadır. Amaca ulaşmak için her türlü girişim mübah görülmekte, sadece devlete yönelmekle kısıtlı kalınmamakta, suçsuz insanlar da büyük ölçüde bu eylemlerden zarar görmesine yol açılmaktadır. Kitlesel nitelikli terör eylemlerinde, örneğin bir toplu taşım aracına veya alışveriş merkezine konan bir bombanın patlaması sonucu ölenlerin bu eylemi düzenleyenler ile hiç bir bağları bulunmamaktadır. Bu tür eylemlerde, bombayı koyanlar ile bombanın hedefi olanlar arasında hiç bir siyasal ilişki, bir hesaplaşma olmadığı gibi, belki eylemi koyan örgütün ideolojisine yakınlık duyanlar bile bulunabilmektedir.
Terör örgütlerinin düzenledikleri eylemlerin temelinde örgütün propagandasını yapma ağırlık kazanmaktadır. Örgütler, kuruluşlarını tamamladıkları, teşkilat yapılanması açısından yeterli bir düzeye geldiklerinde sansasyonel nitelikli bir şiddet eylemi ile kamuoyuna varlıklarını duyurmayı hedeflerler.
1- İşçi ve memur sendikaları: Bu kuruluşlar içersinde sempatizan kitleler oluşturmak suretiyle, işçi ve memurların anayasa ve kanunlardan doğan haklarını ideolojileri doğrultusunda kullanmak.
2-Siyasi partiler ve gençlik kolları: Demokratik ortamdan istifade ile siyasi parti kurarak veya mevcut siyasi partilere ve bu partilerin gençlik kolları arasına sızmak suretiyle illegal faaliyet yürütmek
3- Dernek ve vakıflar: Terör örgütleri yasal alanda, kendilerini kamufle etmek amacıyla vakıf ve dernek kurmaktadırlar.
4-Özel ve tüzel kuruluşlar: Şirket yönetimine veya şirket elemanı olarak sızarak eylem yapılması,
5-Eğitim kurumları: Lise ve üniversite gençliği arasına sızarak sempatizan kitleler oluşturmak, sağlıklı düşünme ve araştırma yeteneğini henüz kazanamayan, kendisine teklif edilen her türlü değeri kabullenmeye hazır olan ve bir geçiş dönemi içerisinde bocalayan gençler, terör örgütlerinin iştahını kabartmaktadırlar. Öğrencilere yönelik oluşturulan yapılanmaların çokluğu dikkat çekmektedir. Her örgüt lise gençliğine yönelik örgüt içi oluşumlara sahiptir.
Öğrencilere yönelik oluşturulan yapılanmaların çokluğu dikkat çekmektedir. Her örgüt lise gençliğine yönelik örgüt içi oluşumlara sahiptir. Yasadışı örgütlerin liselere yönelik örgütlenmeleri; Örgütler daha çok aile huzursuzlukları olan çocukları, anne babası ayrı olan ilgiye muhtaç olanları, maddi durumu kötü olanları, aile eğitimi müsait olan ve örgütsel fikirlere yatkın olanları seçmektedir.
Bir genç, örgüte şu aşamalardan geçerek katılır:
Önce sempatizan bir gurup içerisine alınır, bu grup okul arkadaş çevresinden olacağı gibi aile yakınlarından, gidilen bir dernek, örgüt yayın büroları yada legal uzantıları içerisinde de oluşturulabilir, Örgütlerin, çıkardıkları dergi ve kitaplar gençlere okutturularak, ülke problemlerinin tek çözüm yolu olarak ideolojiler kabul ettirilir. Örgütlerin feodal alışkanlıklar olarak nitelediği manevi duygular ve aile bağları zayıflatılmaya çalışılır, Gençlerde, karşılaştıkları olumsuzluklara karşı tahammülsüz ve hemen tepki verebilecek bir ruh halinin yaratılmasına önem verilir. İdeolojik bilinçlenme, toplumsal olaylara sokularak güçlendirilir, isyan duyguları pekiştirilir, Daha sonra illegale çekilerek yazılama, pankart asma gibi kanunsuz olaylarda kullanılan örgüt mensupları polisin yakalamasıyla suçluluk psikolojisine girerek, istese de normal hayata dönemeyeceğine inanır, normal hayata dönmek isteyenler de örgüt tarafından çeşitli tehditlerle ve 'Devlet tarafından fişlendin, artık bundan kurtuluşun yok' türünden sözlerle engellenmeye çalışılır. Sonunda herkesin çocuk gördüğü, belki zaman içerisinde düzelir olarak nitelediği, aile ve çevre tarafından ihmal edilen bu insanlar acımasız bir örgüt mensubu olarak karşımıza çıkabilmektedir. Çeşitli kitlesel etkinliklerde terör örgütlerinin gençliği kullanarak istismar ettiği onları toplumsal olaylara katarak devletle karşı karşıya getirdiği bilinmektedir.
Bu şekilde ideolojilerini ve gerçek yüzlerini maskeleyip, öğrencileri masumane istek ve tepki eylemlerin içerisine çekmekte bilahare de asıl amaçları doğrultusunda kullanmaktadır. Yükseköğrenim kurumlarımıza yeni kaydolmuş öğrenciler terör örgütlerinin uzantıları tarafından sıcak yaklaşımla kazanılmaya çalışılır. Güncel sorunlar bir sistem sorunu şeklinde empoze edilerek çözümü sistemin değişmesinde arama anlayışı yerleştirilir. Sisteme kinlenen kişi küskün kişi haline getirilir. Süreç içerisinde seminer çalışmasına alınarak eğitilir. Bu meyanda pratik sokak eylemlerine alıştırılır. Öğrenci aynı zamanda, örgüt için dergi satmak, eğlenceler düzenlemek, burslarından yararlanma şeklinde maddi destek sağlayan unsur durumuna gelir. Pratik eylemlerindeki başarıya göre öğrenciye; kat sorumlusu, bölüm sorumlusu, fakülte sorumlusu gibi gururunu okşayıcı görevler de verilir. Genelde toplum içerisinde kişilik arayışında olan tipler, bulunduğu bu ortamda kişilik bulmaktan dolayı eylemsel yönden daha da keskinleşir. Sonuçta eğitilerek ülkenin insan gücüne katkıda bulunacak olan şahıs, ülkenin eğitimine ve ekonomik kaynaklarına zarar vermeye başlar.
Okul - aile işbirliği sağlanmalıdır. Kişiliğin ve davranışların şekillenmesinde ailenin önemi dikkate alınarak aile yapısını ve bağlarını güçlendirecek tedbirler alınmalıdır Kütüphaneler yaygınlaştırılmalı ve ihtiyaca cevap verecek kapasiteye çıkarılmalı, resim, müzik, tiyatro, edebiyat vb. alanlarda gençleri geliştirici kurumlar oluşturulmalı ve gençler bu alanlara teşvik edilmelidir. Öğrencilere hitap edici spor tesisleri oluşturulmalı ve katılım artırılmalıdır. Yasadışı faaliyetlerde bulunan öğrencilerin bu durumlarından veli ve aileleri haberdar edilmeli, terör örgütlerine karşı, gençler mümkün olduğunca bilinçlendirilerek terör örgütlerinin ağlarına düşmeleri engellenmelidir. Öğrencilerin gidip geldikleri umuma açık yerler düzenli olarak denetlenmeli ve gençliğe yönelik olarak açılan legal dernek ve kuruluşlar kontrol altında tutulmalıdır.
Terör örgütlerinin istismar edebileceği sorunların giderilmesi amacıyla maddi durumu iyi olmayan öğrenciler fon ve burslarla desteklenmeli, devamsızlık yapan öğrencilerin durumları takip edilmeli, Özellikle son on yıllık dönemde vatandaşlarımız; örgüt faaliyetlerine karşı her zamanki gibi devletin yanında yer almayı sürdürmekte ve terör mücadelesine büyük bir destek vermektedirler. Son on yıllık dönemde terörle mücadele ve harekat daire başkanlığı ve her seviyedeki terörle mücadele birimimiz, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı esasları çerçevesinde olağanüstü bir mücadele örneği vermişlerdir, her zaman olduğu gibi önümüzdeki dönemde de terörle mücadele birimlerimizin en önemli uğraşısı olacaktır.
Terörle mücadele sadece güvenlik kuvvetlerinin tek başına başaracağı bir iş değildir. Buraya kadar ifade edildiği üzere teröristler her türlü aksaklığı ve eksikliği istismar ederek kendilerine taraftar bulmakta ve faaliyetlerini sürdürebilmektedir. Dolayısıyla kamu kurumlarının yanı sıra her türlü toplumsal yapıların işbirliği yapması gerekmektedir. Aileye ve basına düşen görevlerin önemini belirtmeye herhalde gerek yoktur. En az güvenlik kuvvetleri kadar eğitim kurumlarının ve görevlilerinin de terörle mücadelede önemli bir yeri bulunmaktadır. Teröristler taraftar bulma çalışmalarında her zaman eğitim kurumlarını kendilerine hedef noktası olarak tayin etmektedirler. Gençliğimizin art niyetli kişiler tarafından istismar edilmemesi için öğretmenlerimize ve okullarımızın yönetimlerine çok önemli görevler düşmektedir.
TERÖRİZM NEDİR?
Hedefe ulaşmada her yolu meşru sayan terörizm insanlık tarihi kadar eski bir olgudur,Dolayısıyla terörün amaç ve stratejisi zamanla teknolojik gelişim ve sosyo-ekonomik yapıya paralel olarak gelişmiş, tahrip ettiği toplumların dini-ırki-ekonomik ve sosyal yapısını ideolojisi doğrultusunda araç olarak kullanmış ve bu suretle kendisine finans kaynağı yaratmıştır. Sağladığı bu büyük miktardaki finans kaynakları ile dar bölge sınırlarını aşarak sınırlar ve kıtalararası boyut kazanmıştır. Bugün dünyamız; ekonomik-siyasal-askeri ve sosyal menfaatler etrafında birleşen ülkelerin oluşturduğu bloklar ve paktlara bölünmüştür.
Bu oluşumlar ekonomik ve siyasal çıkar kavgalarını hızlandırmış, böl parçala yönet veya kendi çıkarlarına zarar veremeyecek azami limitler arasında tut ilkesinden hareket eden bazı blok veya ülkeler, farklı dini-ırkı-etnik unsurları, sosyo-ekonomik az gelişmişliği terörizme malzeme olarak sağlamış ve var olar terör örgütlerine bu şekilde katkıda bulunarak amaçları doğrultusunda taşeronluk görevi yüklemişlerdir. Günümüzde terörün bütün dünyada ortaya çıkış sebepleri sosyal ve ekonomik olgulara dayanmaktadır.
Terörün bazı ülkeler tarafından muhalif ülkeye yönelik olarak desteklenmesi konusunda da hazırlık aşaması hedef ülkenin, başta sosyal zaafları sonra ekonomik zaafları (gelir gurupları arasındaki uçurum) ve vatandaşların devletine karşı hoşnutsuzlukları etüt edilerek planlanmaktadır ki maşa olarak kullanılacak bir kitle oluşturulabilsin. Bu sebeple, teröre muhatap olan ülkenin terörle mücadelesinin sadece polisiye tedbirlerle başarıya ulaşamayacağı kesindir. Bilinçli bir toplumun terörizme karşı topyekün mücadele vermesi, huzur ve güven ortamının sağlanması açısından zorunludur. Zira, istikbalde bir milletin geleceği sayılan yeni nesil aynı ülkede müspet hürriyetin sunduğu güven ve huzurla yaşama arzusunda olmalı, bu geleceği sağlamanın yolu da tüm şer odaklarıyla topyekün mücadele ederek sağlayabiliriz.
TERÖRİSTİN İDEOLOJİK MOTİVASYONU:
Terörizmin doğuşundaki esas dayanak sosyal çelişkilerdir. Terörizm, hedef aldığı kitlenin hoşnut olmadığı veya elde etmek istediği çıkarı umut olarak vaat etmektedir.Bu umut ve vaat kişileri bir arada toplayan ideolojiyi oluşturmaktadır. İdeoloji etrafında toplanan insanlar kendilerine göre bir sistem oluşturmaktadır. Sistem içerisinde örgütlenmeler yapılarak terörizmin alt yapısı oluşturulmaktadır.
Teröristin kendi anlayışı içerisinde kutsal bir amacı vardır. Amacını gerçekleştirmek için, kendisine engel teşkil eden veya daha doğrusu öyle gösterilen veya engel olarak algılaması sağlanan unsurları ortadan kaldırmak azmindedir. Bu nedenledir ki ideoloji, örgütlenmenin en önemli unsurunu teşkil etmekte, ideoloji nedeniyle terörist kolayca ölümü göze alabilmekte, her türlü yoksunluğa karşı hareketine sadık kalmakta, yerine göre çok olumsuz şartlara karşı koyabilme gücüne sahip olabilmektedir.
ŞİDDET UNSURU:
Terörün en önemli yönü ise, şiddet içermesidir. İdeolojik koşullar; örgütün, hedeflerine ulaşabilmesi için şiddete başvurulmasını dayatmaktadır. Bulunduğu ülkedeki rejimi yıkmayı hedefleyen örgüt, "silahlı mücadele" adı verilen şiddet uygulamalarıyla kendini göstermekte, şiddet yoğunlaştıkça, korku içinde örgüte yaklaşan insanların sayısı artmaktadır. Şiddet hareketleri, örgütün propaganda malzemelerinin en önemlilerindendir. Burada anlatılan şiddet, örgüt tarafından, halk adına yapıldığı iddia edilen zalimce eylemlerdir. Buna karşın terörist kendisini "devrimci, eylemci, özgürlük savaşçısı, halk gücü" gibi bir takım unvanlarla taltif etmektedir. Yakın geçmişimizde terör örgütlerinin özellikle, legal kuruluşlar olan bazı dernek, sendika ve siyasi partileri de kullanarak, metropoller başta olmak üzere semt, mahalle ve sokak bazında hakimiyet tesis etmeye çalıştıkları bilinmektedir.
Böylece örgüt kendi tabanını da, zor ve tehdide dayalı bir tarz sergileyerek oluşturmakta, hakimiyet tesis edilebilen yörelerdeki vatandaşlarımız için örgüt mensupluğu bir zorunluluk haline gelmektedir. Sistemli ve organize şiddet, vatandaşımıza, hayatı dayanılmaz hale getirme gayretindedir. Şiddetin amaçlarından biri kamuoyuna kendini duyurma olduğundan, kitle iletişim araçlarından faydalanarak ilgi alanı içerisine girilmeye çalışılır. İnsan hayatını ve dolayısıyla toplumsal güven ve huzuru hedef alan eylemler kamuoyunda çok fazla yankı uyandırdığı için şiddet eylemleri vazgeçilmez bir reklam aracı olarak görülmektedir.
Terör örgütlerinin, şiddet eylemleri sonrasında basın kuruluşlarını arayarak eylemi üstlenmeleri bu nedene dayanmaktadır. Amaca ulaşmak için her türlü girişim mübah görülmekte, sadece devlete yönelmekle kısıtlı kalınmamakta, suçsuz insanlar da büyük ölçüde bu eylemlerden zarar görmesine yol açılmaktadır. Kitlesel nitelikli terör eylemlerinde, örneğin bir toplu taşım aracına veya alışveriş merkezine konan bir bombanın patlaması sonucu ölenlerin bu eylemi düzenleyenler ile hiç bir bağları bulunmamaktadır. Bu tür eylemlerde, bombayı koyanlar ile bombanın hedefi olanlar arasında hiç bir siyasal ilişki, bir hesaplaşma olmadığı gibi, belki eylemi koyan örgütün ideolojisine yakınlık duyanlar bile bulunabilmektedir.
Terör örgütlerinin düzenledikleri eylemlerin temelinde örgütün propagandasını yapma ağırlık kazanmaktadır. Örgütler, kuruluşlarını tamamladıkları, teşkilat yapılanması açısından yeterli bir düzeye geldiklerinde sansasyonel nitelikli bir şiddet eylemi ile kamuoyuna varlıklarını duyurmayı hedeflerler.
EĞİTİM KURUMLARINA VE GENÇLİĞE YÖNELİK FAALİYETLERİ
1- İşçi ve memur sendikaları: Bu kuruluşlar içersinde sempatizan kitleler oluşturmak suretiyle, işçi ve memurların anayasa ve kanunlardan doğan haklarını ideolojileri doğrultusunda kullanmak.
2-Siyasi partiler ve gençlik kolları: Demokratik ortamdan istifade ile siyasi parti kurarak veya mevcut siyasi partilere ve bu partilerin gençlik kolları arasına sızmak suretiyle illegal faaliyet yürütmek
3- Dernek ve vakıflar: Terör örgütleri yasal alanda, kendilerini kamufle etmek amacıyla vakıf ve dernek kurmaktadırlar.
4-Özel ve tüzel kuruluşlar: Şirket yönetimine veya şirket elemanı olarak sızarak eylem yapılması,
5-Eğitim kurumları: Lise ve üniversite gençliği arasına sızarak sempatizan kitleler oluşturmak, sağlıklı düşünme ve araştırma yeteneğini henüz kazanamayan, kendisine teklif edilen her türlü değeri kabullenmeye hazır olan ve bir geçiş dönemi içerisinde bocalayan gençler, terör örgütlerinin iştahını kabartmaktadırlar. Öğrencilere yönelik oluşturulan yapılanmaların çokluğu dikkat çekmektedir. Her örgüt lise gençliğine yönelik örgüt içi oluşumlara sahiptir.
TERÖRÜN FAALİYET ALANLARI:
Öğrencilere yönelik oluşturulan yapılanmaların çokluğu dikkat çekmektedir. Her örgüt lise gençliğine yönelik örgüt içi oluşumlara sahiptir. Yasadışı örgütlerin liselere yönelik örgütlenmeleri; Örgütler daha çok aile huzursuzlukları olan çocukları, anne babası ayrı olan ilgiye muhtaç olanları, maddi durumu kötü olanları, aile eğitimi müsait olan ve örgütsel fikirlere yatkın olanları seçmektedir.
Bir genç, örgüte şu aşamalardan geçerek katılır:
Önce sempatizan bir gurup içerisine alınır, bu grup okul arkadaş çevresinden olacağı gibi aile yakınlarından, gidilen bir dernek, örgüt yayın büroları yada legal uzantıları içerisinde de oluşturulabilir, Örgütlerin, çıkardıkları dergi ve kitaplar gençlere okutturularak, ülke problemlerinin tek çözüm yolu olarak ideolojiler kabul ettirilir. Örgütlerin feodal alışkanlıklar olarak nitelediği manevi duygular ve aile bağları zayıflatılmaya çalışılır, Gençlerde, karşılaştıkları olumsuzluklara karşı tahammülsüz ve hemen tepki verebilecek bir ruh halinin yaratılmasına önem verilir. İdeolojik bilinçlenme, toplumsal olaylara sokularak güçlendirilir, isyan duyguları pekiştirilir, Daha sonra illegale çekilerek yazılama, pankart asma gibi kanunsuz olaylarda kullanılan örgüt mensupları polisin yakalamasıyla suçluluk psikolojisine girerek, istese de normal hayata dönemeyeceğine inanır, normal hayata dönmek isteyenler de örgüt tarafından çeşitli tehditlerle ve 'Devlet tarafından fişlendin, artık bundan kurtuluşun yok' türünden sözlerle engellenmeye çalışılır. Sonunda herkesin çocuk gördüğü, belki zaman içerisinde düzelir olarak nitelediği, aile ve çevre tarafından ihmal edilen bu insanlar acımasız bir örgüt mensubu olarak karşımıza çıkabilmektedir. Çeşitli kitlesel etkinliklerde terör örgütlerinin gençliği kullanarak istismar ettiği onları toplumsal olaylara katarak devletle karşı karşıya getirdiği bilinmektedir.
Bu şekilde ideolojilerini ve gerçek yüzlerini maskeleyip, öğrencileri masumane istek ve tepki eylemlerin içerisine çekmekte bilahare de asıl amaçları doğrultusunda kullanmaktadır. Yükseköğrenim kurumlarımıza yeni kaydolmuş öğrenciler terör örgütlerinin uzantıları tarafından sıcak yaklaşımla kazanılmaya çalışılır. Güncel sorunlar bir sistem sorunu şeklinde empoze edilerek çözümü sistemin değişmesinde arama anlayışı yerleştirilir. Sisteme kinlenen kişi küskün kişi haline getirilir. Süreç içerisinde seminer çalışmasına alınarak eğitilir. Bu meyanda pratik sokak eylemlerine alıştırılır. Öğrenci aynı zamanda, örgüt için dergi satmak, eğlenceler düzenlemek, burslarından yararlanma şeklinde maddi destek sağlayan unsur durumuna gelir. Pratik eylemlerindeki başarıya göre öğrenciye; kat sorumlusu, bölüm sorumlusu, fakülte sorumlusu gibi gururunu okşayıcı görevler de verilir. Genelde toplum içerisinde kişilik arayışında olan tipler, bulunduğu bu ortamda kişilik bulmaktan dolayı eylemsel yönden daha da keskinleşir. Sonuçta eğitilerek ülkenin insan gücüne katkıda bulunacak olan şahıs, ülkenin eğitimine ve ekonomik kaynaklarına zarar vermeye başlar.
GENÇLİĞİN KORUNMASI
Okul - aile işbirliği sağlanmalıdır. Kişiliğin ve davranışların şekillenmesinde ailenin önemi dikkate alınarak aile yapısını ve bağlarını güçlendirecek tedbirler alınmalıdır Kütüphaneler yaygınlaştırılmalı ve ihtiyaca cevap verecek kapasiteye çıkarılmalı, resim, müzik, tiyatro, edebiyat vb. alanlarda gençleri geliştirici kurumlar oluşturulmalı ve gençler bu alanlara teşvik edilmelidir. Öğrencilere hitap edici spor tesisleri oluşturulmalı ve katılım artırılmalıdır. Yasadışı faaliyetlerde bulunan öğrencilerin bu durumlarından veli ve aileleri haberdar edilmeli, terör örgütlerine karşı, gençler mümkün olduğunca bilinçlendirilerek terör örgütlerinin ağlarına düşmeleri engellenmelidir. Öğrencilerin gidip geldikleri umuma açık yerler düzenli olarak denetlenmeli ve gençliğe yönelik olarak açılan legal dernek ve kuruluşlar kontrol altında tutulmalıdır.
Terör örgütlerinin istismar edebileceği sorunların giderilmesi amacıyla maddi durumu iyi olmayan öğrenciler fon ve burslarla desteklenmeli, devamsızlık yapan öğrencilerin durumları takip edilmeli, Özellikle son on yıllık dönemde vatandaşlarımız; örgüt faaliyetlerine karşı her zamanki gibi devletin yanında yer almayı sürdürmekte ve terör mücadelesine büyük bir destek vermektedirler. Son on yıllık dönemde terörle mücadele ve harekat daire başkanlığı ve her seviyedeki terörle mücadele birimimiz, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı esasları çerçevesinde olağanüstü bir mücadele örneği vermişlerdir, her zaman olduğu gibi önümüzdeki dönemde de terörle mücadele birimlerimizin en önemli uğraşısı olacaktır.
Terörle mücadele sadece güvenlik kuvvetlerinin tek başına başaracağı bir iş değildir. Buraya kadar ifade edildiği üzere teröristler her türlü aksaklığı ve eksikliği istismar ederek kendilerine taraftar bulmakta ve faaliyetlerini sürdürebilmektedir. Dolayısıyla kamu kurumlarının yanı sıra her türlü toplumsal yapıların işbirliği yapması gerekmektedir. Aileye ve basına düşen görevlerin önemini belirtmeye herhalde gerek yoktur. En az güvenlik kuvvetleri kadar eğitim kurumlarının ve görevlilerinin de terörle mücadelede önemli bir yeri bulunmaktadır. Teröristler taraftar bulma çalışmalarında her zaman eğitim kurumlarını kendilerine hedef noktası olarak tayin etmektedirler. Gençliğimizin art niyetli kişiler tarafından istismar edilmemesi için öğretmenlerimize ve okullarımızın yönetimlerine çok önemli görevler düşmektedir.