MURATS44
Özel Üye
Terörle yatan bombayla kalkar!
Brüksel'de dünyayı ayağa kaldıran bir terör olayı yaşandı. 3 ayrı noktada kendini patlatan canlı bombalar ülkeyi kana buladı. 34 ölü ve 100’ün üzerinde yaralı var.
Belçika hükümetinin normal şartlarda bu saldırıyı çok önceden bilip engellemesi işten bile değildi.
Bunun üç önemli nedeni var..
Birincisi; Paris'i bombalayan IŞİD'li militanların saldırıdan önce Belçika'daki hücre evinde eylem planları yaptığı ortaya çıkmıştı.
İkincisi; Paris'i bombalayan saldırganlardan sonuncusu olan Salih Abdeslam, iki gün önce yaralı bir şekilde ele geçirilmişti.
Üçüncüsü; ülkeyi yöneten hükümet, Türkiye'nin tüm isyan ve itirazlarına rağmen PKK'nın propagandasına izin veriyor, PKK'nın çadır kurup taraftar toplamasına ses çıkarmıyordu.
Irak ve Suriye coğrafyasında IŞİD'in en büyük düşmanı olarak görülen YPG'yi koruyup kollamak, IŞİD'e "Gel beni patlat" mesajı göndermekle eşdeğerdi...
Tüm bunlara rağmen terör saldırısına engel olamadılar.
Olamadılar çünkü, dünya üzerinde bu tür terör saldırılarını önceden bilecek ülke yoktur!
Yüz canlı bomba yakalarsın ama bir tanesi aradan sıyrılır ve gelip ülkeni kan gölüne çevirir. Tıpkı Fransa'da ve Türkiye'de olduğu gibi..
İzin verirseniz, saldırı sonrası Belçika'da neler yaşandığını anlatarak devam edeceğim yazıya...
Ülkenin tamamında güvenlik alarmı seviyesi en yüksek olan 4'e çıkarıldı. Asker ve polis, metro ve sokaklara indi. Hükümet, sadece Brüksel'e "225 ek askeri birlik" gönderme kararı aldı.
Yetmedi...
Fransa hükümeti, komşusuna destek amacıyla sınırlarda ve toplu taşıma araçlarında güvenliği sağlamak için ek 1600 polisi devreye soktu.
Ülkenin tamamında uçak, metro, hızlı tren seferleri durduruldu.
Bitmedi...
Belçika yönetimi, "Dışarı çıkmayın. Başka bir yerdeyseniz, evinize gitmek için olsa bile olduğunuz yerde kalın!" diyerek sokağa çıkma yasağı ilan etti.
Ve...
Olay yerinden görüntü alınmaması, ceset fotoğraflarının yayınlanmaması için yayın yasağı getirildi.
Bütün bu kararlar, sadece ama sadece bir saldırı sonrasında alındı ve itiraz eden bir tek kişi veya kurum olmadı! Kimseden çıt çıkmadı, herkes verilen talimatları yerine getirdi.
Farzı misal...
Terörist sevici akademisyenler IŞİD'i masum, Belçika'yı terörist ülke gibi gösteren bildiriye imza atmadı.
Ülkenin muhalefet lideri, "Bomba patlatan arkadaşlardan rica ediyorum, yapmasınlar" mesajı göndermedi. YPG'yi alenen destekleyen ve Brüksel'de PKK çadırı açtıran hükümetine, "Sen terörü destekliyorsun. Bunlar senin yüzünden oldu" demedi.
Hiç bir siyasetçi, "Başbakanı, İçişleri Bakanı'nı, Belçika istihbaratını ve hatta Brüksel mahalle muhtarını istifaya davet ediyorum. Ne o bomba patlattırmak falan!" demedi.
Milletvekilleri, "Gencecik delikanlıların kendini neden patlattığını konuşmadan terör sorununu tartışmakla bir yere varamayız" diyerek iki teröristi masumlaştırmadı.
Medya, "Sizin başkanlığınız batsın, iktidarınız batsın" diyerek iktidara saldırmadı, Cumhurbaşkanı'na, "Diktatör bunlar senin yüzünden oldu" diye manşet atmadı. Belçika'nın hiç bir gazetesi "Katliam ülkesi" diyerek vatanını karalamadı. Tek bir gazete veya televizyon ceset fotoğraflarını yayınlayarak teröristlerin ekmeğine yağ sürmedi.
Tek bir sanatçı çıkıp, "15 gün alışveriş yapmasak. AVM'lere gitmesek. Tuvalet kağıdı almasak ekonomi çöker ve bu hükümetten kurtuluruz" diye twit atmadı.
Belçika Başbakanı'nı sevmeyen ruh hastaları sokaklara inen polis ve askerlere, "Charles Michel'in köpekleri" diye hakaret etmedi. Aydınlar, "Demokrasi ile yönetilen bir ülkede askerler sokağa iniyorsa orada diktatörlük başlamıştır" demedi.
Bunlara şahit olmadınız ve bundan sonra da olamayacaksınız.
Mesela; yarın bir muhalefet partisi lideri Meclis kürsüsüne çıkıp, "Ben o tertemiz çocukların alınlarından öpüyorum" demeyecek.
Ana Muhalefet Partisi'nin milletvekilleri ölen IŞİD'li teröristlerin cenazesine gidip gözyaşı dökmeyecek.
IŞİD'i destekleyen diğer siyasi parti mensupları kurulan taziye çadırına gidip, "Onlar bizim şehitlerimiz ve bizler onların yolundan gidiyoruz" nutukları atamayacak.
Aydınlar, "Belçika hükümeti istifa ederse Belçika'da tüm olaylar çözülür! Bence tek suçlu Belçika hükümeti. Yoksa bombayı patlatanın ne günahı var?" diye konuşamayacak.
Niye mi?
Böyle hainler sadece bizim ülkemizden çıkıyor da ondan...
Dipnot: PKK'ya sınırsız destek veren, onlar için propaganda çadırı açan Belçika'ya göre terör örgütünün yaptığı "Düşünce Özgürlüğü"nden ibaretti!
Demek ki bazı düşünceler pek iyi değilmiş. Adamlar düşünüp taşınıp ülkeni patlatabiliyormuş!
Uyardık mı?
"Terörle yatan bombayla kalkar" diye ikaz ettik. "Susma, sustukça sıra sana gelecek" dedik ve o sıra çok çabuk geldi!
Taziyeleri de PKK'nın açtığı çadırda kabul ederler artık!
Brüksel'de dünyayı ayağa kaldıran bir terör olayı yaşandı. 3 ayrı noktada kendini patlatan canlı bombalar ülkeyi kana buladı. 34 ölü ve 100’ün üzerinde yaralı var.
Belçika hükümetinin normal şartlarda bu saldırıyı çok önceden bilip engellemesi işten bile değildi.
Bunun üç önemli nedeni var..
Birincisi; Paris'i bombalayan IŞİD'li militanların saldırıdan önce Belçika'daki hücre evinde eylem planları yaptığı ortaya çıkmıştı.
İkincisi; Paris'i bombalayan saldırganlardan sonuncusu olan Salih Abdeslam, iki gün önce yaralı bir şekilde ele geçirilmişti.
Üçüncüsü; ülkeyi yöneten hükümet, Türkiye'nin tüm isyan ve itirazlarına rağmen PKK'nın propagandasına izin veriyor, PKK'nın çadır kurup taraftar toplamasına ses çıkarmıyordu.
Irak ve Suriye coğrafyasında IŞİD'in en büyük düşmanı olarak görülen YPG'yi koruyup kollamak, IŞİD'e "Gel beni patlat" mesajı göndermekle eşdeğerdi...
Tüm bunlara rağmen terör saldırısına engel olamadılar.
Olamadılar çünkü, dünya üzerinde bu tür terör saldırılarını önceden bilecek ülke yoktur!
Yüz canlı bomba yakalarsın ama bir tanesi aradan sıyrılır ve gelip ülkeni kan gölüne çevirir. Tıpkı Fransa'da ve Türkiye'de olduğu gibi..
İzin verirseniz, saldırı sonrası Belçika'da neler yaşandığını anlatarak devam edeceğim yazıya...
Ülkenin tamamında güvenlik alarmı seviyesi en yüksek olan 4'e çıkarıldı. Asker ve polis, metro ve sokaklara indi. Hükümet, sadece Brüksel'e "225 ek askeri birlik" gönderme kararı aldı.
Yetmedi...
Fransa hükümeti, komşusuna destek amacıyla sınırlarda ve toplu taşıma araçlarında güvenliği sağlamak için ek 1600 polisi devreye soktu.
Ülkenin tamamında uçak, metro, hızlı tren seferleri durduruldu.
Bitmedi...
Belçika yönetimi, "Dışarı çıkmayın. Başka bir yerdeyseniz, evinize gitmek için olsa bile olduğunuz yerde kalın!" diyerek sokağa çıkma yasağı ilan etti.
Ve...
Olay yerinden görüntü alınmaması, ceset fotoğraflarının yayınlanmaması için yayın yasağı getirildi.
Bütün bu kararlar, sadece ama sadece bir saldırı sonrasında alındı ve itiraz eden bir tek kişi veya kurum olmadı! Kimseden çıt çıkmadı, herkes verilen talimatları yerine getirdi.
Farzı misal...
Terörist sevici akademisyenler IŞİD'i masum, Belçika'yı terörist ülke gibi gösteren bildiriye imza atmadı.
Ülkenin muhalefet lideri, "Bomba patlatan arkadaşlardan rica ediyorum, yapmasınlar" mesajı göndermedi. YPG'yi alenen destekleyen ve Brüksel'de PKK çadırı açtıran hükümetine, "Sen terörü destekliyorsun. Bunlar senin yüzünden oldu" demedi.
Hiç bir siyasetçi, "Başbakanı, İçişleri Bakanı'nı, Belçika istihbaratını ve hatta Brüksel mahalle muhtarını istifaya davet ediyorum. Ne o bomba patlattırmak falan!" demedi.
Milletvekilleri, "Gencecik delikanlıların kendini neden patlattığını konuşmadan terör sorununu tartışmakla bir yere varamayız" diyerek iki teröristi masumlaştırmadı.
Medya, "Sizin başkanlığınız batsın, iktidarınız batsın" diyerek iktidara saldırmadı, Cumhurbaşkanı'na, "Diktatör bunlar senin yüzünden oldu" diye manşet atmadı. Belçika'nın hiç bir gazetesi "Katliam ülkesi" diyerek vatanını karalamadı. Tek bir gazete veya televizyon ceset fotoğraflarını yayınlayarak teröristlerin ekmeğine yağ sürmedi.
Tek bir sanatçı çıkıp, "15 gün alışveriş yapmasak. AVM'lere gitmesek. Tuvalet kağıdı almasak ekonomi çöker ve bu hükümetten kurtuluruz" diye twit atmadı.
Belçika Başbakanı'nı sevmeyen ruh hastaları sokaklara inen polis ve askerlere, "Charles Michel'in köpekleri" diye hakaret etmedi. Aydınlar, "Demokrasi ile yönetilen bir ülkede askerler sokağa iniyorsa orada diktatörlük başlamıştır" demedi.
Bunlara şahit olmadınız ve bundan sonra da olamayacaksınız.
Mesela; yarın bir muhalefet partisi lideri Meclis kürsüsüne çıkıp, "Ben o tertemiz çocukların alınlarından öpüyorum" demeyecek.
Ana Muhalefet Partisi'nin milletvekilleri ölen IŞİD'li teröristlerin cenazesine gidip gözyaşı dökmeyecek.
IŞİD'i destekleyen diğer siyasi parti mensupları kurulan taziye çadırına gidip, "Onlar bizim şehitlerimiz ve bizler onların yolundan gidiyoruz" nutukları atamayacak.
Aydınlar, "Belçika hükümeti istifa ederse Belçika'da tüm olaylar çözülür! Bence tek suçlu Belçika hükümeti. Yoksa bombayı patlatanın ne günahı var?" diye konuşamayacak.
Niye mi?
Böyle hainler sadece bizim ülkemizden çıkıyor da ondan...
Dipnot: PKK'ya sınırsız destek veren, onlar için propaganda çadırı açan Belçika'ya göre terör örgütünün yaptığı "Düşünce Özgürlüğü"nden ibaretti!
Demek ki bazı düşünceler pek iyi değilmiş. Adamlar düşünüp taşınıp ülkeni patlatabiliyormuş!
Uyardık mı?
"Terörle yatan bombayla kalkar" diye ikaz ettik. "Susma, sustukça sıra sana gelecek" dedik ve o sıra çok çabuk geldi!
Taziyeleri de PKK'nın açtığı çadırda kabul ederler artık!