Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Agora: Pazar yeri. Antik tiyatro yapısı ortaya çıkmadan ve Diyonizos Şenlikleri Atina'daki Akropolis'in güneydoğu yamacına alınmadan önce oyunlar pazar yerinin basamaklı tarafında oynanırdı. Seyirciler basamaklara otururdu.
Alegori: Belli bir kavram düşünce yada ahlak kategorisinin kişileştirme yoluyla canlandırmak
alegoriyi simgeden ayırmak gerekir
çünkü simge kişisel de özeti verirken alagort genelde özeti verir; alegoride tüm ayrıntılar imgesel bütünlük içindedir.
Agon: Antik tiyatroda
tragedya ozanları
oyuncular ve dithyrambas koroları arasında yapılan yarışmalar... Yunan tragedyasında
savsöz ve karşı savsözün öneri ve karşı önerinin
yanıt ve karşı yanıtın
atışma biçimi içinde yer olduğu söz kapışması sahnesi...Çatışma.
Agon: 1. Yarışma
2. Antik Yunan komedyasında düşünceleri birbirine karşıt olan iki oyun kişisinin tartışmaya girdiği bölüm.
3. Antik tiyatroda sanatçılar
ezgiciler
yazarlar ve oyuncular arasında değerlendirme ile sonuçlanan yarışma
Antrakt: Tiyatro oyununun oynanışı esnasında; sahnenin düzenlenmesi
oyuncunun diğer perde için hazırlanması ve seyircinin dinlenebilmesi amacıyla verilen kısa ara.
Avangart Tiyatro: Genel geçerlik kazanmış anlatım yeni biçim ve anlatım denemeleriyle kökten aşmaya yönelik tiyatro hareketleri; deneysel yenilikçi tiyatro uygulamaları.
Altın Çağ: Doruğunu aydınlanma çağı'nda bulunan
XVII. yüzyıl ortalarında XVIII. yüzyıla dek gelişen bir süreç içinde yetişmiş olan büyük oyun yazarları ve yapıtları için kullanılan değim. İngiltere'de Shakespeare
Marlowe
Ben Jonson; Fransa'da da Corneille
Racine
Moliere; İspanya'da Lope de Vega Calderon ve Tirso de Molina 'Altın Çağ' sürecindeki yazarlardır.
Anagnorisis: Tanıma. Aristoteles'in Poetika adlı yapıtında bir oyun kişisinin gerçek kimliğini öğrenme.
Anarşi Tiyatrosu: Fransada komün' ün 1881 de dağılması sonrasında
birinci dünya savaşı'na kadar ki ekonomik bunalım döneminde siyasal baş tanımazlikta (anarşizmle) ilgili tiyatro etkinlikleri. Kent soylu topluma karşı duran ve işçi sınıfının devrim kavgasını savunan bu tür tiyatronun başlıca yazarları arasında Octave Mirbeau ve Darien gibi militan yazarlar ve Louise Michel ve Jean Grave gibi tazar militanlar vardır. Bunlar daha çok propaganda ile uğraşmışlardır.bu tiyatronun oyuncuları amatörlerden ve militanlardan oluşuyordu.
Anlamsızlık Tiyatrosu: İnsanın doğaya ve yaşama olan giderek artan uyumsuzluğunu
doğadan kopmuşluğunu ve yabancılaşmasını bir insanlık durumuymuş gibi kabul eden
bunun içinde alışa gelinmiş mantıksal gelişimi bozarak
öznelci idealizmin bir sonucu olarak değer tanımazlığa eğilimli
ikinci dünya savaşı sonrasında
özellikte Fransa'da yaygınlaşan tiyatro anlayışı.
Anonim Oyun; Kimin yazdığı belli olmayan oyundur. Örneğin bir çok commedia dell'arte senaryosu
Orta çağdaki dinsel oyunların bir bölümü ve bizde pabuççu Ahmet in maceraları anonim oyunlar arasındadır.
Anti Tiyatro: Kabul edilmiş ve bilinen tiyatro kurallarının her yönden dışına çıkan ve tiyatroya karşı tiyatro yapmayı amaçlayan deneyci yazarların savundukları bir anlayış bunların başında Samuel Beckett
Eugene İonesco
Jean Genet gibi yazarlar gelir.
Antik Komedya; İ.Ö 486 yılında başlayan ve aşağı yukarı İ.Ö 200 yılına kadar süren bir dönem içindeki yunan ve Latin komedyaları için kullanılan terim. yunan komedyasının üç evresi vardır; eski komedya (aristofanes)
orta komedya (antifanes
aleksis) ve yani komedya (menandros) Latin komedyasının iki ustası Plautus ile Terentius'tur.
Antik Tragedya; İ.Ö VI. yüzyılda yunanlı Thespis ile başlayan ve İ.S. I. yüzyılda Latin Seneca ile son bulan yediyüz yıllık bir süreç içinde yazılmış tragedyalardan her biri. En büyükleri Aiskhülos
sofokles ve Övripides'tir.
Antik Yunan tiyatrosu; İ.Ö II. yüzyıla dek uzanan bir süreç içindeki eski yunan tiyatrosu.
Apar; 1-Oyuncunun rol gereği seyircinin duyacağı biçimde ama öbür oyuncuların duymadığı var sayımla düşüncelerini söylemesi.
2-oyuncunun doğrudan seyirciye dönerek konuşması.
Araba Sahne; araba üzerine kurulan sahne türü. bu ilk kez orta çağda ortaya çıkmış ve kilise'nin dinsel amaçlarına uygun olarak kullanılmıştır.
Ara Dansı; Bir büyük oyunun bölüm aralarında kısa danslı skeç yada salt dans.
Ara Oyun;Büyük bir oyunun sahneleri arasına konulan gösterilen oyundaki gelişmeyi anlamlandıran kesim. Rönesansta iki oyun yada gösteri arasında oynanan mitologya konulu oyun.
Arkalik tiyatro;1- tiyatronun kaynağını ortaya çıkaran tiyatronun henüz örgütlenmediği estetize edilmediği ve herhangi bir betiğe dayanmadığı dönemdeki törensel gösterilerin tümüne verilen ad.
2- Antik yunan tiyatrosunun ilk evresi.
3- ilk antik tiyatro yapılarının İ.Ö 1700yılına dek gerilere giden tarihi süreci. İ.Ö 1700 yıllarında Girit'teki 'knossos basamakları adıyla birleşik zeminli düz doğrulu oyun alanı ve izleyici yeri buna bir örnektir M.Ö VI yüzyıldaki arkalik Diyonizos tiyatrosu 26 mx28m. boyutları ve ortada sunak yeri olan yamuk bir duvarla sınırlanmıştı. seyirci tepenin eteği ile sınırlı tahta banklarda otururdu.
Arkitektura Tiyatro tarihi içinde aynı adı taşıyan iki önemli kitabın adı.
1- İ.Ö. 16 13 yılları arasında Vitrivüs tarafından yazılan on ciltlik mimarlığa ilişkin yapıt beşinci cilt roma tiyatro yapısı üzerindeydi bu kitap 1484"te bulunduğu nda Rönesans mimarları bunun antik Yunan tiyatro binası olduğunu sanarak o planları örnek aldılar
2 -Sebastaono Serlionun 1551"de yazdığı sahne uygulayımına ve milarlığına ilişkin yapıt serlio bu yaptığında ilk kez sahnedeki görüntü (perspektif)sorununu bilimsel bir yolla çözümlemiş tragedya komedya ve satür oyunları için dekor örnekleri vermiştir.
Arlekino: Rönesansta 1550 yılarında ortaya çıkan İtalyan halk doğaçlama tiyatrosunun en önemli uşak tipi hırsız ama iyi yürekli yalancı ama şirin tahta bir hançer kimseye zararı olmaz renk renk yamaları olan giysisi vardır sonradan bu yamalar baklava biçimi almıştır.
Asal Düğüm: Noktası Baş oyun kişisinin en çok direndiği ya da güç harcadığı yer aksiyon yönelişini gösteren orta bölümün başlangıcı ilk asal düğüm ve bitimi de son asal düğüm noktaları ile sağlanır ilk asal düğün noktası ana çalıştırma başlatır son al düğüm noktası bu çalışmayı sonuca ulaştırır ana çalışma ise eğer kişiler ön plandaysa baş oyun kişisinin yönelişine eğer olaylar ön plandaysa ana olayın gelişimine göre saptanır.
Atellan Güldürüsü: Roma imparatorluğu"nda adını bir taşra kentinden alan kökeni dinsel kutlamalara değin geri giden flüt eşliğinde mimik dansı ve güldürüsü antik yunan tiyatrosunda filyöakes güldürüsünün etkisinde açık saçık doğaçlamaları ve kalın çizgili güldürü içeren oyun türü ( palliata güldürüsü )
Auto Sacramentale: İspanyadaki ilk dinsel oyunlara verilen ad bu oyunlarda kutsal kitaptan öyküler ve ermişlerin yaşamları alegorik oyun kişilerle sahneye getirilmiştir Rönesansta löpe de vega ve tirso di molina ünlü İspanyol yazarları bir çok Auto yazmışlardır
--B--
Balet Opera: Tanınmış melodilerle söylenen şiirli opera.İngiltere'de XVIII. yüzyılda İtalyan operasına bir tepki olarak çıkmıştır. Bunun en iyi örneği
ilk temsili 1728'de Londra'daki Lincoln's Fields tiyatrosunda verilen ve müzik düzenlemesini Pepusch'un yaptığı John ***'in Dilenci Operası (The Beggar's Opera) dır.Bertolt Brecht bu yapıttan esinlenerek müziğini Kurt Weillin bestelediği Üç Kuruşluk Opera'yı yazmıştır.
Barok Tiyatro: Aşağı yukarı 1590 ile 1750 yıları arasındaki süreçte egemen olan bir sanat ve kültür anlayışı. En önemli anlatımını mimarlık müzik alanında bulmuştur. Ancak resim
heykel ve tiyatroyu da etkilemiştir.
Başlangıç Müziği: Bir opera gösterisinde perde açılmadan ya da açılırken çalınan giriş müziği.
Başoyuncu: Bir oyunun belkemiğini kuran oyun kişisi.
Başrol: Bir oyunun gelişmesine asal katkısı olan rol.
Belediye Tiyatrosu: Belediyeden ödenek alarak çalışan ve belediye hizmetlerinden birini gören tiyatro.
Belgesel Tiyatro: Yaşanmış önemli bir olayın belgelere dayanarak tiyatro sahnesi için uyarlanmasıyla ortaya çıkan gösteri.
Benzetmeci Tiyatro: Seyirci daha çok duygusal açıdan sahnede olan bitenlere kaptıran
seyirciyi oyununun kahramanıyla özdeşleştiren yanılsamacı tiyatro. İki asal tiyatro anlayışlarından biri. Öteki için. bkz. Gösterimci Tiyatro
Besteci: Bir müzik yapıtını yaratan kişi.
Biçimci tiyatro: İçeriği ikinci plana atarak biçimi önemseyen tiyatro anlayışı. Biçimin özerkliğini ve önceliğini öne sürerek bir biçimi ve biçimi var ederek belirli bir sahne
oyun düzeni uygulayımını benimseyen anlayış. Öncü tiyatrolar
dadacı tiyatro
gerçeküstücüsü tiyatro
anti tiyatro vb. biçimci tiyatro kapsamına girer.
Bildirge Tiyatrosu: Güncel konuları belli bir tutumda yansıtan ve seyirciyi etki altına almayı amaçlayan güdümlü tiyatro.
Bilgisayarlı Karartıcı: Bilgisayar yoluyla sahne ışıklarının saptandığı
gerçekleştirildiği ve denetlendiği elektronik karartıcı. Butür karatıcıların ilk evrelerinde kuşaklı ve delikli kartla çalışanları vardı. Şimdi doğrudan otomatik yada elle bilgisayar denetimli ışıklama yapılabilmektedir.
Bilinç: Stanislavski"nin oyunculuk dizgesinde
insanın kendi tarafından denetleme bilir yanı.
Bilinçaltı: Stanislavskki dizgesinde insanın denetimi dışındaki duygusal tepkileri kapsayan iç mekanizma için kullanılan sözcük.
Bilmezcilik: Oyun kişilerinden birinin
bilmez gibi davranıp başkasının ağzından söz almak için bildiği bir şeyi bilmiyormuş gibi göstermesi.
Bireşim Tiyatrosu: Tüm sanatların bir uyum içinde kaynaştırıldığı ve bundan bireşimsel bir bütün ortaya çıkarıldığı tiyatro.
Biyomekanik Oyunculuk: Sovyet yönetmen Meyelhold'un oyunculuk estetiği. Bu oyunculukta hareket sözden daha önemlidir. Anlam
hareket ve tavırlarla verilir. Bu anlayışta oyuncunun şarkı söyleyecek güzel bir sesi
her türlü akrobatik hareketi yapabilecek esnek bir bedeni olması gerekir. Asal olan
canlandırarak değil
belirterek oynamasıdır.
Biomekanik Yöntem: Meyerhold'un kurgusal tutumuna uygun olarak groteski
kara gülmeceyi ve simgeleri kullanarak ortaya çıkardığı sahneleme yöntemine verilen ad.
Boğumlanma: Konuşma organlarımızın (dudak
dil
damak uzamı
yanaklar
alt çene) boğazımdan çıkan sese biçim vermek için topluca çalışması. Sessiz harflerin bir tümcenin başında ve sonunda kesin
belirgin bir biçimde ve sesli harflerin yüksekliğine
vurgularına
renklerine dikkat edilerek söylenmesi.
Bölge Tiyatrosu : Büyük kentler dışında
çeşitli yörelerde kurulmuş
aynı zamanda gezici olan ödenekli tiyatrolara verilen ad.
Bölümir tiyatro metninde olay dizisinin ana kesimlerini oluşturan ve kendi içinde bütünlüğü olan bölüm.
Budama: Bir oyun sahnelenirken kesilmesi gerekli dizelerin ya da kesimlerin çıkartılması.Budama
oyunun bütünlüğünü bozmayacak ve oyuncuya rahat gelecek bir biçimde yapılır.Yoruma uygun budama da başlı başına bir sanattır. Kötü budamalar oyunu bozar.
Bulvar Komedyası: XIX.yüzyılda
Fransa'da kentsoylu melodramlarından çıkmış
sıradan seyircinin duygularına yönelik gişe başarısını önde tutan güldürü.
Bulvar Tiyatrosu: XIX. Yüzyılda
kentsoylu seyircinin sevdiği
içerik açısından hafif
insanların küçük mutluluklarını acılarını gösteren oyunlar oynayan tiyatro. Örnizde Dormen Tiyatrosu.
Burlesk: Kalın çizgili
kişileri ve olayları karikatürleştirerek veren ve genellikle yerici
taşlayıcı
abartılı güldürü türü '' şakacı'' sözcüğünden gelir. A.B.D' inde bu tür
kaba saba ve açık saçık gösteri durumunu almıştır.
Büyüleyici 'Eğer': Stanislavs' kinin oyunculuk dizgesinin yaratıcılığa ilişkin çalışmasında
bir oyuncunun kendi yaşantısı olmayan bir rolü 'eğer' sözcüğü ile değerlendirip o rolün gerekli havasına daha iyi girebilmesi için adeta kendini büyülemesi
--C-Ç-- Canlı Gazete : Gazete başlıklarının konularına dayanan ABD' de ortaya çıkmış bir tiyatro biçimi. Kısa
etkileyici sahnelerle günlük olayları eleştiren ve toplumsal sorunlara değinen gösteri. Buna 'gazete tiyatrosu' da denir.
Canlı Karagöz (O.O.) : 1-Halk dilinde Orta Oyunu'na verilen ad.
2- XIV. Yüzyıl sonlarında
gölge oyunu tipleri ve giysileri ile sahnede oyuncular tarafından oynanan oyun.
Cep Tiyatrosu: Sahnenin seyirciye çok yakın ilişkide olduğu az kişi alan tiyatrolara verilen ad.
Cezvit Tiyatrosu: XVII.yüzyıl ortasından XVIII.yüzyıla değin süre gelen dinsel öğreti tiyatrosu. Barok tiyatro biçimini benimsemiştir.Luther 'in din reformuna karşı gerçekleştirilmiş olan ve yalnızca katoliklere özgü gerici bir tiyatro anlayışıdır.
Ciddi Komedya: Kentsoylu komedyası için Diderot'nun kullandığı bir terim. Ciddi komedya soyluluğun yüksek komedya anlayışına ve aynı zamanda halkın kaba güldürü anlayışına karşı ortaya konulmuş bir türdür.
Comedya: İspanyolcada
tam uzunlukta 'oyun' anlamında kullanılmıştır. XVII.yüzyıl İspanyol tiyatrosunun altın çağına ilişkin olan Comedya kavramı. Bunun alt türleri vardı. Bunlardan biri
Lope de Vega'nın buluşu olan ve çeşitli serüvenleri içeren comedya de capa y espada (pelerin ve kılıç oyunu) dur.
Commedya del ''Arte'': ''Usta işi oyun''' anlamına gelen İtalyan doğaçlama tiyatrosu. Başlangıcı 1550'ye dayanan bu tiyatro bir seneryo üzerinden dogaçlamalara gidilerek oynanan
müziklı
tartımlı bir halk komedyası türüdür. Oyundaki gülmece
oyun oynandığı sırada ve o anda oyuncular tarafindan uydurulur. Gerek sahne teknigi
gerekse tipleri açısından Avrupa tiyatrosu ve Türk tiyatrosu etkilemiştir. Bu etkisini bugüne kadar da sürdürmüştür.
Curcuna (O.O.) : 1- Orta Oyun'un başlangıcında ya da bu oyundan bağımsız olarak ortaya çıkan o gün oynayacak olan tiplerin müzik eşligindeki dansları.
2- soytarıların açık saçık hareketlerle gülünç danslar yaptikları gösteri.
Curcunabaz (O.O.) : Curcuna içinde dans edip soytarılıklar yapan sivri külahlı
bazen yüzleri maskeli oyunculara verilen ad.
Cüce (O.O.) : Orta Oyun'da curcunada ve atışmalarda ortaya çıkan ve Kavuklu'yu kızdıran tip. Bu tipe ' Kavuklu Arkası ' da denir. Gölge Oyunu'nda özdeşi Beberuhi ' dir.
Çadır Tiyatrosu: Oyun yeri büyük bir çadırın içinde olan tiyatro. Ülkemizde bu terim açık saçık gösterilerin yer aldığı
oradan buradan toplama adamlarla tiyatro gitmeyen küçük taşra kasabalarında oynayıp salt para kazanma amacıyla kurulan derme çatma korsan topluluklar için kullanılmaktadır.
Çatışma: 1- Olay dizisinin gelişmesinde basamakları ortaya çıkaran kişiler arasındaki iç ve dış çatışmalar.
2- Bir oyun kişisinin kendi içindeki bunalımı.
Çene Yarışı (O.O.) : 1-Orta Oyun'da Pişekar ile Kavuklu arasında yarışmalı söyleşme.
2-Kavuklu'nun alt dudağını burnuna deydirme becerisi; bunun için Kavuklu'yu oynayan sanatçılar alt dişlerini çektirir takma yaptırırlardı. Böylece takma dişi çıkartınca çene daha çok yukarı kalkabiliyordu.
Çerçeve Sahne: oyun yeri ile seyirciyi
düz bir bağlantı çizgisi üzerinde bir çerçeve ve perde ile ayıran büyüklerinde orkestra çukuru olan İtalyan türü sahne.
Çerçeve Oyunu: Kişileri ve öyküyü arka planda bırakarak yaşamın görünüşünü genişlemesine veren yada bir dönemi genellemesine gösteren oyun türü; Kişilerin alın yazisini çerçevelerini etkisi ile açiklayan oyun.
Cep Tiyatrosu: Sahnenin seyirciye çok yakın ilişkide olduğu az kişi alan tiyatrolara verilen ad.
Cezvit Tiyatrosu: XVII.yüzyıl ortasından XVIII.yüzyıla değin süre gelen dinsel öğreti tiyatrosu. Barok tiyatro biçimini benimsemiştir.Luther 'in din reformuna karşı gerçekleştirilmiş olan ve yalnızca katoliklere özgü gerici bir tiyatro anlayışıdır.
Ciddi Komedya: Kentsoylu komedyası için Diderot'nun kullandığı bir terim. Ciddi komedya soyluluğun yüksek komedya anlayışına ve aynı zamanda halkın kaba güldürü anlayışına karşı ortaya konulmuş bir türdür.
Çatışma: 1- Olay dizisinin gelişmesinde basamakları ortaya çıkaran kişiler arasındaki iç ve dış çatışmalar.
2- Bir oyun kişisinin kendi içindeki bunalımı.
Çene Yarışı (O.O.) : 1-Orta Oyun'da Pişekar ile Kavuklu arasında yarışmalı söyleşme.
2-Kavuklu'nun alt dudağını burnuna deydirme becerisi; bunun için Kavuklu'yu oynayan sanatçılar alt dişlerini çektirir takma yaptırırlardı. Böylece takma dişi çıkartınca çene daha çok yukarı kalkabiliyordu.
Çevresel Tiyatro: Genellikle yaz aylarında
açık havada gösteriler düzenleyen tiyatro. Çevresel tiyatro kavramı içinde alanlarda
kalabalıkların
yaşadıkları çevrelerde düzenlenen nispeten kısa oyunlardan kurulu gösteriler içeren tiyatro.Örn.'Happeni ng '. Richart schecehner bu tiyatro için şu ilkeleri önermiştir.
1-Yaşam ile sanat arasındaki geleneksel uzaklık kaldırılmalıdır.
2- Oyun alanı izleyici ile birlikte kullanılmalıdır.
3- Birkaç odak noktası olmalıdır.
4- Oyuncu
görsel işitsel öğeler kadar önem taşımalıdır.
5- Sahnede belirleyici etki sözle gelmelidir.
6- Oyun için ilginç alanlar seçilmeli
seyirci buralara alıştırılmalıdır.
Çiçek Yolu: Sahneden seyirci salonunun ortasından geçen
salonun arkasına denk uzayan ve seyircileri ikiye ayıran oyun yükseltisi. Dünya tiyatrolarına Japon Kabuki tiyatrosundan geçmiştir. Bunu batıda ilk kez Alman yönetmen Max Reinhardt kullanmıştır.
Çifte Kavuklu (O.O.) : Orta Oyunu'nda ustalık gösterisi yapmak üzere iki Kavuklu'nun bulunması;bunlar aralarında yarışırlardı.
Çin Tiyatrosu: Büyük ölçüde simgelere baş vurarak ezgi
dans
akrobasi ve sözsüz oyun sanhatlarının belirleştiren ve seyirciye Doğu tiyatrosuna özgü göstermeci nitelikleriyle yönelen tiyatro.Şiirli konuşmaları ve simgelerden oluşan bir dekoru vardır. Oyuncular rolü yaşayıp canlandırmazlar
onu yansıtırlar. seyirci rolün ne olduğu ile değil
nasıl oynandığı ile ilgilenir. Sovyet yönetmen m Meyerhold
sonra da Epik tiyatro kuramcısı Brecht
ünlü Çinli oyuncu Mei Lang Fan yoluyla Çin tiyatrosundan etkilenmişlerdir.
Çocuk Tiyatrosu: İlk öğretim öncesinden ergenlik yaşına değin
çocuklar için yapılan tiyatro.Gelişmiş ülkelerde çocuk tiyatroları genellikle dört yaş öbeğinde ele alınır; bunlar beş ile yedi
ile dokuz
dokuz ile onbir ve onbir ile ondört yaş öbekleridir.Çocuk tiyatroları çeşitlidir;
1- Çerçeve sahne içinde çocukların çocuklar için hazırlandıkları gösteriler;
2- Çerçeve sahne içinde çocukların yetişkinler için oynadıkları oyunlar;
3- Yetişkin oyuncuların çocuklar için oynadığı oyunlar; a) Profesyonel oyuncuların büyük tiyatrolarda
çok sayıda seyirci önünde oynadıkları büyük yapımlar; b) Profesyonel oyuncuların küçük bir alan içinde çocukların arasında ve onlarla birlikte oynadıkları oyunlar;
4- Çocukların seyirci ortasında oynadıkları oyunlar;
5- Eğitmenlerin çocuklarla birlikte geliştirdikleri oyunlar;
6- Okulda eğitim amaçlı çocuklarla hazırlanan oyunlar.
Çok Amaçlı Sahne: Değişik sahne-seyirci ilişkilerini sağlayacak biçimde yapılmış sahne. Bazen ortada
bazen yanlarda
bazen önde yada hem önde hem ortada yada yanlarda ve benzeri biçimde çaşitlilik içinde kullanılmaya el verişli sahne yapısı.
Çözüm: Bir oyunun gelişimi içinde atılan düğümlerin çözülmeye başladığı kesim.
Çözüm Sahnesi: Oyun konusunun tamamlanıp sonuca ulaştırıldığı yer
Tristan Tzara ve Richard Hülsenbeck'in yayımladıkları bildiriye (1916) başlamış ve yedi yıl kadar sürmüş olan
dil ve estetik kurallarını
bunların denetlemesini
mantık dizgesini tanımamış ve sözcük anlamlarına değer vermemiş bir akım. Alabildiğine bağımsız çağrışımlarla ilkel ve doğrudan anlatım biçimi arayan bir sanat çığırıdır.bebeklerin ''dah dah'' seslerinden '' dada''yı üretmişlerdir.Bunlar da değer tanımazlıkta birlikte bir başkaldırı da vardır (bkz.Gerçeküstücü tiyatro)
Dağar Tiyatrosu: Bir tiyatro dönemi içinde oynaması uygun gördüğü oyun demetini
ilerdede oynaya bilecek biçimde
önceden belirleyen drama turgi anlayışını benimseyen tiyatro.
Dakikalama: Oyunun süresini hesaplayabilmek için her bölümün kaçar dakika sürdüğünü saptama.
Değişebilir Dekor: Bir oyunda çabucak değiştirilebilecek biçimde hazırlanmış dekor.
Değişebilir Sahne: İstenilen biçime sokulabilen sahne biçimi.
Değişken Pano: Dekor değişiminde kullanılan çok çabuk değişe bilen pano. Bu
ya arkalı önlü kullanılabilinir ya da çeşitli kasnaklanmış levhalar takılıp çıkarılarak gerçekleştirilebilin ir.
Değişken Ses: Tiz ve pes uzamlara kolayca inip çıkabilen ses
Değişken Seğir Yeri: Değişik gösteriler ve amaçlar için kullanılabilen
seyir yeri biçiminin değiştirilmesiyle değişik oyun alanları elde edilebilen salon.
Dekor: Oyun konusunun geçtiği yeri
çevreyi ve atmosferi biçim
kalıp
renk
ışıklama ve bazende simgelerle canlandıran tamamlanmış sanatsal yapım.
Dekor Birimi: Dekor parçası.
Dekor Tasarımcısı: Bir oyunun o dekorunu önce kağıt üzerinde tasarlayan
sonra renklendirip taslağını ve maketini yapan ve sahne üzerinde gerçekleştirilmesini denetleyen dekorun hazırlanmasını yöneten sanatçı.
Delikanlıbaşı (Kö:O.) : Anadolu'da köy oyunlarını yöneten kişiye verilen ad.
Deneme Tiyatrosu: Yeni denemelerin yapıldığı
genç oyun yazarlarının
yönetmenlerinin ve oyuncularının değişik biçimler denendikleri topluluk.Burada daha çok genç tiyatro adamları denenir.
Deneysel Oyun: Bilinenin dışında
yeniliklerin denendiği oyun.
Deney Tiyatrosu: Sahne üzerinde yeni denemelerde bulunan ve sahne plastiği açısından yeni tiyatroya verilen ad. Deney Tiyatrosu'nun Deneme Tiyatrosu'na olan farkı
burada tiyatroya ilişkin her türlü deneyin yapılmasıdır.Bunlar
oyunculuk tekniği yada sahne tasarımı gibi
bir çok alanda estetik ve teknik deneyler olabilir. Buradaki deneyler daha çok kavramların uygulanmaya aktarılmasıyla ilintilidir.
Denge: Yönetmenin
sahne üzerinde tasarladığı oyun düzeninin temel öğelerinde biri Göz
dengesiz bir görünümü (bilinçsiz olsun olmasın) sezinlediği için sahne üzerindeki oyuncuları
özellikle kalabalık sahnelerde iyi dengelemek gerekir. Sahne üzerinde denge iki ana bölümde ele alınır;
1- Fiziksel Denge bakışık (simetrik) ve bakışıksız (asimetrik) olmak üzere iki çeşittir.
2- Güzel duygusal (estetik) Denge: sahne üzerinde kalabalığı anlam açısından uyumlu bir duruma getirmek içindir.
Denyo (O.O.) : Orta Oyunu'nda budala tipi.Denilo da denir. Yaygaracı
acıma duygusuyla şımartılmış
küstah
arsız
küfürbaz
yüzsüz ve sırnaşıktır.Mahallen in delisi.
Devlet Tiyatrosu: Devletten ödenek alan
kültür ve sanat alanında kamu hizmeti ile sorumlu olan geniş olanaklı tiyatro.
Drama: Şiirsel
anlatısal ya da diyaloglar halinde yazılan ve yazınsal metnin
oyun kişilerinin söyleminden oluştuğu edebiyat türü. Drama; yalnızca Batı tiyatrosunun yüzyıllardır ürettiği; tiyatro yazınında kendini kabul ettirmiş yapıtların ortak özelliği değil
her çeşit tiyatro ürününün ortak özelliğini gösteren bir terim olarak ele alınmalıdır.
Dramaturg: Tiyatroda
repertuar politikasını saptamaya yardımcı olan
repertuar hazırlayan
oyun metinlerini okuyarak; gerekirse çevirisini yaparak
oyunları inceleyen
analiz eden ve bu konuda detaylı raporlar hazırlayan dramaturg; rejisöre
oyunun yorumu konusunda öneriler sunabilir. Oyuncu ve tasarım sanatçılarına malzeme sunmak da dramaturgun görevleri arasındadır
Doğaçlama: 1-Betiğe dayanmayan içe doğduğu gibi oynama ve konuşma. 2-Oyun sırasında
beklenmedik bir ters durum karşısında durumu kurtarmak için betikte olmayan hareketler yapıp sözler söyleme. Güldürmek amacıyla daha önceden saptanmamış hareketlere ve sözlere 3-Daha önceden saptanmış betik üzerinde doğaçlamalara gitme (Örn: Orta Oyunu
Commedia dell'Arte). 4-Güldürmek amacıyla daha önceden saptanmamış hareketlere ve sözlere yönelme; bu sonuncusu tiyatro sanatı açısından olumsuzdur.
Doğaçlama Tiyatrosu :1-Bir betiğe dayanmadan önceden saptanmış bir gelişim çizgisi üstünde doğaçtan oynan ve örgüsü önceden bilindiği için
oyuncuların bu örgüyü izleyip anlık buluşlarla geliştirdikleri gösterileri içeren tiyatro.
Doğalcı Tiyatro :XIX.yüzyılda
Romantizm'e karşı ortaya çıkan
doğa bilimleri açısından insanları katılımsal
çevresel ve toplumsal ilişkilerine göre inceleyen bu akım içindeki tiyatronun özellikleri kapsamında
yaşam gerçeğini en küçük ayrıntılarına dek işlemek yer alır.Tartışma açacak konular ele alınırken
küçük adamı gerçeği doğabilimsel açıdan gösterilmeye çalışılır.Bu akım üzerinde düşünür.Auguste Comte'un pozitivist düşüncelerinin ve Charles Darwin'in Türlerin Kökeni ve Doğal Seçme kuramlarının etkisi görülür.
Dolantı Komedyası :Kurgu ustalığının önemli olduğu bu komedyada olaylar ve güldürü öğesi yazarın tasarladığı bir dolantıdan ortaya çıkar. Bu komedya daha çok olaylar yoluyla gelişir.
Dolaşıcı Topluluk :Kent kent
ilçe ilçe dolaşarak oyunlar oynayan taşra topluluğu.
Doruk Nokta
ir oyunun geriliminde ve gelişiminde kesin noktası. Kişilerin ön planda olduğu oyunlarda baş oyun kişisinin
olayların ön planda olduğu oyunlarda ana olayın yönelişindeki kesin dönüm noktası Bu noktadan sonra çözüm gelir.
Dördüncü Duvar :Sahnenin seyirciye açılan yanı.Bu deyimi
ilk kez Fransız yönetmen André Antoine ortaya atmıştır.Antoine sahnenin seyirciye açılan ağzını saydam bir duvar varsayarak oyuncuların seyircileri görmemeleri ve böylece dikkatlerini tamamen kendi oyunlarına toplamaları gerektiğini belirtmiştir.
Dörtleme :1-Antik tiyatroda yazarın yarışmaya katılmak için yazmak zorunda olduğu üç tragedya ile bir satır oyunun tümüne verilen ad. 2-Bir öykünün dört evresini içeren dört oyunun tümü.
Dışa Vurumcu Tiyatro: Tipik bir Orta Avrupa
daha doğrusu bir Alman tiyatro akımı içinde sayılabilecek bu yöneliş doğalcıların aşırı doğa kopyacılığına
izlenimciler ve simgecilerin içedönük gizemciliğine ve statik oyunlarına bir tepki olarak Almanya'da ortaya çıkmış ve 1910 ile 1924 yılları arasında etkin olmuş bir akım.Etkileri çeşitli ülkelerde kırklı yıllara kadar hissedilmiştir.Çıkış ı o dönemdeki Almanya'nın toplumsal ve ekonomik durumundan kaynaklanmıştır. Baskıcı otoriteye baş kaldırıyı
daha iyi bir düzen istediğini içeren akımda çeşitli eğilimler yer alır. Oyun yapılarında sürekli bir akış yerine
kısa tablolar vardır; şiirli konuşmalardan makine tıkırtılarına değin uzanan bir konuşma örgüsü görülür. Oyun kişileri bireyi değil
bir yığını
bir toplumsal sınıfı ya da topluluğu yansılar. Düşünceyi iletmede gergi üzerine düşürülen resimlere
yazılara ve sinema filmlerine baş vurulur. Epik Tiyatro'yu etkilemiştir.
Dikkat çemberleri :Stanistlavski'nin oyunculuk dizgesinde
dikkatin odaklanmasını kolaylaştırmak için saptanan bölgeler. Dikkati odaklamada üç bölge kullanılır;
1-Küçük dikkat çemberi; yakındaki bir nesneye dikkati odaklama;
2-Orta dikkat çemberi; az uzaktaki bir nesneye dikkati odaklama;
3-Geniş dikkat çemberi: sahnenin uzağındaki bir esneye dikkatli odaklanma.
Dilsiz Oyunu (Kö:O.) :Anadolu köylü oyunlarında sözsüz bir oyun;bu oyuna Samıt ya da Lal da denir.
Dip Müziği
ir oyunda
hareket ve sözlerin yanısıra
duygusal etkiyi arttırmak için yer alan destekleyici müzik.
ir sahne dekorundaki çeşitli öğelere derinlik vermesi için görünür yere kurulan resimli dekor parçası. Örnek: kapı açıldığında görünmesi için kapı arkasına konulan resim
pencere açıldığında görünmesi gereken resim. Bu aynı zamanda
seyircinin kulisi görmesini engeller.
Dişi Konuşma (arg.)
oğaçlama tiyatrosunda ya da Orta Oyunu'nda Nekre'nin (komiğin) ya da Kavuklu'nun nükte yapması için laf açmak.
Dişi Söz (arg.)
oğaçlama tiyatrosunda ya da Orta Oyunu'nda Nekre'nin (komiğin Kavuklu'nun nükte yapmasını sağlayan sözcük.
Ditramb :Tanrı Diyonizos onuruna söylenen
onun yaşamından acı ve tatlı serüvenlerinden sözeden
bazen ciddi bazen da açık saçık ezgiler.
Diyalektik Oyun
iyalektik yönle yazılmış oyun. En belirgin özelliği
gerçekliği yeniden yansıtırken tarihsel süreci gözönüne almasıdır.Aksiyon
iç ve dış çelişkileri ön plana çıkartarak olumlu ve olumsuzu iç içe
aynı anda gösterir.Bu Diyalektik gelişme sonucu çözüm seyirciye bırakılır. Çözüm için veriler oyunda hazırlanır ve seyircinin bu verilere dayanarak düşünmesi hedeflenir. Diyalektik oyun
kapalı ve açık biçimde olabilir. Önemli olan biçem değil gerçekliğin diyalektik yoldan dramatik ya da tiyatral bir biçimde aktarılmasıdır. Bu oyunlar Brecht'in etkisiyle
onun ölümünden sonra en çok genç Alman yazarları tarafından tartışılmıştır.
Diyalektik Tiyatro
recht
yazarlık yaşamının son yıllarında
kuramlarını belirlediği tiyatrosu için Epik kavramının yetersiz kaldığını ve tiyatrosunun insanları güldürürken düşündüren bir Diyalektik Tiyatro olduğunu belirtmiştir. Brecht
oyunlarındaki diyalektiğinin anahtarını şu sözlerle verir; ''Duygusallık çoğu kez yıkıma götürdüğü halde
temelde insanın iyi yanını yansılar. öte yanda akılcı tutum
bir insanı kötü yapabildiği halde
bozuk düzende
toplum içinde ayakta kalabilmesinin bir koşuşudur.'' Yazar doğru bir düzenin gelmesiyle akıl -duygu çatışmasının yok olacağına ve her ikisinin da dengeli bir yolda birbirini destekleyeceğine inanır.
Diyazinos :Anadolu ve Yunan mitologyasında
doğanın yenileyicisi ve yaşamın simgesi olan şarap ve coşku Tanrısı. Zeus ile Samele'nin oğlu. Diyonizos'un simgesi bir üflemeli çalgı olan Anlos'tur (bkz. Baküs) .
Diyonizya :Tanrı Dionizos adına kutlanan törenlere verilen ad. Bunlar üç çeşitti; -Küçük Diyonizya- ya da Kent Diyonizyası
-Küçük Diyonizyası- ya da Kır Diyonizyası ve birde - Lenaya-
üzüm töreni.Büyük Diyonizya
baharda
Nisan aynıda yapılır
altı gün sürerdi; bunun dört günü tiyatro gösterilerine ayrılırdı.Küçük Diyonizya ve Lenaya ise bağ bozumu sırasında kutlanırdı.
Dört Tragedya Çeşitli : (Yun.) Aristoles'e göre
tragedyanın karmaşık
aktörsel
yalın ve yıkımsal olan dört türü.
Dram :Yunanca da ''bir şey yapmak
oynamak'' anlamına gelir. Yazın tarihçilerine göre
lirik ve epik yanında
üçüncü bir yazın alanıdır. 1-sahnede oynanmak üzere
konuşmalar ve hareketlerle gelişen
karşıt oluşların çatışmasıyla gelişen ve sonuçlanan oyun. 2-Halk dilinde ciddi oyun.
Dramatik :1-Dram'a yani oyun türüne ilişkin olan. 2-İçinde gerilim
çatışma çeşitli olaylar ve karşıtlıklar bulunan
insanla ve insan ilişkileriyle gelişen herhangi yapıt ya da olay.
Dramatik Olay
ramatik bir durum taratan olay. Herşeyden önce insanla ilgili olan ve insan üzerinde bizi düşünmeye yönelten olay. İnsanların kendilerine
birbirlerine ya da bir duruma karşı olan tuttumlarında değişiklik getiren ya da bu değişikliklere karşı çıkan bir eylemin başlangıcı.
Dramatik Oyuncu :Sözlü tiyatro oyuncusu.
Dramatik Tiyatro :1-Konuşmanın
hareketlere desteklendiği tiyatro. 2-Epik Tiyatro'nun çıkışından sonra
estetik nitelikleri ve yanılsamacı yanı gözönüne alınarak duygusal boşalım sağlayışından dolayı ''Aristolesçi Tiyatro'' olarakta alınmıştır (bkz. Benzetmeci Tiyatro).
Dram Sanatı :İnsana ilişkin olan her şeyi sanatsal bir yaratışla canlandıran üretim ve yapım.Dram sanatının birbirinden ayrılmayacak temel öğeleri
yansılama
canlandırma ve eylemdir. Bu üç temel öğenin bulunduğu bir kısa bölüm
beş dakikalık konuşma
bir sözsüz oyun
sinema filmi
televizyon dizisi
opera betikçesi
hatta bir oratoryo dram sanatının kapsamı içindededir. Dram sanatı
tiyatro olgusunun yazınsal yanıdır (bkz. Tiyatro Sanatı ).
Duman Kutusu :Sahnede duman sağlamaya yarayan kutu. Bu kutunun içinde
gereğine göre
bazen yavaş yanan barut
bazen sıvı parafin
bazen da ' kuru buz ' denilen katı karbondioksit kullanılır.
Durak Yöntemi :Tiyatro yapıtının
sürekli gelişimi sağlayan bölümlere değil
kendi başına
tamamlanmış birimlere ve duraklara kurulduğu yöntem. İlk kez Orta Çağ'ın dinsel oyunlarında izlenen bu yönteme çağımızda dışavurumcu oyunlarda
belgesel tiyatroda ve Epik Tiyatro yapıtlarında rastlanır.
Duruma Uyma :Stanistlavski oyunculuk düzgesinde
oyuncunun erişmek istediği amacı düşünerek canlandıracağı hareketleri tam anlamıyla değerlendirebilmek için durumla kendisini uydurması. Duruma uyma
oyuncunun karşısındaki oyuncuya ve başka engellere göre gerçekleştirilir. bunun için de
oyuncu ''nasıl?'' sorusunu sorar.
Durum değiştirmek :Oyuncunun gövdesel olarak bir görünüşten başka bir görünüşe geçmesi.
Durum Komedyası :Gülünç olanı karakterden değil
durumlardan geliştiren komedya biçimi. Nesnel bir bakışla
yani toplumsal olguların yansıtılması ile ele alındığında içerik açısından yoğun olabilen bu komedya biçimi
öznel açıdan salt güldürmek amacıyla işlendiğinde daha çok kurgu ustalığı ile belirir.
--E-F-- Edil: 1-Roma tiyatrosunda oyunları parasal ve yönetsel açıdan koruyanlara verilen ad.
2-Oyunları denetleyip gosteri gunlerini ve daha baska kayıtları saptayanlara verilen ad.
Edilgen Kahraman
aska oyun kişilerinin etkisiyle hareket eden oyun kişisi.
Efe: Orta Oyunu ile Türk gölge oyununda olumlu kabadayı tipi.Bunlara Zeybek de denir.Heybetli görünüşleri ve mertlikleri ile kavgaları ayırır
sorunları çözümler.
Egitsel Oyun: (O.O.) Egitimi amaç edinen oyun biçimi.
Ek Oyun: Rönesans'ta
İngiltere'de asal oyuna ek olarak oynanan ve genellikle güldürücü olan kısa yapıt.
Eleştiri: Bir yapıtı
dünya görüşü
sanatsallığı
topluma katkısı
sahnelenmesi
oyunculuğu ve plastik tasarım değerler açısından değerlendirme işlemi.
Eleştirmen: Eleştiri yazan kimse.Bir yapıtı kendi değerlendirmesi ile ele alan yazar.Eleştirmenin yazdığı alanda bir dünya görüşü
geniş bilgisi
sanata karşı olağanüstü bir duyarlılığı ve algılama yetkisi olması gerekir.
Epik Tiyatro: Yanılsamacı tiyatronun seyirciyi sahnedeki karakter ve olaya özdeşleştiren duygusal yaşantısı karşısına
maddeci diyalektiğin tarih bakışı açısını sağlayan ve seyirciyi gözlemde bulunan bir üçüncü kişi durumuna getirerek onun usçul yönelişte karar vermesini sağlayan tiyatro anlayışı.
Eşzamanlı Sahne: İlk kez Orta Cağ'ın dinsel oyunlarıyla ortaya cıkan
seyirciye göre solda cennet
sağda cehennem olmak üzere
bu iki kavram arasındaki yerleri (kilise
tapınak
ermişlerin yeri vb.) aynı oyun alanı uzerinde
yerleşik biçimde kapsayan sahne türü.
Eylem Oyunu: Karakterler yoluyla değil de
dış eylemle gelişen oyun.Kişilerin yapılarından gelmeyen
durumların gerektirdiği ya da istem dışı davranışlardan
eylemlerden gelişen oyun.Bu oyunlarda olaylar ön plandadır.
Fabula: Latincede yapıt
öykü
söylence ve masal anlamlarına gelir.Aristoteles'e göre
fabel bir eyleme öykünme
olayların birbirine nedenlere bağlı olarak düğümlenişidir.
Fars: Güldürü oğesi daha cok hareketlerden ve nuktelereden cıkan oyun;düşünceden çok göze ve duyulara yönelir.Vurgu kişiyi karikatürleştirerek ve olayları abartarak elde edilir.
Fısıldayıcı Defteri: Fısıldayıcının elinde bulunan
betikle birlikte oyuncuların sahnedeki durumlarını gosteren defter.
Figüran: Bır oyunun kalabalık sahnelerini doldurmak icin kullanılan
bazan birkac söz soyleyen
coğu kez de konuşmayan kişi.
Fiziksel Hareketler Yöntemi: Stanislavski oyunculuk dizgesinde psikofiziksel işlemin fiziksel yanı.Duyguyu yakalmak icin fiziksel hareketten yararlanma olgusu.Bu çalışmanın dokuz oğesi vardır.
1-Büyüleyici "eğer"
2- Belirli Ortam
3- İmgelem
4- Dikkati Odaklama
5- Gercek ve İnanma
6- Duygu-Düşünce Alışverişi
7- Duruma Uyma
8- Hız (Dış)-Tartım(iç)
9- Duygu Belleği .
Furi: (Doğ.) Türk doğaçlama tiyatrosunda alkış anlamına gelen argo sözcük.
Fuaye: Oyun başlamadan önce ve antrakt esnasında seyircinin çeşitli ihtiyaçlarını karşıladığı bir çeşit bekleme salonu
G--
Gazete Tiyatrosu: Günlük ve geçmiş olayları gazete haberleri biçiminde; belgesel olarak canlı bir uyarma ve propaganda tiyatrosu. Gündelik yaşamda yer alan siyasal ve toplumsal sorunları eleştirel bir bakış açısından verebilmek için siyasal kabare türünden ve kurgu tekniğinden yararlanır. Önemli bir gazete haberini sahneye projeksiyonla yansıtıp yeniden canlandırarak yorumlar.
Gag : Bir skeçterevüde ya da bir eğlence gösterisinde herkesin gülebileceği bir nükteyi kapsayan sözler ya da durumlar.
Gala : Daha çok opera için kullanılanprotokolün çağrıldığı ve resmi giysi ile gidilmesi zorunlu gösteri gecesi
Galeri : 1-Latin tiyatrosunda yüksek ve uzun takma saç.
2- Tiyatro yapılarında ikinci asma kat.
Geleneksel Gösteri : çağdaş tiyatro kavramına karşıt kavramı getiren tiyatro.Bir toplumun kendine özgü yapısının oluşturduğu ve o toplumun yapısında değişiklik sureciyle yakın ilintisi içinde sürmüşdaha sonraki dönemlerde kalıplaşarak donmuş ve kendi özelliklerini korumuş tiyatro.
Geleneksel Türk Tiyatrosu :Türk toplumuna özgü gösterim türlerini kapsayan halk tiyatrosu ve köy tiyatrosu geleneklerini içeren tiyatro.Bunun kapsamına gölge ve kukla oyunuorta oyunumeddahlıkdramatik danslar ve konulu savaş oyunları girer.
Gençlik Tiyatrosu :1-Orta öğretimdeki gençler tarafından kurulanyönetilen ve gerçekleştirilen tiyatro.
2-15 yaş sınırı göz önüne alınarak profesyoneller tarafında oynanan eğitsel yanı ağırlıklı gençlik tiyatrosu.Gelişmiş ülkelerde profesyonel gençlik tiyatrolarına devlet ödeneği sağlanır.
Gerçekçi Tiyatro :Gerçekçiliğin sınırları çok geniş bir alana yayılır.Hele kavram olarak esnek olduğu oranda belirsizdir.Gerçekçi lik deyincebazen nesnel gerçekçiliği kabul edenbazen da anlatımı ve biçemi belirleyen bir yöntemi anlatmak isteriz.
1- Tutum olarak : Sofokles'tenShakespear'e'Tolstoy'dan Brecht 'e kadarbirtakım soyut sanat anlayışları dışındatüm sanat gerçekçi sanattır.
2- Yöntem olarak : İçeriğibiçemi ve biçimi gerçekçiliğe giren yapıtlaraşamalar dizisine dayanan kapalı bir toplumun değilaçık bir kentsoylu toplumun sanat anlayışıdır.Gerçekçi tiyatrogerçekliği nesnelsomut ve dolayımsız olarak yeniden yaratarak yansıtmayı amaçlayan tiyatrodur.Bu estetik akım içindeki tiyatroolay dizisinin kesintisiz eylemlerinden yararlandığı orandaanlatıma ve episodik gelişime dayanan biçimleri de kullanır.Gerçekçilikyazarın ve sanatçınıngerçekliği birey-toplum ilişkilerinin çelişkileriyle incelediği noktada başlar.
Gerçeklik :Gerçek olanvar olan şeylerin tümü.
Gerçeküstücü Tiyatro : Birinci Dünya Savaşından sonra Fransa'da Andre Breton'unFreud'un görüşlerine dayanarak şampiyonluğunu yaptığı ve bilinçaltı varsayımları ile düşte olduğu gibiparçaları birbirini tutmaz bir anlatım biçimi ile vermeye çalışan tiyatro anlayışı.XIX. yüzyıl sonundaFransa'da Alfred Jarry'nin ve daha sonra ozan Appolinairenin öncülük ettiği tiyatro anlayışı.Artaud'nun tiyatro görüşlerine içeren Le Theatre et son Duble adlı yapıtı da bu akımın gelişimi içinde yer alır.
Gevşeme : Stanislavski dizgisinde bir oyuncunun dikkatini toplayabilmesi için gerekli olan ruhsal ve kassal rahatlama.
Gezici Tiyatro : Belli bir yerleşik düzeni olmayan kentten kenteköyden köye gezerek oyunlar oynayan tiyatro.
Giriş Müziği : Oyunun başladığını belirten ve seyirciyi oyunun atmosferine sokmayı amaçlayan perde açılmadan ya da açılırken çalan müzik.
Görsel Etmenler : Işıklama aygıtlarıyla yapılan sahne etmenleri.Göze yönelenışıklama ve izdüşüm yoluyla gerçekleştirilen etmenler.
Gösterim : Sahnedealanda ya da gergi üzerinde oynanan göz ve kulağa yönelen oyunlarındansların ve benzeri sanatların tümüne verilen ad.
Grotesk : Tiyatroda karikatürleştirme işleminin özü olan groteskseyirciyi yabancılaştıraraktuhaf ve şaşırtıcı biçimlerle karşıt görüntüleri birleştirerek güldürmeye yönelen ussal dizgiye karşı çıkarakussal bir sonucu getirentemelde ciddiama görünüşte gülünç ve abartılı olan biçim.
Grotesk Tiyatro : XX. yüzyılın başlarındaİtalya'da Birinci Dünya Savaşı'nın yarattığı karamsarlıktananaparacı düzenden ve sanayileşmenin kentsoylu yaşamında yol açtığı yabancılaşmadan kaynaklanan "gerçekliğin çokluğu" ile düzenin "iki yüzlülüğü" nü vurgulayan kara gülmece niteliğindeki oyunların tümüne verilen ad.Öncelikle Luigi Pirandello'nun oyunlarındaki "maske-yüz" ikilemi ile insanın özü ile davranışları arasındaki çelişki ortaya çıkarılmak istenmiştir.Meyerhol dbu biçimi maddeci diyalektiği temel alan bir içeriğe oturmuştur
__________________
--H--
Hafif Komedya :Tek amacı eğlendirmek olan bu komedya biçiminde esnek bir doku vardır.Konuşma örgüsü hızlı bir gelişim gösterir.İnce bir taşlamayı kapsar.
Hafiflik :Tiyatro konuşmasında doğru boğumlamayı engelleyen yapaylık.
Halk Tiyatrosu :Geniş halk yığınlarına yönelen hem öğreticihem eğlendirici tiyatro.
Hareket Yapımı: Oyun düzeninde yoruma uygun olarak hareketlerin ortaya çıkarılması.Hareketi n uygulayımsal ölçülerininduygusal değerlerinin ve niteliklerinin saptanması.
Hint Tiyatrosu : İ.S önce 320 tarihinden VIII.yüzyılın sonlarına kadar süren klasik dönemden sonra IX. yüzyılın başlarından sonlarına kadar süren "klasik sonrası" dönem içinde gelişen Hint Tiyatrosunun kapsamı içine yazılan betiklergölge oyunu ve danslar girer.Hint Tiyatrosunda iki temel dram turu vardı:
1- Malzemesini mitologya ve tarihten alandolayısıyla kahramanları işleyen nataka
2- Malzemesini günlük yaşamdan alan ve olağan insanlarla devlet memurlarını ele alan prakarana.
Hipokritos :Eski Yunanca'da hypokritos anlamına gelir.İ.Ö. 534'te Thespis'in koro içinden birini ayırıp korobaşı durumuna getirmesiyle birinci oyuncu doğmuştur.Bu oyuncu koronun söylediklerine karşılık verdiğindenona hypokritos denilirdi
--I-İ--
İmge Tiyatrosu :Sahne tasarımcısı Robert Wilson'un imgelere dayanansahne plastiği ve ışık anlayışıyla gelişen oyun düzeni biçemine verilen ad.Robert Wilson'dan kaynaklanan bu tiyatro eğilimindegeleneksel dramaturgi ve sahne tekniklerinin dışına çıkarak imge dizilerinin oluşturulmasınaoyun kişileriyer ve zaman gibi dramatik öğelerin biçimsel parçalanmasına çalışılır.Sahne üzerindeki estetik hareketli resimlerde geliştirilen bu sahneleme anlayışına "Resim Tiyatrosu" da denilmektedir.
İşçi Tiyatrosu : 1-İşçi sınıfının çıkarları doğrultusundaonların sözcülüğünü yapan tiyatro.
2- İşçileri dinlendirip eğlendirirken öğreten tiyatro.
İtalyan Sahnesi : İlk kez Rönesans'ta İtalya'da yapılmaya başlanan çerçeve sahneli ve perdeli sahne türü.
İyi Kurulu Oyun : XIX. yüzyılın başlarındaFransız yazar Eugene Scribe tarafından önerilen uygulayımı yetkin bir oyun biçimi. Şu özellikler vardır:
1- Olay dizisi seyircinin bildiğiama oyun kişisinin bilmediği bir giz üzerine kurulur;bu giz oyunun çözümüne dek saklı kalır.
2- Serimeylemin gelişimi boyunca gerçekleştirilir ve seyircinin ilgisi baştan sahneye çekilir.
3- Dördüncü perde ulaşılan doruk noktao oyunun zorunlu sahnesidir.
4- Her oyunda bir yanılgı sahnesi vardır.Özü hafifletip biçimi vurgulayan bir oyun kurma anlayışıdır.
İzlenimci Tiyatro : 1896 Bildirisi ile doğalcılığa karşı çıkmış bir akım.Çoğu kez simgeci tiyatro ile çakışır."Maddeyi bırakınruhu verin!"sloganı ile ortaya çıkan bu akımın yazarları yapısalcı sahne anlayışını başlatmışlardır.Plas tik sahne anlayışıbiçemleme(stilizasyo n)bütünü simgelerle verme ve iç eylemi ön plana alma özellikleri bu akımın temel nitelikleri arasına girer.
Işık : Yönetmeninsahnenin ya da salonun aydınlatılması için verdiği buyruk .
Işık Köprüsü : Sahne ağzının seyirciye görünmeyen üst kesiminden ışıldakların asıldığı ve ışıklamanın düzenlendiği köprü.Işık köprüleri çeşitlidir;seyirci salonunda ve sahnede ortada ya da yanlarda olabilir.
Işık Odası : Sahne ışıklama dizgesinin denetlendiği ve ışıklama tasarımcısı ile yardımcılarının çalıştığı oda.
İbiş : Doğaçlamaya dayanan Türk halk tiyatrosunda güldürünün baş yapımcısı olan uşak tipi.Bu tip Türk kuklasından gelmiş ve Kel Hasan'ın "Tuluat Kumpanyası'nda geliştirilmiştir.
İçbükey Mercek : Iraksak(uzaklaştırıc ı)mercek;bakılan birşey olduğundan küçük görünür.
İç Dekor : Bir odayı ya da kapalı alanı gösteren bir dekor.
İçli Komedya :Çocuksuyüzeydeyalın ve kentsoylunun ahlak kavramlarını vurgulayan içliacıklı ve sonu mutlulukla biten komedya biçimi.Genelliklearalarına engeller konulan iki sevgilinin birleşmeleriyle tamamlanır.XVII. yüzyıldaFransa'da Nivelle de la Chaussee adlı bir yazar tarafından ortaya çıkarılmıştır.
İç Monolog : Bir oyuncunun sahnede konuşmasına karşındüşündüklerini ve ruh durumunu seyirciye duyurması.
İmgelem : Stanislavski oyunculuk dizgesindeoyuncununbir yapıtın öyküsünü sanatsal bir yolda sahne gerçeğine çevirmesinde başvurduğu varsayma işlemi.Oyuncunun sözcükler ardında yatan alt metni bulmak için başvurduğu imgelem.İmgelem bir oyuncunun uygulayım aracıdır