Savaş uçaklarını uzak mesafelere taşıyan, uçakların inip kalkmasına elverişli savaş gemisi. I. Dünya Savaşı'nda çarpışmaların kıtalardan binlerce kilometre uzaklıkta cereyan etmesi ve bunun karşısında uçak menzillerinin kısa oluşu, bu tür gemilerin tasarlanmasına yol açtı. 1910'larda Amerikan deniz kuvvetleri, uçak taşıyabilen gemilerin prototiplerini yaptılarsa da, bugünkü anlamıyla zırhlı uçak gemisi ilk kez İngiltere tarafından 1919 yılında gerçekleştirildi. "Hermes" adındaki bu uçak gemisi 10.800 ton ağırlığındaydı ve 20 uçak taşıyabiliyordu. Aynı yıllarda ABD 70 uçaklık "Saratoga", Japonya da 50-70 uçaklık "Agagi" uçak gemilerini yaptılar. II. Dünya Savaşı'nda, özellikle Pasifik savaşlarında uçak gemileri her iki tarafça da yaygın biçimde kullanıldı. Savaştan sonra büyük devletler, deniz kuvvetlerini güçlendirmek için çeşitli tipte uçak gemisi yapımına giriştiler. Uçak gemilerinin üstü, uçuş pisti hâlindedir. Kaptan köşkü ve baca çıkışı pistin bir tarafına toplanmıştır. Pist, geminin omurgasına göre 5° -9° eğimlidir.
Bu eğiklik uçakların kalkış mesafesini azaltır. Uçak pistinin dışında kalan alan, uçuş için sıra bekleyen ya da yeni inmiş uçaklar için park yeri görevi yapar. Uçak gemilerinin altlarında uçakların muhafaza edildiği, bakımlarının yapıldığı geniş hangarlar bulunur.
Hangarlardan piste çıkış, güçlü ve süratli asansörlerle sağlanır. Alt tarafta ayrıca personel dinlenme odaları, tamir atölyeleri, yakıt ve cephane depoları yer alır. Büyük uçak gemilerinde personel sayısı 4.000 dolayındadır. Hastaneden gazete basımevine dek geniş bir hizmet örgütü de bulunan bu gemilere bu nedenle "yüzen şehir" adı da takılmıştır. Uçak gemilerinin ağırlıkları 8.500 tondan 100.000 tona kadar çıkar. Atom gücüyle çalışan ilk uçak gemisi ABD'nin 70.000 tonluk (tam yüklüyken 85.000 ton) "Enterprise" adlı gemisidir. Boyu 335,5 m., makineleri 300.000 beygir gücünde olan bu gemi, yakıtını değiştirmeden 5 yıl boyunca çalışabilmektedir. Klasik itimli uçak gemilerinin süratleri saatte 20-35 mildir. Uzunlukları da 150-300 m. arasında değişmektedir.
Yine ABD'nin 1973'te suya indirdiği "Nimitz" adlı uçak gemisi, iki atom reaktörüyle çalışır; tam yüklüyken 95.000 ton gelir ve 30 mil sürat yapar. Önceleri uçak gemisi yapmayan, "Moskova" ve "Leningrad" gibi 20.000 tonluk helikopter gemileri yapan SSCB, 1973'te "Kiev" ile başlayarak uçak gemisi de yapmaya başlamıştır.
1900'lü yıllarda Wright kardeşlerin insanlı uçuşu keşfetmelerinden kısa bir süre sonra uçaklar gittikçe önem kazanmışlardır. Her yeni savaş aleti gibi başlangıçta hor görülen bu aletler, kullanışlılıkları kanıtlandıktan sonra sürekli daha fazla önem kazanmışlardır.
Ancak uçakların inişi ve kalkışı için gereken pistlerin sadece karada olması kullanımlarını kısıtlıyor, komutanlar için sorun çıkartıyordu. Ayrıca uçaklar, gemiler için de bir sorundu. Hem uçakları taşıyabilmek hem de düşman gemilerine karşı kullanabilmek için uçak gemileri icad edildi.
İlk uçak gemisi çalışmaları, I. Dünya Savaşı'ndan da eskiye dayanır. Çeşitli değişikliklere uğratılıp uçak gemisine dönüştürülen USS Pennsylvania'ya inen Eugene Ely böylelikle bir yeniliği gerçekleştirip tarihe geçiyordu (Kasım 1910).
Ancak ilk uçak gemisi unvanı HMS Ark Royal'a bahşedilmişti. Aslen bir ticaret gemisi olan bu gemi, USS Pennsylvania'da olduğu gibi çeşitli değişikliklere uğratılarak üzerine uçakların iniş ve kalkışlarını yapabileceği bir pist eklenmiştir. 1914'te denize inen bu gemi, I. Dünya Savaşında Çanakkale Cephesinde de bulunmuştur.
II. Dünya Savaşı Uçak gemileri, I. Dünya Savaşı'ndakinin aksine II. Dünya Savaşı'nda çok önemli bir rol oynamıştır. Genel kanıya göre uçak gemileri II. Dünya Savaşı'nın akışını tamamiyle değiştirmiştir. Şöyle ki, 1941 yılındaki sürpriz Japon baskını (Pearl Harbor Saldırısı olarak bilinir) 380 kadar uçağın saldırısı ile gerçekleşip Amerika Birleşik Devletleri'nin II. Dünya Savaşı'na müttefikler tarafında katılması ile güç dengesinin bir anda müttefikler tarafına doğru yönelmesine neden olmuştur. Pasifik Cephesi'nde Amerikan ordusu ile Japon ordusu savaşın sonuna kadar amansızca dövüşmüş, uçak gemileri ise şüphesiz en büyük rolü oynamıştır.
II. Dünya Savaşı'nın bitimi ile dünya yeni daha önce olmamış bir şeyle, Soğuk Savaşla karşılaşmıştı. Nükleer enerjinin keşfi ile dünya denizlerinde yol alan gemilerin menzilleri 20-30 yıl boyunca hiç yakıt yenilemeden ilerleyebilecek kademeye getirilmişti. İlk nükleer uçak gemisi olan USS Enterprise, dünya denizlerinde Amerikan Donanması'nın göz bebeği olmuş, Sovyetler Birliği'ne karşı girişilen soğuk savaşta önemli bir psikolojik ve askeri üstünlük olarak yer almıştı
Günümüzde uçak gemileri yeni bir kademeyle, Süper Uçak Gemileri kademesiyle denizlerde hakimiyetini sürdürmektedir. Başı çeken Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte 9 ülke bugün çeşitli boyutlarda uçak gemilerine sahiptir.
Amerika Birleşik Devletleri, birçok uçak gemisi filosunu dünyanın çeşitli denizlerinde konuşlandırmıştır (Bunlardan en bilineni Akdeniz'de 6. Filo olarak adlandırılan filodur)
Bu eğiklik uçakların kalkış mesafesini azaltır. Uçak pistinin dışında kalan alan, uçuş için sıra bekleyen ya da yeni inmiş uçaklar için park yeri görevi yapar. Uçak gemilerinin altlarında uçakların muhafaza edildiği, bakımlarının yapıldığı geniş hangarlar bulunur.
Hangarlardan piste çıkış, güçlü ve süratli asansörlerle sağlanır. Alt tarafta ayrıca personel dinlenme odaları, tamir atölyeleri, yakıt ve cephane depoları yer alır. Büyük uçak gemilerinde personel sayısı 4.000 dolayındadır. Hastaneden gazete basımevine dek geniş bir hizmet örgütü de bulunan bu gemilere bu nedenle "yüzen şehir" adı da takılmıştır. Uçak gemilerinin ağırlıkları 8.500 tondan 100.000 tona kadar çıkar. Atom gücüyle çalışan ilk uçak gemisi ABD'nin 70.000 tonluk (tam yüklüyken 85.000 ton) "Enterprise" adlı gemisidir. Boyu 335,5 m., makineleri 300.000 beygir gücünde olan bu gemi, yakıtını değiştirmeden 5 yıl boyunca çalışabilmektedir. Klasik itimli uçak gemilerinin süratleri saatte 20-35 mildir. Uzunlukları da 150-300 m. arasında değişmektedir.
Yine ABD'nin 1973'te suya indirdiği "Nimitz" adlı uçak gemisi, iki atom reaktörüyle çalışır; tam yüklüyken 95.000 ton gelir ve 30 mil sürat yapar. Önceleri uçak gemisi yapmayan, "Moskova" ve "Leningrad" gibi 20.000 tonluk helikopter gemileri yapan SSCB, 1973'te "Kiev" ile başlayarak uçak gemisi de yapmaya başlamıştır.
Tarihi
1900'lü yıllarda Wright kardeşlerin insanlı uçuşu keşfetmelerinden kısa bir süre sonra uçaklar gittikçe önem kazanmışlardır. Her yeni savaş aleti gibi başlangıçta hor görülen bu aletler, kullanışlılıkları kanıtlandıktan sonra sürekli daha fazla önem kazanmışlardır.
Ancak uçakların inişi ve kalkışı için gereken pistlerin sadece karada olması kullanımlarını kısıtlıyor, komutanlar için sorun çıkartıyordu. Ayrıca uçaklar, gemiler için de bir sorundu. Hem uçakları taşıyabilmek hem de düşman gemilerine karşı kullanabilmek için uçak gemileri icad edildi.
I. Dünya Savaşı
İlk uçak gemisi çalışmaları, I. Dünya Savaşı'ndan da eskiye dayanır. Çeşitli değişikliklere uğratılıp uçak gemisine dönüştürülen USS Pennsylvania'ya inen Eugene Ely böylelikle bir yeniliği gerçekleştirip tarihe geçiyordu (Kasım 1910).
Ancak ilk uçak gemisi unvanı HMS Ark Royal'a bahşedilmişti. Aslen bir ticaret gemisi olan bu gemi, USS Pennsylvania'da olduğu gibi çeşitli değişikliklere uğratılarak üzerine uçakların iniş ve kalkışlarını yapabileceği bir pist eklenmiştir. 1914'te denize inen bu gemi, I. Dünya Savaşında Çanakkale Cephesinde de bulunmuştur.
İlk uçak gemileri
II. Dünya Savaşı Uçak gemileri, I. Dünya Savaşı'ndakinin aksine II. Dünya Savaşı'nda çok önemli bir rol oynamıştır. Genel kanıya göre uçak gemileri II. Dünya Savaşı'nın akışını tamamiyle değiştirmiştir. Şöyle ki, 1941 yılındaki sürpriz Japon baskını (Pearl Harbor Saldırısı olarak bilinir) 380 kadar uçağın saldırısı ile gerçekleşip Amerika Birleşik Devletleri'nin II. Dünya Savaşı'na müttefikler tarafında katılması ile güç dengesinin bir anda müttefikler tarafına doğru yönelmesine neden olmuştur. Pasifik Cephesi'nde Amerikan ordusu ile Japon ordusu savaşın sonuna kadar amansızca dövüşmüş, uçak gemileri ise şüphesiz en büyük rolü oynamıştır.
Nükleer Uçak Gemileri
II. Dünya Savaşı'nın bitimi ile dünya yeni daha önce olmamış bir şeyle, Soğuk Savaşla karşılaşmıştı. Nükleer enerjinin keşfi ile dünya denizlerinde yol alan gemilerin menzilleri 20-30 yıl boyunca hiç yakıt yenilemeden ilerleyebilecek kademeye getirilmişti. İlk nükleer uçak gemisi olan USS Enterprise, dünya denizlerinde Amerikan Donanması'nın göz bebeği olmuş, Sovyetler Birliği'ne karşı girişilen soğuk savaşta önemli bir psikolojik ve askeri üstünlük olarak yer almıştı
Günümüzde
Günümüzde uçak gemileri yeni bir kademeyle, Süper Uçak Gemileri kademesiyle denizlerde hakimiyetini sürdürmektedir. Başı çeken Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte 9 ülke bugün çeşitli boyutlarda uçak gemilerine sahiptir.
Amerika Birleşik Devletleri, birçok uçak gemisi filosunu dünyanın çeşitli denizlerinde konuşlandırmıştır (Bunlardan en bilineni Akdeniz'de 6. Filo olarak adlandırılan filodur)