Din: Allah-u Teâlâ tarafından konulan bir kanundur. Din, Allah’ın bize çizdiği yol, uyulmasını istediği hükümler ve korunmasını emrettiği hükümlerdir. Din insanları, güzel olanı seçmeleriyle, hayırlı olan şeylere götürür. Bu ilahi kanunu Peygamberler vahiy suretiyle Cenabı-ı Haktan öğrenerek insanlara ulaştırmışlardır.
İman: Allah-u Teâlâ’ya ve Peygamber Efendimiz (s.a.v) in Allah-u Teâlâ tarafından getirdiği İlahi hükümlerin tamamına inanmak ve kabullenmekten ibarettir.
İslam: İmanla aynı manadadır. Dolayısıyla her mümin, Müslüman; her Müslüman da mümindir. Sözlük manasıyla İMAN inanmak; İSLAM ise teslimiyet ve boyun eğmek anlamlarına gelmekteyse de din açısından ikisinin de hükmü birdir.
Din: Allah-u Teâlâ tarafından konulan bir kanundur. Din, Allah’ın bize çizdiği yol, uyulmasını istediği hükümler ve korunmasını emrettiği hükümlerdir. Din insanları, güzel olanı seçmeleriyle, hayırlı olan şeylere götürür. Bu ilahi kanunu Peygamberler vahiy suretiyle Cenabı-ı Haktan öğrenerek insanlara ulaştırmışlardır.
İman: Allah-u Teâlâ’ya ve Peygamber Efendimiz (s.a.v) in Allah-u Teâlâ tarafından getirdiği İlahi hükümlerin tamamına inanmak ve kabullenmekten ibarettir.
İslam: İmanla aynı manadadır. Dolayısıyla her mümin, Müslüman; her Müslüman da mümindir. Sözlük manasıyla İMAN inanmak; İSLAM ise teslimiyet ve boyun eğmek anlamlarına gelmekteyse de din açısından ikisinin de hükmü birdir.
“Ben, Allah’u Teâlâ’ya, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, Ahiret gününe, Kadere yani takdir edilen şeylerin hayırlısı ve şerlisi yaratılmak yönünden Allah’u Teâlâ’dan olduğuna inandım. Öldükten sonra dirilmek de haktır. Ben şahadet ederim ki Allah’u Teâlâ dan dan başka hiçbir ilah yoktur. Ve yine şahadet ederim ki, Muhammed (s.a.v) Allah’u Teâlâ’nın kulu ve resulüdür.” Bilindiği üzere iman şartları altıdır.
Allah’a İnanmak: Tabi ki Allah’a inanmak için evvela onu tanımak lazımdır. Yahudi ve Hıristiyanlar da Allah inandıklarını söylemektilerse de; “Allah’ın oğlu ve hanımı var” şeklindeki sapık inançlarından dolayı Allah’a inanmaları muteber sayılmamıştır. Dolayısıyla Allah’a inanmak, onun: “Varlığına, birliğine, doğmadığına, doğurmadığına, oğlu kızı ve hanımı bulunmadığına, eşi dengi olmadığına, bütün kemal sıfatlarla muttasıf olup, bütün noksan sıfatlardan münezzeh olduğuna” inanmak demektir ki bu hususta daha geniş malumat ileride görülecektir. O Halde Allah’u Teâlâ hakkında şuna inanmalıyız ki, “Allah’u Teâlâ varlığı vacip olan, yokluğu düşünülemeyen ve varlığı zatından olup hiçbir kimseye muhtaç olmayan bir zattır.” Allah’u Teâlâ, tektir. Zatında da sıfatlarında da hiç bir ortağı yoktur. Allah’u Teâlâ, bütün üstün sıfatlara sahip olup, noksan sıfatların tümünden münezzeh (son derece uzak) tır. Allah’u Teâlâ hiç bir icap (kimsenin zorlaması) olmaksızın dilediğini yapan, hiç şüphesiz mahlukatı yaratan ve her yaptığını bir hikmete dayalı olarak yerli yerinde yapandır.
İman: Allah-u Teâlâ’ya ve Peygamber Efendimiz (s.a.v) in Allah-u Teâlâ tarafından getirdiği İlahi hükümlerin tamamına inanmak ve kabullenmekten ibarettir.
İslam: İmanla aynı manadadır. Dolayısıyla her mümin, Müslüman; her Müslüman da mümindir. Sözlük manasıyla İMAN inanmak; İSLAM ise teslimiyet ve boyun eğmek anlamlarına gelmekteyse de din açısından ikisinin de hükmü birdir.
Din: Allah-u Teâlâ tarafından konulan bir kanundur. Din, Allah’ın bize çizdiği yol, uyulmasını istediği hükümler ve korunmasını emrettiği hükümlerdir. Din insanları, güzel olanı seçmeleriyle, hayırlı olan şeylere götürür. Bu ilahi kanunu Peygamberler vahiy suretiyle Cenabı-ı Haktan öğrenerek insanlara ulaştırmışlardır.
İman: Allah-u Teâlâ’ya ve Peygamber Efendimiz (s.a.v) in Allah-u Teâlâ tarafından getirdiği İlahi hükümlerin tamamına inanmak ve kabullenmekten ibarettir.
İslam: İmanla aynı manadadır. Dolayısıyla her mümin, Müslüman; her Müslüman da mümindir. Sözlük manasıyla İMAN inanmak; İSLAM ise teslimiyet ve boyun eğmek anlamlarına gelmekteyse de din açısından ikisinin de hükmü birdir.
“Ben, Allah’u Teâlâ’ya, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, Ahiret gününe, Kadere yani takdir edilen şeylerin hayırlısı ve şerlisi yaratılmak yönünden Allah’u Teâlâ’dan olduğuna inandım. Öldükten sonra dirilmek de haktır. Ben şahadet ederim ki Allah’u Teâlâ dan dan başka hiçbir ilah yoktur. Ve yine şahadet ederim ki, Muhammed (s.a.v) Allah’u Teâlâ’nın kulu ve resulüdür.” Bilindiği üzere iman şartları altıdır.
Allah’a İnanmak: Tabi ki Allah’a inanmak için evvela onu tanımak lazımdır. Yahudi ve Hıristiyanlar da Allah inandıklarını söylemektilerse de; “Allah’ın oğlu ve hanımı var” şeklindeki sapık inançlarından dolayı Allah’a inanmaları muteber sayılmamıştır. Dolayısıyla Allah’a inanmak, onun: “Varlığına, birliğine, doğmadığına, doğurmadığına, oğlu kızı ve hanımı bulunmadığına, eşi dengi olmadığına, bütün kemal sıfatlarla muttasıf olup, bütün noksan sıfatlardan münezzeh olduğuna” inanmak demektir ki bu hususta daha geniş malumat ileride görülecektir. O Halde Allah’u Teâlâ hakkında şuna inanmalıyız ki, “Allah’u Teâlâ varlığı vacip olan, yokluğu düşünülemeyen ve varlığı zatından olup hiçbir kimseye muhtaç olmayan bir zattır.” Allah’u Teâlâ, tektir. Zatında da sıfatlarında da hiç bir ortağı yoktur. Allah’u Teâlâ, bütün üstün sıfatlara sahip olup, noksan sıfatların tümünden münezzeh (son derece uzak) tır. Allah’u Teâlâ hiç bir icap (kimsenin zorlaması) olmaksızın dilediğini yapan, hiç şüphesiz mahlukatı yaratan ve her yaptığını bir hikmete dayalı olarak yerli yerinde yapandır.