ceylannur
Yeni Üyemiz
YOLLARDA BEKLENEN ÇOCUK
Yolcular ıssız çöllerde ağır ağır ilerliyorlardı.Gece gündüz yol aldılar.Artık yolu yarılamışlardı.Çok da yorulmuşlarıd.Mola vermek amacıyla Busra kasabasına geldiler.Develerinden indiler.
Bol ağaçlı şirin bir yerdi Busra.Suyu tatlı, havası serindi.Minik bir manasıtırın* yanında mola verdiler. Bu minik manastırda yaşayan yaşlı bir din adamı vardı.Bu din adamı rahip Bahira'ydı. Her gün manastırın çatısına çıkıyor gelen yolcuları gözlüyordu.Her bi yolcu kafilesini dikkatle inceliyordu.Önemli bir yolcuyu bekliyor gibiydi.Manastırın kütüphanesindeki kitaplardan okuduğuna göre son peygamber dünyaya gelmiş olmalıydı.Yahudiler de bu peygamberin gelişini bekliyorlardı.Bahira onu çok merak ediyordu.O güzel insanı görmeyi çok istiyordu.Üstelik kitaplar beklenen peygamberin bir gün gelip bu manastırdan geçeceğini de yazıyordu.Artık zamanıydı. Beklediği yolcunun gelmesi yakındı.
O sabah yine her zamanki gibi manstırın çatısına çıktı.Bir an gözleri parladı. Aradığını bulmuş gibiydi.Uzaktan yolcular görünmüştü.Yolcuların üstünde beyaz bir bulut vardı.Rahip Bahira gözlerini buluttan uzun süre ayırmadı. Bulut yolcularla birlikte hareket ediyordu.İçlerinden birini kızgın güneşten korumak ister gibiydi.Acaba kitaplarda adı geçen peygamber onların arasında mıydı? Yolcular yaklaştıkça Rahip Bahira çok heyecanlandı.Kalbi yerinden çıkacak gibi çarpıyordu.Onları dikkatle izlemeye koyuldu.
Yolcular manastırın yakınında mola verdiler.Develerine su içirdiler.Yemek yiyip dinleneceklerdi.Bahira alelacele çatıdan indi.Yolcuların yanına gidip onları yemeğe davet etti.Böylelikle kervanda kim varsa tek tek tanıyabilecekti.Beklenen peygamberi görmek için sabırsalanıyordu.Yolcular daveti kabul edip içeri geçtiler.Onlar yemeklerini yerken, Bahira hepsini ayrı ayrı inceledi.Ne yazık ki aradığıı bulamamıştı.Kitaplarda tarif eidlen kişiye benzer bir kimse aralarında yoktu.Üzgün bir halde kapıya çıktı.Develerin olduğu yöne baktı.Gözlerine inanamadı.Bulut hala oradaydı.Bir şemsiye gibi orada bulunan birisini gölgeliyordu.Hemen içeri geçti.Misafirlerine sordu:"İçinizde yemeğe gelmeyen kimse var mı?"
Yolcular cevap verdiler:"Hepimiz buradayız!... Sadece bir çocuk, eşyalarımızın başında bekliyor."
Bahira "Lütfen o çocuğu buraya çağırın.Onu da yemeğe davet ediyorum." derdi.
Ebu talip hemen yerinden kalktı; Muhammed'i(s.a.v) getirmeye gitti.Az sonra gül çocuk amcasıyla beraber manastıra giriyordu.O da ne! Az önce orada bekleyen bulut, çocuk manastıra girince oradan ayrılmıştı.Rahip Bahira'nın gözleri mutlulukla ışıldadı.Beklediği çocuk o olmalıydı...
Yolcular ıssız çöllerde ağır ağır ilerliyorlardı.Gece gündüz yol aldılar.Artık yolu yarılamışlardı.Çok da yorulmuşlarıd.Mola vermek amacıyla Busra kasabasına geldiler.Develerinden indiler.
Bol ağaçlı şirin bir yerdi Busra.Suyu tatlı, havası serindi.Minik bir manasıtırın* yanında mola verdiler. Bu minik manastırda yaşayan yaşlı bir din adamı vardı.Bu din adamı rahip Bahira'ydı. Her gün manastırın çatısına çıkıyor gelen yolcuları gözlüyordu.Her bi yolcu kafilesini dikkatle inceliyordu.Önemli bir yolcuyu bekliyor gibiydi.Manastırın kütüphanesindeki kitaplardan okuduğuna göre son peygamber dünyaya gelmiş olmalıydı.Yahudiler de bu peygamberin gelişini bekliyorlardı.Bahira onu çok merak ediyordu.O güzel insanı görmeyi çok istiyordu.Üstelik kitaplar beklenen peygamberin bir gün gelip bu manastırdan geçeceğini de yazıyordu.Artık zamanıydı. Beklediği yolcunun gelmesi yakındı.
O sabah yine her zamanki gibi manstırın çatısına çıktı.Bir an gözleri parladı. Aradığını bulmuş gibiydi.Uzaktan yolcular görünmüştü.Yolcuların üstünde beyaz bir bulut vardı.Rahip Bahira gözlerini buluttan uzun süre ayırmadı. Bulut yolcularla birlikte hareket ediyordu.İçlerinden birini kızgın güneşten korumak ister gibiydi.Acaba kitaplarda adı geçen peygamber onların arasında mıydı? Yolcular yaklaştıkça Rahip Bahira çok heyecanlandı.Kalbi yerinden çıkacak gibi çarpıyordu.Onları dikkatle izlemeye koyuldu.
Yolcular manastırın yakınında mola verdiler.Develerine su içirdiler.Yemek yiyip dinleneceklerdi.Bahira alelacele çatıdan indi.Yolcuların yanına gidip onları yemeğe davet etti.Böylelikle kervanda kim varsa tek tek tanıyabilecekti.Beklenen peygamberi görmek için sabırsalanıyordu.Yolcular daveti kabul edip içeri geçtiler.Onlar yemeklerini yerken, Bahira hepsini ayrı ayrı inceledi.Ne yazık ki aradığıı bulamamıştı.Kitaplarda tarif eidlen kişiye benzer bir kimse aralarında yoktu.Üzgün bir halde kapıya çıktı.Develerin olduğu yöne baktı.Gözlerine inanamadı.Bulut hala oradaydı.Bir şemsiye gibi orada bulunan birisini gölgeliyordu.Hemen içeri geçti.Misafirlerine sordu:"İçinizde yemeğe gelmeyen kimse var mı?"
Yolcular cevap verdiler:"Hepimiz buradayız!... Sadece bir çocuk, eşyalarımızın başında bekliyor."
Bahira "Lütfen o çocuğu buraya çağırın.Onu da yemeğe davet ediyorum." derdi.
Ebu talip hemen yerinden kalktı; Muhammed'i(s.a.v) getirmeye gitti.Az sonra gül çocuk amcasıyla beraber manastıra giriyordu.O da ne! Az önce orada bekleyen bulut, çocuk manastıra girince oradan ayrılmıştı.Rahip Bahira'nın gözleri mutlulukla ışıldadı.Beklediği çocuk o olmalıydı...