MustafaCİLASUN
Özel Üye
Henüz...
Sendelediğim yıllardı!
Sevgili babam,
Takatinin son demlerini yaşıyordu!
Kolay değil, yorulmuştu!
İhtiyaç sahibi,
Olmamıza rağmen,
Emekli olacağım diyordu!
Konu komşu, akraba
Ve her bir dost,
Sakın ha!
Emekli olma diyorlardı!
Henüz
Neyi düşüneceğimi!
Bilmediğimden!
Sadece bakıyor ve dinliyordum!
Zavallı babam,
Öyle hiddetleniyordu ki,
Ağzından çıkanı,
Kulağı duymuyordu!
Haklıydı belki,
Günlerden bir gün,
Sefertasıyla!
Yemek götürmüştüm.
Babamı, kan ter içinde görmüştüm!
Sümer
Bez fabrikasında çalıştığından
Ve çok saf bulunduğundan!
En ağır işi, samimiyetin
Ve sadakatin,
Anıtı durumunda,
Bulunan, babama vermişlerdi!
O yıllarda sürekli bir iş,
Aslanın, midesindeymiş!
Canım babamda, bir vasıf yok,
Cevvallik, asla bulunmuyordu.
Hamiyet
Ve hakkaniyete,
Düşkünlüğü bilinmiyordu!
Hak ve hukukun,
Ne olduğunu kestiremiyor!
Zavallı babam, her ne derlerse,
Öylece inanıyor ve yapıyordu.
Merhamet
Hissi bulunmayanlar,
Uyanıklığı marifet sayanlar!
Kendiişlerini dahi, fütursuzca!
Gariban babama, yaptırıyorlardı!
Zavallı babam,
Kan ter içinde kalmaz mı?
İşten geldiğinde,
Kahvaltı dahi yapamazdı!
Gelir gelmez uyur ve yatardı!
Oturduğumuz ev,
Bir odadan müteşekkildi!
Abdesthane,
Bahçenin en sonundaydı!
Bir zaman sonra dolan,
Fosseptik çukuruna!
Bir temizlik yapmak,
Gerekmekteydi!
Çatık kaşlı
Büyük babam,
Belediye yerine!
Zavallı babama,
Talimat yağdırırdı!
Naçar kalan babam,
Yarı uykulu kalkardı!
Bir bizlere bakardı!
Ve birde fosseptik çukuruna!
Başı önüne düşerdi!
Öylece kalakalırdı!
Annem,
Haydi, efendi,
Babam kızar derdi!
Babam, sana da, babana da,
Diyerek, bazen sallardı!
Dayanamazdı,
Sendeleyerek kalkardı!
Ağır ve aksak,
Çukurun yanına varırdı!
Eline verilen bir teneke,
Doldur ve boşalt komutundaydı!
Çilekeş
babam, naçardı!
Çocuklarının hatırına, hep yapardı!
Bir gün
Abdest haneye gittiğimde,
Kömürlüğün önünde!
Bir miktar para gördüm,
Öyle oldum ki, sevinçle doldum!
Eğilip aldım, etrafa baktım,
Gören kimse olmayınca,
Usulca, cebime koydum!
Sessiz
Ve derinden,
Kimseye haber vermeden,
Sokağa daldım!
Bir solukta, süratle koşarak,
Bakkalda yerimi aldım!
Bir miktar fıstık ve birde,
Şeker sucuğu aldım!
Bir miktar
Yedim ve doğruca,
Fabrikanın yoluna koyuldum!
Babama vermeliydim, bunları,
En çok o hak ediyordu!
Arka sokaktaki,
Mahalle komşumuz, Derviş amca!
Hayırdır, bu saatte nereye,
Diyerek, ahvalimi soruyordu!
Babama gidiyorum,
Ona yiyecek götürüyorum!
Öylemi aferin,