Zekat ve fitre ile ilgili sık sorulan sorular ve cevapları nelerdir?
Zekat nedir?
Sözlükte artma, çoğalma, temizlik, bereket, iyi hal ve övgü anlamlarına gelen zekât, dinî bir terim olarak, belirli bir malın bir kısmının Allâh rızası için muayyen kişilere verilmesi demektir.
Malî ibadetlerden biri olan zekat, İslâm'ın beş temel esasından olup, hicretin ikinci yılında Medine’de farz kılınmıştır. Kur’an-ı Kerim’de “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin...” (Bakara, 2/43, 110; Hac, 22/78; Nur, 24/56; Mücadele, 58/13; Müzzemmil, 73/20); “Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, arıtıp yücelteceğin bir sadaka al ve onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir.” (Tevbe, 9/103) buyrulmaktadır.
Zekat kimlere farzdır?
Bir kimsenin zekât vermekle mükellef olması için Müslüman, hür, akıllı, buluğ çağına erişmiş olması; borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla hakikaten ya da hükmen artıcı, yani kazanç sağlayıcı nitelikte nisap miktarı mala sahip olması gerekir.
Nisap ne demektir? Miktarı ne kadardır?
Nisap, zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi ibadetler için konulan bir zenginlik ölçüsüdür. Nisapa, asgarî zenginlik ölçüsü şeklinde de tanımlanabilir. Borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak bu kadar mala sahip olan kişi dinen zengin sayılır. Böyle bir kişi, zekat veya sadaka alamayacağı gibi; sadaka-i fıtır vermek ve kurban kesmekle de yükümlü olur. Fazla olan bu malın nâmi olması ve üstünden bir yıl geçmesi halinde zekatının verilmesi gerekir.
Zenginliğin asgari sınırı olan "nisap" Hz. Peygamber (asv) tarafından belirlenmiştir. Bu asgarî sınırlar, o dönem İslâm toplumunun ortalama hayat standardını ve zenginlik ölçüsünü göstermektedir. Hadislerde belirlenen nisap miktarları şöyle sıralanabilir; 80,18 gr. altın veya bunun tutarında para veya ticaret malı ; 40 koyun veya keçi, 30 sığır, 5 deve. Nisap miktarının belirlenmesinde kullanılan bu malların, o dönemin en yaygın zenginlik aracı olduğu açıktır. Nisabın bu mallar üzerinden belirlenmesi, sosyal ve ekonomik şartların fazla değişmediği ileriki dönemlerde de aynen korunmuştur.
Hâvaic-i asliye (asli ihtiyaçlar) nedir?
Havâic-i asliyye, temel ihtiyaçları karşılayan, bu yüzden de zekata tabi olmayan maddi varlıklar demektir.
İslâm’da diğer bedenî ve malî yükümlülüklerde olduğu gibi, zekatta da mükellefin durumu göz önünde bulundurularak, ona makul ve taşınabilir bir sorumluluk yüklenmiştir. Bu nedenle İslâm bilginleri, zekat ve sadaka-i fıtr ile yükümlü olmak için, kişinin temel ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olma şartını aramışlardır. Zira temel ihtiyaç miktarı ile refah ve zenginlik meydana gelmez. Temel ihtiyaç miktarı mal, kişinin yaşaması için zarurî olan miktardır.
Allâh Teâlâ Kur’an’da “Neyi infak edeceklerini sana soruyorlar, de ki, fazlayı, artanı...” buyurmuştur (Bakara 2/219). Konuyla ilgili bir hadiste şöyle geçmektedir: "Hz. Peygamber (asv)’a bir adam gelerek bir dinarım var ne yapayım, dedi. Hz. Peygamber, kendine harca buyurdu. Bir dinarım daha var dedi, ailene harca buyurdu. Bir dinarım daha var dedi, çocuklarına harca, buyurdu. Adam bir dinarım daha var deyince, sen daha iyi bilirsin, buyurdu." (Ebû Dâvûd, Zekat, 45).
Temel ihtiyaç maddeleri insanın hayat ve hürriyetini korumak için muhtaç olduğu şeylerdir. Bunlar, genel olarak, nafaka, oturulan ev, ev eşyası, ihtiyaç duyulan elbise, borç karşılığı mal, sanat ve mesleğe ait alet ve makineler, binek taşıtları, ilim için edinilen kitaplar gibi eşyadır.
Esasen asli ihtiyaçlar, zaman, muhit ve durumun değişmesiyle değişir ve gelişir. Burada muteber olan, zekat mükellefinin temel ihtiyaçlarıdır. Kendi şahsi ihtiyaçları yanında kanunen bakmaya mecbur bulunduğu diğer şahısların ihtiyaçları da buna dahildir.
Araç-gereç ve malzemeye zekat düşer mi?
Sanat ve mesleğin icrası için gerekli olan araç-gereç, makine ve malzemeler, aslî ihtiyaçlardan olup bunların zekatının verilmesi gerekmez. Ancak, kendi mesleğinin icrası için değil de, ticaret için üretilen veya alınıp satılan araç-gereç, malzeme ve makinelerin zekatının verilmesi gerekir.
Zekat vaktinden önce verilebilir mi?
Oruç ve hac ibadetlerinde olduğu gibi zekat konusunda da kamerî ay hesabı uygulanır. Zekatın farz olması için nisap miktarı malın üzerinden bir kamerî yılın geçmesi gerekir. Buna rağmen mal sahibi dilerse vakti gelmeden önce de zekatını verebilir. Geçmişte verilmemiş olan zekatlar hemen verilebileceği gibi, gelecekte verilecek olan zekatın da (çok) muhtaç olan yeri bulunması halinde şimdi verilmesi de câiz ve isabetlidir de.
Bir zengin vadeli alacağına dair bir senedi fakire zekat olarak verebilir mi?
Zekat gıda ve giyim eşyaları gibi aynî olarak, para, döviz, altın gibi nakdî olarak da verilebilir. Senet ise; bir hakkın, bir malın, ödünç bir paranın kime ait olduğunu belirten, iki veya daha fazla kişi arasında tanzim edilmiş bir belgedir. Dolayısıyla üzerinde yazılı miktardaki parayı temsil etmektedir. Bu nedenle, zekat mükellefi olan bir zengin, vadesinde ödeneceğini kesin olarak bildiği senedi, zekatına mahsuben fakire ciro edebilir.
Taksitli olarak zekat verilebilir mi?
Asıl olan kişinin üzerine terettüp eden zekatı ödemesidir. Bu itibarla, zekat bir defada ödenebileceği gibi, taksitle de ödenebilir.
Zekat vermenin belirli bir zamanı var mıdır?
Zekat vermenin belli bir zamanı olmayıp, farz olduğu andan itibaren verilmesi gerekir. Bunun için belli bir ayı veya Ramazanı beklemeye gerek yoktur. Ancak, zekat vermekle yükümlü olanların, yükümlü oldukları andan itibaren en kısa zamanda zekatlarını vermeleri uygun olur.
Ticaret malının zekatı kendi cinsinden ödenebilir mi?
Ticaret mallarının zekatı, malın değeri üzerinden hesaplanıp parayla verilebileceği gibi, malın kendi cinsinden de verilebilir.
Ticaret malının zekatı neye göre hesaplanır?
Zekat, ileride elde edilmesi muhtemel kârdan değil, mevcut sermayeden ödenmesi gereken mali bir ibadettir. Bu itibarla, ticaret malının zekatı verilirken, kârsız olarak zekatının verildiği tarihteki değeri esas alınmalıdır.
Alacakların zekatı nasıl verilir?
Geri ödeneceği kesin olan alacakların, her yıl alacaklı tarafından zekatlarının ödenmesi gerekir. Alacak tahsil edilmeden önce zekatı verilmemişse, tahsil edildikten sonra, geçmiş yıllara ait zekatlar da ödenmelidir. İnkar edilen veya geri alınma ihtimali olmayan alacakların her yıl zekatının verilmesi gerekmez. Şayet böyle bir alacak daha sonra ödenirse, alacıkla bu tarihten itibaren zekat mükellefi olur; geçmiş yıllar için zekat ödemez.
Alacaklar zekata mahsup edilebilir mi?
Borçlu olan kişi, kendisine zekat verilebilecek kişilerden ise, alacaklar zekata mahsup edilebilir.
Arazî mahsulünden zekat verilmesi gerekir mi?
Odun, kamış (şeker kamışı hariç) ve ottan başka topraktan elde edilen her türlü ürünün, nisap miktarına ulaşması halinde (yaklaşık 650 kg.) zekatının verilmesi gerekir. Yüce Allâh; “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan infak edin...” (Bakara 2/267); “Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O'dur. Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’am 8/141) buyurmaktadır. Hz. Peygamber (asv) de, “Yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde onda bir; kova ile sulananlarda ise yirmide bir vardır.” buyurmuştur (Buhârî, Zekât, 55).
Hadiste de belirtildiği gibi, mahsulün zekatının verilmesinde toprağın işlenmesi ve su kullanımı esas olarak alınmaktadır. Buna göre toprak emek sarfedilmeden yağmur, nehir, dere, ırmak ve bunların kanallarıyla sulanıyorsa, çıkan mahsulün 1/10’i; kova, dolap gibi emekle veya suyun ücretle alınması, motorla sulama gibi masraf gerektiren bir yolla sulanıyorsa 1/20’i zekat olarak verilir.
Ürün elde etmek için yapılan masraflar, öşür verilirken dikkate alınır mı?
Günümüzde gübre, mazot, işçilik gibi masraflar da üretimin maliyetinde önemli bir yekûn oluşturmaktadır. Bu nedenle, tarımsal ürünlerin zekatında, elde edilen hasılattan (gayr-i safî), ürün için yapılan günümüz tarım şartlarının getirmiş olduğu ekstra masraflar çıkarıldıktan sonra, geriye kalan ürünün nisap miktarına ulaşması halinde, tabiî yollarla sulanan arazîde 1/10, kova, tulumba, su motoru vb. usullerle masraf veya emekle sulanan arazîde 1/20 oranında zekat verilmesi gerekir.
Ortak olarak ekilen bir tarlanın ürününün zekatını vermekle kim yükümlüdür?
Arazî mahsullerinin öşrünü, arazi sahibi değil, ürünün sahibi verir. Bu itibarla mal sahibi hiçbir karşılık beklemeden tarlasını ekilmek üzere başka birisine verirse, çıkan mahsulün zekatını eken şahıs öder. Arazi ekilmek üzere belli bir ücretle kiralanmışsa, zekatı (öşrü) kiracı tarafından ödenir. Eğer arazi, yarıcılık (müzâraa) usulü ile kiralanmışsa, mal sahibi ve mahsulü eken kişi, hisselerine düşen mahsulün zekâtlarını ayrı ayrı verirler.
Zayi olan ürünün öşrünün verilmesi gerekir mi?
Tarlada ürünü zayi olan çiftçinin, zekat ödemesi gerekmez. Ürünü hasat ettikten sonra kişinin üzerine öşür terettüp ettiğinden, bundan sonra ürünü zayi olsa da öşrünü vermesi gerekir. Nitekim Yüce Allah, "Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin." buyurmuştur (En'am 8/141).
Hayvanların zekatı yerine değeri verilebilir mi?
Malın zekatı, kendi cinsinden verilebileceği gibi belli olan başka maddelerden de verilebilir. Buna göre, hayvanların zekatını vermek isteyen kimse, kendi cinsinden verebileceği gibi, değerleri üzerinden de verebilir. Ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur.
Ticaret mallarının zekatı nasıl verilir?
Kâr amacıyla alınıp satılan mallara “ticaret malları” denir. 80.18 gr. altın değerinde ticaret malına sahip olan kişinin, bu malın elde edilmesinin üzerinden bir yıl geçmesi halinde, kırkta bir (%2,5) oranında zekatını vermesi gerekir.
Ziynet eşyasına zekat verilir mi?
Altın ve gümüş dışındaki ziynet eşyaları zekata tabi değildir.
Hanefîler dışındaki üç mezhebin de dahil bulunduğu çoğunluğun ictihadına göre zinet, kadının temel (aslî) ihtiyaçlarından sayılır ve zekata tâbi değildir; yani bunlardan zekat ödenmez.
Ancak Hanefi Mezhebi'ne göre kadınların zinet ve takıları da nisap miktarına ulaşırsa zekatları verilmesi gerekir.
Emlakçiler, mülkiyetindeki dairelerin zekatını vermekle yükümlü müdür?
Emlakçilerin ticari amaçlı olarak alıp sattıkları daireler zekata tabidir. Buna göre, büro, ikamet gibi kullanım amaçlı olmayıp alıp satmak için emlakçilerin ellerinde bulunan dairelerin, borçları çıktıktan sonra değeri nisap miktarına ulaşmış ve üzerinden bir yıl geçmiş ise kırkta bir oranında zekatının verilmesi gerekir.
Şirket ortakları nasıl zekat verirler?
Fiilî olarak bir şirketin ortağı olan kişi, şirketin büro, alet vb. duran varlıkları dışındaki dönen varlığından kendi hissesine düşen miktarın, nisaba ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi halinde zekatını vermesi gerekir.
Sanayi sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin; duran varlıklar (üretim aletleri, makine vb.) zekattan muaf; borçlar, malzeme, işçilik, üretim, pazarlama, yönetim, finansman vb. giderlerin maliyet hesapları yapılıp çıkarıldıktan sonra dönen varlıkları (yarı mamul ve üretilmiş mallar, hammaddeler, nakit para, çek vs.) ise net kâr ile birlikte % 2,5 oranında zekata tabidir.
Hisse senetleri zekata tabî midir?
Borsada alınıp satılan hisse senetlerine yatırım yapan kişinin, sahip olduğu hisse senetlerinin değeri, nisap miktarına ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi halinde 1/40 oranında zekatını vermesi gerekir.
Zekat kimlere verilir?
Zekat ve fitrenin kimlere verilebileceği Kur'an-ı Kerim'de belirlenmiştir (Tevbe Sûresi, 60). Bunlar; fakirler, düşkünler, esaretten kurtulacaklar, borçlu düşenler, Allâh yolunda cihada koyulanlar, yolda kalmış olanlar, zekat toplamakla görevlendirilen memurlar ve müellefe-i kulûb adı verilen, kalpleri İslam'a ısındırılmak istenen kimselerdir.
Zekat kimlere verilmez?
Zekat ve fitrenin, Tevbe Sûresi'nin 60. ayetinde sayılanlar dışında kalan kişi ve kuruluşlara verilmesi caiz değildir. Ayrıca zekat verilecek kişi, bu şartları taşısa bile;
Ana, baba, büyük ana ve büyük babalarına, oğul, oğlun çocukları, kız, kızın çocukları ve bunlardan doğan çocuklarına zekat verilmez.
Zekat ve fitre, hayır kurumlarına verilebilir mi?
Aldıkları zekat ve fitreleri bir fonda toplayıp bunu yalnızca Tevbe Suresi'nin 60. ayetinde belirtilen yerlere sarf ettikleri bilinen ve kendilerine her bakımdan güvenilen kimseler eliyle yönetilen dernek, kurum ve yardımlaşma fonlarına zekat ve fitre verilmesinde dinen bir sakınca yoktur.
Ücretlilere zekat verilebilir mi?
İslâm'da zekat ve fitrenin, kişilerin sınıf ve meslek gruplarına bakılmaksızın, kimlere verilip verilemeyeceği açıkça belirlenmiştir. Bu itibarla, belli bir geliri olduğu halde, bu geliriyle asgari temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve başka bir mal varlığı da bulunmayan kişilere zekat verilebilir.
Farklı ayarda altını bulunan kimse zekatını nasıl hesaplar?
Zekata tabi olma açısından altındaki ayar farkı önemli değildir. Çünkü hangi ayarda olursa olsun, sonuç itibariyle altın hükmündedir. Buna göre farklı ayarda da olsa bütün altın çeşitleri, tek başlarına veya diğer ayardaki altınlarla birlikte değerleri 80,18 gr. ağırlığında 22 ayar altının değerine ulaştığında, diğer şartları da taşıması halinde zekata tabidir. Bu durumda farklı ayarlardaki altınların zekatı, değerleri üzerinden hesaplanarak, % 2,5 oranında verilir.
Gayrimeşru yolla elde edilen kazançtan dolayı zekat gerekir mi?
Gayrimeşru yolla elde edilen kazancın sahibi belli ise, bu kazancın sahibine iade edilmesi; belli değil ise, karşılığında sevap beklenmeksizin yoksullara veya hayır kurumlarına verilerek elden çıkarılması gerekir. Bu itibarla, gayrimeşru yolla elde edilen kazancın tamamı ya sahibine iade edilerek veya hayır yolda harcanarak elden çıkarılacağından, zekatının verilmesi söz konusu değildir.
Temel ihtiyaçlar için biriktirilen para zekata tabi midir?
Aslî ihtiyaçlar; ev, ev eşyası, giyecek, ulaşım ve yiyecek gibi hayatın güvenli ve sağlıklı bir şekilde devamı için gerekli olan şeylerdir. Bu ihtiyaçların karşılanması için, bunların mülkiyetine sahip olma zorunluluğu yoktur. Bu ihtiyaçları temin etmek için biriktirilen paralarla onları karşılamak üzere sözlü ya da yazılı herhangi bir taahhüde girilmişse o taktirde bu paralardan zekat vermek gerekmez. Çünkü sözlü yada yazılı taahhüde girildiğinde bu para, artık temel ihtiyaç için harcanmış demektir. Ancak böyle bir taahhüde bağlanmamış paranın, nisap miktarına ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi halinde, zekatının verilmesi gerekir.
Buluğ çağına erişmemiş zengin çocuğun malından zekat gerekir mi?
Akıllı olmayan ve buluğ çağına erişmemiş olan kişiler, dinen mükellef olmadıklarından zekat ile sorumlu değildir. Ancak, zenginlerin malında fakirlerin bir hakkı olduğu için, zengin olan çocuk ve deliler kendileri mükellef olmasa da, veli veya vasilerince bunların mallarından zekat verilmelidir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de; "Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır." buyurulmaktadır (Zâriyât 51/19).
Babası ile birlikte oturan kimse zekat ile mükellef midir?
Babası ile birlikte oturan kimsenin kendi şahsına ait ayrı malı bulunur ve zekat için gerekli şartları taşırsa bu kişi zekat vermekle yükümlü olur. Ancak babası ile mallarını ayırmamışlar da ortak kazanıp ortak harcıyorlarsa, bu takdirde ellerindeki birikim üzerinde tasarruf yetkisine sahip olan kişi, zekatla yükümlü olur.
Vergi zekat yerine geçer mi?
Vergi bir vatandaşlık görevidir; zekat ise dinî bir yükümlülüktür. Ayrıca zekat ile vergi, yaptırım kaynağı, temel gaye, oran , miktar ve harcanacağı yerler bakımından birbirinden farklıdır. Bu itibarla, devlete ödenen vergiler zekat yerine geçmez. Zekatın ayrıca verilmesi gerekir.
Zekat havale yoluyla ödenebilir mi?
Zekat, bizzat elden verilebileceği gibi, vekalet veya havale yoluyla da verilebilir. Burada önemli olan, zekatın zekat alacak kişiye ulaşmasıdır.
Üvey anne, üvey baba ve üvey çocuklara zekat verilebilir mi?
Babası ölmüş ise üvey anneye, buluğ çağına erişip evden ayrılmış ise üvey çocuklara ve üvey babaya, fakir olmaları halinde zekat verilebilir. Çünkü bunlarla zekatı veren kişi arsında usul ve füru ilişkisi olmadığı gibi, zekat veren şahıs bunlara bakmakla yükümlü de değildir.
Damat ve geline zekat verilebilir mi?
Fakir olan damada zekat verilebilir. Koca eşine bakmakla yükümlü olduğundan, kişinin gelinine zekat vermesi dolaylı olarak kendi oğluna zekat vermesi gibidir. Bu itibarla, geline zekat vermek uygun değildir.
Zekat verilen kişinin zengin olduğu ortaya çıkarsa ne yapmak gerekir?
Zekat mükellefi, kime zekat verdiğini araştırmalıdır. Araştırma sonucu zekat verilebilecek kişilerden olduğu kanaatine ulaştığı birisine zekât verir, daha sonra bu kimsenin zekat verilecek kişilerden olmadığı ortaya çıkarsa, zekâtı geçerli olur. Araştırma yapmaksızın zekât verir ve daha sonra bu kimsenin zekat verilebilecek kişilerden olduğu ortaya çıkarsa, zekatı geçerli olur; ancak böyle olmadığı anlaşılırsa, zekatı geçerli olmaz, yeniden vermesi gerekir.
Kayınvalide ve kayınpedere zekat verilebilir mi?
Kayınvalide ve kayınpeder, kişinin bakmakla yükümlü olduğu kimselerden olmadığı için, fakir iseler kendilerine zekat verilebilir.
Zekat, malın kiri midir?
Bazen zekat yanlış anlatılmaktadır. Zenginin malını temize çıkardığı için onun kiridir ve temiz değildir gibi ifadeler, Kur'an'a ve İslam esaslarına aykırıdır. Zekat fakirin hakkıdır. Kur'an'da açıklanan kimselere ve yerlere verilir.
Kur'an'da yine: "Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır." (bk. Zâriyât, 19-24) buyurulmaktadır.
İslam'da en temiz olan şey hak olan şeydir. Hakka kir demek ne kadar çirkin ve saçma bir sözdür. Zekat için eğer gerçekten fakir ise, en temiz ve en helal olan şeydir. Zekat vermeyen kimse fakirin hakkını yediğinden haram yemektedir. Böylece malına haram karıştırmıştır. Zengin zekatı verdiği zaman başkasının hakkını ayırmış olduğu için malını haramdan kurtarmış olacaktır.
İşte bu açıdan malı temize çıkarılmış oluyor. Yoksa verdiği zekat onun malının kiri değildir. Hiçbir zengin, zekatın kendisinden haksız yere alınmakta olduğunu söyleme hakkına sahip değildir.
Sadaka-i fıtr ile ilgili sorulan sorular
Fitre ne demektir, hükmü nedir?
Halk arasında fitre denilen sadaka-i fıtır, Ramazan ayının sonuna yetişen ve aslî ihtiyaçlarından başka en az nisap miktarı mala sâhip bulunan her Müslüman'ın vermesi vâcip olan mali bir ibadettir.
Sadaka-i fıtır, insan fıtratındaki yardımlaşma ve dayanışmanın bir gereği olarak insan varlığının zekatı kabul edilmiştir. Bu nedenle sadaka-i fıtr’a, “can sadakası” veya “beden sadakası” da denilmektedir. Diğer taraftan fitre, yoksulların ihtiyaçlarının giderilmesinde, bayram gününün neşesinden onların da istifade etmelerinde önemli bir rol oynar.
Kimler sadaka-i fıtır vermekle yükümlüdür?
Sadaka-i fıtır, borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olan her Müslümana vaciptir. Bireyin sadaka-i fıtır ile mükellef olması için öngörülen zenginlik ölçüsü, zekatta aranan nisaptır. Ancak sadaka-i fıtırda, zekatta öngörülen, malın artıcı olması ve üzerinden bir yıl geçmesi şartı aranmamaktadır.
Sadaka-i fıtır ne zaman verilir?
Sadaka-i fıtır, Ramazan Bayramının birinci günü tan yerinin ağarmasıyla vacip olmakla birlikte, Ramazan ayı içinde de verilebilir. Hatta fakirlerin bayram ihtiyaçlarını karşılamaları için, bayramdan önce verilmesi daha iyidir. Ancak Bayram sabahına kadar sadaka-i fıtır verilmemiş ise, Bayram günlerinde ödenmesi gerekir. Zamanında ödenmeyip sonraya kalan fitreler ise, mümkün olan ilk fırsatta ödenmelidir.
Sadaka-i fıtrın, buğday, arpa, hurma veya üzüm olarak verilmesi zorunlu mudur?
Hadislerde sadaka-i fıtrın miktarı, buğday, arpa, hurma veya üzümden bir sâ’ (yaklaşık 2.917 gram) olarak belirlenmiştir. Sadaka-i fıtrın bu sayılan maddelerden belirlenmesi, o günkü toplumun ekonomik şartları ve beslenme alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır. Hz.Peygamber ve sahabe dönemindeki uygulamalar dikkate alındığında, sadaka-i fıtır miktarı ile, bir fakirin, içinde yaşadığı toplumdaki orta halli bir ailenin hayat standardına göre bir günlük yiyeceğinin karşılanmasının hedeflendiği anlaşılmaktadır.
Buna göre günümüzde sadaka-i fıtır, bir kişinin bir günlük normal gıda ihtiyacını karşılayacak miktar, aynî gıda yardımı olarak verilebileceği gibi, bunun değerinde nakit de verilebilir. Ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın belirlemiş olduğu 2010 yılı fitre miktarı 7 liradır.
Yurtdışında çalışan kişi, fitreyi Avrupa şartlarına göre mi yoksa Türkiye şartlarına göre mi verir?
Ülke ve bölgelere göre geçim standartları farklı olduğundan, sadaka-i fıtır mükellefi kendi bulunduğu yere göre bir kişinin bir günlük normal gıda ihtiyacını karşılayacak miktar üzerinden sadaka-i fıtrını vermesi gerekir.
Vaktinde ödenmeyen sadaka-ı fıtır borcu nasıl ödenir?
Bütün ibadetlerde olduğu gibi sadaka-i fıtır yükümlülüğü de geciktirilmeyip zamanında yerine getirilmelidir. Bununla birlikte zamanında ödenmemişse, bu fitrelerin mümkün olan ilk fırsatta ödenmesi gerekir.
Sadaka-i fıtır kimlere verilir, kimlere verilemez?
Sadaka-i fıtır, zekat verilebilecek kimselere verilir. Zekat verilmesi caiz olmayan kişilere sadaka-i fıtır da verilemez .
Sorularla İslâmiyet