MURATS44
Özel Üye
slâmiyyeti anladığı hâlde inâd edip, inanmıyanları da içine alan, umûmî bir adâlet ve se’âdet kurmağı, bütün insanlara, hayvanlara, dirilere, ölülere, ya’nî herşeye, bir râhatlık kazandırmağı emr ediyor. 21 — Âhıretde Cehennemden kurtulmak, yalnız Muhammed aleyhisselâma tâbi’ olanlara mahsûsdur. Dünyâda yapılan hayrât ve hasenât, ya’nî bütün iyilikler, bütün keşfler, bütün hâller ve bütün ilmler Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” yolunda bulunmak şartı ile, âhıretde işe yarar. Yoksa, Allahü teâlânın Peygamberine tâbi’ olmıyanların yapdığı her iyilik, dünyâda kalır ve âhıretin harâb olmasına sebeb olur. Ya’nî, iyilik şeklinde görünen, birer istidrâcdan başka birşey olamaz.
22 — Nitekim, dünyâdaki fâideli ve hayrlı işlerden cenâb-ı Hakkın, en çok beğendiği, câmi’ yapmakdır. Câmi’ yapmanın, çok sevâb olduğunu bildiren hadîs-i şerîfler vardır. Böyle olmakla berâber, Tevbe sûresi, onsekizinci âyetinde meâlen, (Kâfirlerin câmi’ yapmaları câiz değildir. Yerinde ve yarar bir iş değildir. Onların câmi’ yapmaları ve diğer bütün beğendikleri işleri, kıyâmetde kendilerine yaramıyacak ve Muhammed aleyhisselâma tâbi’ olmadıkları için, Cehenneme girip, çok acı azâblarda sonsuz olarak cezâlandırılacaklardır) buyuruldu.
Âl-i İmrân sûresi, seksenbeşinci âyetinde meâlen, (Muhammed aleyhisselâmın getirdiği İslâm dîninden başka din istiyenlerin, dinlerini Allahü teâlâ sevmez ve kabûl etmez. Dîn-i islâma arka çeviren, âhıretde ziyân edecek, Cehenneme girecekdir) buyuruldu.
Bir kimse, binlerce sene ibâdet etse ve ömrünü, nefsini temizlemekle geçirse ve güzel huyları ile yanındakilere ve keşf etdiği âletler ile, bütün insanlara fâideli olsa, Muhammed aleyhisselâma tâbi’ olmadıkça ebedî se’âdete kavuşamaz.
Nisâ sûresi, onüçüncü âyet-i kerîmesinde meâlen, (Allahü teâlânın ve Peygamberi Muhammed aleyhisselâmın emrlerine aldırış etmiyenler, beğenmiyenler, asra, fenne uygun değildir, modern ihtiyâclara kâfi değildir diyenler, kıyâmetde Cehennem ateşinden kurtulamıyacaklardır. Bunlara, Cehennemde, çok acı azâb vardır) buyuruldu.
23 — Bu dünyâ, âhıretin tarlasıdır. Burada tohumlarını ekmeyip yiyenler, böylece bir tohumdan katkat meyve kazanmakdan mahrûm kalanlar, ne kadar tâli’siz ve ahmakdır. Kardeşin kardeşden kaçacağı, ananın evlâdını tanımıyacağı o gün için, hâzırlanmıyorlar. Böyle kimseler, dünyâda da, âhıretde de zarardadırlar ve sonunda pişmân olacaklardır. Aklı başında olan, bu dünyâyı fırsat bilir. Bu kısa zemânda, yalnız dünyâ lezzetleri ile zevklenmek için değil, belki bu fırsatda, tohum ekmek ve bir hayrlı iş, ya’nî Allahü teâlânın beğendiği işi yaparak, âyet-i kerîmede bildirilen katkat fazla meyveleri toplamak istemelidir. Cenâb-ı Hak, bu kısa zemânda yapılacak, hayrlı işlere ve ibâdetlere sonsuz ni’metler ihsân edecekdir. Peygamberine tâbi’ olmıyan, islâmiyyeti beğenmiyenlere de, sonsuz azâb yapacakdır.
[Nitekim, Nisâ sûresi yüzyetmişikinci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Muhammed aleyhisselâma inanıp, âhırete yarayan işleri yapanlara [ya’nî ahkâm-ı islâmiyyeye uyanlara], Allahü teâlâ, va’d etdiklerini verecek ve ayrıca çok ihsân yapacakdır. Allahü teâlâya ibâdet etmeği, ya’nî Muhammed aleyhisselâma itâ’at etmeği, aşağılık, gericilik sanıp, kendilerine asrî ve münevver diyerek, büyüklük taslıyanlara, çok azâb edecekdir. Kendilerini herkesin üstünde sanan bu kâfirleri, Cehennemden kurtaracak bir yardımcı, Allahü teâlâdan başka bir kuvvet sâhibi bulunmıyacakdır) buyuruldu.]
Niçin böyle sonsuz azâb yapacağını kendisi bilir. İnsanların kısa aklları, bunun sebebini kavrıyamaz. Meselâ, dünyâda yapılan cinâyetlere de, çeşidli cezâlar emr etmişdir. Bunların sebebini ve hikmetini hiçbir insan anlıyamaz. İşte, böyle geçici kısa bir zemândaki küfre, sonsuz azâb edecekdir.
22 — Nitekim, dünyâdaki fâideli ve hayrlı işlerden cenâb-ı Hakkın, en çok beğendiği, câmi’ yapmakdır. Câmi’ yapmanın, çok sevâb olduğunu bildiren hadîs-i şerîfler vardır. Böyle olmakla berâber, Tevbe sûresi, onsekizinci âyetinde meâlen, (Kâfirlerin câmi’ yapmaları câiz değildir. Yerinde ve yarar bir iş değildir. Onların câmi’ yapmaları ve diğer bütün beğendikleri işleri, kıyâmetde kendilerine yaramıyacak ve Muhammed aleyhisselâma tâbi’ olmadıkları için, Cehenneme girip, çok acı azâblarda sonsuz olarak cezâlandırılacaklardır) buyuruldu.
Âl-i İmrân sûresi, seksenbeşinci âyetinde meâlen, (Muhammed aleyhisselâmın getirdiği İslâm dîninden başka din istiyenlerin, dinlerini Allahü teâlâ sevmez ve kabûl etmez. Dîn-i islâma arka çeviren, âhıretde ziyân edecek, Cehenneme girecekdir) buyuruldu.
Bir kimse, binlerce sene ibâdet etse ve ömrünü, nefsini temizlemekle geçirse ve güzel huyları ile yanındakilere ve keşf etdiği âletler ile, bütün insanlara fâideli olsa, Muhammed aleyhisselâma tâbi’ olmadıkça ebedî se’âdete kavuşamaz.
Nisâ sûresi, onüçüncü âyet-i kerîmesinde meâlen, (Allahü teâlânın ve Peygamberi Muhammed aleyhisselâmın emrlerine aldırış etmiyenler, beğenmiyenler, asra, fenne uygun değildir, modern ihtiyâclara kâfi değildir diyenler, kıyâmetde Cehennem ateşinden kurtulamıyacaklardır. Bunlara, Cehennemde, çok acı azâb vardır) buyuruldu.
23 — Bu dünyâ, âhıretin tarlasıdır. Burada tohumlarını ekmeyip yiyenler, böylece bir tohumdan katkat meyve kazanmakdan mahrûm kalanlar, ne kadar tâli’siz ve ahmakdır. Kardeşin kardeşden kaçacağı, ananın evlâdını tanımıyacağı o gün için, hâzırlanmıyorlar. Böyle kimseler, dünyâda da, âhıretde de zarardadırlar ve sonunda pişmân olacaklardır. Aklı başında olan, bu dünyâyı fırsat bilir. Bu kısa zemânda, yalnız dünyâ lezzetleri ile zevklenmek için değil, belki bu fırsatda, tohum ekmek ve bir hayrlı iş, ya’nî Allahü teâlânın beğendiği işi yaparak, âyet-i kerîmede bildirilen katkat fazla meyveleri toplamak istemelidir. Cenâb-ı Hak, bu kısa zemânda yapılacak, hayrlı işlere ve ibâdetlere sonsuz ni’metler ihsân edecekdir. Peygamberine tâbi’ olmıyan, islâmiyyeti beğenmiyenlere de, sonsuz azâb yapacakdır.
[Nitekim, Nisâ sûresi yüzyetmişikinci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Muhammed aleyhisselâma inanıp, âhırete yarayan işleri yapanlara [ya’nî ahkâm-ı islâmiyyeye uyanlara], Allahü teâlâ, va’d etdiklerini verecek ve ayrıca çok ihsân yapacakdır. Allahü teâlâya ibâdet etmeği, ya’nî Muhammed aleyhisselâma itâ’at etmeği, aşağılık, gericilik sanıp, kendilerine asrî ve münevver diyerek, büyüklük taslıyanlara, çok azâb edecekdir. Kendilerini herkesin üstünde sanan bu kâfirleri, Cehennemden kurtaracak bir yardımcı, Allahü teâlâdan başka bir kuvvet sâhibi bulunmıyacakdır) buyuruldu.]
Niçin böyle sonsuz azâb yapacağını kendisi bilir. İnsanların kısa aklları, bunun sebebini kavrıyamaz. Meselâ, dünyâda yapılan cinâyetlere de, çeşidli cezâlar emr etmişdir. Bunların sebebini ve hikmetini hiçbir insan anlıyamaz. İşte, böyle geçici kısa bir zemândaki küfre, sonsuz azâb edecekdir.