HASAN CAN
Active member
Önden, arkadan çıkarak abdesti bozanlar, hastalıkla çıkar, sızarsa ve abdest almakda, şiddetli soğuk, hastalık, ihtiyârlık gibi sebeblerle, harac [güçlük] olursa, Mâlikîde abdest bozulmaz.
(Kitâbürrahme)de diyor ki, (Devâmlı idrâr kaçırmağa (silis-ül-bevl) denir. Bundan korunmak için, bir kaba bir fincan nohud ve iki fincan sirke konur. Üç gün sonra, her gün üç kerre üçer nohud yinir ve birer çay kaşığı sirke içilir. Yâhud, bir kaşık yüzerlik tohmu ve zencefil ve tarçın ve karabiber, ince toz edilip karışdırılır. Sabâh aç karna ve yatarken bir çay kaşığı toz, su ile yutulur.) 986 [m. 1578] da yazılmış olan türkçe (Menâfi’ unnâs) da, silis-ül-bevl için muhtelif ilâclar vardır. Bunlardan biri, iki dirhem günnük, iki dirhem çörek otu, dört dirhem bal ile karışdırıp, sabâh akşam birer ceviz mikdârı yinir. Günnük, bir ağaç zamkıdır. Sakız gibidir. Kokusundan belli olur.
53 — MEST ÜSTÜNE MESH, ÖZR SÂHİBİ OLMAK
MEST ÜZERİNE MESH — Abdest alırken ayakları yıkamak yerine, hiç özr ve zarûret olmasa bile, yaş el ile, bir kerre, mest üzerine mesh edilmesi, erkek için de, kadın için de câizdir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” mubârek ayaklarına mest giyip, bunların üstüne mesh etdi ve câiz olduğunu da söyledi. Gusl abdesti alırken, mest üzerine mesh edilmez. Teyemmüm ederken, ayakları mesh etmek farz değildir.
Mest, ayağın yıkaması farz olan yerini örten, su geçirmez ayakkabı demekdir. Mest, büyük olup da, parmaklar, mestin ucuna kadar gitmez ve mesh, boş yer üzerine rastlarsa câiz olmaz. Mestin ağız kısmı geniş olup, yukardan bakınca, ayak görünürse zararı olmaz. Mestin, bir sâat yol yürüyünce, ayakdan çıkmayacak şeklde sağlam ve ayağa uygun olması lâzımdır. Ağaçdan, camdan, ma’denden mest olamaz. Zîrâ sert şeyle bir sâat yürünemez. Tabanı ile ayak üstü veyâ yalnız tabanı deri kaplanmış çorap üstüne veyâ sert olup, yürürken aşağı düşmiyen çorap üzerine mesh câizdir. [Mâlikîde, mestin deriden olması şartdır.] Mestli kimsenin, abdesti bozulunca, bu abdestsizlik, abdest uzvlarına yayılırken, ayaklara değil, mestlere yayılır. Mestlerin hadesden temizlenmesi de, mesh etmekle olur. Demek ki, mestler abdestsizliğin ayaklara geçmesine mâni’ olmakdadır. Yalnız ayaklarını yıkayıp, mest giyen bir kimse, sonra diğer uzvlarını yıkayıp abdestini temâmlasa, sonra, abdesti bozulsa, sonra abdest alırken, bunlar üzerine mesh edebilir. Çünki, mestleri giyerken, tam abdest almış olmak şart değildir. Fekat, abdesti bozulduğu zemân, bozulan abdestin, tam alınmış olması şartdır. Meselâ, teyemmüm ederek, mest giydi ise, suyu görünce, bozulan abdesti tam olmadığından, su ile abdest alırken, mesh edemez. Ayaklarını da yıkar. Özr sâhibi olan kimse, tam abdest alıp, özr akmadan önce, mestlerini giyerse, sonra abdesti özrle bozulsa da, yirmidört sâat mesh edebilir. Özrü akdıkdan sonra giyerse, yalnız o nemâz vakti içinde mesh edebilir.
Mest üzerine mesh müddeti, mukîm olan için, yirmidört sâatdir. Müsâfir için, üç gün üç gece, ya’nî yetmişiki sâatdir. Bu müddet, mesti giydiği zemân değil, mest giydikden sonra, abdesti bozulduğu zemân başlar. Özr sâhibi için mesh müddeti, nemâz vakti çıkıncaya kadar olduğu (Fetâvâ-i Hayriyye)de yazılıdır. Özr sâhibi, özre sebeb olan şeyi durduğu zemân, abdest alıp, o şey tekrâr başlamadan önce, mestlerini giyse, tahâret-i kâmile ile giymiş olur [Mâlikîde, gusl abdesti için çıkarılıncaya kadar mesh etmek câizdir.].
Hanefî mezhebinde mesh, mestlerin yukarıdaki yüzlerine yapılır. Taban altına yapılmaz. Sünnet üzere mesh etmek için, sağ elin yaş beş parmağı, sağ mest üzerine, sol elin parmakları da, sol mest üzerine, boylu boyunca yapışdırılıp, ayak parmakları üzerine gelen ucundan, bacağa doğru çekilir. El ayaları meste değdirilmez. Meshin üç el parmağı eninde ve boyunda olması farzdır. Bunun için de, üç parmağı veyâ yaş olup suyu damlamakda olan parmak uçları veyâ parmaklarla birlikde el ayasını veyâ yalnız el ayasını mest ucuna koyup, bacağa doğru çekmek yetişir.
(Kitâbürrahme)de diyor ki, (Devâmlı idrâr kaçırmağa (silis-ül-bevl) denir. Bundan korunmak için, bir kaba bir fincan nohud ve iki fincan sirke konur. Üç gün sonra, her gün üç kerre üçer nohud yinir ve birer çay kaşığı sirke içilir. Yâhud, bir kaşık yüzerlik tohmu ve zencefil ve tarçın ve karabiber, ince toz edilip karışdırılır. Sabâh aç karna ve yatarken bir çay kaşığı toz, su ile yutulur.) 986 [m. 1578] da yazılmış olan türkçe (Menâfi’ unnâs) da, silis-ül-bevl için muhtelif ilâclar vardır. Bunlardan biri, iki dirhem günnük, iki dirhem çörek otu, dört dirhem bal ile karışdırıp, sabâh akşam birer ceviz mikdârı yinir. Günnük, bir ağaç zamkıdır. Sakız gibidir. Kokusundan belli olur.
53 — MEST ÜSTÜNE MESH, ÖZR SÂHİBİ OLMAK
MEST ÜZERİNE MESH — Abdest alırken ayakları yıkamak yerine, hiç özr ve zarûret olmasa bile, yaş el ile, bir kerre, mest üzerine mesh edilmesi, erkek için de, kadın için de câizdir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” mubârek ayaklarına mest giyip, bunların üstüne mesh etdi ve câiz olduğunu da söyledi. Gusl abdesti alırken, mest üzerine mesh edilmez. Teyemmüm ederken, ayakları mesh etmek farz değildir.
Mest, ayağın yıkaması farz olan yerini örten, su geçirmez ayakkabı demekdir. Mest, büyük olup da, parmaklar, mestin ucuna kadar gitmez ve mesh, boş yer üzerine rastlarsa câiz olmaz. Mestin ağız kısmı geniş olup, yukardan bakınca, ayak görünürse zararı olmaz. Mestin, bir sâat yol yürüyünce, ayakdan çıkmayacak şeklde sağlam ve ayağa uygun olması lâzımdır. Ağaçdan, camdan, ma’denden mest olamaz. Zîrâ sert şeyle bir sâat yürünemez. Tabanı ile ayak üstü veyâ yalnız tabanı deri kaplanmış çorap üstüne veyâ sert olup, yürürken aşağı düşmiyen çorap üzerine mesh câizdir. [Mâlikîde, mestin deriden olması şartdır.] Mestli kimsenin, abdesti bozulunca, bu abdestsizlik, abdest uzvlarına yayılırken, ayaklara değil, mestlere yayılır. Mestlerin hadesden temizlenmesi de, mesh etmekle olur. Demek ki, mestler abdestsizliğin ayaklara geçmesine mâni’ olmakdadır. Yalnız ayaklarını yıkayıp, mest giyen bir kimse, sonra diğer uzvlarını yıkayıp abdestini temâmlasa, sonra, abdesti bozulsa, sonra abdest alırken, bunlar üzerine mesh edebilir. Çünki, mestleri giyerken, tam abdest almış olmak şart değildir. Fekat, abdesti bozulduğu zemân, bozulan abdestin, tam alınmış olması şartdır. Meselâ, teyemmüm ederek, mest giydi ise, suyu görünce, bozulan abdesti tam olmadığından, su ile abdest alırken, mesh edemez. Ayaklarını da yıkar. Özr sâhibi olan kimse, tam abdest alıp, özr akmadan önce, mestlerini giyerse, sonra abdesti özrle bozulsa da, yirmidört sâat mesh edebilir. Özrü akdıkdan sonra giyerse, yalnız o nemâz vakti içinde mesh edebilir.
Mest üzerine mesh müddeti, mukîm olan için, yirmidört sâatdir. Müsâfir için, üç gün üç gece, ya’nî yetmişiki sâatdir. Bu müddet, mesti giydiği zemân değil, mest giydikden sonra, abdesti bozulduğu zemân başlar. Özr sâhibi için mesh müddeti, nemâz vakti çıkıncaya kadar olduğu (Fetâvâ-i Hayriyye)de yazılıdır. Özr sâhibi, özre sebeb olan şeyi durduğu zemân, abdest alıp, o şey tekrâr başlamadan önce, mestlerini giyse, tahâret-i kâmile ile giymiş olur [Mâlikîde, gusl abdesti için çıkarılıncaya kadar mesh etmek câizdir.].
Hanefî mezhebinde mesh, mestlerin yukarıdaki yüzlerine yapılır. Taban altına yapılmaz. Sünnet üzere mesh etmek için, sağ elin yaş beş parmağı, sağ mest üzerine, sol elin parmakları da, sol mest üzerine, boylu boyunca yapışdırılıp, ayak parmakları üzerine gelen ucundan, bacağa doğru çekilir. El ayaları meste değdirilmez. Meshin üç el parmağı eninde ve boyunda olması farzdır. Bunun için de, üç parmağı veyâ yaş olup suyu damlamakda olan parmak uçları veyâ parmaklarla birlikde el ayasını veyâ yalnız el ayasını mest ucuna koyup, bacağa doğru çekmek yetişir.