HASAN CAN
Active member
CENÂZE TAŞIMAK VE DEFN
Cenâze taşımakda önce ön tarafda, meyyitin sağ tarafı, sağ omuza alınıp, on adım taşınır. Sonra, arka sağ bacak tarafı sağ omuzda, on adım taşınır. Sonra meyyitin sol tarafına, ya’nî arkadan bakıldığına göre, tabutun sağ tarafına geçip, sol omuzda, on adım önde, on adım arkada taşınır. Hepsi kırk adım eder. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki: (Cenâzeyi kırk adım taşıyanın kırk büyük günâhı afv olur.)
Dükkânda, kahvede olan müslimânlar, bir cenâze görünce, gidip hiç olmazsa kırk adım taşımalı ve biraz arkasından yürümeli, rûhuna Fâtiha ve düâ okumalıdır. Cenâzeyi görünce, olduğu yerde ona karşı dikilip beklemenin tahrîmen mekrûh olduğu, (Merâkıl-felâh)da ve (Halebî-i kebîr)de yazılıdır. Cenâzeyi taşıdıkdan sonra, arkasından yürümelidir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, Sa’d bin Mu’âzın “radıyallahü anh” cenâzesini taşıdı. Ne büyük bahtiyârlık!
Cenâzeyi (Beynel’amûdeyn) taşımak, ya’nî sedye gibi, biri önde, biri arkada olmak mekrûhdur. (Terbî’) şeklinde, ya’nî omuzda, kolundan el ile tutarak dört kişinin taşıması sünnetdir. Omuz, kolu altına geçirilmez. Tabutun kolu el ile tutulup omuz üstüne alınır. Cenâzeyi sırtda ve hayvan üstünde taşımak câiz değildir.
[Cenâzeyi, zarûret olmadıkca kâfirlerin âdetine göre, araba ve otomobil ile götürmek kerîhdir ve meyyite zulmet ve zarar verir. Taşıyanlara günâh olur. İbâdet yaparken, İslâm âdetlerini bırakıp, ecnebî âdetlerini almak büyük günâhdır. Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” ve Eshâb-ı kirâmın “aleyhimürrıdvân” zemânlarında, cenâze yalnız terbî’ sûretinde taşınırdı. Hükûmet, kanûn, arabada taşımağı emr ederse, emre uyulur. Üçüncü kısmda, 26. cı maddeye bakınız!]
Süt çocuğunu ve biraz büyüğünü, bir kişi iki eli üzerinde götürür. Bu kişi, hayvan üzerinde de olabilir. Büyük çocuklar, tabut ile götürülür.
Cenâzeyi, meyyiti sarsmıyacak kadar, hızlı götürmelidir.
Cemâ’at çok olsun diye Cum’a nemâzından sonraya bırakmak mekrûhdur. Cenâzeyi gömerken, Cum’a nemâzını kaçırmak tehlükesi olursa, bu zemân cenâze nemâzı, Cum’a nemâzından sonraya bırakılabilir. [Uzak yerlerdeki akrabâsının yetişmesi için, cenâzeyi bir veyâ birkaç gün sonra kaldırmak câiz değildir.]
Bayram nemâzı cenâze nemâzından önce, hâzır olan cenâzenin nemâzı da bayram hutbesinden önce kılınır. Musallâda cenâze nemâzı için bekliyenler, cenâze yere konmadan önce ayağa kalkmazlar. (Surret-ül-fetâvâ) sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki, (Musallâda oturanlar, cenâze gelince, ayağa kalkmamalıdır.)
Cenâzede bulunanlar, arkasında ve ona yakın yürümelidir. Cenâzede bulunmak sünnet-i müekkededir. Şâfi’î mezhebinde cenâzenin önünde gidilir. Kadınlar cenâzede bulunmaz. Sessiz götürülür. Yüksek sesle tekbîr, tehlîl, ilâhîler okumak bid’at ve günâh olduğu (Halebî-i kebîr) ve (Merâkıl-felâh) ve Tahtâvî hâşiyesinde ve (Ni’met-i islâm)da ve (Şir’atül-islâm şerhi) sonunda uzun yazılıdır. Câhillerin yapmalarına ve yazmalarına aldanmamalıdır. Böyle bid’atler bulunan cenâzeyi terk etmemeli, mümkin ise, mâni’ olmalıdır. Fekat, bid’at bulunan ziyâfeti terk etmek lâzımdır. Cenâzenin ön ve yan taraflarında yürümek câiz ise de, arkasında gitmek dahâ iyidir.
Hayâtda iken, kendi için kabr kazdırmak câizdir. Kendi mülkünde ise, ona mahsûs olur. Kendi mülkünde değil ise ve kabristânda yerini satın almamış ise, başkası da oraya gömülebilir.
Meyyiti büyük mezârlıkda gömmek lâzım ve sünnet ve çok fâidelidir. Sâlihlere ve Evliyâya “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” yakın defn etmelidir. Fâsıkların, fâcirlerin ve hele kâfir ve mürtedlerin kabrlerinden uzak olmalıdır. Rutûbetli yerlerde defn etmek iyi değildir. Mümkin olduğu kadar kuru yerlere defn etmelidir. Nemli yerde defn, çabuk çürümesine sebeb olur. Dîn-i islâmda, meyyitin geç çürümesi lâzımdır.
Cenâze taşımakda önce ön tarafda, meyyitin sağ tarafı, sağ omuza alınıp, on adım taşınır. Sonra, arka sağ bacak tarafı sağ omuzda, on adım taşınır. Sonra meyyitin sol tarafına, ya’nî arkadan bakıldığına göre, tabutun sağ tarafına geçip, sol omuzda, on adım önde, on adım arkada taşınır. Hepsi kırk adım eder. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki: (Cenâzeyi kırk adım taşıyanın kırk büyük günâhı afv olur.)
Dükkânda, kahvede olan müslimânlar, bir cenâze görünce, gidip hiç olmazsa kırk adım taşımalı ve biraz arkasından yürümeli, rûhuna Fâtiha ve düâ okumalıdır. Cenâzeyi görünce, olduğu yerde ona karşı dikilip beklemenin tahrîmen mekrûh olduğu, (Merâkıl-felâh)da ve (Halebî-i kebîr)de yazılıdır. Cenâzeyi taşıdıkdan sonra, arkasından yürümelidir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, Sa’d bin Mu’âzın “radıyallahü anh” cenâzesini taşıdı. Ne büyük bahtiyârlık!
Cenâzeyi (Beynel’amûdeyn) taşımak, ya’nî sedye gibi, biri önde, biri arkada olmak mekrûhdur. (Terbî’) şeklinde, ya’nî omuzda, kolundan el ile tutarak dört kişinin taşıması sünnetdir. Omuz, kolu altına geçirilmez. Tabutun kolu el ile tutulup omuz üstüne alınır. Cenâzeyi sırtda ve hayvan üstünde taşımak câiz değildir.
[Cenâzeyi, zarûret olmadıkca kâfirlerin âdetine göre, araba ve otomobil ile götürmek kerîhdir ve meyyite zulmet ve zarar verir. Taşıyanlara günâh olur. İbâdet yaparken, İslâm âdetlerini bırakıp, ecnebî âdetlerini almak büyük günâhdır. Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” ve Eshâb-ı kirâmın “aleyhimürrıdvân” zemânlarında, cenâze yalnız terbî’ sûretinde taşınırdı. Hükûmet, kanûn, arabada taşımağı emr ederse, emre uyulur. Üçüncü kısmda, 26. cı maddeye bakınız!]
Süt çocuğunu ve biraz büyüğünü, bir kişi iki eli üzerinde götürür. Bu kişi, hayvan üzerinde de olabilir. Büyük çocuklar, tabut ile götürülür.
Cenâzeyi, meyyiti sarsmıyacak kadar, hızlı götürmelidir.
Cemâ’at çok olsun diye Cum’a nemâzından sonraya bırakmak mekrûhdur. Cenâzeyi gömerken, Cum’a nemâzını kaçırmak tehlükesi olursa, bu zemân cenâze nemâzı, Cum’a nemâzından sonraya bırakılabilir. [Uzak yerlerdeki akrabâsının yetişmesi için, cenâzeyi bir veyâ birkaç gün sonra kaldırmak câiz değildir.]
Bayram nemâzı cenâze nemâzından önce, hâzır olan cenâzenin nemâzı da bayram hutbesinden önce kılınır. Musallâda cenâze nemâzı için bekliyenler, cenâze yere konmadan önce ayağa kalkmazlar. (Surret-ül-fetâvâ) sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki, (Musallâda oturanlar, cenâze gelince, ayağa kalkmamalıdır.)
Cenâzede bulunanlar, arkasında ve ona yakın yürümelidir. Cenâzede bulunmak sünnet-i müekkededir. Şâfi’î mezhebinde cenâzenin önünde gidilir. Kadınlar cenâzede bulunmaz. Sessiz götürülür. Yüksek sesle tekbîr, tehlîl, ilâhîler okumak bid’at ve günâh olduğu (Halebî-i kebîr) ve (Merâkıl-felâh) ve Tahtâvî hâşiyesinde ve (Ni’met-i islâm)da ve (Şir’atül-islâm şerhi) sonunda uzun yazılıdır. Câhillerin yapmalarına ve yazmalarına aldanmamalıdır. Böyle bid’atler bulunan cenâzeyi terk etmemeli, mümkin ise, mâni’ olmalıdır. Fekat, bid’at bulunan ziyâfeti terk etmek lâzımdır. Cenâzenin ön ve yan taraflarında yürümek câiz ise de, arkasında gitmek dahâ iyidir.
Hayâtda iken, kendi için kabr kazdırmak câizdir. Kendi mülkünde ise, ona mahsûs olur. Kendi mülkünde değil ise ve kabristânda yerini satın almamış ise, başkası da oraya gömülebilir.
Meyyiti büyük mezârlıkda gömmek lâzım ve sünnet ve çok fâidelidir. Sâlihlere ve Evliyâya “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” yakın defn etmelidir. Fâsıkların, fâcirlerin ve hele kâfir ve mürtedlerin kabrlerinden uzak olmalıdır. Rutûbetli yerlerde defn etmek iyi değildir. Mümkin olduğu kadar kuru yerlere defn etmelidir. Nemli yerde defn, çabuk çürümesine sebeb olur. Dîn-i islâmda, meyyitin geç çürümesi lâzımdır.