MURATS44
Özel Üye
Peçenekler, Asya'dan kopan bir Türk boyu olarak Avrupa'ya göç etmiş, Roma İmparatorluğu ile komşu olmuş, Kuman-Kıpçak'ların baskısıyla yıkılarak 1091 yılında tarihten silinmiştir.
Peçenekler, Asya’dan kopan bir Türk Boyu olarak Avrupa’ya ilerlemiş, Roma İmparatorluğu ile komşu olmuş, Hristiyanlığı benimseyerek Roma ile ilişkiler kurmuş, başka bir Türk kavmi olan Kuman-Kıpçaklar tarafından yıkılmış, Macaristan, Ukrayna, Sırbistan, Moldova gibi ülkelerin halkları içerisinde asimile olarak tarih sahnesinden silinmiştir.
"Peçenekler", Göktürk Döneminde Oğuzların 19. Boyu olarak Türk Birliğine bağlı olarak yaşamaktaydılar. Ana yurtları olan Issık – Balkaş Gölü civarında kalabalık boylar halinde yaşayan Peçenekler, Göktürk Devletinin yıkılmasıyla Türkeşler’e tabi oldular. Türkeşler Devleti, Çin’in politikalarıyla zayıflayıp yıkılınca ortaya İç Asya’da yeni bir Türk Devleti olarak Karluklar ortaya çıkmıştı. Türkeşlere bağlılıkları gereği Karluk devletiyle iyi ilişkiler içerisine giremeyen Peçenekler, Karlukların kendilerini tabi etme çabaları ile mücadelelere girişince güçlü Karluk Devletine karşı koyamayıp Karluklara tabi olmak yerine batıya doğru göç etmeyi tercih ettiler (780). Peçeneklerin bu göç hareketi onları Öz Yurtlarından kopartıp tarih sahnesinden silecek süreci başlatmış olacaktır.
Peçenekler, Karlukların ilhak politikalarından kaçmak için Batıya doğru göç ettikçe diğer devletlerin taarruzlarına maruz kaldılar. Zira bu kalabalık ve savaşçı boy her devlet için bir tehdit unsuru oluşturmaktaydı. Konar-Göçer yaşam tarzları sebebiyle yerleşik olarak belli bir coğrafyaya konuşlanmayan Peçeneklerin bu göç dalgası yaklaşık 50 yıl içerisinde onları Hazar Denizine kadar sürükledi.
830’lu yıllarda Hazar Devletine komşu olan Peçenekler, bağımsız olarak yaşayarak herhangi bir devletin tabiiyetini de tanımıyorlardı. Hazar bölgesi, Peçenekler için politik açıdan İç Asya’ya göre daha yaşanılabilir bir coğrafyaydı. Zira bu bölgede varlıklarını sürdüren Hazar ve Oğuz Türkleri kendilerine karşı ilhak politikası yürütmüyorlardı. Ancak Hazar bölgesi Asya bozkırlarındaki gibi hayvancılık ve oba hayatı içinde yeteri kadar elverişli değildi. Bu sebeple Hazar Devletinin ticaret yolları üzerinde yağmacılık yapmaya yöneldiler. Peçeneklerin bu yağma hareketi Hazarlar için büyük sorunlar oluşturmaya başlamıştı. Ancak Peçenekler Hazar Devleti için sefer düzenlenerek mücadele edilecek bir düşman değildi. Zira Hızlı hareket edebilen ve belli bir coğrafyayı sahiplenmeyen Peçenekler, bir ordu ile karşı karşıya gelmeyeceklerdi. Hazar Devleti, Peçeneklerle mücadele etmesi için Peçenekler gibi konar-göçer yaşayan başka bir Türk Kavmi olan Oğuzlarla anlaştılar. Oğuzlar da Peçenekler gibi Hazar Devletinin doğu sınırlarında yaşıyorlardı.
Oğuzların Peçeneklerler üzerindeki baskıları geçici olmadı. Önce Hazar Devletinin talebi ile Peçeneklerin üzerine ilerleyen Oğuzlar, sonraları kendileri gibi Türk Boyu olan Peçenekleri kendilerine tabi kılıp güçlenmek için mücadelelerini devam ettirdiler. Oldukça kalabalık bir boy olan Peçenekler, Oğuzların bu baskıları neticesinde mağlup olmadılar ancak yoğun Oğuz saldırılarına karşı üstün gelemeyince daha uzak coğrafyalara ulaşmak için Hazar Denizinin kuzeyine doğru göç hareketine giriştiler (860 - 880).
Peçeneklerin giriştikleri bu göç hareketi Hazar Denizinin kuzeyinde sonlanmadı. Sulak arazileri ve zengin tabiatıyla Peçenekler için verimli bir coğrafya olan İtil Nehri civarına kadar ilerlediler. Bu coğrafya yazın oldukça verimli ve zengindi ancak Kış aylarındaki sert iklimi sebebiyle Peçeneklerin alışık oldukları bir tabiata sahip değildi. Bu sebeple Peçenekler, İtil Nehrini geçerek Batıya, Avrupa Coğrafyasına doğru ilerlediler. Kuzey Doğu Avrupa, Peçeneklerin göç hareketlerine giriştiği dönemlerde büyük güçler tarafından yönetilmiyordu. Bu sebeple geniş hareket imkanı bulan Peçenekler, daha da Batıya ilerleyerek Macar topraklarına kadar ulaştılar (889).
Macar Devleti, Roma’nın barbar kavimlerden biri olarak gördüğü küçük devletlerden biriydi. Roma İmparatorluğu, geliştirdiği Kuzey Politikası ile barbar kavimlerle yine barbar kavimleri kullanarak mücadele ediyordu. Avrupa’nın kuzeyinde yaşayan bu kavimler Roma için tehlike oluşturduğunda, Roma diğer kavimlere hediyeler gönderip iyi ilişkiler kurarak kendisi için tehlike oluşturan kavimlerle mücadele ettiriyordu. Sayıca nüfusları az olan Macarlarda Roma’nın Kuzey politikalarına riayet ederek varlığını devam ettirebiliyordu. Peçeneklerin Kuzey Avrupa’ya girdiklerinde ilk karşılaştıkları kavim olan Macarlar Peçeneklere karşı koyabilecek kadar güçlü durumda değillerdi. Peçenekler de kendilerine bir yurt arayışı içerisine girerek Macar topraklarına saldırdılar (893).
Savaşçı ordularına karşı koyamayan Macarları yenen Peçenekler, Macar topraklarında kendi hakimiyetlerini ilan ettiler. Macar zaferiyle Peçeneklerin hakimiyet alanları Don Nehrinden Diyenper’e kadar genişlemişti. Peçenekler güçlü boy teşkilatlanması ve yüksek askeri teknikleriyle Kuzey Avrupalı kavimlere karşı üstünlük sağlar durumdaydı. Zira Çevresindeki küçük kavimler Peçeneklere karşı koyabilecek güçte değillerdi. Peçeneklerin Kuzey Avrupa’daki tartışmasız hakimiyeti Slavların bulundukları Kuzey coğrafyasından güneye doğru göç ederek Kuzey Avrupa’ya ulaşmasıyla son buldu. Avrupa’nın en kuzeyinde bulunan Slav Prenslikleri göç dalgaları ile Karadeniz’in Kuzeyine doğru yaklaşmışlardı. Bu dönemde Kuzey Karadeniz coğrafyasının hakimi olan Peçenekler ile Slavlar sınır komşusu oldular (900). Slavlar ve Peçenekler bu coğrafyada 136 yıl boyunca kimi zaman savaşarak, kimi zaman işbirliği yaparak birbirlerine komşuluk etmişlerdir.
Peçenek – Slav komşuluğu 900 – 935 yılları arasında iyi ilişkiler içerisinde geçti. Birbirlerini tehdit etmeyen bu iki güç, komşuluk ilişkileri içerisinde ticaret ve askeri birliktelikler içerisine girdiler. Bunun yanında “Gök Tanrı” inancına sahip olan Peçenekler, Slavlarla iyi ilişkiler kurmaya başladığı dönemde Hristiyanlıkla tanışmıştı. Koyu Hristiyan bir kavim olan Slavlar, Peçeneklerin dini inanışlarını etkilemişti. Bu bakımdan Peçenekler, ilk Hristiyan Türk Kavmi olma özelliğini taşır. Slavlarda Peçeneklerden Bozkır savaş kültürünü ve ileri savaş stratejilerini ithal etti. Daha yavaş ve yaya güçler olarak ön plana çıkan Slav askeri teşkilatlanması, Peçeneklerin süvari ağırlıklı ve yüksek hareket kabiliyetine sahip askeri manevraları öğrenerek önemli bir avantaj kazanmışlardı. Zira bu avantajlar Peçenekleri Avrupa’nın en güçlü “Barbar” kavmi haline getiriyordu.
Peçenekler, iyi geçindikleri Slav komşuları ile ilişkileri hasebiyle Kuzey Avrupa’da huzurlu bir yaşantı sürüyorlardı. Peçeneklerin bu huzuru Hazar’dan kopup gelen diğer bir Türk Göçü ile bozuldu. Hazarın Kuzeyinden Kuzey Avrupa’ya doğru açılan göç yolunda bu kez UZ’lar (Batı Oğuzları) vardı. Yine başka bir Türk Boyu olan Kuman-Kıpçak birliği UZ’ların üzerine gidiyor, UZ’larda Kuman-Kıpçak istilalarından etkilenerek Batıya doğru göç ediyorlardı. Bu göç dalgası ile İtil nehrini geçen UZ’lar Peçeneklerin yaşadıkları coğrafyaya girdiler. UZ’lar nüfus bakımından Peçeneklerden daha kalabalık, askeri olarak da daha üstün durumdaydılar. Kalabalık UZ istilalarına karşı koyamayan Peçenekler, 943 – 972 yılları arasında İtil Nehri üzerindeki etkisini giderek kaybetmeye, Diyenper civarına doğru çekilmeye başladılar.
Peçenekler bu dönemde Slavlar ile iyi ilişkiler kurmaya devam ediyorlardı. Ancak Slav Knezi’i İgor’un 965 yılında ölümü üzerine yerine Svyatoslav’ın geçmesi Peçenek - Slav ilişkilerinde kötü bir seyri başlattı. “Rusların Büyük İskenderi” olarak anılan Svyatoslav, savaşçı ve yayılımcı bir politika izliyordu. Diğer Slav Knezlerinin aksine at üstünde, ordusunun başında mütevazi bir hayat yaşayan Svyatoslav, Peçenek Han’ları gibi askeri nitelikleri üstün bir komutandı. Svyatoslav yönetimi eline alır almaz savaş hazırlıklarına başlayarak ilk seferine çıkarak İtil Bulgarlarına taarruz etti. Peşinden Tuna Bulgarları üzerine sonra da Hazar Devleti’ne seferler düzenledi. Svyatoslav’ın Hazar Seferine çıkması Peçenekler için bir fırsattı. Svyatoslav’ın yokluğunda Kiyef’e saldıran Peçenekler başarılı olamayıp geri püskürtüldü (965).
Art arda kazandığı başarıların rehaveti Svyatoslav’ın kendisini tanrının kutsadığı yenilmez bir kumandan olarak hissetmesine sebep olmuştu. Yeni hedefi Roma İmparatorluğu oldu. Önce Peçenekleri, Sonra Bulgarları, nihayetinde Hazar Devletini dize getiren Svyatoslav Edirne’ye girmiş İstanbula doğru ilerliyordu. Ancak Roma İmparatoru Tzimistzes saldırıya güçlü bir orduyla hazırlanmıştı. Svyatoslav’ın İstanbul kuşatması hüsranla sonuçlandı. Roma İmparatorluğu karşısında ağır bir yenilgi alan Svyatoslav, savaşın ardından Kiyef’e dönmek için yola çıkmıştı. Roma Kuzey politikalarına bu kez Peçenekleri dahil etmişti. Svyatoslav’a karşı Roma Devleti ile işbirliği yapan Peçenekler savaş dönüşü yorgun ordusu ile Svyatoslav’ın karşısına çıktılar. Yaralı ve yorgun ordusu Peçeneklerin hızlı süvari birliklerine karşı koyamayınca Svyatoslav ordusu ile ikinci bir büyük hezimete uğradı. Peçenekler, Slav ordusunu ağır bir yenilgiye uğratıp Svyatoslav’ıda savaş meydanında öldürdü (968).
Svyatoslav’ın ölümü Slav Knezliğini karıştırmıştı. Knezlik’te taht mücadeleleri baş gösterdi. Peçenekler’de bu mücadeleye dahil oldular. Peçenekler mücadele içinde bulunan varisleri askeri olarak destekleyerek Slavların iç mücadelelerini kızıştırıyorlardı. Slavların saltanat mücadelesi uzun sürmedi. Kısa süre içerisinde Vladimir (Aziz Vladimir) Slav Knezi seçilerek yönetimi eline aldı. Vladimir’in yönetime geçmesiyle Slav – Peçenek mücadeleleri daha da şiddetlendi. Art arda şiddetli savaşlarla birbirlerine üstünlük kazanmaya çalışan iki güç 20 yıl boyunca mücadele ettiler. Bu mücadeleler 988 yılında Peçeneklerin Vladimir’i kesin olarak yenmesiyle ancak sonuçlanabildi.
Vladimir 1015 yılında ölümü üzerine Slavlar tekrar iç karışıklıklar yaşamışlardı. Saltanatın iki varisi Yaroslav ve Svyatopolk birbirlerinyle mücadele içerisine giriştiler. Peçenekler yine Slavların iç işlerine müdahil olarak Svyatopolk’u desteklediler. Yaroslav bu mücadeleden Knez olarak çıkmıştı ancak Svyatopolk Peçeneklerden aldığı destekle saltanat üzerinde hak iddia etmeye devam ediyordu. Yaroslav, Svyatopolk’un tahttan vazgeçmesi için Peçenekleri kesin olarak mağlup etmeliydi. Yaroslav, otoritesini sağlamlaştırmak ve Peçeneklerin tesirinden kurtulmak için 2 yıl boyunca Art arda düzenlediği seferler neticesinde nihayet 1019 yılında kesin olarak Peçenekler üstünde üstünlük kurarak otoritesini kabul ettirdi.
Peçenekler uzun süre birlikte yaşadıkları Slavlarla düşman olmuşlardı. Bunun yanında Doğudan gelen UZ ve onların ardındaki Kuman-Kıpçak akınlarıyla hakimiyet alanlarını önemli ölçüde kaybederek batıya doğru kaymış durumdaydılar. Bu gelişmeler Peçenekleri Roma Devletine yaklaştırdı. Roma’da iyi ilişkiler kuramadıkları Slavlara karşı Peçenekleri kendi saflarına çekmek istiyorlardı. 1018 yılından itibaren gelişmeye başlayan Peçenek- Roma ilişkileri giderek arttı ve Peçenekler zamanla hem Kuzey Avrupa hem de Balkanlarda Roma’nın ücretli askerliğini yapar duruma geldiler. Kuzey Avrupa’da giderek varlığını kaybeden Peçenekler Doğu Romalıların hizmetkarlığını Anadolu’da da devam ettirdiler. Hem Roma Ordusu hem de Anadolu içlerinde görevler alarak Roma İmparatorluğunun hizmetkarı durumuna geldiler.
Peçeneklerin Roma İmparatorluğu ile yakınlaşması artan Slav tehlikesine karşı bir güven teşkil ediyordu. Bunun yanında hem kuzey ticareti hem de sınır güvenliği görevlerini üstlenen Peçenekler balkanlarda yayılma olanağı buldu. Nüfusu hızla Balkanlara kayan Peçenekler bu bölgede geniş kitleler halinde yaşamaya başlamıştılar. Peçenekler, 1050 yılına gelindiğinde Kuzey Karadeniz’deki hakimiyetlerini kaybetseler de artık Balkanlar üzerinde yaşama olanağı bulmuşlardı.
Roma İmparatorluğu, 1071 de güney doğusundan yükselen Selçuklu tehlikesine karşı yeni bir mücadele içerisine girmişti. Roma’nın yeni imparatoru Romen Diyojen, büyük ve güçlü bir ordu hazırlayarak Selçukluların üzerine sefere çıktı. Peçenekler bu mücadele de Roma ordusunda görev yapıyorlardı. Atlı süvarileriyle önemli bir güç olan Peçenek ordusu Malazgirt savaşında saf değiştirip Selçukluların tarafına geçince Selçuklu ordusuna büyük bir avantaj kazandırmıştı. Peçeneklerinde katkısıyla Malazgirt Savaşını kaybeden Roma Anadolu’daki hakimiyetini kaybedince Peçenekler ile Roma İmparatorluğu arasındaki iyi ilişkiler sona erdi. Peçenekler artık Roma İmparatorluğunun düşmanıydı ancak yeni müttefikleri Selçuklular daha güvenilir bir dosttu.
Roma İmparatorluğu ile düşman haline gelen Peçenekler, 1091 yılında yeni bir hamle ile İstanbulu kuşatmak için Selçuklular ve Macarlarla anlaşmaya vardılar. İstanbul üç koldan kuşatılacak, Roma İmparatorluğuna son verilerek, böylelikle bir Türk Devleti olan Selçuklular ile ilişkiler geliştirilecekti. Ancak Roma, bu iki büyük Türk gücüne karşı başka bir Türk Kavmi olan Kuman-Kıpçak devleti ile işbirliği içerisine girdi. Kuman-Kıpçak başbuğu Tugorhan ve orta kağan Bönek liderliğindeki Kuzey Türkleri Peçenekler üzerine 40 Bin süvariyle saldırarak ağır bir yenilgiye uğrattılar (29 Nisan 1091).
Peçenekler bu yenilgiden sonra Selçuklular ile irtibata geçemeyince iki düşman olan Roma İmparatorluğu ve Kuman-Kıpçak devletleri arasında kaldılar. Peçenekler bu tarihten sonra Balkanlar üzerindeki hakimiyetlerini tümüyle kaybederek tarih sahnesinden silindiler. Lidersiz kalan Peçenek halkı ise Macaristan, Kırım, Sırbistan ve Balkanlarda dağılarak diğer kavimlerin arasına karıştılar.
Peçenekler, Asya’dan kopan bir Türk Boyu olarak Avrupa’ya ilerlemiş, Roma İmparatorluğu ile komşu olmuş, Hristiyanlığı benimseyerek Roma ile ilişkiler kurmuş, başka bir Türk kavmi olan Kuman-Kıpçaklar tarafından yıkılmış, Macaristan, Ukrayna, Sırbistan, Moldova gibi ülkelerin halkları içerisinde asimile olarak tarih sahnesinden silinmiştir.
"Peçenekler", Göktürk Döneminde Oğuzların 19. Boyu olarak Türk Birliğine bağlı olarak yaşamaktaydılar. Ana yurtları olan Issık – Balkaş Gölü civarında kalabalık boylar halinde yaşayan Peçenekler, Göktürk Devletinin yıkılmasıyla Türkeşler’e tabi oldular. Türkeşler Devleti, Çin’in politikalarıyla zayıflayıp yıkılınca ortaya İç Asya’da yeni bir Türk Devleti olarak Karluklar ortaya çıkmıştı. Türkeşlere bağlılıkları gereği Karluk devletiyle iyi ilişkiler içerisine giremeyen Peçenekler, Karlukların kendilerini tabi etme çabaları ile mücadelelere girişince güçlü Karluk Devletine karşı koyamayıp Karluklara tabi olmak yerine batıya doğru göç etmeyi tercih ettiler (780). Peçeneklerin bu göç hareketi onları Öz Yurtlarından kopartıp tarih sahnesinden silecek süreci başlatmış olacaktır.
Peçenekler, Karlukların ilhak politikalarından kaçmak için Batıya doğru göç ettikçe diğer devletlerin taarruzlarına maruz kaldılar. Zira bu kalabalık ve savaşçı boy her devlet için bir tehdit unsuru oluşturmaktaydı. Konar-Göçer yaşam tarzları sebebiyle yerleşik olarak belli bir coğrafyaya konuşlanmayan Peçeneklerin bu göç dalgası yaklaşık 50 yıl içerisinde onları Hazar Denizine kadar sürükledi.
830’lu yıllarda Hazar Devletine komşu olan Peçenekler, bağımsız olarak yaşayarak herhangi bir devletin tabiiyetini de tanımıyorlardı. Hazar bölgesi, Peçenekler için politik açıdan İç Asya’ya göre daha yaşanılabilir bir coğrafyaydı. Zira bu bölgede varlıklarını sürdüren Hazar ve Oğuz Türkleri kendilerine karşı ilhak politikası yürütmüyorlardı. Ancak Hazar bölgesi Asya bozkırlarındaki gibi hayvancılık ve oba hayatı içinde yeteri kadar elverişli değildi. Bu sebeple Hazar Devletinin ticaret yolları üzerinde yağmacılık yapmaya yöneldiler. Peçeneklerin bu yağma hareketi Hazarlar için büyük sorunlar oluşturmaya başlamıştı. Ancak Peçenekler Hazar Devleti için sefer düzenlenerek mücadele edilecek bir düşman değildi. Zira Hızlı hareket edebilen ve belli bir coğrafyayı sahiplenmeyen Peçenekler, bir ordu ile karşı karşıya gelmeyeceklerdi. Hazar Devleti, Peçeneklerle mücadele etmesi için Peçenekler gibi konar-göçer yaşayan başka bir Türk Kavmi olan Oğuzlarla anlaştılar. Oğuzlar da Peçenekler gibi Hazar Devletinin doğu sınırlarında yaşıyorlardı.
Oğuzların Peçeneklerler üzerindeki baskıları geçici olmadı. Önce Hazar Devletinin talebi ile Peçeneklerin üzerine ilerleyen Oğuzlar, sonraları kendileri gibi Türk Boyu olan Peçenekleri kendilerine tabi kılıp güçlenmek için mücadelelerini devam ettirdiler. Oldukça kalabalık bir boy olan Peçenekler, Oğuzların bu baskıları neticesinde mağlup olmadılar ancak yoğun Oğuz saldırılarına karşı üstün gelemeyince daha uzak coğrafyalara ulaşmak için Hazar Denizinin kuzeyine doğru göç hareketine giriştiler (860 - 880).
Peçeneklerin giriştikleri bu göç hareketi Hazar Denizinin kuzeyinde sonlanmadı. Sulak arazileri ve zengin tabiatıyla Peçenekler için verimli bir coğrafya olan İtil Nehri civarına kadar ilerlediler. Bu coğrafya yazın oldukça verimli ve zengindi ancak Kış aylarındaki sert iklimi sebebiyle Peçeneklerin alışık oldukları bir tabiata sahip değildi. Bu sebeple Peçenekler, İtil Nehrini geçerek Batıya, Avrupa Coğrafyasına doğru ilerlediler. Kuzey Doğu Avrupa, Peçeneklerin göç hareketlerine giriştiği dönemlerde büyük güçler tarafından yönetilmiyordu. Bu sebeple geniş hareket imkanı bulan Peçenekler, daha da Batıya ilerleyerek Macar topraklarına kadar ulaştılar (889).
Macar Devleti, Roma’nın barbar kavimlerden biri olarak gördüğü küçük devletlerden biriydi. Roma İmparatorluğu, geliştirdiği Kuzey Politikası ile barbar kavimlerle yine barbar kavimleri kullanarak mücadele ediyordu. Avrupa’nın kuzeyinde yaşayan bu kavimler Roma için tehlike oluşturduğunda, Roma diğer kavimlere hediyeler gönderip iyi ilişkiler kurarak kendisi için tehlike oluşturan kavimlerle mücadele ettiriyordu. Sayıca nüfusları az olan Macarlarda Roma’nın Kuzey politikalarına riayet ederek varlığını devam ettirebiliyordu. Peçeneklerin Kuzey Avrupa’ya girdiklerinde ilk karşılaştıkları kavim olan Macarlar Peçeneklere karşı koyabilecek kadar güçlü durumda değillerdi. Peçenekler de kendilerine bir yurt arayışı içerisine girerek Macar topraklarına saldırdılar (893).
Savaşçı ordularına karşı koyamayan Macarları yenen Peçenekler, Macar topraklarında kendi hakimiyetlerini ilan ettiler. Macar zaferiyle Peçeneklerin hakimiyet alanları Don Nehrinden Diyenper’e kadar genişlemişti. Peçenekler güçlü boy teşkilatlanması ve yüksek askeri teknikleriyle Kuzey Avrupalı kavimlere karşı üstünlük sağlar durumdaydı. Zira Çevresindeki küçük kavimler Peçeneklere karşı koyabilecek güçte değillerdi. Peçeneklerin Kuzey Avrupa’daki tartışmasız hakimiyeti Slavların bulundukları Kuzey coğrafyasından güneye doğru göç ederek Kuzey Avrupa’ya ulaşmasıyla son buldu. Avrupa’nın en kuzeyinde bulunan Slav Prenslikleri göç dalgaları ile Karadeniz’in Kuzeyine doğru yaklaşmışlardı. Bu dönemde Kuzey Karadeniz coğrafyasının hakimi olan Peçenekler ile Slavlar sınır komşusu oldular (900). Slavlar ve Peçenekler bu coğrafyada 136 yıl boyunca kimi zaman savaşarak, kimi zaman işbirliği yaparak birbirlerine komşuluk etmişlerdir.
Peçenek – Slav komşuluğu 900 – 935 yılları arasında iyi ilişkiler içerisinde geçti. Birbirlerini tehdit etmeyen bu iki güç, komşuluk ilişkileri içerisinde ticaret ve askeri birliktelikler içerisine girdiler. Bunun yanında “Gök Tanrı” inancına sahip olan Peçenekler, Slavlarla iyi ilişkiler kurmaya başladığı dönemde Hristiyanlıkla tanışmıştı. Koyu Hristiyan bir kavim olan Slavlar, Peçeneklerin dini inanışlarını etkilemişti. Bu bakımdan Peçenekler, ilk Hristiyan Türk Kavmi olma özelliğini taşır. Slavlarda Peçeneklerden Bozkır savaş kültürünü ve ileri savaş stratejilerini ithal etti. Daha yavaş ve yaya güçler olarak ön plana çıkan Slav askeri teşkilatlanması, Peçeneklerin süvari ağırlıklı ve yüksek hareket kabiliyetine sahip askeri manevraları öğrenerek önemli bir avantaj kazanmışlardı. Zira bu avantajlar Peçenekleri Avrupa’nın en güçlü “Barbar” kavmi haline getiriyordu.
Peçenekler, iyi geçindikleri Slav komşuları ile ilişkileri hasebiyle Kuzey Avrupa’da huzurlu bir yaşantı sürüyorlardı. Peçeneklerin bu huzuru Hazar’dan kopup gelen diğer bir Türk Göçü ile bozuldu. Hazarın Kuzeyinden Kuzey Avrupa’ya doğru açılan göç yolunda bu kez UZ’lar (Batı Oğuzları) vardı. Yine başka bir Türk Boyu olan Kuman-Kıpçak birliği UZ’ların üzerine gidiyor, UZ’larda Kuman-Kıpçak istilalarından etkilenerek Batıya doğru göç ediyorlardı. Bu göç dalgası ile İtil nehrini geçen UZ’lar Peçeneklerin yaşadıkları coğrafyaya girdiler. UZ’lar nüfus bakımından Peçeneklerden daha kalabalık, askeri olarak da daha üstün durumdaydılar. Kalabalık UZ istilalarına karşı koyamayan Peçenekler, 943 – 972 yılları arasında İtil Nehri üzerindeki etkisini giderek kaybetmeye, Diyenper civarına doğru çekilmeye başladılar.
Peçenekler bu dönemde Slavlar ile iyi ilişkiler kurmaya devam ediyorlardı. Ancak Slav Knezi’i İgor’un 965 yılında ölümü üzerine yerine Svyatoslav’ın geçmesi Peçenek - Slav ilişkilerinde kötü bir seyri başlattı. “Rusların Büyük İskenderi” olarak anılan Svyatoslav, savaşçı ve yayılımcı bir politika izliyordu. Diğer Slav Knezlerinin aksine at üstünde, ordusunun başında mütevazi bir hayat yaşayan Svyatoslav, Peçenek Han’ları gibi askeri nitelikleri üstün bir komutandı. Svyatoslav yönetimi eline alır almaz savaş hazırlıklarına başlayarak ilk seferine çıkarak İtil Bulgarlarına taarruz etti. Peşinden Tuna Bulgarları üzerine sonra da Hazar Devleti’ne seferler düzenledi. Svyatoslav’ın Hazar Seferine çıkması Peçenekler için bir fırsattı. Svyatoslav’ın yokluğunda Kiyef’e saldıran Peçenekler başarılı olamayıp geri püskürtüldü (965).
Art arda kazandığı başarıların rehaveti Svyatoslav’ın kendisini tanrının kutsadığı yenilmez bir kumandan olarak hissetmesine sebep olmuştu. Yeni hedefi Roma İmparatorluğu oldu. Önce Peçenekleri, Sonra Bulgarları, nihayetinde Hazar Devletini dize getiren Svyatoslav Edirne’ye girmiş İstanbula doğru ilerliyordu. Ancak Roma İmparatoru Tzimistzes saldırıya güçlü bir orduyla hazırlanmıştı. Svyatoslav’ın İstanbul kuşatması hüsranla sonuçlandı. Roma İmparatorluğu karşısında ağır bir yenilgi alan Svyatoslav, savaşın ardından Kiyef’e dönmek için yola çıkmıştı. Roma Kuzey politikalarına bu kez Peçenekleri dahil etmişti. Svyatoslav’a karşı Roma Devleti ile işbirliği yapan Peçenekler savaş dönüşü yorgun ordusu ile Svyatoslav’ın karşısına çıktılar. Yaralı ve yorgun ordusu Peçeneklerin hızlı süvari birliklerine karşı koyamayınca Svyatoslav ordusu ile ikinci bir büyük hezimete uğradı. Peçenekler, Slav ordusunu ağır bir yenilgiye uğratıp Svyatoslav’ıda savaş meydanında öldürdü (968).
Svyatoslav’ın ölümü Slav Knezliğini karıştırmıştı. Knezlik’te taht mücadeleleri baş gösterdi. Peçenekler’de bu mücadeleye dahil oldular. Peçenekler mücadele içinde bulunan varisleri askeri olarak destekleyerek Slavların iç mücadelelerini kızıştırıyorlardı. Slavların saltanat mücadelesi uzun sürmedi. Kısa süre içerisinde Vladimir (Aziz Vladimir) Slav Knezi seçilerek yönetimi eline aldı. Vladimir’in yönetime geçmesiyle Slav – Peçenek mücadeleleri daha da şiddetlendi. Art arda şiddetli savaşlarla birbirlerine üstünlük kazanmaya çalışan iki güç 20 yıl boyunca mücadele ettiler. Bu mücadeleler 988 yılında Peçeneklerin Vladimir’i kesin olarak yenmesiyle ancak sonuçlanabildi.
Vladimir 1015 yılında ölümü üzerine Slavlar tekrar iç karışıklıklar yaşamışlardı. Saltanatın iki varisi Yaroslav ve Svyatopolk birbirlerinyle mücadele içerisine giriştiler. Peçenekler yine Slavların iç işlerine müdahil olarak Svyatopolk’u desteklediler. Yaroslav bu mücadeleden Knez olarak çıkmıştı ancak Svyatopolk Peçeneklerden aldığı destekle saltanat üzerinde hak iddia etmeye devam ediyordu. Yaroslav, Svyatopolk’un tahttan vazgeçmesi için Peçenekleri kesin olarak mağlup etmeliydi. Yaroslav, otoritesini sağlamlaştırmak ve Peçeneklerin tesirinden kurtulmak için 2 yıl boyunca Art arda düzenlediği seferler neticesinde nihayet 1019 yılında kesin olarak Peçenekler üstünde üstünlük kurarak otoritesini kabul ettirdi.
Peçenekler uzun süre birlikte yaşadıkları Slavlarla düşman olmuşlardı. Bunun yanında Doğudan gelen UZ ve onların ardındaki Kuman-Kıpçak akınlarıyla hakimiyet alanlarını önemli ölçüde kaybederek batıya doğru kaymış durumdaydılar. Bu gelişmeler Peçenekleri Roma Devletine yaklaştırdı. Roma’da iyi ilişkiler kuramadıkları Slavlara karşı Peçenekleri kendi saflarına çekmek istiyorlardı. 1018 yılından itibaren gelişmeye başlayan Peçenek- Roma ilişkileri giderek arttı ve Peçenekler zamanla hem Kuzey Avrupa hem de Balkanlarda Roma’nın ücretli askerliğini yapar duruma geldiler. Kuzey Avrupa’da giderek varlığını kaybeden Peçenekler Doğu Romalıların hizmetkarlığını Anadolu’da da devam ettirdiler. Hem Roma Ordusu hem de Anadolu içlerinde görevler alarak Roma İmparatorluğunun hizmetkarı durumuna geldiler.
Peçeneklerin Roma İmparatorluğu ile yakınlaşması artan Slav tehlikesine karşı bir güven teşkil ediyordu. Bunun yanında hem kuzey ticareti hem de sınır güvenliği görevlerini üstlenen Peçenekler balkanlarda yayılma olanağı buldu. Nüfusu hızla Balkanlara kayan Peçenekler bu bölgede geniş kitleler halinde yaşamaya başlamıştılar. Peçenekler, 1050 yılına gelindiğinde Kuzey Karadeniz’deki hakimiyetlerini kaybetseler de artık Balkanlar üzerinde yaşama olanağı bulmuşlardı.
Roma İmparatorluğu, 1071 de güney doğusundan yükselen Selçuklu tehlikesine karşı yeni bir mücadele içerisine girmişti. Roma’nın yeni imparatoru Romen Diyojen, büyük ve güçlü bir ordu hazırlayarak Selçukluların üzerine sefere çıktı. Peçenekler bu mücadele de Roma ordusunda görev yapıyorlardı. Atlı süvarileriyle önemli bir güç olan Peçenek ordusu Malazgirt savaşında saf değiştirip Selçukluların tarafına geçince Selçuklu ordusuna büyük bir avantaj kazandırmıştı. Peçeneklerinde katkısıyla Malazgirt Savaşını kaybeden Roma Anadolu’daki hakimiyetini kaybedince Peçenekler ile Roma İmparatorluğu arasındaki iyi ilişkiler sona erdi. Peçenekler artık Roma İmparatorluğunun düşmanıydı ancak yeni müttefikleri Selçuklular daha güvenilir bir dosttu.
Roma İmparatorluğu ile düşman haline gelen Peçenekler, 1091 yılında yeni bir hamle ile İstanbulu kuşatmak için Selçuklular ve Macarlarla anlaşmaya vardılar. İstanbul üç koldan kuşatılacak, Roma İmparatorluğuna son verilerek, böylelikle bir Türk Devleti olan Selçuklular ile ilişkiler geliştirilecekti. Ancak Roma, bu iki büyük Türk gücüne karşı başka bir Türk Kavmi olan Kuman-Kıpçak devleti ile işbirliği içerisine girdi. Kuman-Kıpçak başbuğu Tugorhan ve orta kağan Bönek liderliğindeki Kuzey Türkleri Peçenekler üzerine 40 Bin süvariyle saldırarak ağır bir yenilgiye uğrattılar (29 Nisan 1091).
Peçenekler bu yenilgiden sonra Selçuklular ile irtibata geçemeyince iki düşman olan Roma İmparatorluğu ve Kuman-Kıpçak devletleri arasında kaldılar. Peçenekler bu tarihten sonra Balkanlar üzerindeki hakimiyetlerini tümüyle kaybederek tarih sahnesinden silindiler. Lidersiz kalan Peçenek halkı ise Macaristan, Kırım, Sırbistan ve Balkanlarda dağılarak diğer kavimlerin arasına karıştılar.