Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Asker bir babanın oğlu olan Ian Standish Monteith Hamilton 16 Ocak 1853’te Hamilton, 1853'te Yunanistan’a bağlı Korfu Adası'nda doğdu. Gordon İskoç Alayı'nda görev yapan babası Hint birliklerinden oluşan alayın komutanlığına atanınca aile Hindistan'a gitti. Fakat Hamilton çocukluğunun büyük kısmını Argyllshire'da geçirdi. Cheam ve Wellington'da tahsilini tamamladıktan sonra asker olmaya karar verdi. Hamilton, askeri eğitimini tamamladıktan sonra orduya katıldı. Altı ay süreyle Hanoverli sürgün bir generalin Dresden'deki eğitimine katıldıktan sonra, Hindistan'a gitti (1872 - 1879). Güney Afrika (1881), Mısır (1884-1885) ve yeniden Güney Afrika'daki İngiliz birliklerinde (1899-1902) çeşitli görevler aldı. Güney Afrika Savaşı'nda gösterdiği başarılardan dolayı Hamilton'a korgeneral rütbesi verildi.
Daha sonra İngiltere'ye dönen Hamilton önce Lord Kitehener'ın Kurmay başkanlığı sonra da Saray Süvarileri Muhafız Alay Karargah komutanlığı görevine getirildi. 1904 Rus-Japon Savaşı sırasında gözlemci olarak Japonya'ya gönderilen Hamilton, savaş sonrasında hatıralarını yayınladı. 1910 yılında ise Akdeniz Orduları başkomutanlığına atandı. 1915'de Çanakkale'de Fransız ve İngiliz Kara Kuvvetleri başkumandanlığına tayin edildi. 13 Mart'ta, Anadolu kıyılarına kara kuvvetleri çıkarma göreviyle Londra'dan hareket etti. 16 Mart'ta Mondros'a geldiğinde emrindeki sefer kuvveti 17.000'i Fransız 75.056 asker, 132'si Fransızlara ait 140 top ve 8 uçaktan oluşuyordu. İan Hamilton'ın emriyle, Boğaz'ı geçmek isteyen Müttefik donanma Çanakkale'de başarısızlığa uğrayınca Gelibolu'ya asker çıkarma kararı alındı. Ancak çıkarma 25 Nisan’da bu karardan bir ay sonra gerçekleştirilebilmişti. Ne varki bu girişim de başarısızlıkla sonuçlanınca ağır eleştirilere hedef olan Hamilton, görevden alınarak İngiltere'ye çağrıldı (Ekim 1915). Bundan sonraki askerlik yaşamında geri hizmetlerde görev yapan İan Hamilton 1947 yılında Londra'da öldü. YAPITLARI: A Staff Ofıcer’s Scrap Book,1905-1907, (“Bir Kurmay Subayının Güncesi”) ; CompulsoryService, 1910, (“Zorunlu Hizmet’); Gallipoli Diary,1920 (GeliboIu Günlüğü”); When 1 Was a Boy, 1934, (“Çocukluğumda”); Jean, 1942; Listening for the Drums, 1944, (“Trampetleri Dinlerken”).
Zeebrugge ve Douvres I. Baronu ve İngiliz amiralidir. 1914 Ağustosunda Helgoland muharebesine katıldı. 1915'te Çanakkale'de amiral Robeck'in kurmay başkanı oldu. Douvres'da karakol gemileri kumandanı iken 23 Haziran 1918'de Zeebrugge ve Ostende limanlarını tıkamak amacıyla düzenlenen bir akımı cesaretle yönetti. Tümamiral rütbesiyle 1925-1928 arasında parlamentoda çalıştı. İkinci dünya savaşında tekrar görev aldı. Komandolara verilen düzenli harekatları yönetti
Hartum ve Aspell kontu, İngiliz feldmareşali. Protestan bir ailenin çocuğuydu. Özel öğrenim gördü. Wowlwich Krallık Askeri Akademisi'ni bitirdi. Fransız Alman savaşlarında, Fransızlar safında gönüllü olarak savaştı. Ocak 1871'de devlet memuru olarak çalışmağa başladı. 1874-1882 arasında Filistin, Anadolu ve Kıbrıs'ta gizli serviste çalıştı. 1883 başlarında Kahire'de bir Mısır süvari birliğinde görevlendirildi. Nil'de general C. G. Gordon'u kurtarmak için yapılan operasyona katıldı. Harekatın başarısızlıkla sonuçlanması üzerine Zanzibar'a gitti. Kızıldeniz kıyısındaki Suakin'de genel vali olarak bulundu. Başbakan Lord Salisbury'in tavsiyesi üzerine Mısır ordusu başkumandanı oldu.
Kitchener hiç evlenmedi, sadece görevini düşündü. Kitchener ve arkadaşları 1896 da savaşı başlattılar; 2 Eylül 1898'de Omdurman'dan Araplara karşı geniş bir katliam düzenlediler. Vahşetin zaferi İngiltere'yi heyecana boğdu. Kitchener'e 1898 kasımında soyluluk unvanı, 1899 haziranında parlamentonun teşekkürleriyle büyük bir para verildi. Kitchener'in bir başka başarısı da, Faşoda'da (Kodok) bulunan bir Fransız birliğinin Sudan'ın bazı kısımları üstünde hak iddia etmesiyle ortaya çıkan durumu ustalıkla çözümlemesi oldu. Kitchener Sudan'da bir yıl genel vali olarak kaldı. Bu arada Güney Afrika'da savaş çıkmıştı. Kitchener kötüye giden durumu düzeltmek üzere 1899 aralığında Lord Roberts ile Güney Afrika'ya gönderildi, orada Roberts'in yerine başkumandan oldu, aşağı yukarı iki yıl süren gerilla direnişini vahşi metotlarla kırdı. Tarlalar ateşe verildi, kadınlar ve çocuklar salgın hastalıkların kol gezdiği toplama kamplarına kapatıldı. Sonunda Boerler dize geldi.
Kitchener, 1902 temmuzunda İngiltere'ye dönünce şeref madalyaları aldı, ayrıca vikontluğa yükseltildi. Savaş bakanlığında çalışmayı kabul etmeyince başkumandan olarak Hindistan'a gönderildi. Burada orduyu bir içi isyanı bastıracak şekilde değil de dışarıdan gelecek bir saldırıyı karşılayacak şekilde yeniden teşkilatlandırdı. Fakat Hindistan ordusunda böylece ortaya çıkan çift kumandan düzeni yüzünden genel vali ile arası açıldı. Kitchener askeri konularda genel valinin değil başkumandanın daha yüksek yetkiye sahip olması gerektiği görüşünü savundu. İngiliz kabinesinin Kitchener'i tutması üzerine genel vali istifa etti. 1909 eylülüne kadar orada kalan Kitchener aynı yıl savunma siyaseti konusunda tavsiyelerde bulunmak üzere Avustralya ve Yeni Zelanda'ya gitti.
Hayatının en büyük hayal kırıklığı belki de Asquith'in liberal hükümetinin kendisini Hindistan genel valisi yapmaya yanaşmaması oldu, fakat mısır valiliği teklif edilince teselli buldu. 1911-1914 arasında Kahire'de bulundu, Mısır ve Sudan'ı yönetti. Kitchener 1914 Temmuzunda başbakan Asquith'in verdiği bir görevi hiç istemeyerek kabul etti. Buna göre mareşal olarak kabineye girecek ve tarafsız bir savaş bakanı olacaktı. Kitchener İngiliz ordusunu küçük buluyor, savaşın üç haftada biteceğine inanan meslektaşlarına 'savaş en az üç yıl sürecek' diyordu. Kitchener'a göre İngiltere'nin savaşı kazanabilmesi için daha bir milyon kişilik bir ordu gerekirdi. Kitchener savaşın ilk aylarında tam bir önderdi, halkın zafer tutkusunu temsil ediyordu. Yeni birlikler kurdu bu birliklere bazı ayrıcalıklar tanıdı ve ülke sanayiinin savaş sanayisine dönüşmesini sağladı.
Kitchener'ın hatası grup çalışmasını ve yetkilerini paylaşmayı hiç sevmemesiydi. Sürekli olarak birbirine karşıt baskılar altında kalıyordu ve bu durumda yerinde ve etkili kararlar vermesi güçleşiyordu. Mayıs 1915'te sanayi ile ilgili yetkileri elinden alındı. Kitchener'ın Kasımda tahliye için tavsiyelerde bulunmak üzere Gelibolu'ya gitmek istemesi bütün iş arkadaşlarına rahat bir nefes aldırdı. Yokluğu sırasında strateji konusundaki bütün yetkileri elinden alındı. Kitchener'ı istifa etmekten alıkoyan yalnızca görev aşkı oldu. Halkın kabineye güvenini sarsmamak, kabinenin düşmemesine çalışmak zorundaydı. Halkın hayranlığı ile kabinedeki arkadaşlarının ilgisizliği arasında bocaladı ve bu durum onu bunalıma sürükledi.
1915 sonlarında Kitchener kura ile askere almanın sırası geldiğine inanmıştı, ama Asquith, siyasi açıdan bunun henüz imkansız olduğu görüşünü savunuyordu, Kitchener bu durumda susmak zorunda kaldı. Haziran 1916'da bir görevle Rusya'ya gitti. 5 Haziran 1916'da Hampshire kruvazörü Orkney adası açıklarında bir Alman mayınına çarparak battı. Kitchener boğularak öldü.
.
1913-1917 ve 1920-1922 yıllarında kesintili olarak hüküm süren Yunan Kralıdır. Almanya İmparatoru II. Wilhelm'in kız kardeşi Sophia von Hohenzollern ile evlendi. Birinci Dünya Savaşı'nda Almanlarla olan dostluğu, onu, 1917'de, oğlu Alexandros lehine tahttan vazgeçmeğe zorladı ama Alexandros ölünce 1920'de tekrar tahta çıktı.
Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'ya asker çıkararak, Türkiye'yi işgal etmek istedi ve kendisini başkomutan ilan etti. Fakat Yunanlıların yenilgisinden sonra yine tahttan indirildi ve krallığı büyük oğlu Yorgos'a bıraktı. Bir yıl sonra da öldü. Başbakanlığa getirdiği Venizelos'un tüm isteklerini kabul ettiği için yeteneksiz bir kral olarak Yunan tarihine geçti.
17 Şubat I855’te Stolp’da (bugün Polonya’da Slupsk) doğdu, 22 Ağustos 1929’da Münih’te öldü. 1874’te Essen muhafız birliğinde subaylığa başladı.1911 ‘de generalliğe yükseldi.
I.Dünya Savaşı yaklaşırken, Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri liderleri ateş hattında sağ kalabilmenin çarelerini arıyorlardı. Ordunun ıslahı düşünülüyordu. Osmanlı ordusunda yenilik yapmak için Almanya’dan istenen kurulun başkanı olarak 14 Aralık 1913’te İstanbul’a geldi. Önce, Osmanlı Ağustos 1914’te I. Kolordu komutanı oldu. 1914’e kadar Osmanlı ordusunda bazı reform çalışmaları yaptı. Almanya ile yapılan anlaşma gereğince mareşallik rütbesine yükseltilen Sanders, Mart 1915’te de Çanakkale’de V. Ordu komutanı oldu. Bu atanma ile Çanakkale’deki tüm idari yetkiyi eline alan von Sanders, düşmanın çıkarma yapacağı noktaları tahminde yanıldı ve yaklaşık dokuz ay süren bu savaşlarda komutanlık görevini sürdürdü.
1917-1918 yıllarında bu kez Filistin Cephesi’nde IV., VII. ve VIII. ordulardan oluşan Yıldırım Orduları Grubu komutanlığına getirilen Liman Von Sanders, İngiliz generali Allenby’nin saldırılarına karşı koyamadı. Eylül 1918’de Filistin Cephesi yarılınca kuvvetlerini Halep’e kadar çekti. Bundan sonra Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığı’nı Mustafa Kemal yürüttü.
Mondros Mütarekesi’nden sonra bir süre İstanbul’da gözaltında tutuldu. Alman askerlerinin geri gönderilmesi çalışmalarını üstlendi ve daha sonra kendisi de Almanya’ya döndü. Son yıllarını anılarını yazarak geçirdi
Sanders, Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından (30 Ekim 1918) hemen sonra Türkiye'den ayrıldı. Sanders'in Türkiye ile ilgili iki eseri vardır, Malta’da savaş suçlusu olarak bulunduğu süre içinde yazdığı "Türkiye'de Beş Sene" ve "Milleti Müselleha". 1929 yılında Münih'de öldü
]
İngiliz devlet adamı olan David Lloyd George, 1836 yılında İngiltere'nin Manchester kentinde doğdu. Hukuk öğrenimi gördü. 1890 yılında Liberal Parti'den milletvekili seçildi. 1905-1908 yılları arasında Campbell Bannerman Kabinesi'nde Ticaret ve Maliye Bakanlığı yaptı. 1916 yılında başbakanlığa getirildi ve 1922'ye kadar bu görevde kaldı. Birinci Dünya Savaşı'nda müttefik harekatını Balkanlara ve Ortadoğu'ya kaydırmağa çalıştı. Yunanlıların Ege'ye asker çıkarmasını destekledi. Türk Kurtuluş Savaşı'nın başarıya ulaşmasıyla siyasi çıkmaza giren Lloyd George, Sinn Fenierler'in bağımsız bir İrlanda Devleti kurma isteklerini onaylamak zorunda kalınca Muhafazakarların sert tepkisiyle karşılaştı ve görevinden ayrıldı. 1945 yılında Llaynstumwy Caernarvonshire'de öldü.
]
1909-1918 yılları arasında hüküm süren Osmanlı padişahıdır. 2 Kasım 1844'de İstanbul'da, Sultan Abdulmecid'in oğlu olarak doğdu. Annesi Gülcemal Kadınefendi idi. Babasının yenilikçi düşünceleri ile yetişti. Sarayda özel eğitim gördü. Arapça, Farsça ve İslam ilimleri öğrendi. Mevleviliği benimsedi. Ağabeyi II. Abdülhamid'in tahta çıkmasıyla veliaht ilan edildi. 31 Mart olayından sonra tahtan indirilen Abdülhamid'in yerine geçti.
27 Nisan 1909'da, 65 yaşında iken padişah olan Mehmet Reşat'ın saltanatının ilk dönaminde Doğu Anadolu'da ayaklanmalar çıktı. V. Mehmet, olayları yatıştırmak ve siyasal birliği korumak amacıyla Rumeli'de bir geziye çıktı. Bu sırada Arap ülkelerinde de bağımsızlık hareketleri baş göstermeye başlamıştı. Bu karışıklıklardan yararlanan İtalya, 1911'de Trablusgarp ve Bingazi'ye asker çıkardı. Ardından 1912'de, 12 adayı işgal etti. V. Mehmet'in savaşı önleme çabaları sonuç vermedi. Trablusgarp savaşı olarak bilinen Osmanlı İtalyan Savaşına son veren Uşi (Ouchy) Antlaşması ile 15 Ekim 1912'de Trablusgarp ve Bingazi İtalya'ya bırakıldı.
V. Mehmet, 23 Ocak 1913'deki Babıali baskınından sonra, devlet yönetimindeki tüm denetimini yitirdi. Bu tarihten sonra devlet yönetimi tamamen Enver Paşa ve Talat Paşa'nın eline geçti. 1909 Kanuni Esasi değişikliklerinden sonra Meşruti bir kimlik kazanan Osmanlı Devletinde, V. Mehmet, parlamento, monarşi kurum ve kurallarına genellikle saygılı davrandı. Bu yeni düzenin sonucu, sorumlukları dolayısıyla da yetkisi bulunmayan simgesel bir devlet başkanı oldu. İttihat ve Terakki Fıkrasının, özelikle 1913'den sonra, Heyeti Mebusan ve Hükümetin en yetkili gücü haline gelmesinde V Mehmet'in payı büyüktür. V. Mehmet Reşat, 3 Temmuz 1918 yılında İstanbul'da öldü.
]
Nazmi Bey 1875 yılında İstanbul, Yeniköy'de doğdu. 14 Mart 1894'te Harbiye'ye girdi ve 19 Şubat 1896'da mezun oldu. Çanakkale Savaşı başlamadan önce Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı Mayın Komutanıydı. 18 Ocak 1915'te Karanfil Burnu-Kepez ve Nara Burnu-Eceabat arasına döşediği mania ağı, 8 Mart 1915'te karanlık limana döktüğü 26 mayın ve 17 Mart gecesi Nusret Mayın gemisi ile Boğaza teşkil ettiği mayın hatları müttefiklerin 18 Mart saldırısında Boğazı geçmesini engelledi. Ayrıca, 12-13 Mayıs gecesi İngiliz Goliath gemisini batıran muaveneti-milliye muhbirimizin kılavuzu idi.
Nazmi Bey,19 Temmuz 1915'te binbaşılığa terfi etti. 20 Kasım 1923'te emekli oldu ve 5 Mayıs 1940'ta ölümüne kadar İstanbul Boğazında Sivil Kılavuz Kaptanlık yaptı
]
Seyit Onbaşı, 1889 yılının Eylül ayında Havran İlçesi Çamlık (Manastır) köyünde dünyaya geldi. Babasının adı Abdurrahman, annesinin ki Emine idi.
Seyit, 1909 yılının Nisan ayı başlarında askere alındı. 1912'de Balkan Savaşları'na katıldı. Savaş bitiğinde terhis edilmedi ve topçu eri olarak Çanakkale Cephesi'nde görev aldı. Çanakkale Savaşları'nda gösterdiği kahramanlıkla adını Türk tarihine yazdırdı.
18 Mart Deniz Savaşı sırasında, Rumeli Mecidiye Tabyası'nda ayakta kalabilen tek top vardı onun da mermi kaldıran vinci bozulmuştu. Seyit Onbaşı büyük bir güçle 215 Okkalık mermiyi üç kez kaldırarak namlunun ucuna sürmüş ve bu kahramanlığı ile Ocean gemisi büyük bir yara almıştı.
Seyit Onbaşı 1918 sonbaharında köyüne döndü. sanatı olan ormancılık ve kömürcülüğe devam etti.
1934 tarihinde yürürlüğe konan soyadı yasasıyla "Çabuk" soyadını aldı. 1939 yılında akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle vefat etti.
] Osmanlı devlet ve siyaset adamı, Talat Paşa 1874 yılında doğdu. İttihat ve Terakki Fırkası önderlerindendi. 1917-18 arasında sadrazamlık yaptı.
İlköğrenimini Vize'de, ortaöğrenimini Edirne Askeri Rüştiyesi'nde tamamladı. Edirne Posta ve Telgraf İdaresinde katip olarak çalışmaya başladı. Genç yaşta Jön Türk hareketine ilgi duydu ve İttihat ve Terakki Cemiyeti Edirne Şubesi'ne üye oldu. Meşveret Gazetesi ile cemiyet bildirilerinin dağıtımını üstlendi. Bu çalışmalarından ötürü kovuşturmaya uğrayarak 1895'te tutuklandı. 1903'te Selanik Telgraf İdaresi başkatipliğine getirildi.
II. Meşrutiyet'in ilanı sırasında önemli görevler üstlenen Talat Bey, 1908'de İttihat ve Terakki'den Edirne Mebusu seçildi. Meclis-i Mebusanın birinci reis vekili oldu. 1909'da İngiltere'ye giden mebuslar heyetinin başkanlığını üstlendi. İttihat ve Terakki'nin en etkili yöneticisi oldu. 1908 kongresinde seçildiği Merkez-i Umumide, Vekil-i Umumiliğe getirildi. (1912)
Balkan Savaşları (1912-13) sırasında, bölgedeki karışıklıkları önlemek amacıyla Doğu Anadolu'daki Ermenileri topluca göç ettirdi. Bu uygulama nedeniyle Batı kamuoyunda "soykırım yapmak"la suçlandı ve "bir numaralı Ermeni düşmanı" ilan edildi. Said Halim Paşa 1917'de görevinden ayrılınca vezirlik verilerek sadrazamlığa getirildi. Gene aynı dönemde İttihat ve Terakki Fırkası'nın Reis-i Umumiliğini üstlendi. Savaşın Almanya ve müttefiklerinin yenilgisiyle sonuçlanacağının anlaşılması ve Almanya'nın İtilaf Devletleri'nden ateşkes istemesi üzerine, Talat Paşa hükümeti de istifa etti.(Ekim 1918) Yeni kurulan Ahmed İzzet Paşa hükümeti savaşı sona erdiren Mondros Mütarekesini (30 Ekim 1918) imzalarken, İttihat ve Terakki Fırkası da 1 Kasım 1918'de son kongresini yaptı. Talat Paşa bu kongrede yaptığı konuşmasında savaşa nasıl girildiğini ve savaş sırasındaki gelişmeleri anlattı ve siyasetten çekildiğini açıkladı. Daha sonra Ahmed İzzet Paşa'ya bıraktığı mektupta, millete karşı hesap vermek üzere geri geleceğini, gerekirse mahkemeye de çıkacağını bildirerek Almanya'ya gitti.
15 Mart 1921'de bir Ermeni tarafından Berlin'de öldürüldü ve Berlin'deki Türk Mezarlığına gömüldü. 1943'te kemikleri İstanbul'a getirilerek Şişli'de Hürriyet-i Ebediye tepesinde toprağa verildi. Talat Paşa'nın Meşrutiyet ve I. Dünya Savaşı yıllarını ele alan anıları ölümünden sonra "Talat Paşa'nın Hatıraları"(1958), "Talat Paşa'nın Anıları" (1986, 1990) adı altında yayımlandı.