EL - CAMİ cc
EL - CAMİ cc
el-Câmi', bütün iyilik ve güzellikleri, erdem ve övgüleri zatında toplayan, evrendeki tüm varlıkları, tam bir âhenkle toplayıp düzenleyen, tabiatları zıt olan birçok unsuru birleştiren, insanları birbirlerine sevdirip kalpleri ısındıran, mahlûkatı hesaba çekmek ve insanlara, kazandıklarının karşılığını vermek için, kıyamet gününde bir araya toplayan demektir.
Nisâ sûresi (4), 87: "Kendinden başka ilâh olmayan Allah, sizi kıyamet gününde mutlaka bir araya toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir?"
Yüce Allah, öyle güç ve kudret sahibidir ki dostlar, "kün" emriyle, terkip olarak birbirine benzeyen ve de birbirinden çok farklı unsurları bir araya getirerek, tam bir âhenk ve nizamla birleştirmiş, makro kosmoz denilen şu hârika âlemi yaratmıştır. Bu muhteşem âlemde el-Câmi' isminin tecellisi ile sıcak-soğuk, ıslak-kuru, büyük-küçük, güzel-çirkin, iri-ufak, siyah-beyaz birbirine zıt pek çok unsur iç içe bulunur.
Hz. Allah, sadece mimarisi bile akıllara durgunluk veren bu varlık âleminde ağırlamakta olduğu insanoğlunun her birine ayrı bir kader yazmış, nice farklı ruh yapısına sahip insanları evlilik bağı ile bir araya getirmiş, evlilik müessesesini İslâm toplumunun çekirdeği kılmıştır.
el-Câmi'dir O, dostlar!
İnsanları birbirine sevdiren, insanlar arasında sevgi bağının oluşmasını sağlayan güçtür O!
Enfâl sûresi (8), 63: "O, (Allah) onların kalplerini birleştirdi. Yoksa yeryüzünde ne varsa sen hepsini harcasaydın yine de onların kalplerini (böylesine) ısındıramazdın. Lâkin Allah, kalplerini kaynaştırdı. Muhakkak ki, O Azîz'dir, Hakîm'dir."
Cenâb-ı Hakk, insanlara eş, ana-baba, evlat, kardeş, dost gibi bağlılıklar ihsan etmiş, aralarında kalbî yakınlıkların doğmasını ve gönüllerin birleşmesini sağlamıştır. Sevgi, saygı ve dayanışma, İslâm toplumunda Allah'ın rızasını kazanmanın önemli unsurlarındandır.
el-Câmi'dir O, dostlar!
Âl-i İmrân sûresi (3), 103: "Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz."
Yüce Allah, hikmeti gereği gün gelecek, bu şahâdet âlemine son verecek ve Hz. Âdem'den bu yana yaşayan milyarlarca insanı bir araya toplayacak, hepsinin ruhlarını bedenlerine iade ederek o dehşetli günde hesaba çekecek, amellerinin karşılığını onlara cennet ya da cehennem olarak verecektir.
Yâ-Sîn sûresi (36), 78, 79: "Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: "Kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?" dedi. De ki: "Onları ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayı bilir."
el-Câmi'dir O, dostlar!
Çürümüş kemikleri bir araya getirecek olan, kullarını mahşer meydanında toplayacak olan O'dur.
Âciz insan aklı, bu muazzam diriliş sahnesini kavramakta zorluk çeker dostlar. Aklın aciz kaldığı yerlerden biri de bu noktadır. Ancak, iman nuru ile aydınlanmış gönüllerde akıl, şüpheden uzak olarak, inancını yaşayarak haşre hazırlanır. Âkil insanlar, kıyamete kadar binlerce baharı binlerce kez kışa çevirerek ölümü anlatan, binlerce kışı sona erdirip kâinatı birlerce kez, bahar ile yeniden dirilten Yüce Allah'ın sanatının eserlerine bakarak kendi kıyametine, yani, ölümüne hazırlanır.
Âl-i İmrân sûresi (3), 9: "Ey Rabbimiz! Muhakkak ki, Sen, geleceğinde hiç şüphe olmayan bir günde bütün insanları bir araya toplayacaksın. Muhakkak ki Allah, hiç sözünden caymaz."
Yüce Rabbim, yaradanım, tek ilâhım, tek kapım, el-Câmi'sin Sen.
Ey, bütün iyilikleri, güzellikleri, övgüleri ve erdemleri zâtında toplayan Rabbim!
Seni, tam anlamıyla anlayabilmekten ve Seni, Sana yakışır bir şekilde övebilmekten acizim.
Ama, Sana bütün yüreğimle hamd ediyorum.
Resûlüllah (s.a.s.) buyurdular ki:
"Temizlik (abdest, gusul) imanın yarısıdır. Elhamdülillâh mizanı doldurur; sübhânallâh velhamdülillâh arz ve sema arasını doldurur; namaz nurdur; sadaka burhandır; sabır ziyadır; Kur'ân ise lehine veya aleyhine bir hüccettir. Herkes sabahleyin kalkar, nefsini satar; kimisi kurtarır kimisi de helâk eder." (Müslim, Tahâret, 1, (223); Tirmizî, Deavât, 91, (3512); Nesai, Zekât, 1.)
Ben de yürekten "Elhamdülillâh ve Sübhânallâh" diyorum Rabbim.
Değil mi ki, Senin kulun olarak yaratılmışım, değil mi ki, Seni tanımaya ve Senin rızana kavuşmaya adanmışım, değil mi ki, bu dünya, şimdiden cennete dönmüş şu âciz hayatımda... Binlerce kez Elhamdülillâh... Binlerce kez Sübhânallâh!
Rabbim! Bizleri el-Câmi' isminin tecellileri ile bir araya gelen, Senin rızan için birbirini seven ve birbirleri için sağlam bir duvarın tuğlaları mesabesinde olan kullarından eyle!
Rabbim! Bizleri âlemdeki güzellikleri ve erdemleri kendine çekebilen ve yanına gelen herkese, güller uzatabilenlerden eyle!
Rabbim! Bizleri o zorlu günde, bir araya getirildiğimizde, yüzleri sevinçten parlayanlardan eyle!
Tegâbün sûresi (64), 9: "Toplanma günü için sizi topladığı zaman var ya, işte o gün, kimin aldandığının açığa çıkacağı aldanma günüdür. Kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onu, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur."
Yâ Rabbi! Bizleri o dehşetli günde, kırık dökük amellerimizle değil; Sana olan sevgimizle yargıla ve O sonsuz rahmetin ve bağışınla sarmala. Âmin.
EL - CAMİ cc
el-Câmi', bütün iyilik ve güzellikleri, erdem ve övgüleri zatında toplayan, evrendeki tüm varlıkları, tam bir âhenkle toplayıp düzenleyen, tabiatları zıt olan birçok unsuru birleştiren, insanları birbirlerine sevdirip kalpleri ısındıran, mahlûkatı hesaba çekmek ve insanlara, kazandıklarının karşılığını vermek için, kıyamet gününde bir araya toplayan demektir.
Nisâ sûresi (4), 87: "Kendinden başka ilâh olmayan Allah, sizi kıyamet gününde mutlaka bir araya toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir?"
Yüce Allah, öyle güç ve kudret sahibidir ki dostlar, "kün" emriyle, terkip olarak birbirine benzeyen ve de birbirinden çok farklı unsurları bir araya getirerek, tam bir âhenk ve nizamla birleştirmiş, makro kosmoz denilen şu hârika âlemi yaratmıştır. Bu muhteşem âlemde el-Câmi' isminin tecellisi ile sıcak-soğuk, ıslak-kuru, büyük-küçük, güzel-çirkin, iri-ufak, siyah-beyaz birbirine zıt pek çok unsur iç içe bulunur.
Hz. Allah, sadece mimarisi bile akıllara durgunluk veren bu varlık âleminde ağırlamakta olduğu insanoğlunun her birine ayrı bir kader yazmış, nice farklı ruh yapısına sahip insanları evlilik bağı ile bir araya getirmiş, evlilik müessesesini İslâm toplumunun çekirdeği kılmıştır.
el-Câmi'dir O, dostlar!
İnsanları birbirine sevdiren, insanlar arasında sevgi bağının oluşmasını sağlayan güçtür O!
Enfâl sûresi (8), 63: "O, (Allah) onların kalplerini birleştirdi. Yoksa yeryüzünde ne varsa sen hepsini harcasaydın yine de onların kalplerini (böylesine) ısındıramazdın. Lâkin Allah, kalplerini kaynaştırdı. Muhakkak ki, O Azîz'dir, Hakîm'dir."
Cenâb-ı Hakk, insanlara eş, ana-baba, evlat, kardeş, dost gibi bağlılıklar ihsan etmiş, aralarında kalbî yakınlıkların doğmasını ve gönüllerin birleşmesini sağlamıştır. Sevgi, saygı ve dayanışma, İslâm toplumunda Allah'ın rızasını kazanmanın önemli unsurlarındandır.
el-Câmi'dir O, dostlar!
Âl-i İmrân sûresi (3), 103: "Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz."
Yüce Allah, hikmeti gereği gün gelecek, bu şahâdet âlemine son verecek ve Hz. Âdem'den bu yana yaşayan milyarlarca insanı bir araya toplayacak, hepsinin ruhlarını bedenlerine iade ederek o dehşetli günde hesaba çekecek, amellerinin karşılığını onlara cennet ya da cehennem olarak verecektir.
Yâ-Sîn sûresi (36), 78, 79: "Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: "Kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?" dedi. De ki: "Onları ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayı bilir."
el-Câmi'dir O, dostlar!
Çürümüş kemikleri bir araya getirecek olan, kullarını mahşer meydanında toplayacak olan O'dur.
Âciz insan aklı, bu muazzam diriliş sahnesini kavramakta zorluk çeker dostlar. Aklın aciz kaldığı yerlerden biri de bu noktadır. Ancak, iman nuru ile aydınlanmış gönüllerde akıl, şüpheden uzak olarak, inancını yaşayarak haşre hazırlanır. Âkil insanlar, kıyamete kadar binlerce baharı binlerce kez kışa çevirerek ölümü anlatan, binlerce kışı sona erdirip kâinatı birlerce kez, bahar ile yeniden dirilten Yüce Allah'ın sanatının eserlerine bakarak kendi kıyametine, yani, ölümüne hazırlanır.
Âl-i İmrân sûresi (3), 9: "Ey Rabbimiz! Muhakkak ki, Sen, geleceğinde hiç şüphe olmayan bir günde bütün insanları bir araya toplayacaksın. Muhakkak ki Allah, hiç sözünden caymaz."
Yüce Rabbim, yaradanım, tek ilâhım, tek kapım, el-Câmi'sin Sen.
Ey, bütün iyilikleri, güzellikleri, övgüleri ve erdemleri zâtında toplayan Rabbim!
Seni, tam anlamıyla anlayabilmekten ve Seni, Sana yakışır bir şekilde övebilmekten acizim.
Ama, Sana bütün yüreğimle hamd ediyorum.
Resûlüllah (s.a.s.) buyurdular ki:
"Temizlik (abdest, gusul) imanın yarısıdır. Elhamdülillâh mizanı doldurur; sübhânallâh velhamdülillâh arz ve sema arasını doldurur; namaz nurdur; sadaka burhandır; sabır ziyadır; Kur'ân ise lehine veya aleyhine bir hüccettir. Herkes sabahleyin kalkar, nefsini satar; kimisi kurtarır kimisi de helâk eder." (Müslim, Tahâret, 1, (223); Tirmizî, Deavât, 91, (3512); Nesai, Zekât, 1.)
Ben de yürekten "Elhamdülillâh ve Sübhânallâh" diyorum Rabbim.
Değil mi ki, Senin kulun olarak yaratılmışım, değil mi ki, Seni tanımaya ve Senin rızana kavuşmaya adanmışım, değil mi ki, bu dünya, şimdiden cennete dönmüş şu âciz hayatımda... Binlerce kez Elhamdülillâh... Binlerce kez Sübhânallâh!
Rabbim! Bizleri el-Câmi' isminin tecellileri ile bir araya gelen, Senin rızan için birbirini seven ve birbirleri için sağlam bir duvarın tuğlaları mesabesinde olan kullarından eyle!
Rabbim! Bizleri âlemdeki güzellikleri ve erdemleri kendine çekebilen ve yanına gelen herkese, güller uzatabilenlerden eyle!
Rabbim! Bizleri o zorlu günde, bir araya getirildiğimizde, yüzleri sevinçten parlayanlardan eyle!
Tegâbün sûresi (64), 9: "Toplanma günü için sizi topladığı zaman var ya, işte o gün, kimin aldandığının açığa çıkacağı aldanma günüdür. Kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onu, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur."
Yâ Rabbi! Bizleri o dehşetli günde, kırık dökük amellerimizle değil; Sana olan sevgimizle yargıla ve O sonsuz rahmetin ve bağışınla sarmala. Âmin.