MURATS44
Özel Üye
Bediüzzaman, Hz. Mehdi’nin Görevlerini “Üç Ayrı Dönemde” Yerine Getireceğini Açıklamıştır.
Hz. Mehdi'nin birinci görevi olan iman hakikatlerini tebliğ ederek inkarcı felsefelerle mücadele ettiği dönem
2. safha
Hz. Mehdi'nin siyaset ve saltanat alanlarındaki ikinci görevlerini yerine getirdiği dönem
3. safha
Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne geldiği ve Hz. Mehdi ile birlikte İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kıldıkları Dönem
Bediüzzaman eserlerinde Hz. Mehdi'nin yerine getireceği görevleri açıklarken, bunların belirli bir sıra içerisinde gerçekleşeceğini de belirtmiştir. Bediüzzaman'a göre Hz. Mehdi'nin bu görevlerini yerine getirmesi “üç ayrı safha”da gerçekleşecektir.
BİRİNCİ SAFHA: Hz. Mehdi görevine başladığı ilk yıllarda, Bediüzzaman'ın “en ehemmiyetli vazifesi olan hakaik-i imaniyenin (iman hakikatlerinin) isbat ve neşri (yayılması)” (Emirdağ Lahikası-I) sözleriyle bahsettiği birinci vazifesini yerine getirecektir. Bu dönemde Hz. Mehdi siyaset ve saltanat alanlarında görev yapmayacak, bunu, henüz Kuran’a tabi olmamış olan dindar İsevilere bırakacaktır. Bediüzzaman'ın kullandığı "neşr" kelimesinden anlaşıldığı üzere neşriyat yoluyla yani kitap, dergi, CD ve diğer kitle iletişim araçları yoluyla geniş kitlelere iman hakikatleri tebliği yapacaktır.
İKİNCİ SAFHA: Hz. Mehdi ikinci devrede ise siyaset ve saltanat alanlarındaki görevlerine geçecek; İslam Birliği’ni sağlayacak ve inkarcı felsefelere karşı Hıristiyanlarla ittifak sağlayacaktır. Bu dönemde Hz. Mehdi, “Peygamberimiz (sav)'in halifesi” yani “tüm Müslümanların manevi lideri” vasfıyla İslam aleminin başına geçecektir.
ÜÇÜNCÜ SAFHA: Bu üçüncü safhaya geçilen dönem ise, Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelişi ve Hz. Mehdi ile birleşmelerinin başlangıç yılları olacaktır. Bu dönem, Hz. Mehdi'nin Hz. İsa'yla birleşerek İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılacakları bir devre olacaktır.
Bediüzzaman Hz. Mehdi’nin, Birinci Görevini Yaparken Siyasetle İlgilenmeyeceğini Nasıl Açıklamıştır?
Bediüzzaman Hz. Mehdi'nin, görevlerine başladığı birinci safhada vazifesine birinci görevi olan iman hakikatleri konusunu esas alarak başlayacağını; siyaset ve saltanat alanlarındaki görevlerini ise daha sonraki zamanlarda gerçekleştireceğini açıklamıştır. Bediüzzaman'ın bu konudaki sözleri şöyledir:
Bediüzzaman “... harekâtını o cereyanlara kaptırmamak için siyaset âlemindeki vaziyetten feragat edecek ve hedefini değiştirecek diye tahmin ediyorum...” sözleriyle Hz. Mehdi'nin görevine başladığı ilk zamanlarda siyaset ve saltanat alanlarındaki ikinci ve üçüncü vazifelerinden feragat ederek bunları bir sonraki safhaya bırakacağını tahmin ettiğini ifade etmiştir. Bediüzzaman bu ilk safhada, ortamın Hz. Mehdi'nin siyaset ve saltanat alanlarındaki görevlerini gerçekleştirebilmesi için müsait olmadığını belirtmiştir. Ancak ikinci safhada ortam değişecek ve Hz. Mehdi'nin siyaset ve saltanat alanlarındaki ikinci ve üçüncü görevlerini yerine getirebilmesi için uygun hale gelecektir.
Bediüzzaman “Herhalde en azam meseleyi esas yapıp, öteki meseleleri esas yapmayacak” ifadesiyle ise, Hz. Mehdi'nin en önemli konu olan iman hakikatlerini anlatarak dinsizliğe karşı fikri bir mücadele yürütme görevini “birinci sıraya alacağını” belirtmiştir.
“O zat dahi bu zamanda gelse” sözleriyle de, “kendi yaşadığı dönemde Hz. Mehdi'nin siyaset, saltanat ve mücadele alemindeki görevlerinin yerine getirilebilmesinin mümkün olmadığını belirtmiş; Hz. Mehdi'nin bu vazifelerini yerine getirebilmesinin, bu şahsın ancak ahİr zamanda gelmesİyle söz konusu olabileceğini” bildirmiştir. Bediüzzaman'ın bu konuyu açıkladığı sözü şöyledir:
1. safhaÇok defa mektuplarımda işaret ettiğim gibi, Mehdİ Al-i Resul’ün temsil ettiği kudsi cemaatinin Şahs-ı manevisinin üç vazifesi var. Eğer çabuk kıyamet kopmazsa ve beşer (insanlar) bütün bütün yoldan çıkmazsa, o vazifeleri onun cemiyeti ve seyyidler (Peygamberimiz (sav)'in soyundan gelenler) cemaati yapacağını rahmet-i İlahiyyeden (Allah’ın rahmetinden) bekliyoruz. Ve onun üç büyük vazifesi olacak. (Emirdağ Lahikası, sf. 259)
Hz. Mehdi'nin birinci görevi olan iman hakikatlerini tebliğ ederek inkarcı felsefelerle mücadele ettiği dönem
2. safha
Hz. Mehdi'nin siyaset ve saltanat alanlarındaki ikinci görevlerini yerine getirdiği dönem
3. safha
Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne geldiği ve Hz. Mehdi ile birlikte İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kıldıkları Dönem
Bediüzzaman eserlerinde Hz. Mehdi'nin yerine getireceği görevleri açıklarken, bunların belirli bir sıra içerisinde gerçekleşeceğini de belirtmiştir. Bediüzzaman'a göre Hz. Mehdi'nin bu görevlerini yerine getirmesi “üç ayrı safha”da gerçekleşecektir.
BİRİNCİ SAFHA: Hz. Mehdi görevine başladığı ilk yıllarda, Bediüzzaman'ın “en ehemmiyetli vazifesi olan hakaik-i imaniyenin (iman hakikatlerinin) isbat ve neşri (yayılması)” (Emirdağ Lahikası-I) sözleriyle bahsettiği birinci vazifesini yerine getirecektir. Bu dönemde Hz. Mehdi siyaset ve saltanat alanlarında görev yapmayacak, bunu, henüz Kuran’a tabi olmamış olan dindar İsevilere bırakacaktır. Bediüzzaman'ın kullandığı "neşr" kelimesinden anlaşıldığı üzere neşriyat yoluyla yani kitap, dergi, CD ve diğer kitle iletişim araçları yoluyla geniş kitlelere iman hakikatleri tebliği yapacaktır.
İKİNCİ SAFHA: Hz. Mehdi ikinci devrede ise siyaset ve saltanat alanlarındaki görevlerine geçecek; İslam Birliği’ni sağlayacak ve inkarcı felsefelere karşı Hıristiyanlarla ittifak sağlayacaktır. Bu dönemde Hz. Mehdi, “Peygamberimiz (sav)'in halifesi” yani “tüm Müslümanların manevi lideri” vasfıyla İslam aleminin başına geçecektir.
ÜÇÜNCÜ SAFHA: Bu üçüncü safhaya geçilen dönem ise, Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelişi ve Hz. Mehdi ile birleşmelerinin başlangıç yılları olacaktır. Bu dönem, Hz. Mehdi'nin Hz. İsa'yla birleşerek İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılacakları bir devre olacaktır.
Bediüzzaman Hz. Mehdi’nin, Birinci Görevini Yaparken Siyasetle İlgilenmeyeceğini Nasıl Açıklamıştır?
Bediüzzaman Hz. Mehdi'nin, görevlerine başladığı birinci safhada vazifesine birinci görevi olan iman hakikatleri konusunu esas alarak başlayacağını; siyaset ve saltanat alanlarındaki görevlerini ise daha sonraki zamanlarda gerçekleştireceğini açıklamıştır. Bediüzzaman'ın bu konudaki sözleri şöyledir:
... Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar (fikir akımları) var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza (farz edelim) hakiki beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat dahi bu zamanda gelse, harekâtını o cereyanlara kaptırmamak için siyaset âlemindeki vaziyetten feragat edecek ve hedefini değiştirecek dİye tahmin ediyorum.
Hem üç mes'ele var: Biri hayat, biri şeriat (Kuran ahlakının esasları), biriimandır. Hakikat noktasında en mühimmi ve en a'zamı (büyüğü), iman mes'elesidir. Fakat şimdiki umumun nazarında (toplumun gözünde) ve hal-i âlem ilcaatında (dünyanın şu anki durumunda) en mühim mes'ele, hayat ve şeriat (İslam dininin esasları) göründüğünden o zât şimdi olsa da, üç mes'eleyi birden umum rûy-i zeminde (yeryüzündeki genel durumda) vaziyetlerini değiştirmek nev'-i beşerdeki cârî olan (bütün insanlar için geçerli olan) âdetullaha muvafık (uygun) gelmediğinden, herhalde en a'zam (büyük) mes'eleyi esas yapıp, öteki mes'eleleri esas yapmayacak. Tâ ki iman hizmeti safvetini (saflığını, halisliğini, samimiyetini) umumun nazarında bozmasın ve avamın (ilmi ve bilgisi az olan kimselerin) çabuk iğfal olunabilen (aldatılabilen) akıllarında, o hizmet başka maksadlara âlet olmadığı tahakkuk etsin (anlaşılsın, delilleriyle ispat edilsin). (Kastamonu Lahikası, s. 57)
Bediüzzaman “... harekâtını o cereyanlara kaptırmamak için siyaset âlemindeki vaziyetten feragat edecek ve hedefini değiştirecek diye tahmin ediyorum...” sözleriyle Hz. Mehdi'nin görevine başladığı ilk zamanlarda siyaset ve saltanat alanlarındaki ikinci ve üçüncü vazifelerinden feragat ederek bunları bir sonraki safhaya bırakacağını tahmin ettiğini ifade etmiştir. Bediüzzaman bu ilk safhada, ortamın Hz. Mehdi'nin siyaset ve saltanat alanlarındaki görevlerini gerçekleştirebilmesi için müsait olmadığını belirtmiştir. Ancak ikinci safhada ortam değişecek ve Hz. Mehdi'nin siyaset ve saltanat alanlarındaki ikinci ve üçüncü görevlerini yerine getirebilmesi için uygun hale gelecektir.
Bediüzzaman “Herhalde en azam meseleyi esas yapıp, öteki meseleleri esas yapmayacak” ifadesiyle ise, Hz. Mehdi'nin en önemli konu olan iman hakikatlerini anlatarak dinsizliğe karşı fikri bir mücadele yürütme görevini “birinci sıraya alacağını” belirtmiştir.
“O zat dahi bu zamanda gelse” sözleriyle de, “kendi yaşadığı dönemde Hz. Mehdi'nin siyaset, saltanat ve mücadele alemindeki görevlerinin yerine getirilebilmesinin mümkün olmadığını belirtmiş; Hz. Mehdi'nin bu vazifelerini yerine getirebilmesinin, bu şahsın ancak ahİr zamanda gelmesİyle söz konusu olabileceğini” bildirmiştir. Bediüzzaman'ın bu konuyu açıkladığı sözü şöyledir:
Hem bu üç vezaif (görevin) birden bir şahısta yahut bir cemaatte bu zamanda bulunması ve mükemmel olması ve birbirini cerhetmemesi (birbirine engel olmaması, zarar vermemesi), pek uzak, âdeta kabil (mümkün) görülmüyor, âhir zamanda Al-i Beyt-i Nebevî’nin (Peygamberimiz (sav)'in soyunun) cemaat-ı nuraniyesini (nurani cemaatini) temsil eden Mehdi'de ve cemaatindeki şahs-ı mânevîde ancak içtima edebilir (biraraya gelebilir, toplanabilir). (Kastamonu Lahikası, s. 139)