MURATS44
Özel Üye
RAMEZÂN-I ŞERÎFİN FAZÎLETİ
71 - Ramezân-ı şerîf ayında oruc tutduğun zemân bütün a’zâlarınla tut ki, orucun oruc olsun ve orucun fazîletine ve derecesine nâil olasın. Habîb-i kibriyâ “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz buyurdular ki, (Yâ Ebâ Hüreyre! Oruc tutduğun vakt, orucunu erken aç! [Ya’nî akşam olduğu anlaşılınca, hemen iftâr eyle.] Benim ümmetimden hayrlı o kimsedir ki, akşam ezânı okunduğu gibi, orucunu açar ve sahûr yemeğini geç yer. Zîrâ sahûrda çok rahmet ve bereket vardır. Ve benim ümmetim Ramezân-ı şerîfin orucunu güzel ve tam olarak tutsa, Hak teâlâ hazretlerinin bayram gecesi vereceği ecr-ü mesûbâtı, in’âm ve ihsânı, kendi zât-i pâkinden başkası bilmez. Hak teâlâ hazretleri, azamet-i şâniyle buyurur ki: “Oruc benim rızâm içindir, vereceğim ecri de kendim bilirim.”) Bunun içindir ki, kâfirler bütün ibâdetlerle puta tapdılar. Fekat, oruc ile tapmadılar. Ramezân orucu, nemâz kılmakdan sonra, bütün ibâdetlerden ve başka aylarda tutulan oruclardan dahâ çok fazîletlidir.
[Oruc, insanı hasta yapmaz. Kuvvetlendirir ve zihnini açar. Din düşmanlarının yalanlarına aldanmamalıdır.]
Tenbîh: İbni Âbidîn “rahime-hullahü teâlâ” (Redd-ül-muhtâr) kitâbında buyuruyor ki: (Ramezân ayının başında, gökde hilâli, ya’nî yeni ayı aramak, âkıl ve bâliğ olan her müslimân üzerine vâcib-i kifâyedir. Görünce, kâdîya, ya’nî hâkime haber vermesi de vâcibdir. Fâsıkın haberini kabûl eden kâdî, günâha girer. Sözü kâdî tarafından red edilen kimsenin, yalnız kendisi oruc tutar. Kâdî kabûl ve i’lân edince, [her memleketde] bütün müslimânların o gün oruc tutmaları farz olur. Fâsık otuz gün tutdukdan sonra, bayram yapamaz. Herkesle berâber bir gün dahâ tutar. Bulutlu havada, âdil olan bir müslimânın haberi kabûl edilir. Bulutsuz havada, çok kimsenin haber vermesi lâzımdır. Kâdîsı veyâ müslimân vâlîsi bulunmıyan yerlerde, âdil bir müslimânın gördüm demesi ile, bunu işitenlerin oruc tutmaları lâzım olur. Topu ve kandili kullananlar âdil müslimân iseler, kâdînın hükmüne alâmet olurlar. Ramezân ayının takvîm ile, hesâb ile başlaması câiz değildir. Âdil olsalar bile, Ramezân ayının başlaması için, bunların hesâblarının kıymeti yokdur.
71 - Ramezân-ı şerîf ayında oruc tutduğun zemân bütün a’zâlarınla tut ki, orucun oruc olsun ve orucun fazîletine ve derecesine nâil olasın. Habîb-i kibriyâ “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz buyurdular ki, (Yâ Ebâ Hüreyre! Oruc tutduğun vakt, orucunu erken aç! [Ya’nî akşam olduğu anlaşılınca, hemen iftâr eyle.] Benim ümmetimden hayrlı o kimsedir ki, akşam ezânı okunduğu gibi, orucunu açar ve sahûr yemeğini geç yer. Zîrâ sahûrda çok rahmet ve bereket vardır. Ve benim ümmetim Ramezân-ı şerîfin orucunu güzel ve tam olarak tutsa, Hak teâlâ hazretlerinin bayram gecesi vereceği ecr-ü mesûbâtı, in’âm ve ihsânı, kendi zât-i pâkinden başkası bilmez. Hak teâlâ hazretleri, azamet-i şâniyle buyurur ki: “Oruc benim rızâm içindir, vereceğim ecri de kendim bilirim.”) Bunun içindir ki, kâfirler bütün ibâdetlerle puta tapdılar. Fekat, oruc ile tapmadılar. Ramezân orucu, nemâz kılmakdan sonra, bütün ibâdetlerden ve başka aylarda tutulan oruclardan dahâ çok fazîletlidir.
[Oruc, insanı hasta yapmaz. Kuvvetlendirir ve zihnini açar. Din düşmanlarının yalanlarına aldanmamalıdır.]
Tenbîh: İbni Âbidîn “rahime-hullahü teâlâ” (Redd-ül-muhtâr) kitâbında buyuruyor ki: (Ramezân ayının başında, gökde hilâli, ya’nî yeni ayı aramak, âkıl ve bâliğ olan her müslimân üzerine vâcib-i kifâyedir. Görünce, kâdîya, ya’nî hâkime haber vermesi de vâcibdir. Fâsıkın haberini kabûl eden kâdî, günâha girer. Sözü kâdî tarafından red edilen kimsenin, yalnız kendisi oruc tutar. Kâdî kabûl ve i’lân edince, [her memleketde] bütün müslimânların o gün oruc tutmaları farz olur. Fâsık otuz gün tutdukdan sonra, bayram yapamaz. Herkesle berâber bir gün dahâ tutar. Bulutlu havada, âdil olan bir müslimânın haberi kabûl edilir. Bulutsuz havada, çok kimsenin haber vermesi lâzımdır. Kâdîsı veyâ müslimân vâlîsi bulunmıyan yerlerde, âdil bir müslimânın gördüm demesi ile, bunu işitenlerin oruc tutmaları lâzım olur. Topu ve kandili kullananlar âdil müslimân iseler, kâdînın hükmüne alâmet olurlar. Ramezân ayının takvîm ile, hesâb ile başlaması câiz değildir. Âdil olsalar bile, Ramezân ayının başlaması için, bunların hesâblarının kıymeti yokdur.