MURATS44
Özel Üye
Birinci nokta: Aşağıda beyan edildiği gibi, hayatın öyle bir hasiyeti vardır ki, hayat, cüz'ü küll, cüz'iyi külli, ferdi nev, mukayyedi mutlak, bir şahsı bir alem gibi kılar. Binaenaleyh, tek bir insan, "Dünya benim evimdir. Dünyadaki enva benim kavmimdir ve benim aşiretimdir ve bütün eşya ile muarefem ve münasebetim vardır" diyebilir.
İkinci nokta: Bilirsin ki, alemde sabit bir nizam vardır, muhkem bir irtibat vardır ve daimi düsturlar, esaslı kanunlar vardır. Bu itibarla, alem, bir saat veya muntazam bir makine gibidir. Herbir çarkın, herbir vidanın, herbir çivinin, makinenin nizam ve intizamında bir hissesi ve makinenin netice ve faydalarında bir tesiri olduğu gibi, ehl-i hayat için ve bilhassa beşer için de bir faydası var.
Üçüncü nokta: Aşağıda işiteceğin gibi, istifadede müzahemet ve münakaşa yoktur. Nasıl ki Zeyd diyebilir ki, "Pems benim lambamdır, dünya benim evimdir." Ömer de öyle diyebilir ve aralarında münakaşa da olmaz. Evet, Zeyd, mesela dünyada tek farz edilirse, istifadesi nasılsa, bütün insanlar içinde iken istifadesi yine öyledir-ne fazla olur ne noksan. Yalnız "gareyn"e ait olan kısım müstesnadır. Zira yiyecek, içecek ve saire şeylerde münakaşa olur.
Dördüncü nokta: alem için tek bir yüz, bir cihet değil, pek çok umumi ve muhtelif vecihler vardır. Ve faydaları temin eden kesretle umumi ve mütedahil, yani birbiri içinde cihetler vardır. Ve istifade yollarının da envaen türlü türlü tarikleri vardır. Mesela senin güzel bir bahçen vardır. O bahçe, bir cihetten senin istifadene tahsis edildiği gibi, diğer bir cihetten de halkı faydalandırır. Mesela o bahçenin hüsnüne, güzelliğine her bakan bir zevk alır, bir inşirah peyda eder; bunda bir mani yoktur.
Kezalik, insanın beş zahiri, beş batıni olmak üzere on tane hassası ve duygusu vardır. İnsan, bu duygularıyla ve keza cismiyle, ruhuyla, kalbiyle dünyanın her bir cüz'ünden istifade edebilir; mani yoktur.
Beşinci nokta: Bu ayetle diğer bazı ayetlerden anlaşılıyor ki, bu büyük dünya insan için yaratılmıştır. Ve yaratılışında, insanın istifadesi ille-i gaiye olarak nazara alınmıştır. Halbuki arzdan pek büyük olan Zühal'in, mesela beşeri faydalandıran, yalnız ziyneti ve zayıf bir ziyasıdır. Bu cüz'i fayda için ne suretle beşer ona ille-i gaiye olur?
Elcevap: Bir faydayı takip eden adam, bütün fikrini, hayalini o faydaya hasreder ve ondan maada birşeye bakmaz. Ve herşeye kendi hesabına bakar, kimseyi nazara almaz. Hatta kendisini ille-i gaiye zanneder. Binaenaleyh, bu gibi adama karşı makam-ı imtinanda söylenilen o gibi kelamlarda mübalağa yoktur. Evet, binlerce hikmetler için yaratılan Zühal'in herbir hikmetinde binlerce cihetler ve herbir cihetinde binlerce istifade edenler bulunduğu halde, "Hilkatinde o adamın istifadesi, ille-i gaiyeden bir cüz olarak düşünülmüştür" denilirse ne manii var? Çünkü ille-i gaiye, daima basit birşeyden ibaret değildir.
İkinci nokta: Bilirsin ki, alemde sabit bir nizam vardır, muhkem bir irtibat vardır ve daimi düsturlar, esaslı kanunlar vardır. Bu itibarla, alem, bir saat veya muntazam bir makine gibidir. Herbir çarkın, herbir vidanın, herbir çivinin, makinenin nizam ve intizamında bir hissesi ve makinenin netice ve faydalarında bir tesiri olduğu gibi, ehl-i hayat için ve bilhassa beşer için de bir faydası var.
Üçüncü nokta: Aşağıda işiteceğin gibi, istifadede müzahemet ve münakaşa yoktur. Nasıl ki Zeyd diyebilir ki, "Pems benim lambamdır, dünya benim evimdir." Ömer de öyle diyebilir ve aralarında münakaşa da olmaz. Evet, Zeyd, mesela dünyada tek farz edilirse, istifadesi nasılsa, bütün insanlar içinde iken istifadesi yine öyledir-ne fazla olur ne noksan. Yalnız "gareyn"e ait olan kısım müstesnadır. Zira yiyecek, içecek ve saire şeylerde münakaşa olur.
Dördüncü nokta: alem için tek bir yüz, bir cihet değil, pek çok umumi ve muhtelif vecihler vardır. Ve faydaları temin eden kesretle umumi ve mütedahil, yani birbiri içinde cihetler vardır. Ve istifade yollarının da envaen türlü türlü tarikleri vardır. Mesela senin güzel bir bahçen vardır. O bahçe, bir cihetten senin istifadene tahsis edildiği gibi, diğer bir cihetten de halkı faydalandırır. Mesela o bahçenin hüsnüne, güzelliğine her bakan bir zevk alır, bir inşirah peyda eder; bunda bir mani yoktur.
Kezalik, insanın beş zahiri, beş batıni olmak üzere on tane hassası ve duygusu vardır. İnsan, bu duygularıyla ve keza cismiyle, ruhuyla, kalbiyle dünyanın her bir cüz'ünden istifade edebilir; mani yoktur.
Beşinci nokta: Bu ayetle diğer bazı ayetlerden anlaşılıyor ki, bu büyük dünya insan için yaratılmıştır. Ve yaratılışında, insanın istifadesi ille-i gaiye olarak nazara alınmıştır. Halbuki arzdan pek büyük olan Zühal'in, mesela beşeri faydalandıran, yalnız ziyneti ve zayıf bir ziyasıdır. Bu cüz'i fayda için ne suretle beşer ona ille-i gaiye olur?
Elcevap: Bir faydayı takip eden adam, bütün fikrini, hayalini o faydaya hasreder ve ondan maada birşeye bakmaz. Ve herşeye kendi hesabına bakar, kimseyi nazara almaz. Hatta kendisini ille-i gaiye zanneder. Binaenaleyh, bu gibi adama karşı makam-ı imtinanda söylenilen o gibi kelamlarda mübalağa yoktur. Evet, binlerce hikmetler için yaratılan Zühal'in herbir hikmetinde binlerce cihetler ve herbir cihetinde binlerce istifade edenler bulunduğu halde, "Hilkatinde o adamın istifadesi, ille-i gaiyeden bir cüz olarak düşünülmüştür" denilirse ne manii var? Çünkü ille-i gaiye, daima basit birşeyden ibaret değildir.