HASAN CAN
Active member
Otuzuncu Sözü her müminin ezber etmesi zarurîdir" demesi ve o eserin kıraatinden sonra Barla'da Abdurrahim namını kazanan ve "yâ Rahim, yâ Rahim" zikrini bize işittiren mübarek kedinin bir kardeşi olarak diğer mübarek bir kedi, ezan-ı Muhammedîyi (a.s.m.) müştakane, insan gibi dinlemesi, bize de sizin kadar hayret ve sürur verdi. Ve ezan-ı Muhammedîyi (a.s.m.) tam zuhuruna işaret müjdesi telâkki ettik. Ve Kâtip Osman ve Mehmed Zühtü gibi hizmet-i Kur'aniyede eski ve ehemmiyetli ve kıymettar Tenekeci Mehmed'in de rüyası ehemmiyetlidir. Allah hayretsin. Isparta için çok hayırlıdır; onun içinde ehemmiyetli bir müjde var.
Refet kardeşimizin mektubu dört cihetle beni memnun etmiş. Zaten eskiden beri Hüsrev, Refet, Rüştü, hayalimde, tasavvurumda birleşmişler. Cenab-ı Hakka şükür ki, onlardan ümit ettiğim kemal-i sadakat ve sebat devam ediyor.
Hem Hüsrev'in ve Hafız Ali'nin mektuplarında isimleri bulunan sebatkar kardeşlerime ve Kâtip Osman ve Mehmed Zühtü ve Isparta Hafız Ali'si ve Sava kahramanlarına birer birer selam ve dua ediyoruz. Şimdi bu mektubu yazarken, Risale-i Nur santralı Sabri'nin mektubunu Emin getirdi. Açtık, yağmursuzluk bahsine dair Risale-i Münâcâtın kesretle yazılması bereketiyle yağmurun gelmesi ve rahmet-i İlahiyenin fakir fukaraya imdat edilmesini yazdığını gördük. Benim için ehemmiyetli bir meseleyi halletti.
Burada da yağmura şedit ihtiyaç vardı. Yağmur gelecek hiçbir alâmet hissetmiyorduk. Bu kaht zamanında yağmursuzluk, fakir fukaraya çok ağır gelmişti. Ben, üç defa, namazdan sonra, masum fukaraları ve aç kalan hayvanları Risale-i Nur'u şefaatçi yapıp dua ettik. Birden, aynı gece, memulümüzün fevkinde, duanın tam kabulünü gördük. Ben hayretle, bu cüz'î duamız, bu küllî meseleye ne derece dahli olduğunu bilemedim. Dedim: "Her halde çok mühim dualara, duamız da, binden bir hissesi olmuş." Şimdi tahakkuk etti ki; Isparta nûranileri, nurlu manevi duaları, bizi de o rahmetten hissedar eyledi. Hatta o duama arkamdan âmin diyenlerden Feyzi'ye, bu manayı, bu hayretimi de ona şimdi söyledim. Evvelce söyleseydim, onun hüsnüzannını tadil edemeyecektim. Çünkü o, Üstadına en büyük hisse veriyor.
Sabri'nin mektubunda, Sıddık Süleyman ve Barla'daki kardeşlerimizin selamları ve eski alâkalarını tam muhafaza eylemeleri, Barla'daki hayatımı tahassurla hatırlattırdı. Ben de onlara çok selam ederim.
Mübarek Hüsrev, mektubunda, has kardeşlerimizden Refet, Rüştü, Kâtip Osman, Osman Nuri, Âtıf ve Feyzi'nin bir yâdigâr-ı tahattur olarak, birer nüsha yazılarını bizlere hediye edilmelerini yazıyor. Cenab-ı Hak, onlara, yazdıkları herbir harfe mukabil bin hasene versin. Amin.
• • •
Refet kardeşimizin mektubu dört cihetle beni memnun etmiş. Zaten eskiden beri Hüsrev, Refet, Rüştü, hayalimde, tasavvurumda birleşmişler. Cenab-ı Hakka şükür ki, onlardan ümit ettiğim kemal-i sadakat ve sebat devam ediyor.
Hem Hüsrev'in ve Hafız Ali'nin mektuplarında isimleri bulunan sebatkar kardeşlerime ve Kâtip Osman ve Mehmed Zühtü ve Isparta Hafız Ali'si ve Sava kahramanlarına birer birer selam ve dua ediyoruz. Şimdi bu mektubu yazarken, Risale-i Nur santralı Sabri'nin mektubunu Emin getirdi. Açtık, yağmursuzluk bahsine dair Risale-i Münâcâtın kesretle yazılması bereketiyle yağmurun gelmesi ve rahmet-i İlahiyenin fakir fukaraya imdat edilmesini yazdığını gördük. Benim için ehemmiyetli bir meseleyi halletti.
Burada da yağmura şedit ihtiyaç vardı. Yağmur gelecek hiçbir alâmet hissetmiyorduk. Bu kaht zamanında yağmursuzluk, fakir fukaraya çok ağır gelmişti. Ben, üç defa, namazdan sonra, masum fukaraları ve aç kalan hayvanları Risale-i Nur'u şefaatçi yapıp dua ettik. Birden, aynı gece, memulümüzün fevkinde, duanın tam kabulünü gördük. Ben hayretle, bu cüz'î duamız, bu küllî meseleye ne derece dahli olduğunu bilemedim. Dedim: "Her halde çok mühim dualara, duamız da, binden bir hissesi olmuş." Şimdi tahakkuk etti ki; Isparta nûranileri, nurlu manevi duaları, bizi de o rahmetten hissedar eyledi. Hatta o duama arkamdan âmin diyenlerden Feyzi'ye, bu manayı, bu hayretimi de ona şimdi söyledim. Evvelce söyleseydim, onun hüsnüzannını tadil edemeyecektim. Çünkü o, Üstadına en büyük hisse veriyor.
Sabri'nin mektubunda, Sıddık Süleyman ve Barla'daki kardeşlerimizin selamları ve eski alâkalarını tam muhafaza eylemeleri, Barla'daki hayatımı tahassurla hatırlattırdı. Ben de onlara çok selam ederim.
Mübarek Hüsrev, mektubunda, has kardeşlerimizden Refet, Rüştü, Kâtip Osman, Osman Nuri, Âtıf ve Feyzi'nin bir yâdigâr-ı tahattur olarak, birer nüsha yazılarını bizlere hediye edilmelerini yazıyor. Cenab-ı Hak, onlara, yazdıkları herbir harfe mukabil bin hasene versin. Amin.
• • •